Söz konusu kadın erkek ilişkileri olduğunda yaşı, mesleği, eğitimi ve hayat görüşü ne olursa olsun herkesin problem yaşadığı ve üstesinden gelmekte zorluk çektiği bazı konular olduğu ortada. Ancak hiç bir işte tutunamayan, tutunsa da bir süre sonra mutsuzluktan kurtulamayan, hep daha iyisini arayan, mükemmeliyetçi Y jenerasyonu için ilişki konusu da oldukça karmaşık ve içinden çıkılmayan bir sorun yumağı. Her şeyin en iyisine sahip olmak isteyen Y jenerasyonu, ilişki konusunda da son derece hassas.
‘’Ben kendime güveniyorum, çevreye güvenmiyorum’’
Y jenerasyonu, 1970’lerin sonundan 1990’ların ortasını kapsayan dönemde doğmuş bireylere günümüzde verdiğimiz isim. Tıpkı anne babalarının, dedelerinin ninelerinin, kendilerinden sonraki neslin karakteristik bazı özellikleri olduğu gibi, Y jenerasyonunun da kendine özgü bazı karakteristik özellikleri mevcut. Y jenerasyonunu diğerler jenerasyonlardan ayıran en belirgin özellikler kısaca sınırsız özgüven ve diğerlerinden farklı olma düşüncesi olarak genellenebilir.
Y jenerasyonundaki bireyler hayatlarından zevk alan ve kendileri olmaktan gurur duyan kişiler. Ancak tüm bu pozitif olgulara karşın bu jenerasyonun en büyük problemi, mutsuzluk. Çünkü ‘davul bile dengi dengine’ diyerek ortalıkta dolaşan süper kahramanlarımız, kendilerini taşıyabilecek bir partner adayı bulamamaktan şikayetçi.
Biliyoruz; tüm mükemmeliyetçiliğinizi ortaya koyarak tüm yöntemlerin istatistiksel olarak en işe yarayanlarını deniyor, tüm planlarınızı A,B,C hatta D olarak sıralayıp plandan plana atlıyor, önünüze gelecek hiç bir fırsatı kaçırmamak adına Tinder’ınızla Pokemon kovalarcasına canla başla mutluluk arayışınızı sürdürüyorsunuz. Ancak ‘belki de problem fazla mükemmel olmanızdır’ diyor ve Y kuşağının ilişki konusunda en sık yaptığı hatalara bir göz atmanızı öneriyoruz.
Hızlı ve kesin çözüm arayışları
Y jenerasyonundaki bireylerin en sık yaptığı hataların başında, tanıştıkları ilk karşı cinsle ciddi bir şeyler yaşama ve ilişkiye başlama isteği geliyor. Harcadıkları zamanın ve emeğin boşa gitmesini istememelerinin de etkisiyle tanıştıkları her karşı cinse potansiyel eş adayı olarak bakıyor ve aradıkları özelliklerde olup olmadıklarını sordukları sorularla hemen kontrol etme girişiminde bulunuyorlar.
Yalnız kalma korkusunu ilişkiyle yenmeye çalışmak
Y jenerasyonu bireyleri daha bireysel oldukları ve kişisel alana çok daha fazla önem verdikleri için gelecekte yalnız kalma korkusuyla çok sık karşı karşıya kalabiliyorlar. Özellikle tüm arkadaşları yavaş yavaş uzun ilişki ve evlilik kararı alarak yerleşik düzene geçtiklerinde kişi kendisini çok daha çaresiz, geç kalmış ve stres altında hissedebiliyor. Bu nedenle gelecekte yalnız kalmamak adına mutsuz oldukları ilişkileri sürdürmeye çalışabiliyorlar.
Tinder gibi uygulamaların ve sosyal medyanın bilinçsiz kullanımı
Tinder ve benzeri sanal uygulamalar Y jenerasyonu tarafından oldukça sık kullanılıyor. Teknolojinin içinde doğmasa da teknoloji kullanımına oldukça hakim olan Y jenerasyonu, kimi zaman tek gecelik ilişki kimi zaman da ruh eşini bulma umuduyla teknolojiye sarılıyor. Nadiren şanslı buluşmalara tanık olunsa da, bu tarz uygulamalar kişilerin bire bir iletişim becerilerini geliştirmesine engel olabiliyor ve sanal dünya üzerinde güzel başlayan iletişim, yüz yüze gelindiğinde hayal kırıklıklarıyla sonuçlanabiliyor.
Akıl oyunlarıyla ilişkiyi yıpratmak
Y Jenerasyonu, ilişkilerde flörtöz olmaktan ve küçük oyunlar oynayarak karşısındaki kişiyi denemekten oldukça hoşlanıyor. Karşısındaki kişilere daima şüpheyle yaklaşarak küçük oyunlarla tepkilerini ölçmek Y jenerasyonu bireylerinin ilişkide en sevdiği şeylerden biri. Bu nedenle de hakkınızda yaptığı yorumlarda dürüst olup olmadığı konusunda iki kez düşünmeniz oldukça normal. Ancak bir taraftan ilişkide ciddi ve olgun olmak isterken bir taraftan küçük akıl oyunları oynayarak çocuksu yanından vazgeçemeyen Y jenerasyonu yaşadığı bu çelişki nedeniyle ilişkilerinde problemler yaşayabiliyor.
Mesajla iletişim kurmaya çalışmak
Sosyal medya demişken mesajlaşmadan bahsetmeden olmaz. Y jenerasyonunun çevresindeki kişilerle iletişim kurmada en çok kullandığı yollardan biri de yazılı mesajlaşma. Hayatımızı kolaylaştırması ve kullanımının çok rahat olmasını bir yana bırakırsak, sürekli mesajla haberleşmek, duyguları mesaj üzerinden paylaşmak ilişkinin çabuk tüketilmesine neden olabiliyor. Yüz yüze iletişimin spontane gerçekleşmesi, karşı tarafın tepkisine göre ani cevap verebilme, konuşmanın mesajlaşmaya göre daha kontrolsüz gelişmesi ilişkideki heyecanın korunmasına katkı sağlıyor. Bu nedenle iletişimi sürekli mesaj üzerinden gerçekleştirmek tarafların birbirini tanımalarına ve oldukları gibi davranmalarına engel olabiliyor.
Çok kolay affetmek
Y jenerasyonundan bir birey için karşısındaki kişinin yaptığı hata ne olursa olsun affetmek çok da büyütülecek bir mesele değil. Zaman zaman aldatmaya kadar varan büyük hatalar, karşıdaki kişinin ikna kabiliyetine bağlı olarak Y jenerasyonundan bir birey için affedilme potansiyeli taşıyabiliyor. Kişi yalnız kalma ve terkedilme korkusu nedeniyle bazen isteksiz de olsa karşısındaki kişinin kendisine yalan söylemesine ve kandırmasına izin verebiliyor. Net bir duruşunun olmaması ve kişisel sınırların belirlenememesi nedeniyle ilişkisi ve kendisi arasında çelişki yaşayan birey, uzun vadede hem ilişkisine hem de kendisine istemsizce zarar verebiliyor.
Gereksiz kıskançlık ve güvensizlik
Güven meselesi her ilişkide en büyük problemlerden biri olsa da, Y jenerasyonunun güven konusunda diğer jenerasyonlara göre çok daha takıntılı olduğunu söyleyebilmek mümkün. Birbirinin telefonunu karıştırma, kişisel hesaplarının ve telefon kilidinin şifresini paylaşma, başkalarıyla olan konuşmalarını okuma ve sorgulama gibi davranışlar zamanla ilişkide güven duygusunun zedelenmesine ve karşılıklı saygının yitirilmesine neden olabiliyor.
Tek gecelik ilişkiler
Tek gecelik ilişki kültürünün mimarı sayılabilecek Y jenerasyonu, özgürlükçü yaşam tarzı ve istediği her şeyi gerçekleştirme arzusu nedeniyle tek gecelik ilişki yaşamayı oldukça sevse de, bu yaşam tarzı zamanla kişinin kendini ifade etme ve gerçekleştirme aracına dönüştüğünde tehlikeli bir durum haline dönüşebiliyor. Duygularını olduğu gibi yaşamamayı ‘duygularımı kontrol edebiliyorum’şeklinde kodlayan bu bireyler, uzun vadede ruhsal yıpranma ve psikolojik çöküntü yaşayabiliyorlar.
Yüksek beklentiler
Doğru ilişkinin nasıl olması gerektiğini izledikleri filmlerden, okudukları kitaplardan öğrenen ve mükemmel ilişkiyi arayan Y jenerasyonu bireyleri çoğu zaman yaşadıkları ilişkilerden tatmin olamıyor. Gerçek yaşamla sanal dünya arasındaki ince çizgi arasında gidip gelen bu bireyler bir süre sonra gerçek dünyanın filmlerden çok farklı olduğunu fark ederek beklentilerini düşürseler de, tatminsizlik hissi ve mükemmeli arama dürtüsü daima ‘acaba’sorusunu akıllarında bırakıyor.
İlişkiyi bitirme beceriksizliği
Tıpkı flörtleşmek ve ilişkiye başlamak gibi, devam eden bir ilişkiyi sonlandırmak da beceri işi. Ayrılığa sebep olan problem ne olursa olsun, kişilerin birbirlerine kişisel olarak saldırıda bulunmamaları ve ilişkinin iki tarafın da isteğiyle, saygılı bir şekilde sonlandırılması oldukça zor ve emek isteyen bir süreç. Ayrılık mesajıyla yüz yüze konuşmadan gerçekleşen ayrılıklar, sosyal medyada ilişki durumu değişiklikleri gibi yüz yüze yapılacak ayrılık konuşmasından kaçma amaçlı başvurulan basit yollar zamanla kişinin ilişkiye olan bakış açısını ve ilişkiye verdiği değeri azaltıyor ve gelecek ilişkilerinde yaşayacağı, açık iletişimle kolayca çözülebilecek problemlerin bile ayrılıkla sonuçlanmasına neden olabiliyor.