Mimarlık eğitiminin temelinde binaları doğru okumak ve hangi üsluba ait olduklarını kolayca kavramak önemlidir. Oldukça uzun bir tarihe ve geniş bir çeşitliliğe sahip olan mimari üslupların yanı sıra bir alt ölçeğe indiğimizde iç mimari tarzlar ve üsluplar karşımıza çıkar. Sıkça isimleri duyulan ama detayları çok da iyi bilinmeyen bu tarzları yakıdan tanırken hangisi sizin tarzınız keşfedebilirsiniz.
Minimalizm
Modern mimarlığın ve günümüz mimarlarının en sevdiği ve tercih ettiği tarz belki de minimalizmdir. Bugün sadece mimari anlamda değil, hayatın her alanında ‘sadeleşme’ eğilimi, iç dengemizi kurmak ve huzur bulmak, tüketim toplumunun bir parçası olmaktan kurtulmak için birçok insanın başvurduğu bir yol haline gelmiştir.
İç mimari anlamda beyaz ve pastel tonların ağırlıklı olduğu, fonksiyonelliğin ön plana çıktığı ve dekorasyonda minimum eşya ile sadece ihtiyaç duyulan elemanların bir araya toplandığı rafine ve sadelik kokan bir tarzdır. Duvarlarda tek renk ve beyaz tercih edilebilir, gri veya siyah tonlarla kontrast oluşturulabilir, hatta bu iki zıtlığa sıcaklık katabilmek adına da ahşap tercihlerle denge sağlanabilir.
Eklektik
Oldukça sık duymaya başladığımız bu mimari üslubun tam kelime karşılığı ‘cesaret’ olmalıdır. Bambaşka tarzlara ait mobilyalar, renkler ve objelerin bir araya gelerek muhteşem bir ahenk yaratmasıdır esasen. Ortaya çıkan sonuç ise karmaşa değil daha çok içinde yaşayan kişiyi tam anlamıyla yansıtandır. Eklektik bir eve sahip olmak için önce kendinizi ve zevklerinizi iyi tanımalı, sizi yansıtan rafine ama çılgın, uyumlu veya uyumsuz her parçanızı adeta puzzle gibi bir araya getirmektir. Unutmayın ki bunu sizden daha yapabilen olmayacaktır.
Klasik
Işıltılı ve şık mekanların tarzıdır klasik…Krem, bej veya daha koyu ton duvarlar ile heybetli mobilya tercihlerinin; sarkıt avizeler, ahşap orta sehpalar, yoğun doku ve tonlarda halılar ile bütünleşmesinden meydana gelir. Düzenlidir, olgundur, çoğu zaman da simetriktir. Mermerler, kadifeler, altın bitişler bu dilin en sevilen malzemeleridir.
Rustik
Her zaman ayrı bir yeri olan rustik dekorasyonun temel malzemeleri; ahşap, taş ve tuğladır. Bu mekanlarda organik formlar abartısızca kullanılır ve içinde yaşayana ham ama sıcak bir hissiyat verir.
Art deco
İki dünya savaşı arasında hayat bulan bu mimari akıma ismini 1925 yılında Paris’te düzenlenen Uluslararası Çağdaş Dekoratif ve Endüstriyel Sanatlar Sergisi (Exposition Internationale des Arts Decoratifs et Industriels Modernes) vermiştir. Eğer The Great Gatsby izlerken kendinizi o dünyaya ait hissettiyseniz, siz bir Art Deco insanısınız demektir. Çok güçlü geometrilere yer veren, oyma ve kakma ağırlıklı mobilyalar ve yumuşak hatlı kanepeler tercih eden bu dekorasyon anlayışı mermer, egzotik ahşaplar, krom ağırlıklı materyaller ile birleşir. Akımın en sevdiği ise favori parça olan gösterişli ve ışıltılı aynaları sıkça kullanmaktır.
Zen
Zen, meditasyon yani düşünce gücüyle iç huzura ve mutluluğa kavuşmak anlamını üstlenen bir Japon minimalist düşünce yapısından oluşur.
Zen felsefesi zihni boşaltarak yaşamı en iyi şekliyle pratik etmenin yolunu bulmakla ilgilenir. Zen tekniğiyle dekore edilen evler de bu meditasyon yöntemini yüceltmeyi ve zihnin boşalmasına yardım etmeyi hedefler. Doğal elemanların objelerle ahenkli bir şekilde birleştiği mekanlar yaratarak materyal boyutta da bir denge arayışında olmaktır. Bütün amaç ev halkına dinginlik ve huzur vermektir. Minimalizme çok benzeyen ve az eşya ile dengeli bir iç mimari yerleşimi hedefleyen Zen tarzı daha çok doğal malzemeleri kullanmayı tercih eder. Alçak mobilyaların tercih edilme sebebi ise evin içinde de doğadaymış hissi yaratmaktır.
İlginizi çekebilir: Dekorasyonda yeni trend: Şimdi Akdenizli olma zamanı