X

Modern çağın hastalığı: Hayatın anlamını sorgulama sorunsalı

Dünya modernleşme çağını yaşarken, insanlar da garip şekillerde modernleşiyor. Modernleşen yaşamlar da insana yeni arayışlar sunuyor. Kimi uzaya çıkmanın yollarını arıyor, kimiyse kısa yoldan zengin olmanın… Bazılarımız da yeni bir “trendmiş” gibi hayatının anlamını arıyor. Hal böyle olunca, işinde terfi etmeyi “başarı”, aşık olmayı “ebedi mutluluğun sırrı”, iyi bir arabaya binmeyi “hayali” olarak anlamlandıran son model insanlar türüyor…

Dünyanın ihtişamı mutluluğun anahtarı mı?

Hepimiz hayatı arayışlar içinde geçiriyoruz. Mutluluğu arıyoruz, başarıyı, aşkı, şansı… Aynı zamanda, sürekli bunları bulamadığımızdan yakınıyoruz. Bulduğunu sanıp yanılmanın pişmanlığını yaşıyoruz. Aslında tam olarak bu “bulamamışlık” sebebiyle, insan, tarihin en büyük bunalımlarından birini yaşıyor. Dünya teknolojik ve bilimsel tüm ilerlemeleri ve ulaştığı bugünkü modernlik seviyesine rağmen insanı mutlu edemiyor. Neden? Çünkü insan ne kadar doyumsuzca nesnelere bağlı olsa da, özünde içgüdüleriyle hareket eden bir varlık. Dünyevi hiçbir imkan sonsuz mutluluğu beraberinde getirmediğinden, çılgınlar gibi serveti olan iş insanları veya herkes tarafından sevilen ünlülerin intiharla sonlanan hayatlarını görüyoruz.

Bu durumda akla gelen ilk soru, herhangi bir şeyi yapmaya hazırlanırken onu yapma motivasyonumuzun ne olduğu olsa gerek. Çünkü insan yaptığı tüm eylemlerde anlam ararken aynı zamanda yapabilmek için bir güç de arar. Peki, bu gücü bulduğu şeyler ona gerçekten aradığı anlamı da buldurur mu? Hiç sanmıyorum. Çünkü hiçbir insan gerçek anlamı başkasının ilgisinde bulamaz.

Örneğin, bir araba satın almanın hayalini kuruyorsanız ona sahip olmak sizin için yeterince mutluluk verici olacaktır. O halde neden insanlar arabalarının onları yeterince mutlu etmediğini düşünüp modelini yenilemek ister? Çünkü onlar için anlamlı olan bir arabaya binebiliyor olmak değil, arabanın ne kadar insana “Wow, çok iyiymiş!” dedirttiğidir. Bu da bir nesneye anlam yüklemenize sebep olur. Bu yüzden günün sonunda bilmem nerenin CEO’su olmak veya çok sevilen bir ünlü olmak “yetersiz” kalır ve intihar edersiniz…

Önemli olan mutlu olmak değil, mutlu görünmek!

Çağın insanının kuşkusuz en büyük problemi, attığı her adımı başkaları için atıyor olmasıdır. “Elalem ne der?” kaygısının da ötesinde, beğenilme, ilgi görme, takdir edilme arzuları insanı asıl amacından tamamen uzaklaştıran hislerdir. Çünkü modern dünya insanı her zaman sonuç odaklı olmak zorundadır. Her şeyin en iyisine sahip olabilmek, en iyisi olabilmekten daha önemlidir artık… Başta size verilen işi başarmak ve başarının getirdiği hazları yaşamak “anlamlı amacınız” olsa da sonunda anlam yüklediğiniz şey yıl sonunda alacağınız prim olur. Bu da sizi başarı hazzından tamamen uzaklaştırdığı gibi mutlu da etmez. Günün birinde çok başarılı olduğunuz işinizden “Yeter, müdür de demeyiversinler bana!” diyerek istifa edebilirsiniz. İşte o gün başkaları için yaşadığınızı fark ettiğiniz gündür. Başarının anlamını hissedebilmeniz, başarınızın alkışlanmasından daha değerli olmalıdır çünkü…

İnsanlar olarak öylesine ilgiye açız ki, nerede ilgi görebileceğimiz bir şey varsa oraya kulak kabartırız. Bu açlık sizi amacınızdan ve anlamınızdan tamamen uzaklaştırıp yalnızca ulaşacağınız sahte tatminlere odaklar. Bu da sizi sonunda yetersiz göreceğiniz bir mutluluk duygusuna sürükler. Herkes tarafından sevilen bir insan olmak artık anlamlı değildir çünkü zaten anlam verdiğiniz şey hiçbir zaman sevginin kendisi olmamıştır… Yani en başında bir şeyi başkalarının ilgisi ve düşüncesi için isteyenler, o şeyin güzelliğini asla göremeyeceklerdir. Bununla ilgili çok değerli bir tespiti Fırat Devecioğlu “Yüzleşme” adlı kitabında belirtmiş:

“Sadece alkış almayı düşleyerek yola çıkan biri için ilerlemek zamanla çekilmez olur ve bir gün mutlaka bu yoldan vazgeçer.
Yaptığı şeyi anlamlı bulan biri için sadece yolun sonu değil, kendisi de güzeldir.”

Amaca kolayca ulaşabilmek onu değersizleştirir

Günümüzde neredeyse aradığımız her şeye kolayca ulaşabiliyoruz. Teknolojik yenilikler sayesinde çoğu şeyi yerimizden bile kalkmadan hallediyoruz. Böyle olunca da hiçbir şey için o kadar da büyük çabalar harcamamıza gerek kalmıyor. Peki, bunun değerini biliyor muyuz? Gerçekten her şey “bir tık” uzağımızda olmasaydı, bu kadar değersiz olur muydu?

İnsanın herhangi bir isteğine ulaştığında mutlu olması, onun kolay olup olmamasıyla büyük oranda ilgili. Ulaşmanız ne kadar kolaysa, anlamını da o kadar çabuk yitiriyor. Modern dünya insanının en büyük problemi de bu. Çünkü yukarıda bahsettiğim “yolda olma ve arayışın” hazzını yaşayamıyor. Hayat koşuşturmacasına böylesi adapte olmuşken durup anlamın bu kadar kolay ulaşılabilir, içi boş şeylerde olamayacağını göremiyor. Hayatınıza anlam katan eylemlerin zor ve meşakkatli olması gerektiğinden bahsetmiyorum. Elbette ki çok basit şeylerde de büyük anlamlar bulabilirsiniz. Sorun o anlama ulaşabilmek için gösterdiğiniz çabada. Ne yazık ki modern insan bu çabayı göstermesi gerektiğini unutmuş durumda.

Bir tiyatro sanatçısı olmayı isterken, aklınızdan geçen binlerce insanın sizi alkışlamasıysa ve tiyatroyu kafanızda yalnızca alkışlanan bir sanat ürünü olarak anlamlandırdıysanız, ilk aldığınız alkışta amacınıza ulaştınız demektir. Bu amaca ulaşmak da oldukça basit olduğundan günün sonunda sizi mutlu etmeyecek ve “Bu işte bir şeyler eksik” dedirtecektir. Ama aklınızda tiyatronun anlamını sahne tozu yutabilmekle ilişkilendirebildiyseniz bu anlamı sanat hayatınız boyunca hissedebilirsiniz. Çünkü yaptığı işin anlamını bilen kimse, o işi bir başkasının takdiri için yapmaz.

Her şeyin bir anlamı olmalıydı

Farkındaysanız günümüzde bazı şeylere ciddi bir heves ve yönelim var. Kişisel gelişim kursları, meditasyon merkezleri, ilişki koçları… İnsanlar mutluluğu ve hayatın anlamını yapabilecekleri her şeyde arıyorlar. Biraz mutlu görünen herkesten muhtaç gibi tavsiyeler alıyorlar. Öteki taraftan gözü sadece katılacağınız seans ve eğitimlerin parasında olan kimseler “nasıl daha paranoyak ve anlamsız” bir yaşam geçirebileceğinizin sırlarını veriyor. Bir de bunu mutluluğun anahtarıymış gibi pazarlayabiliyor… Sizlere “başkasının ne dediğini önemsemeyin, ne istiyorsanız onu yapın” gibi bahsi geçen modern insanın onlarca yıl önce yapmayı bıraktığı şeylerin tavsiyesini veriyor. Günümüz dünyasının insanı, böylesine hırs ve ego ile doluyken, rekabet ortamı deliler gibi kızışmışken bu tavsiyelere kulak asıp mutluluğu burada aramak olacak iş değil doğrusu…

Sürekli size yaptığınız eylemlerin “anlamlı” olması gerektiğini empoze eden birtakım düşüncelere maruz kalıyorsunuz. Örneğin, evlenmenin anlamının aile kurmak olduğunu düşünüyorsunuz veya başarının anlamını çalıştığınız şirketin yöneticisi olmakta bulacağınızı sanıyorsunuz. Çünkü bunlar toplum tarafından size böyle empoze ediliyor. Gördüğünüz bir reklamdan tutun, okuduğunuz bir kitaba kadar her şey size anlam bulmanızı söylüyor. Bunun sonucunda kendinizi “Bunun bir anlamlı olmalı çünkü olmak zorunda” derken bulabiliyorsunuz.

Halbuki bir şeyin anlamlı olabilmesi bir gereklilik değildir. Sizin için “değerli” olması gerekliliktir. Değer verdiğiniz ne yapıyorsanız anlamlı olan da odur. Çevrenizde dönenler hayatınıza yön veremez. Yoksul bir ailenizin olması hırsı hayatınızın anlamı yapmanıza sebep olmamalıdır. Yürüdüğünüz yolun bir gün bomboş ve anlamsız gelmemesi adına sadece kendiniz için değerli gördüklerinizin peşinden koşun. “Bir yere varabilmeyi” düşünerek koşulmuş bir yolun tek anlamı, varıp varamayacağınızdır. “Değer verdiğiniz bir şeyin yolunda koşabiliyor” olmanın anlamıysa bundan çok daha fazladır…

Eylül Aktan: Profesyonel Koç Eylül Aktan, yaşamınızı iyileştirmek için çıktığınız “gelişim ve dönüşüm” yolculuğunda sizi desteklemek için çalışan bir uzman. En iyi hissettiğiniz versiyonunuzu hayata geçirmek için kendi içinize ışık tutmanızı sağlayan bir koç. Aslında bir beyaz yaka olarak çalışırken hedeflediği yaşam standartlarına sahip olmadığını farkeden ve bu durumu değiştirmek için harekete geçen bir farkındalık yolcusu. Önce 2015 yılında tanıştığı Mindfulness ile zihnini, duygularını ve düşüncelerini farketmek üzerine çalıştı. Şimdilerde Türkiye’de ve çeşitli Avrupa ülkelerinde aldığı Profesyonel Koçluk, NLP, Yoga, Somatik Deneyimleme ve Nörobilim eğitimleri ile dönüşüm yolculuğunu sürdürüyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale