İşyerinizde veya evinizde veya bir mekândasınız. Dışarıdan bir arkadaşınız, eşiniz veya akrabanız giriyor içeriye. Bedeni aynı beden, yüzü aynı yüz, elleri, kolları, boyu posu her şeyi aynı. Ama omuzları hafif aşağı düşük, yüzünde net bir ifade yok. “Merhaba“nıza karşılık zoraki, yalandan bir gülümsemeye eşlik eden hacmi düşük bir tonda bir “Merhaba.” “Nasılsın, iyi misin?” diye sorduğunuzda sizin gözünüzle görüp kalbinizle algıladığınız her ne varsa hepsini yalanlarcasına “İyiyim” diyor. İnanır mısınız buna? İyi midir gerçekten?
Bizler beden, zihin ve ruhtan oluşan varlıklarız. Burada ruh dediğimize bilinç veya farkındalık da demek mümkün aslında. Sadece bunlardan herhangi biri olacak kadar da sığ değiliz üstelik. En önemli kısım ise bu üçünün birbiri ile olan bağı. Zihin olmazsa bedenle bağlantıya geçmek mümkün değil, bağlantıya geçebilmek içinse farkındalığın o anda mevcut olmasına ihtiyaç var.
Yoga deneyimi yaşamak demek beden, zihin ve ruhla temasa geçmek demek. Stil fark etmeksizin tüm yoga pratiklerinde zihnin farkındalığını nefese davet eder, başta beden parçaları olmak üzere nefesin zihinde ve kalpte yarattığı duyumlarla samimi, yargısız ve şefkatli bir ilişki kurmayı ararız.
Zihinde bir şeyler ters gidiyorsa, zihin bir şeyle meşgulse, meşguliyeti negatif şeyler içeriyorsa bu biz istesek de istemesek de bedende görünür olacaktır. Hele ki zihnin müdahaleci yanı yok mu?! Çoğu zaman beden yorgun ve dinlenmek isterken “Uyuma, dinlenme, daha yapılacak işler var” diyerek bedeni peşinden sürükleyen yanı.
Şu aşamada zihninizi, bedenle olan ilişkinizi gözlemeye davet etmeme izin verin lütfen. Bilgisayar vb. ağır şeyler taşıdığınız çantanızı tek omzunuza asılı mı taşıyorsunuz? Tüm gün kollarınızı sabit tutup sadece parmaklarınızı kullanarak, dikkatli bir şekilde gözünüzü ekrandan ayırmadığınız bir işiniz mi var? Gününüzün büyük kısmı sabit bir koltukta oturarak mı geçiyor? Belki işiniz gereği tüm gün ayaktasınız. Yoğun trafikte manuel veya otomatik vitesli araba mı kullanıyorsunuz?
Peki ya enerji seviyesi? Enerjinizi verimli kullanabiliyor musunuz? Her yeni sabahla tazelenmişlik hissini veren enerjinizin bir kısmını gece yatma vaktine kadar koruyabiliyor musunuz? Yoksa günün en yoğun saatlerinde çoğunu harcayıp kalanında kendinizi arkasından ittiğiniz bir araba gibi bitkin mi hissediyorsunuz?
Gündelik yaşantımızın çoğunu yoğunluk içinde, fiziksel bedenimizin durumuna çok da dikkat göstermeden geçiririz. Çoğunlukla evimizde koltuğumuza oturmadan veya yatağımıza uzanmadan bedenimizde bir ağrı ve/veya yorgunluk olduğunu fark etmeyiz. Şayet koltukta birkaç saatlik bir dinlenme veya verimli bir gece uykusu ile ağrı veya yorgunluk hissi azalıyorsa bedenin bu fısıltısına uzunca bir süre kulak vermiyor oluruz.
Bir adım ötesinde beden fısıldamaktan bağırma aşamasına geçtiği zamanlarda; kronik ağrılarımız, periyodik dönemlerde baş gösteren ağrılı, huzursuzluk veren duyumlarımız varsa eğer; belki farkındalık artık mecburen söz konusu bölgelerdedir ama bu kez de bu beden parçaları ile ilişkimiz değişmiştir. Ağrısı, acısı mutsuz edip yaşam kalitemizi olumsuz yönde etkilediğinden o bölgeye en uykumuz olduğu, sessizliğe ihtiyacımız olduğu zamanda aşırı yüksek sesle gürültü yapan üst komşuya duyacağımız türden hisler besleyebiliriz.
Omuzların gergin oluşu pek çoğumuz için alışıldık bir hal almıştır. Üzerimize aldığımız her türden sorumluluğu omuzlarımızda taşıdığımız için olabilir mi? Veya eski kalp kırıklıklarımızın yenilenmesi olasılığına karşı kalbimizi korumak üzere omuzlarımızı içe doğru çevirmiş olabilir miyiz? Ne dersiniz?
Kalp ve zihin hattının tam ortasında mevcut bulunan iki omzumuzun üzerindeki kıymetli başımızı dengeyle taşımaya aracılık eden boynumuz fiziksel, duygusal veya zihinsel fark etmeksizin bir gerilim yaşadığında boynun varlığı baş veya boyun ağrısı olarak görünür olabilir.
Dik durmak için yerçekimine gösterdiğimiz direncin etkisini en çok sırt ve omurlarda hissederiz ki hayatınızın en azından bir döneminde bu alanlarda ağrı veya acı hissetmiş olabilirsiniz.
Manuel vitesli araç kullanıyorsanız debriyajdan ötürü, otomatik vitesli kullanıyorsanız tek bacağınızı kullanmanızdan ötürü bir bacak ile diğer bacak kaslarının yorgunluk seviyesi farklılaşmış olabilir.
Bacaklarımızdaki enerjiyi birbiriyle dengeleyebildiğimizde bacakları da dengelemek mümkündür. Bu da fiziksel denge gerektiren tüm hareketlerimize kararlılık ve istikrar getirecektir.
Avuç içlerimizi gökyüzüne çevirmek ve parmakların arasını açıp beş parmağın beşinin ayrı ayrı gösterdiği olasılıkları görmek, omuzları ve göğsü rahatlatırken bizleri hayata karşı açık, alıcı bir duygu durumuna getirmeye destek olabilir.
Gözlerin yumuşamasına ve gevşemesine davet göndermek daha rahat bir görüş sağlamakla birlikte alın bölgesinde istemsizce biriken kaygı ve gerilimi alıp götürebilir.
Nefes! En önemli yaşam enerjisi kaynağımız. Verdiğimiz her nefes görevini tamamlamış kullanılmış bir yaşam enerjisi iken, ondan boşalan alana aldığımız her yenisi ise yepyeni taptaze bir yaşam enerjisi. Nefes, hava vasıtasıyla organlarımıza, kemiklerin aralarına ve içlerine boşluklardan dolarak ulaşır.
Zihinse nefesin, düşüncelerimizin, ağrılarımızın, fiziki veya duygusal tecrübelerimizin izlerinin olduğu alanlara yönlenmesine, bu alanlara dair bir farkındalık oluşmasına aracılık eder.
Yoga pratiği yukarıda bahsi geçen gevşemek, dinlenmek, fark etmek ve güçlenmenin tüm aşamalarından farkındalıkla geçmenizi sağlayabilir. Düzenli yoga pratiği bu hali matınızın dışına taşımanıza katkı sağlayacaktır.
Nefes çalışmaları (pranayama), asana (fizik bedenle yapılan yoga pozları) ve meditasyon (çoğunlukla nefes aracılığı ile) ile dikkati duyumlara davet edip, yargısız, şefkatli, samimi bir gözlem yapma hali, stil fark etmeksizin tüm yoga pratiklerinin akışını oluşturur. Aslında dikkati duyumlara davet etmek içeride ve dışarıda olan her ne varsa ona yargısız, şefkatli, samimi bir yakınlık göstermek ve gözlemlemek sadece meditasyon aşamasını değil yoganın bütünün kapsar.
Farkındalıklı bir yoga deneyimi ile fiziksel beden, zihin ve ruhtan meydana gelen tüm varlığımızdaki gerginlik, huzursuzluk, rahatsızlık hislerinin akıp gitmesine, daha güçlü, daha istikrarlı, daha ağrısız bir bedene davet gönderebiliriz.
Sevgiyle…
İlginizi çekebilir: Senin mucizen içinde: Yapman gereken tek şey doğru yere bakmak