X

Mükemmeliyetçi kişiliğiniz ilişkinize zarar veriyor olabilir

Mükemmelliyetçilik, çoğu zaman kulağa olumlu bir özellikmiş gibi gelebilir; hele ki hemen hemen herkesin “mükemmel” olma arzusuyla çabaladığı düşünülürse… Ancak, Voltaire’in de söylediği gibi “Mükemmel, iyinin düşmanıdır.” Üstelik, sadece kişisel deneyimlerimizde değil; ilişkilerimizde de. Romantik ilişkilerde beklentileri karşılamak ve daha iyi bir partner olabilmeyi istemek hepimizin ortak çabası. Ancak ne kadar iyi olmak için çabalarsak çabalayalım, mükemmele ulaşabilmek de bir o kadar imkansız. Bu nedenle ilişkilerde hem kendimizden hem de karşı taraftan mükemmel olmasını beklemek aslında oldukça yıpratıcı. Çünkü mükemmeliyetçilik, sağlıklı ilişkiler yürütebilmeyi engelleyen ve hem kişilerde hem de ilişki dinamiklerinde problemlere neden olabilen bir olgu.

Çoğu insan ilişkisine yatırım yapmak için elinden gelenin en iyisini ortaya koymaya çalışır ve bunda aslında yanlış bir durum yoktur. Çünkü hemen hemen herkes sağlıklı ve uzun ömürlü bir ilişki inşa etmek ister, ancak bunun için başvurdukları ya da sahip oldukları mükemmeliyetçilik sanılanın aksine ilişkilerin lehine hizmet etmez. Mükemmelliyetçi kişilik özelliklerine sahip insanlar, ilişkilerinde hem kendilerine, hem partnerlerine hem de partnerleriyle aralarındaki bağa çoğu zaman farkında olmadan zarar verirler. Nasıl mı? Gelin birlikte ilişkilerde mükemmeliyetçilik konusuna daha yakından bakalım.

Mükemmelliyetçilik ilişkileri nasıl etkiler?

Mükemmelliyetçi yapıda biri, ilişkilerinde sıklıkla hayal kırıklığına uğrayabilir. Çünkü gerçekler, beklentilerini karşılamayabilir. Eğer mükemmelliyetçi bir yapınız varsa muhtemelen ilişkinizde hatalara yer yoktur ve hatalarla karşılaştığınızda partnerinizden çok daha büyük tepkiler veriyorsunuzdur. En ufacık bir sorun bile sizi çileden çıkarmaya yetiyordur, haksız mıyız? Bu da partnerinize karşı gösterdiğiniz tahammülün azalmasına neden olabilir.

Mükemmelliyetçilik, partnerler arasında rekabet duygusunu besleyebilir. Mükemmelliyetçi kişiler, partnerlerinin başarısını kutlamaktan kaçınabilirler, çünkü bu durum onların kendilerini yetersiz hissetmelerine neden olabilir. Partnerlerin birbirlerini desteklemediği bir ilişkinin de uzun sürmesi veya güçlü temellere dayanması oldukça zordur.

Mükemmeliyetçi insanlar sürekli mükemmeli arama çabasında oldukları için ve tatmin duygusunu tadıp kendilerine dinleme fırsatı tanımadıkları için zorluklarla karşılaştıklarında daha çabuk pes etme eğiliminde olabilirler. Zihinleri dağınıktır; mükemmelin peşinden koşarken kendilerini toparlayacak zamanı bulamayabilirler ve kendileri iyi hissetmedikçe ilişkilerinde de iyi hissetmeleri, partnerlerini mutlu etmeleri bu nedenle pek mümkün olmaz.

İlişkinizde mükemmelliyetçi olup olmadığınızı nasıl anlarsınız?

Peki, “Ben sadece ilişkimin iyi olmasını istiyorum ama mükemmelliyetçi miyim değil miyim bilmiyorum…” diyorsanız ilişkinize zarar vermemek adına bazı ipuçlarını değerlendirebilirsiniz:

  • Çatışmaları başarısızlık olarak görüyorsanız
  • İlişkiyi istediğiniz gibi yürütmek için çok çaba harcıyorsanız
  • Bir kavgadan sonra, partnerinizin sizinle ilgili fikirlerini değiştireceğinden endişe duyuyorsanız
  • Kendinize çok fazla beklenti ve rol yüklüyorsanız
  • Her zaman hata aramak için tetikte bekliyorsanız
  • İlişkinizdeki küçük aksilikleri bile uzun süre ve derinlemesine analiz ediyorsanız
  • Mükemmel bir partner nasıl olur” konusunda birçok kuralınız varsa
  • İlişkinize dair sorunlarınızı yakın arkadaşlarınızdan bile saklıyor, mükemmel görünümü korumaya çalışıyorsanız
  • Partnerinize söylemenize gerek kalmadan neye ihtiyacınız olduğunu bilmesini bekliyorsanız
  • Partnerinizle fikir ayrılığı yaşamamanız gerektiğine inanıyorsanız
  • Şimdiki ana odaklanıp tadını çıkarmakta zorlanıyorsanız
  • Partnerinizin hatalarına karşı katı ve yargılayıcıysanız
  • Değişim ve belirsizlikle başa çıkmaktan hoşlanmıyorsanız ilişkinize mükemmelliyetçi bir bakış açısıyla yaklaşıyor olabilirsiniz.

Eğer yukarıdaki maddelerden birçoğu ya da belki de hepsi, sizin için de geçerli durumları çağrıştırıyorsa mükemmelliyetçiliğin ilişkinize zarar vermemesi için bakış açınızı değiştirmeyi düşünebilirsiniz. Bu konuda işinize yarayacak ipuçlarını yazımızın devamında bulabilirsiniz.

Mükemmelliyetçiliğin ilişkinize zarar vermemesi için işinize yarayacak ipuçları

Kulağa başarılı bir beceriymiş gibi gelse de ilişkinize zarar verebilen mükemmeliyetçiliğe karşı atacağınız bazı adımlar ilişkinizi güçlendirmenize yardımcı olabilir.

1. Mükemmelliyetçiliğinizin kaynağını bulun

İlk olarak, mükemmelliyetçiliği nereden öğrendiğinizi kendinize sorun. Onun kaynağını bulmaya çalışın. Nereden geliyor olabilir, bir düşünün. Belki de annenizin her zaman temiz bir eve sahip olmak ya da geniş ailenizin en iyi aşçısı olarak onaylanmak istemesi nedeniyle ondan miras aldığınız bir zihniyettir. Ya da babanızın arkadaşlarına hayatındaki her şeyin mükemmelmiş gibi davranmasını izlemişsinizdir ve sizin için tek doğru bu olmuştur. Olamaz mı? Eğer öyleyse, onların zihniyetlerini ve değerlerini sizinkinden ayırmaya çalışın. Şimdi sıra sizde ve sizin ilişkinizde. Her şeyi yeni baştan yaratmak, kendi ilişkinizi dürüstçe ve sevgiyle sarmalamak sizin elinizde. Başkalarının ne düşüneceğine, ilişkinizin dışarıdan nasıl görüneceğine değil; partnerinizin ve kendinizin nasıl hissettiğine odaklanarak güzel şeyler inşa edin.

2. Tüm duygularınıza yer açın

Sağlıklı ve normal bir ilişki ancak tüm duyguların olduğu gibi yaşanmasıyla mümkün. Ancak mükemmeliyetçi bir yapınız varsa ilişkilerinizde yoğun olarak şu iki duyguyu deneyimliyor olabilirsiniz: Endişe ve rahatlama. Mükemmeliyetçi kişiler, zamanlarının ve enerjilerinin çoğunu, gelecekte yapabilecekleri olası hatalar nedeniyle taşıdıkları endişe ve benzer şekilde kazanacakları başarıların getireceği rahatlama duygusu arasında gidip gelmekle harcarlar. Bu iki baskın duygudan dolayı da diğer duygularına pek fazla alan tanıyamazlar. Çoğu zaman sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getirmediklerini düşünerek doyuma ulaşamazlar ve tatmin duygusundan mahrum bir hayat yaşamak zorunda kalırlar. Eğer zihniniz ilişkinizde ortaya çıkabilecek olası hatalardan dolayı endişe ile dolusuysa aşk, sevgi, paylaşma, huzur, mutluluk, keyif, tatmin ve benzeri duyguları kaçırıyor olabilirsiniz. Unutmayın, sağlıklı ve normal bir ilişki ancak tüm duyguların olduğu gibi yaşanmasıyla mümkün.

3. Kabul pratikleri yapın

Bir partner olarak kendinizle veya partnerinizle ilgili hayal kırıklığına uğradığınız bir anda mükemmeliyetçilik yerine empati, şefkat, anlayış veya alçakgönüllük duygularını uygulamaya çalışın. Herkesin kusurları olabileceğini, kimsenin mükemmel olmadığını kendinize hatırlatın. Partnerinizden kopmak ya da kendinize yüklenmek, ilişkinizin değerinin düştüğünü düşünmek yerine, kabullenmeyi deneyimlediğinizde ilişkinizde mutluluklara yer açabilir, partnerinizle aranızdaki bağı güçlendirebilirsiniz.

4. Gerçek ihtiyaçlarınızla bağlantı kurun

Mükemmellik gerçek bir ihtiyaç değildir. Mükemmeliyetçilik, aslında farklı ihtiyaçlarla baş etmeye çalışırken ortaya çıkan bir durumdur. İhtiyaç duyduğunuz şey mükemmel olmak ya ilişkinizdeki her şeyin kusursuz gitmesini sağlamak olamaz; bunu hissettiğinizde altında bambaşka ihtiyaçlar yatıyor olabilir. Bağlanma, güven, onaylanma, anlayış, sevilmek… Gerçek ihtiyaçlarınızı keşfetmek için kendinize dönün, mükemmeliyetçiliğinizin aslında neyi perdelediğini bulabilirseniz ilişkinizde asıl ihtiyaç duyduğunuz duyguyu karşılamak için partnerinizle iletişim kurabilirsiniz.

5. Paylaşımda bulunun

Mükemmeliyetçi bir yapınız varsa duygularınızı pek sık paylaşmıyor olabilirsiniz. Mükemmeliyetçi bireylerle birlikte olan kişilerin en çok şikayet ettikleri konulardan biri partnerlerinin duygularını hiç açığa çıkarmaması ya da duygusal paylaşımlarda bulunmaması.  Sürekli güçlü bir duruş sergilemeniz gerektiğine veya duygularınızı kontrol altında tutmak zorunda olduğunuza inanıyor olabilirsiniz. Bu nedenle korkularınızı, hayallerinizi, düşüncelerinizi, duygularınızı partnerinize açmamanız aranızdaki samimiyeti ve yakınlığı zedeleyebilir. Kendinizi açmanız, iç dünyanızı partnerinizle paylaşmanız ilişkinizi güçlendirmek konusunda size yardımcı olabilir.

İlişkinizin uzun ömürlü ve sağlıklı olması sizin mükemmelliğinize ya da zihninizdeki ideal senaryolara uyum sağlamasıyla değil, partnerinizle birlikte geçirdiğiniz anlamlı ve mutlu anların sıklığıyla ilgilidir. Hem kendinize hem de ilişkinizi zarar veren mükemmelliyetçi yönünüzü bir kenara bırakıp sadece partnerinizle aranızdaki güven ve sevgi bağına odaklanarak güçlü bir ilişki inşa edebilir

İlginizi çekebilir: Sağlıklı ilişkiler için bilimsel araştırmalara dayanan öneriler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale