X

Modunuz düştüğünde şifa içinizde: Kendi gücünü hatırlamak neden önemlidir?

Geçen hafta bahsetmiştim Işıldayan Ay, yani benim bu adı verdiğim aralık ayına nasıl adım attığımı ve hatırlarsanız 30 Kasım 2020 gecesi o kadar motivasyon, istek, kararlılıkla uyuduktan sonra sabah uyandığımda “Hiçbir şey beklediğim gibi olmadı” demiştim. Olmadı. Hem de hiç olmadı.

Sabah kalktım yorgun ve mutsuzdum. Sanki bir gece, birkaç saat önceki insan ben değildim. Çöküktüm, iyi hissetmiyordum ve yataktan çıkmak hiiiç istemiyordum. Tek isteğim dizi açmak ve yemek yemekti; hem de aşırı yediğim için ağrıyan midemin sesini fazlasıyla duymama rağmen.

Boşver dünü, dedim hemen kendime, keşke gerçekleştirebilseydim ama yenik başladım. Battı balık yan gider. Gene olmadı. Yapamayacaksın sen bu işi, aç dizini.

Yorganın içine iyice yerleştim ve açtım dizimi. Hipnotize olmuş gibi izlemeye başladım. O an hayat, gerçekler; hiçbir şey yoktu. Sadece o dizi ve dizideki insanlar, yaşamlar vardı ve bu da bana kendimi unutturduğu için çok iyi geliyor ve yetiyordu.
İzlerken yemek yeme isteğim iyice yükseldi. Açtım odamın kapısını mutfağa gidecektim ki mutfaktan ailemin seslerini duydum. Herkes evde ve mutfaktaydı. Gerisin geri döndüm yatağıma. Yeme bozukluğu olanlar bilir; yemekleri gizlice almak ve yemek gibi garip bir durum vardır. İşte o durum bugün çok işime yarayacaktı!

Diziyi izlemeye devam ederken bir anda aklıma daha evvelki zamanlarda bir kağıda yazıp dün gece oturma odamın duvarına astığım not geldi. Dün gece tüm o takvimi yaparken ne zaman başımı kaldırsam gözümün önündeydi ve her defasında istemsiz okumuştum. Not şöyleydi: CANIN SIKKIN OLDUĞUNDA, YEME ATAKLARIN SERT OLDUĞUNDA, SADECE TEK BİR ŞEY YAP: TENİSTE HOCANIN BUGÜN EKSTRA DERS İÇİN BOŞ BİR SAATİ VAR MI, SOR.

Kendimden kendime not. Var böyle notlarım evin her köşesinde. Çoğu zaman es geçebiliyorum, ama bu sefer bir önceki gece o kadar çok görmüştüm ki o notu, beynime girmiş. Not gözümün önüne geldiği an düşünmedim. Düşünsem “Aman neyse” derdim kesin. Düşünmedim. Notu hatırlamamla hocaya mesaj atma zamanlamam hemen hemen aynıydı diyebilirim. Ve bu, bu yaşıma kadarki hayatımda kendim için yaptığım en doğru hareketlerden biriydi.

Mesajı attım ve diziye daldım geri. Hocam aradı 17:30 müsait demeye. Yine hiç düşünmeden “Tamam!” dedim. Çünkü biliyorum, düşünsem, “Daha çok var, çok geç. O saate kadar hevesim kaçar çıkamam yataktan. Zaten bir de hava soğuk.” derdim. Derdim biliyorum çünkü çok dedim. O kadar çok dedim ki. İnanamazsınız.

Ve tamam dediğim an beni sardı bir heyecan. Hemen kapattım bilgisayarı; halbuki dizi baya iyi gidiyordu! Çıktım yataktan, gün için planladıklarıma baktım. Elimi yüzümü yıkadım ve başladım bir gece önce ilmek ilmek tasarladığım planı uygulamaya. Kendim için planladığım sabah meditasyonumdan sonra daha da iyi hissetmeye başladım. Öyle iyi geldi ki ardından hemen sıcacık bir duşa girdim. Bir yengeç burcu için suda olmak gibisi yok. Çıktığımda zihinsel ve ruhsal olarak da mis gibiydim.

