X

Muhteşem bir ilişki için: Aşkın 10 ana kuralı!

Bir Sevgililer Günü daha geldi çattı! Bu özel günü kutlayanlardan olabilirsiniz ya da belki de “Kapitalizmin şeysi bunlar, inanmıyorum” diyorsunuzdur. Bu arada eğer böyle düşünen bir erkeksen (ben hiç böyle düşünen bir kadına rastlamadım) senden ricam, bu günü sevgiliyi mutlu etmek için bir fırsat olarak da değerlendirebileceğini hatırlat kendine.

Çünkü aslında olan şey bu! Kadın ya da erkek fark etmez;  “Sevgiliyi mutlu etmek” sana da ona da çok daha iyi hissettiriyor ve ilişkiyi daha keyifli hale getiriyorsa, Sevgililer Günü tam da bunu yapmak için harika bir fırsat değil mi?

Hayatta yaşadıklarımıza verdiğimiz anlam, hissettiklerimizi, düşündüklerimizi yani aslında hayatımızı değiştiriyorsa; Sevgililer Günü’nü “kapitalizmi dövmek” için kullanacağımıza neden ilişkimizi güçlendirmek ve daha keyifli bir ilişkiye dönüştürmek için kullanmayalım?

Verdiğimiz anlam neyi nasıl değiştirir merak ediyorsanız, okumak için tıklayın!

Bir tek Sevgililer Günü yetmez!

Bu demek değil ki 10 tane daha sevgili günü icat edelim, hayır!.. Zaten kızlar sağ olsun bayılıyorlar hatırlanması en güç günleri bile kutlamaya:

  • Tanıştığımız gün,
  • İlk akşam yemeği,
  • İlk el ele tutuştuğumuz gün,
  • İlk öpücük günü (bunun saatini tutanını da gördüm ben),
  • Nişan,
  • Düğün,
  • İlk kavgamız…

İlk kavgamız mı? Yok ya, o olmadı…

Neyse zirzopluğu bırakıp asıl konuya geliyorum, demek istediğim şu: Bir ilişkinin muhteşem kalabilmesi için her an mesaide olmak önemli… Yoksa özel günlerde al hediyeyi/çiçeği geri kalan günlerde “Saldım çayıra, Mevlâ’m kayıra”…  Böyle bir ilişkinin -bırak muhteşemi- iyi gitmesi mümkün değil.

Aşkı daim kılmalı…

Elbette zamanla değişecek (Bak; “azalacak” ya da “bitecek” demiyorum, “değişecek” diyorum). Bununla birlikte, sevdiğiniz insana daima âşık kalmak -eğer buna gerçekten niyetliyseniz- mümkün. Madem sadece özel günlerde ekstra ilgi göstermek yeterli değil o halde ilişkinizin standardını yükseltmeye ne dersiniz? Böylece aşk, heyecan ve tutkuyla dolu olağanüstü bir hayat yaşayabilirsiniz. Elbette ilişkide yaşanacak iniş çıkışlarda da sağlam durmak önemli.

Peki, ama nasıl?

Eşimizle derin ve sevgi dolu bir ilişki oluşturmak aslında hiç düşünmediğimiz kadar küçük şeylere dikkat ettiğimizde mümkün olabilir. Ve birazdan sizlere aktaracağım “Aşkın 10 Ana Kuralı”nı hayatınızın bir parçası haline getirdiğinizde, zorlukların üstesinden daha kolay gelirken bir yandan da ilişkinizi büyütecek ve giderek çoğalmaya başlayan olumlu anları kutlayıp duracaksınız.

Ama her zaman olduğu gibi, önce bu bilgileri kimden öğrendiysem onun adını zikredeceğim: Tony Robbins. Hayatınızda ilişkileriniz dâhil her alanda gelişim ve dönüşüm yaratmak istiyorsanız Nisan sonu Londra’da yapılacak olan “Unleash the Power Within” (İçindeki Gücü Uyandır) etkinliğinde bizzat Tony Robbins’ten benzersiz bilgiler öğrenme fırsatını değerlendirin. Detaylar için tıklayabilirsiniz.

Dönelim konumuza ve bir soru sorarak başlayalım… Eşinizin nasıl hissetmesini istersiniz?

  • Takdir edilen
  • Güvende
  • Korunan
  • Değerli
  • Sevilen
  • Hepsi?

Eşinizin gerçekten hepsini ve daha fazlasını hissetmesini istiyorsanız yapacağınız ilk şey, temel bir gerçeği kabul etmek: İlişki dediğiniz şey “almak” ile değil “vermek” ile ilgilidir. Her gün… Tekrar edeyim HER GÜN! Yani sadece Sevgililer Günü’nde ona ne vereceğinizi düşünme tembelliğinden kurtulun ve her gün ona ne vereceğinizi düşünmeye başlayın.

Şşş… Cüzdan karıştıran arkadaş, maddi bir şeyden bahsetmiyorum rahat ol ve okumaya devam et zira verilecek asıl değerli şeyleri “AŞKIN 10 ANA KURALI”nda bulacaksın.

1.“Sorgulama” da “yargılama” da… Çok itici

Ne ilişkinin doğasını ne de birlikte olduğunuz insanın niyet ya da kimliğini asla sorgulamayın. Her ne yaşamış olursanız olun!.. Sizin o gün bir sorun yaşamış olmanız ilişkinin kendisinin sorunlu olduğu anlamına gelmez. Daha çok dinlemeye (gerçekten dinlemeye) ve eşinizi anlamaya özen gösterin.

2.Düzeltmelerden ziyade eğlenceli yaklaşımlar

Eşiniz bazı konularda yanılıyor veya bazı şeyleri yanlış biliyor olabilir. Bazı konularda size ters gelen belirli alışkanlıkları ya da olumsuz döngüleri de (pattern) olabilir. Ona yanlışını gösterip düzeltmeye çalışmak sizce nasıl sonuç verir? Empatiyi kurun onun sizi düzelttiğini hayal edin: Nasıl hissediyorsunuz?

Eşinizi düzeltmek yerine olumsuz döngüsünü bir şekilde kırın (Bir espri, şakalaşma, onun hoşuna giden bir şey vb.). Sonrasında düşüncelerinizi tatlı tatlı paylaşabilirsiniz.

3.Bazen yöntem değiştirmek iyidir

Tekrar edip duran döngülerde takılıp kalmayın. Eğer işler yolunda gitmiyor ve aksıyorsa yaklaşımınızı değiştirin. Ya da algınızı veya aksiyonlarınızı yahut sorumlu olduğunuz alanları… Biz insanların -değiştirecek onca şey dururken- işe yaramayan eski döngülere takılıp kalmak gibi tuhaf huylarımız var. Uyanık olun ve çalışmayan döngülerle ilgili çözümün bir şeyleri değiştirmek olduğunu anımsayın.

4.Tehdit mi?.. Tehdit ne ya?! Tehdit yok!

ASLA! Hele ki “Ben gidiyorum”lar… “Seni terk ediyorum”lar… Aman, aman, aman… Sakın ha!

Eğer gitmeyecekseniz gideceğinizi söylemeyin. Hayatta her ne oluyorsa olsun, hiçbir koşulda ilişkinizi tehdit etmeyin. Sizin de eşinizin de dışarıda oluşabilecek tüm zorluklardan sonra gelip sığınacağı tek yer ilişkiniz. Onu daima koruyun.

5.Madem koruyacaksınız sabi’yi de koruyun!

Arapça kökenli bu kelime küçük çocuk anlamına geliyor ve Türkiye hukukunda da küçük erkek çocuk manasında kullanılıyor. Eğer çocuğunuz varsa onu koruyun elbette ama buradaki S.A.B.İ.; Sürekli ve Asla Bitmeyen İlerleme” kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltma.

Bu arada bu benzetmeyi lütfen hatırlayın: İlişkiyi üstüne titrenecek bir çocuğa (SABİ) benzetmek de çok işe yarayabilir… Çünkü bilmeniz gereken bir diğer önemli şey de şu: Sizin ya da eşinizin kişisel tercih ve ihtiyaçlarından önce ilişkinin ihtiyaçları gelir!

Birbirinize söz verin: “İlişkimizde ‘Sürekli ve Asla Bitmeyen İlerleme’yi daima sürdüreceğime ve S.A.B.İ.’yi öncelikli olarak odağımda tutacağıma söz veriyorum!”

Daha sonra da takipte kalmak önemli: Örneğin herhangi bir konuda bir tartışma söz konusuysa;

  • “Bu girdiğimiz tartışma ilişkimizi ileri mi götürüyor, geri mi?” veya
  • “Bu tartışmayla ilişkimizi geliştirip büyütüyor muyuz yoksa ona zarar mı veriyoruz?”

benzeri sorularla S.A.B.İ.’ye bağlılığınızı değerlendirebilirsiniz.

Anımsayın: S.A.B.İ.’yi korumak demek birbirinden keyif alan iki insanın doyurucu bir ilişkiyi ömür boyu sürdürebilmek demek.

6.Sen kimle birlikte olduğunu biliyor musun?

Sen; dünyanın en muhteşem, en harika, en olağanüstü, en muazzam, en heyecan verici, en güzel, en yakışıklı, benzersiz yeteneklere sahip ve sevgi dolu eşiyle birliktesin! Bunu biliyor muydun? Bilmiyorsan öğren ve farkında kal… Çünkü senin gibi biri de öylesine layık!

Hadi diyelim ki sen biliyorsun… Peki, eşin biliyor mu?

Bak şöyle yapalım: Her gün hiç aksatmadan eşinin ne kadar harika ve benzersiz olduğunun farkında kalmanın, bu durumu takdir etmenin, buna minnet duymanın ve eşini de iltifatlarınla bu durumdan haberdar etmenin keyifli gururunu yaşa… Ne dersin; yapabilir misin?

7.Karşılaştırma! – Kıyaslama! – Mukayese etme!

Biliyorum, hepsi aynı… Tebrik ederim seni bunu fark etmeni sağlayan dikkatinden dolayı. Hepsi aynı ve sen hiçbirini yapma diye hepsini yazdım, tamam mı?

Ya da şöyle söyleyeyim: Eğer ilişkini berbat etmek istiyorsan onu etrafındaki diğer ilişkilerle kıyasla! Hatta birbirinize “Kadın nasıl olmalı” – “Erkeğin hası nasıl olur”u anlatarak örnekli kıyaslamalar yapabilirsiniz mesela…  Ya da direkt öküze bağla televizyondaki spiker için “Kadın dediğin böyle olur” falan de…  Veya ilişkiyi gömüp üstüne Fatiha’yı okumak istiyorsan “Sen ne biçim erkeksin, Melahat’in kocası onu her ay bir yerlere götürüyor… Üstelik yeni bir de araba aldı ona” falan diyerek karşılaştırmayı eşinin de tanıdığı çiftlerle bir de üstüne üstlük maddiyata dayandırarak yap.

Uzatmıyorum; sanırım anlamışsınızdır ne demek istediğimi… Kıyaslama bir ilişkiyi en hızlı şekilde çürütebilecek en korkunç zehirdir. Bu zehri asla ilişkinize sokmayın.

8.Bozulma! Makine misin sen?

Eşinizle karşılıklı tüm “bozulmaların” bazı kurallarla ilgili olduğunu anımsayın. Ve eğer isterseniz ilişkinizi kuralların ötesinde, kuralların üstünde değerlendirmeye karar verebilirsiniz.

İnsanı düşük duygulara çeken girdaplara dalmaktansa; eşinizle birlikte ruh halinizi yukarı çekmenizi sağlayacak eğlenceli yöntemler belirleyin ve olumsuz döngüleri birlikte eğlenerek kırın…

Peh… Bozulmak da neymiş!

9.Birbirinizle aranızdaki bağı anımsayın!

Topluca yenen yemekler, Pazar kahvaltıları gibi çeşitli aile ritüelleri; bayram ya da yılbaşı (hatta Sevgililer Günü) gibi yıllık bazı geleneksel etkinliklerle birbirinizle kurduğunuz bağı güçlü tuttuğunuzdan ve sağlamlaştırdığınızdan emin olun.

10.Karar ver!

Her sabah kalktığınızda aşağıdaki kararları verin:

  1. Dün siz kendinize eş olarak o kadını/erkeği seçmiştiniz, bugün de onu seçiyorsunuz!
  2. Âşık olmak haklı olmaktan daha önemli!
  3. Bu ilişki sizin egonuzdan daha değerli.
BONUS!

Son olarak şunu hatırlamanızı istiyorum: Sevgilinizle ilk birlikte olmaya başladığınızda nasıl davrandığınızı anımsıyor musunuz? Hah! İşte hep öyle davranırsanız, ilişkiniz asla bitmeyecek demektir… Ve biliyor musunuz; asla geç değil. Bu Sevgililer Günü sevgilinize, yeniden ilk günkü gibi davranmaya başladığınız gün olmak için ideal!

Bana ulaşmak isterseniz ahanda adresimi buraya yazıyorum: tolga@powercoaching.us Siz de yazın.

Sevgililer Gününüz kutlu olsun!

V. Tolga Hancı: Doğma büyüme İstanbul'lu Tolga, 20 yıllık reklamcılık kariyerini danışmanlığa, ve oradan da koçluk ve eğitmenliğe dönüştürmüş bir yüksek performans stratejisti. Çalıştığı kişi ve kurumların; hayatın her alanında sınırsız potansiyellerinin % 100'ünü kullanarak, daima yüksek performansta kalabilmeleri için stratejiler üretiyor. Power Coaching'in ve Anthony Robbins Türkiye oluşumlarının kurucu ortağı. Birlikte çalışacağı kişi ve kurumların hedef ve hayallerini merak ediyor ve şöyle söylüyor: "İstiyorsan yaparsın! Asıl soru şu: Harekete geçmek için ne kadar isteklisin?"

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale