Motivasyonu artırmak için öğretilen teknikler gerçekten doğru mu?
“Nereye giderseniz gidin, ama tüm kalbinizle gidin.”
Konfüçyüs
Motivasyon sihirli bir kelimedir. Bir işi yapmak, bir yere gitmek veya bir sürece başlamak gerektiğinde, konu her ne olursa olsun motivasyon ateşi olduğunda, yani içimizden gerçekten geldiğinde adeta bir sihirli değnek hayatımıza dokunur. O iş her ne kadar zor olursa olsun yapılır, o yol her ne kadar uzun olursa olsun gidilir… Önümüzde her ne engel olursa olsun, o aşılır ve süreç başlar.
Peki bu motivasyon dediğimiz, elle tutamadığımız, gözle göremediğimiz kavram neye dayanır? Bu sorunun cevabı her birimiz için farklı olacaktır. Hemen kendimden bir örnek ile başlayayım… Benim en büyük motivasyon başkalarına faydalı olmaktır. En azından bir kişinin bile hayatına dokunabilmek, mutluluğuna katkıda bulunabilmek veya istediği bir yola girebilmesine destek olabilmek en temel motivasyon kaynağımdır.
Başka örneklere bakacak olursak para tabii hepimiz için önemli bir motivasyon kaynağıdır. Güzel görünmek diyebiliriz, yeni arkadaşlar edinmek ve sosyalleşmek diyebiliriz veya daha fazla bilinir hale gelmek diyebiliriz. Sebep her ne olursa olsun o içten yanan ateş dediğimiz, içimizi alev alev yandıran başarma ateşi olmadığında hayat sanki tatsız tuzsuz hale gelir. Yaparız ama yapmak için, konuşuruz ama öylesine konuşmuş olmak için… Evet, itiraf edelim, çalışırız ama öylesine, sadece gerektiği kadar çalışmış olmak için…
Motivasyon konusunda bu hafta detaylı çalışma fırsatı bulduğum bir kaynaktan çok önemli bulguları kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum. Burada sevgili Daniel Pink, Drive adlı eseriyle aslında motivasyonun ne kadar önemli bir değişken ve “bildiğimiz” tekniklere dayanmayan bir süreç olduğunu ortaya koyuyor:
“(…) Ariely ve meslektaşları da şöyle diyor: ‘Burada kullandığımız görevlerle ilgili olarak birçok kurum, çok büyük ödüller sunmaktadır. Ulaştığımız sonuçlar ise bu inanışa aykırı düşmektedir. Deneylerimiz göstermiştir ki ödül verilmesi veya verilen ödül miktarının artırılması her zaman performansı artırmamaktadır.’ Gerçekten de birçok örnekte şartlı ödüller, başka bir ifadeyle şirketlerin çalışanlarını motive etmekte çok kullandıkları araçlar, başarısızlığa mahkum olabilmektedir.
(…) İçsel motivasyonun tetiklediği davranışla bunları bir karşılaştırın. Yapılan iş, ödülün bizzat kendisi olduğunda -bilgilerini artırmak, müşterileri memnun etmek, elinden gelenin en iyisini yapmak- kestirme yol yoktur. Hedefe giden tek yol, doğru yoldur. Bir anlamda gayriahlaki hareket etmek olanaksızdır çünkü geride bıraktığımız kişi bir rakibiniz değil, kendinizdir.’’
Motivasyon kavramı işte hayatımızda bu kadar önemli bir yere sahiptir. Kişisel başarımız veya hayata yansıttığımız içsel inanış, ‘yapma gücü’ veya ‘yapma eylemi’ olarak da ifade edebiliriz, motivasyon seviyemizden direkt olarak etkilenir. Bunu güçlendiren dış etkenler olsa da, ben inanıyorum ki kişi hayata ancak içsel motivasyonu kadar verebilir. Yukarıdaki örnekte de açıklandığı üzere, dış etkiler ancak bir yere kadar bizi getirecektir. Sonrasındaki azim, inanç ve devamlılık sadece içsel motivasyonumuz kadardır.
Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız hayata dair en küçük işinizden en büyük projenize kadar motivasyon seviyenize bakmanızı dilerim. İçsel güdünüzü harekete geçiren nedir? Hayatta hiçbir engele takılmadan engelleri teker teker aşmanızı ve zorlukları dahi kolaylık olarak görebilmenizi sağlayan, geceleri uykunuzu kaçıran iç güç ne zaman hangi koşullarda ortaya çıkmaktadır?
Çünkü en güzel sonuçlar ancak içten gelen istekle elde edilebilir!
İlginizi çekebilir: Motivasyon gerçek bir mucizedir: Her şeyi mümkün kılan enerjiyi keşfedin