X

Moda blogger’larıyla tatil söyleşisi

Hepsi birbirinden tatlı, birbirinden güzel ve enerji dolu! Son zamanlarda isimlerini çok duyduğumuz moda blogger’larıyla İstanbul Fashion Week’in ardından küçük bir röportaj yaptım. Ne giydikleri, nereye gittikleri, ne yedikleri merak konusu olan bu güzel arkadaşlarım şimdi de nereyi gezdiklerini, bavullarına neler koyduklarını, tatil için nereleri tercih ettiklerini bizimle paylaştılar. Iconjane (Ferhan Talib), Billur Saatçi, Moda Cadısı ve Tuğçe Dadandı’nın kendi tarzlarındaki tatil rehberlerine bir bakalım bakalım…

Iconjane (Ferhan Talib)

Moda Tasarımcılarıyla Ufak Bir Röportaj

Bundan üç buçuk yıl önce, ikimizin de “Ben burada ne yapıyorum yahu?” dediği bir ortamda tanıştık Ferhan’la. O anda orada bulunmaktan memnun olmasak ta iyi ki ordaymışız, iyi ki tanışmışız diyorum bugün. İşte tam o günlerde yeni açtığı bloğu www.iconjane.com , şu anda Türkiye’de en çok ziyaret edilen, en merak edilen bloglardan biri oldu. Siteye girdiğiniz anda müthiş profesyonellikle çekilmiş fotoğraflara, birbirinden renkli kıyafetlere ve iştah açıcı yemeklere kendinizi kaptırıp başka bir aleme çıkacağınızı söyleyebilirim. Iconjane hangi organizasyona katıldı, ne giydi, ne yedi, “Off ya yine Bozcaadaya’mı gitti?”  Derken bu sefer de Ferhan’ın seyahat stiline tanık olalım hep birlikte.

1- İstanbul’ da gitmeyi en sevdiğin (kendini en mutlu, huzurlu hissettiğin) mekan?

En sevdiğim yer yakın arkadaşım Duygu’nun evi : ) ama herkesin gidebileceği yer olarak sorarsan Nişantaşı sokaklarını ve Karaköy’ü seviyorum. Den Cafe ve Karabatak favorilerim.

2-Türkiye’de tatil için tercih ettiğin şehir? 

Bozcaada elbette. Bu yazın çoğunu da orada geçirdim. Sanırım Kaş da aynı kafada olduğundan çok sevebilirim ama henüz gitme şansım olmadı.

3-En çok etkilendiğin ülke/şehir? (İstanbul’da olmasam burada yaşarım diyeceğin, kendini en özgür hissedebileceğin ülke/şehir?)

Ailemin Türkiye dışında çoğunluğu Singapur‘da yaşadığı için oraya ayrı bir ilgim var ama yaşamak için seçecek olsam İstanbul’dan başka sadece New York düşünebilirim sanıyorum.

  • Bavulunun olmazsa olmazları?

Nereye gittiğime bağlı.  Alışveriş yapılacak bir yere gidiyorsam bavul bomboş olsa da olur…

  • Bir hafta tatile giderken yanına kaç kombin ( ya da kaç kıyafet ) alırsın?

14 kombin alırım, sabah akşam olmak üzere günde 2 kombin. Ama elbette kendi aralarında geçişli olurlar. 14 tamamen farklı kombin çok yük olur.

  • Giymeyeceğini bildiğin bir şey olsa bile onu yanına alır mısın?

Muhtemelen evet…

  • Backpack’le tatile gidebilir misin?

Geçen yaz başı 4 kız sadece 1’er sırt çantası ile 4 günlük tatile çıkmaya karar verdik. Kolay oldu diyemem ama başardık.

  • Yanına fazla kıyafet almaktan dolayı kaç kere ekstra ücret ödedin?

Giderken yanıma çok almaktan değil ama dönerken fazla alışveriş yapmış olmaktan dolayı çok kez ödediğim olmuştur. : )

Billur Saatçi

Moda Tasarımcılarıyla Ufak Bir Röportaj

Kendisi gibi kahve bağımlılarının mutlaka göz atması gereken http://kahveaskina.tumblr.com/ un yaratıcısı. www.offnegiysem.comla 2010 Blog Ödülleri “En İyi Moda Blogları 3.’lüğü ünvanının sahibi. #gününkahvesi ya da #coffeoftheday hashtag’leriyle her gün kendi hazırladığı ya da kafelerde içtiği kahveleri twitter ve pinterest’ten de bizlerle paylaşan Billur’un yaratıcılığına hayran kalmamak mümkün değil. Ben “Acaba bugün ne içmiş?” diye bakarken, Billur’un inanılmaz sunumları içinde kayboluyorum her defasında.  Dur kahvesine bakayım, dur kıyafetine bakayım deyip dururken şimdi de dur tatiline bir bakayım diyelim…

1- İstanbul’ da gitmeyi en sevdiğin (kendini en mutlu, huzurlu hissettiğin) mekan?Cam Ocağı. 2005 yılında burayı ilk keşfettiğimde, hemen kursa yazılıp, doğanın içinde kendimi cam yaparken bulmuştum. Evimi ve yaşadığım yer Teşvikiye‘yi de çok seviyorum.