Tenis dersime daha üç saat vardı. O arada ne yapabilirim diye sordum kendime günün yapılacaklarına da göz atarken. İçinde olduğum saat dilimi için planladığım şeyi yapmak hiç canım istemedi. Bir yandan programa sadık kalmalıyım bir disiplin içerisinde, bunu biliyorum. Fakat diğer yandan da kendimi sıkmadan, zorlamadan, şefkatle ilerlemeliyim. İkisi arası ince çizgi.

O an için planladığım şeyi akşama attım ve kendime o an ihtiyacımın ne olduğunu sordum. Kitap okumak? Elime aldığım gibi bıraktım. Neye ihtiyacım olduğunu biliyordum aslında. Bu hisleri paylaşmaya! Bu yaşadıklarımı anlatmaya. Hem kendime yeniden ve hem de buradan duymaya ihtiyacı olan birilerine. Yazı yazmayı cuma günü için planlamıştım ama şu an akmak istiyordu belli ki. Ben de hiç durmadım ve geçtim bilgisayarın başına; işte buradayım. Bu satırlar arasındayım. Dersime son yarım saat kaldı. Zaman da sizinle beraber paylaşınca su gibi aktı gitti. Tam şu an memnunum ve mutluyum!

Bu arada tenis dersi diyorum ama bu benim için böyle. Son dönemlerde bana en iyi gelen şey tenis. Beni bugün ayağa kaldırmasıyla emin oldum zaten bir kere daha iyi geldiğine. Sizinki bambaşka bir şeydir belki ama aradığımız ne biliyor musunuz? O şey her ne ise onu duyduğumuzda hissettiğimiz heyecan. Heyecan ve harekete geçme isteği. Hayata saniyede yeniden bağlanma gücü.

Evet, aradığımız tam olarak bunlar. Tabii bu hayatın her döneminde değişkenlik gösterebilecek bir şey. Bugün tenistir, yarın kitap okumak, öteki gün yürümek, başka gün ise arkadaşınla kahve içmek. Önemli olan o heyecanı, tutkuyu takip etmek yani. Ben bugün gördüm ki tek bir AN, tek bir SALİSE; aşırı sıradan görünen hatta fark bile etmediğimiz o tek bir salise ile her şey değişiyormuş. O salise içinde yaptığımız seçimle tüm gün bambaşka bir renge bürünüyormuş. Gün değiştiğinde ise günler günleri, ayları ve hayatı takip ediyor.

İşte tam da bu yüzden önemli bu farkındalık işi. İşte tam da bu tek bir saliselik anı fark etmek, bilinçli seçim yapmak, beynin otomatik gittiği yolu, kısırdöngüyü kırmak için önemli. Hem de çok önemli.

Önemli olan o saliselik anda kararlı olmak. O saliselik anda zaten var olan, fakat zaman zaman unuttuğun gücünü hatırlaman ve daha da önemlisi o güce sahip çıkman. Eğer yapmasaydım ne olurdu diye düşünüyorum; kendimi yine başarısız, yetersiz ve aptal hissederdim. Bana hiç iyi gelmeyen o yemek, uyku, dizi kısırdöngüsünde kim bilir ne kadar daha boğuluyor olurdum.

Bu arada, hayatımızı yöneten ve bize aynı yoldan gitmesi konforlu ve rahat gelen ve artık üzerinde hiç düşünmediğimiz otomatik davranışlar tam da bu anlarda gücünü kaybetmeye başlıyor ve sen tam da burada gücünü yeniden eline almış, özgür irade lafını hakkıyla hayata geçirmiş oluyorsun.

Şu an ise güçlü hissediyorum, aferin diyorum kendime. Her şeyin o saliselik anda olup bitmesine ise hala şaşkınım. Ve evet, yine olacağını biliyorum. Yine düşeceğim, yine yataktan çıkmak istemeyeceğim bir gün olacak. Fakat bugünden, yarınlar için dileğim o saliselerde kendi gücümü yeniden hatırlamak ve sahiplenmek. Şimdi, sizinle sohbetin ardından kendime yeniden notlar yazacağım ki ileride o anlarda kendi gücünü, hakimiyetini unutan Gamze dinlesin ve hatırlasın.

Hepimiz için bu dileğin yıldızlardan üzerimize yağması dileğiyle. Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Yılın son ayına Işıldayan Ay diyelim mi: 2020’nin sonuna gelirken ufak bir motivasyon önerisi

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale