X

Mükemmel olmayı bırakabilmenin “mükemmelliği”

“Gerçekten zor ve gerçekten şaşırtıcı olan şey, mükemmel olmayı bırakmak ve kendin olma çalışmasına başlamaktır.” –Anna Quindlen

Başlığı okuduğunuzda hemen diyeceksiniz ki “yine mi aynı konu?” Ben bu yazıma bizlere yüklenen o can-ım mükemmel olma dürtüsü, her durumda komşunun kızı veya oğlu ile karşılaştırma, ertesinde “bak sen ne yaptın peki?” sorusu ile başlayacaktım. Ama o kadar gerilere gitmeyeceğim. Yetişkinlik dönemimize ve genel olarak ilişkilerimize değinmek istiyorum.

Neler beklenir bizden gelin bir bakalım. Öncelikle güzel bir üniversiteye girmemiz ve “normal” bir bölüm okumamız beklenir. Mesela benim gibi “Moleküler Biyoloji ve Genetik” diye cevap verdiğinizde karşınızdaki kişinin tam anlamıyla “benden sonra tek tek tekrar et” deseniz de tekrarlayamayacağı bir bölüm değil… Daha sonra ne beklenir, tabi ki özellikle hemcinslerim için “mürüvvetlerini görmek…” Nedir mürüvvetini görmek? Kişinin evlenmesi, ilişkisinin bir adı olması, tercihen “otuz” yaş uygundur hatta, otuzu geçtiğinde “geç kalınmış” olunur. Neye geç kalındığı ise pek sorgulanmayan bir konudur. Peki evlendik sonrasında mükemmellik beklentisi, mutlu bir yuva ve çocuklarla devam eder. Her şeyin dört dörtlük olması gerekir, aile yaşamınız, iş yaşamınız ve dışarıya karşı gösterdiğiniz diğer şeyler…

Mükemmel ne demektir?

Peki tüm bu “mükemmel” tanımları arasında ben, bizlerin kalbine sormak istiyorum, ey güzel kalp sen ne istersin, sence mükemmel nedir? Gelin hep birlikte biraz kalbimizin sesini duyalım, bir de onun o güzel sesinden dinleyelim mükemmel ne demektir:

“…Mutlu olmak mükemmeldir, sadece çimlere uzanmak mükemmeldir, gerçekten sevdiğim adama sarılmak mükemmeldir, her sabah gerçekten kalbimin hızlı hızlı atmasını sağlayacak bir iş için uyanabiliyor olmak mükemmeldir, sabah erkenden içtiğim keyif kahvesi mükemmeldir, titreşimlerimi paylaşabileceğim bir dostum olduğunu bilmek, benimle aynı hızda atan bir kalbe sahip olduğunu bilmek mükemmeldir, istediğim saatte kendimi yola vurabiliyor olmak bu özgürlüğü hissetmek mükemmeldir, denize ayaklarımı soktuğunda hissettiğim kum ve mis gibi deniz kokusu mükemmeldir, her akşam izlediğin gün batımı mükemmeldir, bitter çikolatanın tadı mükemmeldir, içten bir gülümsemeye karşılık vermek mükemmeldir, şu an bu yazıyı oluştururken aldığım haz ve bu satırlara akan sevgi mükemmeldir…”

İşte kalbimiz aslında hayattaki “mükemmelliği” bir şey becermek, başarmak, olmak, bir yere varmak ile tanımlamamaktadır, mükemmelliğin varlığı, olduğun gibi olmayı ve yaşadığın andaki “olmak halini” en derinden hissetmekle gelmektedir. Oysaki bizler o mükemmel tanımına uymayan her durumda, kendimize neler yakıştırırız; “başarısız oluruz”, “yalnız kalmış” oluruz, “sevilmeye ve takdir görmeye layık olmayan” oluruz, “mutsuz” olmaya mahkum oluruz veya “hak etmiyor” oluruz. Fakat tüm bu tanımlar aslında bizim yargılarımızın çizdiği sınırlardan kaynaklanmaktadır.

Tabi burada yazıldığı gibi hayata geçirmek kolay mı dediğimiz bir diğer konu mükemmel olma ihtiyacı, programlanmışlığı veya alışkanlığı… Ben ne yapmıştım samimiyetle paylaşayım. Küçük yaşımdan bu yana “mükemmel” çocuk olmaya çalışan, üniversitede bir bölüm bitirmenin yetersiz olduğunu düşünüp iki bölümü aynı anda bitiren, hep en iyi dereceleri almaya programlı, hayat anlamında aşırı derecede sevip bağlanan evlendiğinde mutlu muyum diye sorgulamayan ama hayatın “yapıldı” diye yanına evet yazılacak bir basamağını daha “mükemmel” şekilde tamamlamış olan ben…

Mükemmel olmayı bırakmak…

O muhteşem “mükemmel” hayat akışı bundan tam beş yıl önce alt üst oldu, boşanma sürecim ve sonrasında hayatımda gördüğüm en “mükemmel olmayan insan” tanımını kendi kendime söylemeye başlamıştım. Kaybetmiştim, istenmemiştim, aldatılmıştım, bırakılmıştım. Bitirdiğim okullar, olmaya çalıştığım insan, sevmek hayalim, bir aile kurmak, çocuklarım olması dileğim gibi tüm bu “mükemmel” haller o çok “mükemmel” nitelikteki evli olma durumumu kurtarmaya yetmemişti… İşte o gün “mükemmel olmayı” bıraktım. Bugün çok sevdiğim, her sabah oluşuna şükür ile uyandığım “mükemmel olmayan ben” işte bundan tam beş yıl önce doğdu… Nasıl mı? Hatalar yaparak, hayatta kaybetmeyi de kazanmak kadar doğal bir şekilde kabul ederek, yitirip, bu yitirmenin acısından ve kaybolmaktan kaçmadan direnerek, yanıp yanıp kül olarak, sonra tekrar uyanıp nereden geldiğimi nereye gideceğimi yeniden bulmaya çalışarak, bazen karanlık ormanlardan geçip bazen sisler içinde yürüyerek, bazen daha da büyük hatalar yaparak, ama asla ve asla “mükemmel” olmak kriterini hayatta başarmak istedikleri arasına koymayarak…

Daha çok “olabilirdi” yerine “olmadı ise yola devam etmek de güzel” diyerek aynı enerji ile yarınlara bakarak, kendi çocukları olmasa da her an yardıma muhtaç çocuklar için elimden geleni yapmaya çalışarak, kendim anne olamasam da anne olmuşları çok severek ve yine hayatı sadece olduğu gibi güneşli günleri kadar, yağmurunu, fırtınasını, çölünü, kuraklığını, çamurunu ve tayfununu da aynı “cesaret” ile kucaklayarak… İşte “mükemmel olmayan ben” bugün yaptığı her şeye ve hatta bazen bilerek hata yapmak seçeneğini de kullanarak sadece “gülümsemek” ile her an “mükemmel olmamayı” taçlandırıyorum…

Tabi ki hayatta ulaşmaya çalıştığım ve hala o “çok mükemmel olmak” ateşiyle yanıp tutuşan dönemlerden kalma isteklerim, ulaşmak istediğim hedeflerim var, mükemmelliği bırakmak demek hayat amacımızı yitirmek anlamına gelmiyor. Bu hedeflerimize “kendimizle barışık” ulaşabilmemiz, bu yolda kazanmak kadar düşmeyi veya kaybetmeyi de göze alarak, asıl güzel olanın yol olduğunu görebilmemiz anlamına geliyor.

Sevgili Dr. Brene Brown, “Mükemmel Olmamanın Hediyeleri” isimli değerli eserinde bakın mükemmeliyetçiliği bırakmayı nasıl tanımlıyor:

“…Mükemmeliyetçilik, elinizden gelenin en iyisi olmaya çabalamakla aynı şey değildir. Mükemmeliyetçilik sağlık, başarı ve büyümeyle ilgili değildir. Mükemmeliyetçilik; mükemmel yaşar, mükemmel görünür ve mükemmel davranırsak, suçlama, yargılama ve utancın acısından sakınabileceğimize veya en aza indirebileceğimize inanmaktır. Bir kalkandır. Mükemmeliyetçilik, aslında gerçekten kaçmamızı engelleyen şeyken, onun bizi koruduğunu düşünerek her yere sürüklediğimiz yirmi tonluk bir kalkandır.

Mükemmeliyetçilik kişisel gelişim değildir. Mükemmeliyetçilik, özünde onay ve kabul kazanmaya çalışmakla ilgilidir. Çoğu mükemmeliyetçi başarı ve performansa göre övülerek yetiştirilmiştir (notlar, tavırlar, kurallara uyma, insanları memnun etme, görüntü, spor). Yol üzerinde bir yerde, bu tehlikeli ve kuvvetten düşüren inanç sistemini benimseriz: Ben ne başardıysam ve onu ne kadar iyi başardıysam, oyum. Memnun et. Performans göster. Mükemmel ol.

Sağlıklı çaba, kişi odaklıdır – Nasıl geliştirebilirim? Mükemmeliyetçilik ise başkasına odaklıdır – Ne düşünecekler?”

İşte aslında bu nokta hayatlarımızda çok önemlidir, bizlere mükemmellikle ilgili öğretilmiş olan o “ne düşünecekler” fikri içimizi kavurur, ben işten atıldım ne düşünecekler? Ben sınavı geçemedim ne düşünecekler? Ben boşandım ne düşünecekler? Ben aldatıldım ne düşünecekler? Ben başaramadım ne düşünecekler çünkü mükemmel olmaya çalışmamız o “diğerlerinin” kriterlerini “sağlayabildiğimiz” durumda bir “tanıma” ulaşabilmektedir. Oysa gerçek mükemmellik “sadece olduğumuz gibi tüm hatalarımız doğrularımız hayat çizgimiz yaşantımız tercihlerimiz yaptıklarımız, tanıdıklarımız, nefes aldıklarımızdır.” Kısacası hayatımızı oluşturan bizi biz yapan her şey bugün şu anda oldukları gibi “mükemmeldir.”

Sevgili Dr. Brene Brown “Mükemmel Olmamanın Hediyeleri” eserinden çok önemli bir örnek daha alalım:

“…Mükemmeliyetçi iç konuşma: “Öf. Hiçbir şey olmuyor. Şişman ve çirkinim. Görüntümden utanıyorum. Sevgiye ve aidiyete layık olmak için şu andaki halimden farklı olmam gerekir.”

Sağlıklı çabayla iç konuşma: “Bunu kendim için istiyorum. Daha iyi ve daha sağlıklı olmak istiyorum. Tartı sevilip sevilmediğimi, kabul edilip edilmediğimi göstermez. Sevgiye ve aidiyete değer olduğuma inanırsam, cesaret, merhamet ve bağlantıyı yaşamıma davet edeceğim. Kendim için bunu halletmek istiyorum. Bunu yapabilirim.”

Eğer bu yazımda bana eşlik ediyorsanız hayatınızda neyin mükemmel olmadığı için kendinizi suçladığınıza, belki kendinizi sevemediğinize yeniden bakın. Siz her an olduğunuz gibi güzelsiniz ve mükemmelsiniz. Tecrübeleriniz, hayatınız, tercihleriniz ve siz yargılanmadan, karşılaştırılmadan, değerlendirilmeden ve derecelendirilmeden, sadece “hayatın oluşuyla akışta kalarak” muhteşem bir oluş haline sahipsiniz. Bugün kendinizi “mükemmel olmayan” her yönünüzle çok ama çok sevin…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale