X

Mükemmeliyetçiliğin çıkmazlarına girmeyin: “Yeterince iyi”yi kabul ederek hayatı kendiniz için kolaylaştırın

“Hayatım başarısızlıktan başka hiçbir şey değildi.”
Claude Monet

Claude Monet, döneminin en tanınmış ressamlarından biriydi ve yaklaşık 70 yıl boyunca 2000’e yakın esere hayat verdi. Sanat tarihi ile pek ilgilenmeseniz dahi, bir Monet tablosunu kolaylıkla ayırt edebilirsiniz. Monet, 1908 yılında Paris’te şimdilerde büyük üne sahip Nilüferler serisinin bir sergisini açacaktı. Ancak sergi başlamadan önce, gösterime girecek 15 resmini halkın görmemesi için bıçak darbeleriyle parçaladı. Tabi ki bunun sonucu olarak sergi ertelendi. Fakat Fransız sanatçının, eserlerini görmeye gelenlere sürpriz bir notu vardı: “Resimlerimi mükemmel bulacağınızı önceden yeterince biliyorum. Sergilenirlerse büyük bir başarı elde edeceklerini de biliyorum, ancak kötü olduklarını bildiğim için buna daha fazla kayıtsız kalamazdım.

Bu Monet’nin işlerini ilk ya da son yok etmesi değildi. Bazı sanat tarihçileri, yaklaşık 500 Monet resminin yaratıcısının elinde aynı kaderi paylaştığını tahmin ediyor.

Gelin dürüst olalım, bu mükemmeliyetçi Monet’e biraz da olsa hayranlık duyuyoruzdur. Modern dünyada da, mükemmelden daha az olan her şeyi, sunmak yerine yok etmeyi tercih eden dahileri takdir etmiyor muyuz? Peki öyleyse, esnek olmayan, ulaşılamaz yüksek standartlar başarının sırrı mıdır?

-Şart değil.

Başarılı mükemmeliyetçiler buna rağmen başarılıdır, bunun yüzünden değil.

Yanlış “iyi mükemmeliyetçilik” kavramı maalesef o kadar yaygındır ki, birçoğumuz zararlı mükemmeliyetçiliği, başarı arzusu, mükemmelliğe ulaşma çabası ve yüksek performans standartları belirleme gibi olumlu özelliklerden ayırmakta zorlanırız. Psikolog Thomas Greenspon, “Moving Past Perfect” isimli kitabında; mükemmeliyetçiliği, mükemmellik çabasıyla birleştirmenin hata olduğunu söylüyor. Ona göre başarılı olanlar, bu özelliklerine rağmen başarılıdırlar.

Nedir bu mükemmeliyetçilik?

Mükemmeliyetçilik, mükemmel olma arzusu, kusur endişesi ve mükemmel olmanın başkaları tarafından kabul edilmenin tek yolu olduğuna dair duygusal bir inançtır. Hata yapmakla ilgili yoğun endişe, mükemmeliyetçi insanları sadece mükemmelliğin peşinde koşanlardan ayıran bir duygudur. Bir hata yaptığımızda veya hedefimizi gerçekleştirmediğimizde hepimiz hayal kırıklığına uğrayabiliriz; mükemmeliyetçi insanlar ise sürekli eleştiren “yeterince iyi değilsin” iç sesleriyle bundan mahvolabilir.

Çok fazla mükemmeliyetçi olduğunuzun 7 işareti

Çoğu insan yaşamın belirli zamanlarında mükemmeliyetçilikle uğraşır. Mükemmelliğe ulaşma çabası içinde şunları yapıyor olabiliriz.

  1. Her Şeyde Mükemmeliyetçilik: Mesleğinizde mükemmel olmayı istemek anlaşılabilir durum. Ancak bir aşçı değilseniz yaptığınız şef tabağının aynısı olmadığında üzülmemelisiniz.
  2. Ya Hep Ya Hiç: İkinciliğin ilk kaybeden olduğuna inanıyorsanız ve bir iş sizin için mükemmel yapmak ya da hiç yapmamak arasındaki iki uçtaysa mükemmeliyetçi olabilirsiniz.
  3. İşe Başlayamama/Bitirememe: Zararlı mükemmeliyetçiliğin en temel nedeni başarısızlık korkusudur. Bu korku işe başlamayı erteletir. Çünkü başlamazsanız başarısız olmazsınız. Diyelim ki başladınız, teslim edecek kadar iyi olduğuna inanmıyorsunuz. Asla mükemmel olmayacağı için asla da tamamlanmayacaktır.
  4. Herkesten Mükemmeli Beklemek: Çevrenizden gerçekçi olmayan beklentileriniz vardır. Standartlarınıza uymayan insanlara karşı sabırsız ve eleştirel davranabilirsiniz.
  5. Onay İstemek: Mükemmele ulaşma çabanızın sürekli takdir edilmesini bekliyor ve tüm odağınızı buraya veriyorsanız önceliklerinizi gözden geçirmenizde fayda olabilir.
  6. Geribildirime Karşı Savunmacı Yaklaşım: Acımasız bir yorum ile yapıcı eleştiri arasında bir fark vardır. Mükemmeliyetçiler ikisi arasında ayrım yapmakta güçlük çekerler. Tartışma yaşamadan performans görüşmesi yapabiliyorsanız doğru yoldasınız.
  7. Yaşamdan Keyif Alamama: Sınırsız mükemmelliğe ulaşma çabası içinde küçük hatalar dahi önemli bir başarısızlık gibi görünebilir. Bu duygu uzun vadede yetersizlik, suçluluk ve mutsuzluk yaratabilir.

Sen hangi mükemmeliyetçiyi içinde taşıyorsun?

30 yılı aşkın süredir mükemmeliyetçiliği araştıran Gordon Flett ve Paul Hewitt mükemmeliyetçilerin üç farklı profilden birini vurgulayabileceğini keşfettiler.

Kendine Dönük: “Olabildiğince mükemmel olmak için çabalamalıyım” der ve kendisine en zorlayıcı hedefleri belirler.
Dışa Dönük: “Herkesin mükemmel olmasını bekliyorum” der ve etrafındaki insanlara gerçekçi olmayan standartlar yükler.
Toplumsal Baskı: ”Herkes mükemmel olmamı bekliyor” diye düşünür ve başkaları için kusursuz şeyler yapmak adına baskı altında hisseder. (Bu ebeveyni, partneri ya da yöneticisi olabilir)

Pratikte, mükemmeliyetçi insanlar, tek bir profilden ziyade, hayatın içinde belirli bir zamanda bu yönlerden birini veya birkaçını yaşarken görülebilir. Her bir profilin tutum ve davranışları da buna bağlı olarak farklılaşır. Mesela bazı mükemmeliyetçi insanlar hiçbir yere geç kalmaz, hatta çoğu zaman ilk giden olur. Diğerleri ise kronik olarak geç kalabilir çünkü randevuya gitmeden önce her zaman -kusursuz bir şekilde- yapılması gereken şeyler vardır. Kendimden örnek verecek olursam burada yazma işimi o kadar erteledim ki, bir an “galiba hiçbir zaman hazır olamayacağım” yanılgısına düştüm. İşte çoğumuzun bu duygusunun altında yatan kök neden aynıdır: hata yapma ve kabul edilmezlik kaygısı.

Bu mükemmeliyetçilik nereden geliyor?

İçinde bulunduğumuz toplumun birçok yönü mükemmeliyetçiliğin ihtişamını sürdürmesine fırsat tanıyor. Aşağıdaki maddelerle yüzleşmiş ailemizin ve yetiştirilme tarzımızın da önemli olduğunu unutmadan birlikte diğer kaynaklara göz atalım.

Duygular: Duygularımızın kontrolünü ele alabilmek için duygularımızı tanımak, anlamak ve kabul etmek bizi daha sağlıklı yapar. Ama duygularımızla barışamaz, onları reddeder ya da görmezden gelirsek “mükemmel olmalıyım” hissi bize zarar vermeye başlar.

Eğitim: Kabul edelim ki eğitim sistemlerimiz rekabetçi ekonomiye uygun bireyler yetiştirmek üzerine kurgulandı. Çocukken bilinç olarak hata yapmaktan endişe duymazken, okullarda ve devamında hazırlandığımız iş hayatında hata yapmanın aslında büyük bir yanlış olduğunu öğrendik. Tüm değerlendirme sistemlerinin mükemmellik standartlarına göre ölçüldüğü bir yapıda aksini düşünmek zaten imkansız.

Amerikan Rüyası: Yeterince çalışma ile başarı, refah ve şöhretin yakalanabileceği fikrini savunan bu düşünce biçimi bazen ilham verici olabilir. Ama aynı zamanda insanları, her şeyin hatta mükemmelliğin bile ulaşılabilir olduğuna inandırması fazla umut barındırabilir.

Sosyal Medya: Mükemmeliyetçiliğin yükselişinde elbette ki sosyal medya büyük pay sahiplerinden. Özellikle son dönemde yapılan araştırmalar, insanların birbirini ölçme ihtiyacı ve yargılama eğilimlerinin mükemmeliyetçiliği tetiklediğini gösteriyor. En iyi kareyi yakalayabilmek için elli farklı çekim yapmak, farklı filtrelerle fotoğrafı baştan yaratmak ve mükemmele en yakın halini paylaşmak, Monet’nin sergiden önce resimlerini kesmesinin günümüzdeki karşılığıdır.

Gizli Salgın: Mükemmelliyetçiliğin karanlık yüzü

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre mükemmeliyetçilik bir salgın haline geldi. Daha da kötüsü “mükemmeliyetçilik” kavramı, birçok psikolojik hastalığın üstünü örtüyor: depresyon, anksiyete, yeme bozuklukları ve hatta intihar gibi. Bazı mükemmeliyetçi insanlar çevrelerindeki kişilere karşı da dayanılmaz olabileceğinden, aile, iş ve sosyal ilişkileri de zarar görebilir. Bu süreçte yaşanan endişe de ister istemez başarının önündeki en büyük engel olacaktır. Unutmayın ki “Mükemmel, iyinin düşmanıdır!”

Mükemmeliyetçilerin “buna rağmen başarılı olduklarını” söylediğim şeyin bir benzerini de onların nitelikleri için söyleyeceğim. Pek çok mükemmeliyetçi sorumlu, vicdanlı, çalışkan ve yeteneklidir; bu olumlu kişisel özelliklerin hiçbirinin “pozitif mükemmeliyetçilik” anlamına geldiği söylenemez. Mükemmeliyetçilik tamamen ortadan kalktığında, bu kişisel niteliklerin hiçbiri değişmeyeceği gibi kişinin üstünden de büyük bir yük kalkacaktır.

Uyandırma çağrıma lütfen kulak ver!

Şimdi buraya kadar okuduklarından kendinde gördüğün ve değiştirmek istediğin şeyleri düşün.
Bu iki soruyu kendine sor:

  • Şu anki mükemmeliyetçi halimde kalmaya devam edersem 5 yıl sonra hayatım nasıl görünecek?
  • Hayat başta benim ve çevremdeki insanlar için nasıl daha da kötüleşecek?

Cevapların seni rahatsız edebilir. Olumlu değişimi başlatmak ve olumsuz sonuçları zihninde canlandırabilmek için yazmak iyi bir egzersiz olacaktır. Değişim için kişisel nedenlerini aramayı unutma. Bulacağın cevaplar yıllardır reddettiğin, sindiremediğin ve aksiyona geçmediğin mükemmeliyetçiliğin için sadece bir başlangıç. Değişimin sonucunu hayal edebilirsin. Mevcut veya gelecekteki ilişkinde daha rahat ve mutlu olmak ya da çocuğunun özgüvenine zarar veren bir alışkanlığı ona aktarmaktan kurtulmak. Hangisi sana daha iyi hissettirecekse.

Hiçbirimiz mükemmel değiliz. Başarısızlıklarımız bizi güçsüz yapmaz. Yaşamın bizi yeneceğini ve bunun normal olduğunu bilmeliyiz.

“Biraz yanlış davranmak bize daha bir rahatlık sağlar. Bunun da nedeni, mükemmellik denen şeyden yoksunluğumuzdur. Hintliler bir tapınak yaptırdı mı, bir köşesini bitirmeden bırakırdı.”
Carl Gustav Jung

Sağlıkla kalın.

İlginizi çekebilir: Aristo’ya göre mutlu bir hayat nasıl yaşanır?

Yalçın Kaya: Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu ve İşletme mezunuyum. Her gün hastaların hayatını değiştirmek için çabalayan bir şirkette eğitim yöneticisiyim. Mutlu ve sağlıklı bir yaşam için tek bir reçete olmadığına inanıyorum. Kendimizi tanıdığımızda ve bizim için neyin işe yaradığını bulduğumuzda; geçmişten gelen yanlışlarımızı, alışkanlıklarımızı ve buna bağlı olarak yaşamlarımızı değiştirebileceğimizi düşünüyorum. Bu alanda, merak ettiğim, sorguladığım, farkında olma yolculuğumda karşılaştığım uygulanabilir ve keyifli ipuçlarını paylaşmaya çalışacağım. Daha anlamlı bir yaşam sürebilmek için Uplifers'ta her gün yeni şeyler öğrenerek; kişisel gelişim, mutluluk, stresle yaşamak, verimlilik, psikolojik güvenlik ve motivasyon gibi konularda da fikirlerimi genişleterek devam ediyorum. 

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale