İtalyan ekonomist Vilfredo Pareto tarafından 20. yüzyılın başlarında kuramlaştırılan ve Pareto Diyagramı olarak anılan bu disiplin, etkilerin yüzde 80’inin, etkenlerin yüzde 20’sinden kaynaklandığını savunur. Özellikle ticaret alanında sıkça kullanılan bu ilke, günlük yaşantımızda karar alma konusunda da oldukça etkili bir araçtır.
Minimalizm ve Pareto ilkesini incelediğimizde, bize gerçek anlamda fayda sağlayan zaruri şeylere yönelim konusunda ortak bir paydada buluştuğunu görmek mümkündür. Yeni bir yıla girerken hazırladığımız “bu yıl yapılacaklar” listenizi gözünüzün önüne getirin. Hedeflerimiz, her gün yaptığımız önemsiz şeylerin yüzde 80’lik kısmında değil, yüzde 20’lik kısmında bulunur.
Minimalizmde olduğu gibi Pareto ilkesinde de önemli olan, enerjimizi bize mutluluk veren ve içimizdeki tutkuyu uyandıran o zaruri şeye adamaktır. Her geçen gün daha fazla dijitalleştiğimiz 21. yüzyılda, bulunduğumuz çevreye ait olup olmadığımızı sorgulamak, içimize sinmeyen aktivitelerde yer almak oldukça olağandır.
İşte tam da bu noktada minimalizm ve Pareto ilkesi imdadınıza yetişir. Gardırobumuzda bulunan kıyafetlerin çok azını sezonunda kullanır, mevsim değişikliklerinde dolabımızı toplarken hiç giymediklerimizi bir sonraki yıl için saklarız.
Ya da karşılaştığımız sorunların yalnızca yüzde 20’lik kısmı önemliyken, önemsiz olanlar için hem zamanımızı hem de enerjimizi harcarız. Üstelik psikolojik olarak bizleri yıpratan bu süreç fiziksel görüntümüze de etki eder. Sık sık bir araya geldiğimiz insanların yalnızca yüzde 20’si mutluluğumuzun yüzde 80’inden sorumludur.
Tüm bunları göz önünde bulundurarak, bizim için gerçekten önemli olan şeylere odaklanmalı, motivasyonumuzu ve enerjimizi olumsuz etkileyen her şeyden olabildiğinde uzaklaşmalıyız.
Bir sonraki yazıma kadar kendinize ve dünyaya iyi bakın. @yagmurmola Instagram hesabımdan minimalizm konulu paylaşımlarıma göz atmayı unutmayın.
İlginizi çekebilir: Sadeleşmek için bir haftanız var mı: 7 günlük minimalizm programı