2-Türkiye’de tatil için tercih ettiğin şehir?

Akyaka’ya 30 km uzaklıktaki Akbük, benim yeryüzündeki en huzurlu cennetim. Hala bakir, tertemiz, yerleşim olmayan, doğayla iç içe bir yer.

3-En çok etkilendiğin ülke/şehir? ( İstanbul’da olmasam burada yaşarım diyeceğin, kendini en özgür hissedebileceğin ülke/şehir?) 

Benim hayalimdeki şehir, bundan 10 yıl önce de aynıydı şimdi de aynı: Paris. 13 yıl Fransız ekolünde eğitim gördüğüm için belki de bu tutku.  Beni tanıyanlar Buenos Aires veya Londra’nın tam beni yansıtan bir şehir olduğunu söylerler. Bu şehirlere gitmediğim için hala Paris’te ısrarlıyım ama belli mi olur, ilerde yeni şehirleri keşfettikçe belki fikrim de değişir.

  • Bavulunun olmazsa olmazları?

Bavulumda olmazsa olmazlarım; not defterlerim, fotoğraf makinamın lensleri ve seyahat edeceğim yere ait önceden araştırıp topladığım notlar olur.

  • Bir hafta tatile giderken yanına kaç kombin ( ya da kaç kıyafet ) alırsın?

Her gün 1 sabaha, 1 akşama 1er çift kombin alırım ama tüm gün aynı şeyleri giyerim.

  • Giymeyeceğini bildiğin bir şey olsa bile onu yanına alır mısın?

Alırım, aklım onda evde kalacağına, yanımda taşımaya razıyım.

  • Backpack’le tatile gidebilir misin?

Sadece backpackle tatile gittiğim görülmedi ama bilgisayar ve fotoğraf makinam için backpack alırım.

  • Yanına fazla kıyafet almaktan dolayı kaç kere ekstra ücret  ödedin?

Hiç ödemedim. Fazla kilo oldukça kabin ve el bagajlarıma yüklendim.

Moda Cadısı

Türkiye’nin ilk moda blogger’larından biri, namı değer Moda Cadısı. İsmini ve yüzünü paylaşmayı tercih etmiyor. Sıkı bir Michael Jackson hayranı. Farklı tarzını,beğendiklerini, stilini takip etmek için Moda Cadısı’nın renkli dünyası http://modacadisi.blogspot.com/ ‘u mutlaka ziyaret edin derim… Deniz, kum, güneş aşığı Moda Cadısı’nın seyahat rehberine göz atalım…

1- İstanbul’da gitmeyi en sevdiğin (kendini en mutlu, huzurlu hissettiğin) mekan?

Deniz kenarı herhangi bir yer, deniz kenarında olmak beni sakinleştiriyor. Den Cafe çünkü herkes tanıdık. Karabatak sanki başka bir ülkedeymişim hissinden dolayı.

2-Türkiye’de tatil için tercih ettiğin şehir?

Şehir değil ama Bozcaada benim için her zaman özel. Kaş ve Çeşme‘yi de seviyorum.

Moda Tasarımcılarıyla Ufak Bir Röportaj

3-En çok etkilendiğin ülke/şehir? ( İstanbul’da olmasam burada yaşarım diyeceğin, kendini en özgür hissedebileceğin ülke/şehir?)

Barselona için ben burada yaşarım dedim. Havası, insanları, mutfağı, enerjisiyle benim için yaşanacak bir şehir.

  • Bavulunun olmazsa olmazları?

Mevsimine bağlı olarak güneş kremi, düz ayakkabılar ve güneş gözlüğü.

  • Bir hafta tatile giderken yanına kaç kombin ( ya da kaç kıyafet ) alırsın?

Ben genelde yanıma ihtiyacımdan hep fazlasını alırım. Birbiriyle uyumlu parçalarla en az 10 kombin ve fazlasını genelde bulundururum.

  • Giymeyeceğini bildiğin bir şey olsa bile onu yanına alır mısın?

Alırım.

  • Backpack’le tatile gidebilir misin?

Backpack pek benlik bir şey değil 🙂

  •   Yanına fazla kıyafet almaktan dolayı kaç kere ekstra ücret  ödedin?

Daha çok alışverişten ödedim, fazla kıyafetlerim hiç bir zaman limiti aşmadı. 

Tuğçe Dadandı

Moda Tasarımcılarıyla Ufak Bir Röportaj

Başka bir sektörde başarıyla işini sürdürüyor, kendini bildi bileli moda onun en büyük tutkusu. Bir yandan kendi işi, bir yandan  http://www.tuucedadandi.com/, ve arkadaşlara da vakit ayırmalı, aile de candır… Bütün hepsine yetişmeye çalışırken bir de uplifers.com’a katılarak bizi sevindirdi. Ne iyi etti de aramıza hoş geldi! Böylece renkli, keyifli bloğunun dışında da ondan haberdar olabileceksiniz. İstanbul içinde gezmeyi çok sever de seyahat etmeyi sevmez mi? Bakalım nasıl seviyormuş…

1- İstanbul’ da gitmeyi en sevdiğin (kendini en mutlu, huzurlu hissettiğin) mekan?

Soruyu okuyunca 2 dakika düşündüm ve evim diye cevap verdim. Şakaaa.The House Cafe Atiye ve Cookshop sık uğradıklarım arasında. Evdeysem ve fazla uzaklaşmak istemiyorsam randevularımı Astoria Kitchenette’e veriyorum. Yüksek tavanlı ve sakin bir şube olması orada zaman geçirmeme etken. Boğaz hattında yeni açılan La Boom ise son gözdem. Alışveriş ve sinema için Kanyon’a giderim. Beyoğlu benim için Otto ile özdeşleşmiş durumda. En sadık müşterilerinden biriyim. Cihangirde  kahvede, Galata’da Mavrada takılmayı seviyorum. Henüz Karaköy’ün hakkını veremiyorum ama orada özgün yerlerin olması bana uzaktan bile keyif veriyor.

Gece çıktığım zamanlarda İstanbul da eğlenecek mekan bulamamaktan yakınıp Anjeliquee tıpış tıpış geri dönüyorum(z). Corridor ise hafta içlerinde gitmekten tek keyif aldığım mekan. Onun dışında ofis masamda gerçekten mutluyum.

2-Türkiye’de tatil için tercih ettiğin şehir?

İzmir Çeşme’ye olan büyük bağımlılığımı bu sene kırdım. Farklı yerlere gitmeyi denemeye başladım. Ama bence en güzel tatili yine İstanbul’da yapıyoruz. Çalışmaktan, koşturmaktan, hayatın akışından nerede nefes aldığımızı unutuyoruz. Hangimiz hissetmiyor; köprülerden geçerken, kıta değiştirdiğimizi ve inanılmaz güzellikte bir şehirde yaşadığımız için ne kadar şanslı olduğumuzu?

3-En çok etkilendiğin ülke/şehir? ( İstanbul’da olmasam burada yaşarım diyeceğin, kendini en özgür hissedebileceğin ülke/şehir?) 

Henüz ziyaret etme fırsatım olmadı ama ruhum Londra’da yaşıyor. Sanki bütün hikayeler orada yaşanıyor hissiyatı veriyor bana.

  • Bavulunun olmazsa olmazları?

Bikini (yaz/kış fark etmez illaki bi kapalı havuz bulunur ) , saç maşam, düz tabanlı rahat bir ayakkabım.

  • Bir hafta tatile giderken yanına kaç kombin ( ya da kaç kıyafet ) alırsın?

Orta ölçekli bi valizi kapanana kadar zorlarım. Bir hafta çok uzuuuuuuun.

  • Giymeyeceğini bildiğin bir şey olsa bile onu yanına alır mısın?

Evet. Ya lazım olursa yanımda olsun dediğim bir çok şeyi yanımda taşırım.

  • Backpack’le tatile gidebilir misin?

Gidebilirim. Gittim de.

  •  Yanına fazla kıyafet almaktan dolayı kaç kere ekstra ücret  ödedin?

Ödemedim. Ödemem de.

 

Yazarın tüm yazıları için tıklayın.

Irmak Yazım: Irmak Yazım // 1987’de İstanbul’da doğdum ama kendimi Rio’da veya Havana’da doğmuş gibi hisseden değişik bir canlıyım. Rio’nun Irmak demek olduğunu hesaba katarsak çok da garip gelmemeye başlıyor bir yerden sonra. Kapı gıcırtısına oynarım, gülmeyi, spor yapmayı, yemek yemeyi, insanları, hayvanları, kitapları, filmleri ve daha bir sürü şeyleri çok severim. Bir daha mı geleceğiz dünyaya bakış açısından yola çıkarak dünyayı gezmeyi kendime bir borç bildim. Hayatta kendimi en mutlu hissettiğim anların gezilerimi anlatırken olduğunu anlamamla birlikte bu mutluluğu sizlerle de paylaşmak istedim…

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale