Bir hap hayal edin. Bu hap sizin için borçlarınızı ödesin, hayattan daha fazla tatmin olmanızı sağlasın, gezegeni korusun, evinizi temizlesin. Hapın yan etkisi de daha fazla gülümsemek olsun.
Böyle bir hap olsa nasıl olurdu? Herkes bu hapı almak isterdi. İnsanlar bunun için çok para ödemeye razı olurdu. Her yerde bu hapın reklamları olurdu. Tüm ilaç firmaları bu hapın patentini almaya çalışırdı.
Müjde: Bu hap ücretsiz.
Minimalizm, alternatif tanımıyla sadece bilinçli olarak seçtiğiniz şeyleri hayatınıza almak, gerçekten sihirli bir hap gibi. Peki neden tüm dünya bu hapı almıyor? Birçok konuda olduğu gibi minimalizm konusunda da bununla mücadele eden lobiler, odak noktaları var. O da materyalizmin ta kendisi. Eğer minimalizme engel olan materyalist ögeleri tespit ederseniz, minimalizmi hayatınıza adapte etmeniz daha kolay olur. İşte minimalizmi hayatınıza dahil etmenize engel olan materyalist ögeler:
1. Reklamlar
Hepimiz gün içinde, defalarca, bir şeyler satın almanın bizleri daha mutlu, daha sağlıklı, daha güzel olacağınızı söyleyen şeylere maruz kalıyoruz. İlk başta hepimiz bunu reddediyoruz. Bu sesi duymayacağımızı, bu sesin bizi etkilemeyeceğini düşünüyoruz ama pek öyle olmuyor. Bu o kadar akıllı bir ses ki beynimizin kontrol edemediğimiz noktalarına sızıyor, satın alma içgüdüsünü harekete geçiriyor. Eğer bu sesi susturmak istiyorsanız, etrafta gördüğünüz reklamlara karşı daha bilinçli olmalısınız.
2. Trendler
Bir etkinliğe gideceksiniz ve bir önceki etkinlikte giydiğiniz ayakkabıyı yeniden giyemeyeceğinizi çünkü herkesin onu ayağınızda daha önce gördüğünü düşünüyorsunuz. İşte bu, trendlere teslim olmak. Evinizdeki kanepenin biraz eski moda olduğunu düşünüyorsanız, önceden sevdiğinizi ama artık size ilginç gelmediğini düşünüyorsanız trendlere teslim olmaya hazırsınız demektir. Bu sesi susturmak için stil, tarzla ilgili düşüncelerinizi derinleştirmeniz gerekir. Birkaç saatinizi ayırın ve hangi renklerin size daha çok yakıştığını, evinizi daha iyi gösterdiğini, daha mutlu ettiğini düşünün. Kendi estetik duygunuzu oluşturun. Böylelikle trendlerin size söylediklerini göz ardı edebilirsiniz.
3. Sosyal statü
Belki de materyalizmin en tehlikeli unsurlarından biri, sosyal statü kaygısı. Hepimizin kafasının içinde var olan bu ses, başkalarıyla kendi aramızda alt-üst sıralaması oluşturmamıza neden oluyor. Sosyal statünün düşük olması durumunda toplumdan dışlanma korkusu yaşadığımız için kendimizi her zaman yukarıda hissetmek istiyoruz, hatta bunu bir takıntı haline getiriyoruz. Kafamızın içinde “Ben evim evim diğerlerininkinden daha kötü, en eski arabaya ben biniyorum, o kadının elindeki yüzüğünün taşı ne kadar büyüktü” gibi sesler dolaşıyorsa, bunun sebebi işte bu korkudan kaynaklanıyor. Kafamızın içindeki bu ses, reklamlardan besleniyor. Reklamlarda veya sosyal medyada sürekli gülümseyen, güzel, havalı insanları görerek hepimiz o insanlara veya o insanların sahip olduğunu düşündüğümüz sosyal statüye özeniyoruz. Kendi değerimizi belirlerken sahip olduklarımızı ölçüyoruz.
4. Bağlılık
Birçoğumuz bizi mutlu etmeyen şeylere takılıp kalmak istemiyoruz. Ancak kafamızın içindeki ses “Bundan nasıl vazgeçersin? Buna o kadar para verdin. Ya buna sonradan ihtiyacın olursa? Bu sana birilerini hatırlatıyor. Belki bir gün kullanırsın” cümleleriyle sizi eşyalara, nesnelere bağımlı hale getiriyor. Oysa sizi mutlu etmeyen veya kullanmadığınız nesneler birer nesne değil, enerjinizi sömüren unsurlara dönüşüyor. Bir eşyadan vazgeçmek istiyorsanız ama kafanızın içindeki ses bir gün o eşyaya ihtiyacınız olabileceğini söylüyorsa kendinize bir zaman sınırlaması koyun. Bazı eşyalarınızı satın ve böylelikle kendinize ek kaynak yaratmış olursunuz.
Aslında hayatta bilinçli seçimler yapıp minimalist olmak çok zor değil. Bunun için sadece materyalizmin numaralarına karşı uyanık olmak gerekiyor.
Kaynaklar:
Becoming Minimalist
Lifehacker