dummy

Modern dünyada Stoacılık prensiplerinden mutluluk için nasıl faydalanabiliriz?

Modern çağın ayrılmaz bileşenleri arasında şüphesiz ki stres ve kaygı yer alıyor. Çoğumuz işleri yetiştirme telaşıyla, gelecek kaygısıyla, geçmişin atamadığımız yükleriyle baş etmeye çalışırken ruhumuzun, zihnimizin sağlığını ihmal ediyoruz. Kendimizi dinlemeye vakit ayıramadığımız gibi pozitif kalmakta, olaylara daha iyimser yaklaşmakta da zorlanabiliyoruz. Şükretmeyi unutup odağımızı çoğu zaman olumsuz olana kanalize ettiğimizde korkuyla, umutsuzlukla dolan zihinlerimizi tazeleyecek, modern dünyada işe yarayacak stratejiler aramaya başlıyoruz. Tam da bu noktada imdadımıza yetişecek, geçmişten günümüze etkisini ve önemini korumayı başarmış ‘Stoacılık’ karşımıza çıkıyor. Peki, bu eski felsefe modern dünyayla ve getirdikleri olumsuzluklarla başa çıkmamız için bize gerçekten yardımcı olabilir mi? Gelin, Stoacılık nasıl ortaya çıkmış ve bugün nasıl hayatımıza dahil olabilir, yakından bakalım.

dummydummy

Stoacılık nedir?

Stoacılık, MÖ 3. yüzyılın başlarında Atina’da Citiumlu Zeno tarafından ortaya çıkarılan bir felsefe; etik erdem pratiği.

Kıbrıslı Zeno, gemi kazası geçirip Atina’da mahsur kaldığında, herhangi bir iyiliğin olmasını beklemiyordu; her şeyini kaybetmişti ve yapacak hiçbir şeyi yoktu. Çaresizlik içinde bir kitapçıda Sokrates’in öğretilerine daldı ve zamanının büyük filozoflarının öğretilerine kulak verdi. Daha sonra kendi bilgeliğini geliştirerek herkese aktarmaya karar verdi. Böylece Stoacılık felsefesi doğdu ve hızla yayılarak hem o zamanki krallar hem de köleler tarafından benimsendi.

Ama Stoacılık’ın hikayesi burada bitmiyor. Ortaya çıkışından bu yana neredeyse 2000 yıl geçmiş olmasına rağmen hala geçerliliğini korumayı başarıyor ve modern dünyanın içinde sık sık karşılaştığımız kaosa, sakinlik getirmeye yardımcı oluyor; kısaca zamansız bilgelikleriyle, pratik öğretileriyle bizi şaşırtmaya devam ediyor.

Stoacılık, mükemmel bir dünya (bir ütopya) hayal etmek yerine, yaşama ve yaşama dair her şeye olan yaklaşımımızı kontrol ederek iyiliğe, mutluluğa, refaha erişebileceğimizi öğütlüyor. Stoacılık, dünyayı -hiçbir koşula bağlamadan- olduğu gibi ele alıyor ve 4 temel erdemle kendimizi geliştirebileceğimizi söylüyor; bilgelik, cesaret, adalet ve ölçülülük.

1. Bilgelik (sağduyu): Dünyayı önyargısız, mantıklı ve sakin bir şekilde anlamak.

2. Cesaret: Şikayet etmeden günlük zorluklarla yüzleşmek, mücadele etmek.

3. Adalet: Başkalarına karşı adil davranmak.

4. Ölçülülük (öz disiplin): Gönüllü olarak kendini kısıtlamak, iradeyi kullanarak bir şeyleri yapmaktan kaçınma.

Stoacılara göre bu erdemleri geliştiren insanların kendilerinde ve başkalarında olumlu değişiklikler meydana getirebilmesi mümkün; ancak bu şekilde etik bir hayat yaşamak ve ‘eudaimonia‘ya yani mutluluğa ulaşmak kolaylaşabilir.

Bugün, halk dilinde Stoacılık’ı benimseyenler olarak tabir edilen Stoik kelimesi, ‘duygularını çok fazla ön plana çıkarmadan, şikayet etmeden acı veya zorluklarla mücadele edebilen kişi’ anlamında kullanılıyor. Duygusal aşırılıklardan kaçınarak baskı altında sakin kalan biri için Stoik deniliyor. Stoacılara göre acıyı, ıstırabı, endişeyi ya da doyumsuz arzuları yok etmek mümkün değil; ancak bu çaresiz olduğumuz anlamına gelmiyor. Çünkü hayatımızda olup biten ve kontrol edemediğimiz şeyler için endişelenmek yerine zihnimin nasıl tepki verdiği kontrol edebilir; dış gerçekliği nasıl yorumlayacağımızı seçebiliriz. Aksi halde, kontrol edemediğimiz şeylere odaklanmak, bizi üzmekten, yormaktan öteye geçmez ve tatminsiz bir hayata sebep olur. Öyleyse, yapılması gereken sadece kontrol edebildiklerimize odaklanmak ve mutluluk için yüzeysel şeylerin değil; hayatımızdaki anlamlı şeylerin peşinden koşmak.

Stoacılık’a göre gerçekten tatmin olmuş bir insan, arzu ettiği, rahat hissettiği ya da istediği şeyler olmadan da yaşayabilen kişidir. Hiçbir servetin, maddi zenginliğin, şöhretin veya gücün bu kişiler için değeri yoktur, çünkü hepsi geçicidir. Kalıcı olan hiçbir maddiyata ihtiyaç duymadan varoluşu anlamış ve mutluluğun zihinde olduğunu bulmuş kişilerin asıl sahip oldukları erdemlerdir. Marcus Aurelius’un da dediği gibi “Varoluşu anlamış biri için mutlu bir yaşam için neredeyse hiçbir maddi şeye ihtiyaç yoktur.”

Kendinizi bağımlı olduğunuzu düşündüğünüz şeylerden geçici olarak uzak tutmak, ihtiyacınız olduğunu düşündüğünüz şeyler olmadan ne kadar güçlü olduğunuzu size gösterebilir. Ancak o zaman onları ihtiyacınız olduğu için değil; onlara sadece sahip olduğunuz için kullandığınızı bilebilirsiniz.

Olan her şeye karşı bir kabul geliştirerek; dikkatinizi tepkilerinizi kontrol etmeye vermeli ve gerçek, saf mutluluğu bulmalısınız. Hiçbir şeyin özünde iyi ya da kötü olmadığını anlamalı, yalnızca yargılarınızın, yorumlarınızın iyi-kötü olabileceğini fark edebilirsiniz. Bu sayede dünyanın kaosundan kurtulmaya başlayabilir ve kendi içinizdeki mutluluğu keşfedebilirsiniz. Peki bunu nasıl yapabilirim diye düşünmenize gerek kalmadan Stoacılık pratiklerini yaşamınıza katabilirsiniz.

Stoacılık pratikleri

Stoacılık, en öz haliyle zihninizin algınızı kontrol ettiği gerçeğine odaklanıyor ve yapıcı çözümleri içinizde bulabileceğinizi öğütlüyor; pozitifliği, minnettarlığı benimseyerek verimsiz dürtülerinizi engelleyecek teknikleri kullanabilirsiniz.

1. Şükredin

Çoğumuz boş zamanlarımızı istediğimiz ama sahip olamadığımız şeyleri düşünerek geçiriyoruz. Stoacılar ise tam tersine, sahip olamadıklarımız için şikayet ederek geçirdiğimiz zamanda, sahip olduğumuz şeyleri düşünmenin ve bu şeylerin eksikliğinin yaşamımızda neleri değiştirebileceğini hayal etmenin hayata karşı çok daha pozitif bir bakış açısı kazanmamıza yardımcı olacağını söylüyor.

2. Negatif görselleştirme tekniğini kullanın

Negatif görselleştirme tekniği, Stoacılık Felsefesi’nde önemli yeri olan bir zihinsel enerji artırma yöntemi. Stoacılar sık sık olabilecek en kötü senaryoyu, başlarına gelebilecek en kötü durumu zihinlerinde canlandırarak bu canlandırmanın yarattığı duygu ve düşüncelerle endişelenmeden kalabilmeyi pratik ederler. Negatif görselleştirme pratiğinin amacı, hayal edilen negatif durumların gerçekleşmesinin bireyin üstünde yaratacağı psikolojik ve zihinsel yükle daha kolay başa çıkmasını sağlamak. Bu tekniği sık sık uygulamak aynı zamanda doyumsuzluğu azaltmayı ve sahip olduklarınız için şükretmeyi de öğrenmenize yardımcı olabilir.

3. Mutluluğunuzu dış kaynaklara bağlamayın

İnsanlara, eşyalara, zenginliğe mutluluğunuzu bağlamayın. Stoacılık, mutluluğu dış kaynaklara bağlamanın uzun vadede büyük mutsuzluklara sebep olabileceğine dikkat çekiyor. Örneğin, tek mutluluk kaynağınız sahip olduğunuz lüks araba ise bir şekilde onu kaybettiğinizde mutluluğunuzu da çalıp götürebilir. Ancak, sakin, anda kalmayı başarabilen ve huzurlu bir zihin sizi hiçbir zaman terk edemeyecek, mutluluğunuza gölge düşürmeyecektir.

4. Felsefik günlük tutun

Günlük tutmanın, kendimize dönüp bakmak için etkili bir araç olabileceğini çoğumuz biliyoruz. Felsefik günlük ise, normal günlükten pek farklı olmamakla birlikte yazdıklarınızı Stoacı bir bakış açısıyla ele almanızı öğütlüyor. Yani, hayatınızda olup biten şeyler hakkında salt yazı yazmaktansa onları analiz ederek, üzerine düşünerek, bugününüzü ve yarınınızı nasıl etkileyebileceğine dair fikirler geliştirerek daha geniş bir bakış açısıyla yaklaşabilirsiniz. Böylece hem kendinizi analiz etme fırsatı bulur, hem de yaşamınızı iyileştirebilecek ipuçlarını yakalayabilirsiniz.

5. Kendinize özel zamanlar yaratın

Kendinizle baş başa kalmaktan korkmayın. İç sesinizi dinleyebileceğiniz, zihninizi boşaltabileceğinizi, kendinizi gerçek anlamda tanıyabileceğiniz zamanlar yaratın. Meditasyon yapın, mindfulness tekniklerini kullanın, nefes egzersizlerinden faydalanın, günlüğünüze yazın, gününüzü planlayın ya da gün bitiminde değerlendirin, bedeninize, ruhunuza, zihninize iyi gelecek, dinlendiğinizi hissettirecek tüm pratikleri yaşamınıza katmak için çaba harcayın.

6. Hiçbir şeyin sonsuza dek sürmeyeceğini hatırlayın

Derin acılar da büyük mutluluklar da bir gün mutlaka sona erer ve etkisini kaybeder. Elde ettiklerinizin ya da elde etmek istediklerinize ulaşmaya çalışırken verdiğiniz mücadelenin eninde sonunda son bulacağını aklınızın bir köşesinde tutarak duygularınızı, tepkileriniz, kaygınızı kontrol edebilirsiniz. Unutmayın, her şey zihninizde. Siz nasıl yönetirseniz öyle şekillenecekler. Stoacılar, iyi-kötü her şeyin bir gün biteceğine inandığınızda özellikle olumsuz durumlarla baş etmenin daha kolay olabileceğini ve mutluluğunuza katkı sağlayan dış kaynaklara olan bağımlılığınızı azaltabileceğinizi söylüyorlar.

Stoacılık konusunda Psychology Today’de Bill Sullivan’ın kaleme aldığı makale, kendisinin Stoa pratiklerinden nasıl faydalandığına ve hayatına nasıl katkı sağladığına değiniyor. Sullivan, bir yıl boyunca Stoa felsefesini uygulamaya karar verdiğini ve Ryan Holiday ve Stephen Hanselman’ın The Daily Stoic: 366 Meditations on Wisdom, Perseverance, and the Art of Living adlı kitabını rehber olarak kullandığını anlatıyor. Takip ettiği Stoa rutinin ve ona nasıl fayda sağladığını paylaşıyor:

Her sabah The Daily Stoic’ten günün yazısını okudum ve onu günlük aktivitelerime dahil ettim. Sürekli bir Stoa bilgeliği akışının bilincime girmesini sağlamak için sosyal medyada birkaç Stoacı hesabı takip ettim. Ayrıca işten ara vermek için telefonuma hatırlatıcılar kurdum; mümkün olduğunda açık havada kısa yürüyüşlere çıktım ve nefes egzersizleri yaptım.

Her akşam yatakta, Stoacıların öğrettiği gibi, günün olaylarını ve eylemlerimi düşündüm. Neyi doğru yaptığımı ve neyi iyileştirebileceğimi gözden geçirirdim. Potansiyelimi en üst düzeye çıkarmak ve erdemli yaşamak için daha fazla ne yapabileceğime odaklandım. Bunu, övgü ya da suçlama olmadan sakince ve nesnel bir şekilde yaptım. Bu meditasyonu, hayatımdaki üç nimet için minnettarlığımı ifade ederek bitirdim.

Siz de kendi Stoa rutinlerinizi yaratarak saf mutluluğa erişebilir, kendinizi, zihninizi sakin bir şekilde dinleyebilir, olmak istediğiniz ve hiçbir dış kaynağa bağlı olmadan yaşayabildiğiniz bir hayatı inşa edebilirsiniz. Dilerseniz bu konuda kendinize daha fazla yatırım yapmak için Sullivan’ın makalesinde bahsettiği kitaptan faydalanabilirsiniz. İncelemek isterseniz tıklayabilirsiniz.

Unutmayın, gerçek mutluluğu dışarıda aramaya devam ettikçe ondan o kadar uzaklaşırsınız.

Kaynak: psychologytoday, dailystoic, eternalisedofficial

İlginizi çekebilir: Zen felsefesi ile kendinize yolculuk: Zen nedir, temel öğretileri nelerdir?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp