Mindfulness’ın gücü: Otomatik pilottan çıkıp her defasında yenilenmek
Mindfulness ile ilgili farklı uzmanların çeşitli tanımları bulunuyor. Bunlardan biri de Diana Winston’ın tanımı: “Dikkati yargısız bir merakla mevcut andaki tecrübeye getirmek”. Belki de iki kere okumamıza neden olan bu tanımı parçalayarak daha yakından inceleyelim
Öncelikle tecrübelerimizi duygularımız, düşüncelerimiz, bedensel hislerimiz ve dürtülerimiz vasıtası ile yaşarız. Bu önemli bir ayrım, çünkü bizler bu dört parçanın bütünüyüz. Eğer yaşamımızı bu dört parçadan sadece birine ağırlık vererek sürdürürsek hayata karşı dayanıklılığımız zayıflamaya başlar. Dört parçayı da ayrı ayrı besleyip güçlendirmemiz bizi yaşamda karşılaşacağımız ve belki de değiştiremeyeceğimiz gelişmelere karşı güçlendirir. Artan dayanıklılığımız dışarıdaki gelişmelerin rüzgarında daha az savrulmamızı sağlar.
Örneğin hayatı sadece düşüncelerimiz ve fikirlerimiz üzerinden algılayıp yaşıyorsak, bir süre sonra bedenimiz ve duygularımızla iletişimimiz kopmaya başlar. Sadece düşüncelerimize, yargılarımıza ağırlık verdiğimiz yaşam biçimimizde zihnimiz düşünceden düşünceye koşmaya başlar, kendi varlığımızla bağımızı zayıflatan ve hatta koparan bu tutumun ileri safhası bizi takıntılı bir insana dönüştürebileceği gibi anksiyete başlangıcı gibi sağlık sorunlarına da yol açabilir. Bunun içindir ki sağlıklı bir yaşam için; bedensel, duygusal, zihinsel, dürtüsel her tecrübemizin farkına vararak hiçbirini göz ardı etmeden yaşamamız gerekmektedir.
Yargısız bir merak bizim her yeni tecrübeyi bir önceki deneyimlerimizden bağımsız, yargılarımızın esiri olmadan deneyimlememizi sağlar. Böylece zihnimiz, bedenimiz, duygularımız tümüyle o anda ne olup bittiğine, ne yaptığımıza, nasıl hissettiğimize yoğunlaşır. Unutmamalıyız ki bizler ve yaşam sürekli olarak değişim halindedir. Yaşanılan her tecrübe bir öncekinden farklı olacağı için, bizler de otomatik pilottan çıkıp bu tecrübeleri yeni bir gözle değerlendirmeliyiz. Ancak bu durumda genişleyen bir farkındalık alanı ile olaylara karşı ezberlediğimiz yoldan tepki vermek yerine, tutumumuzu seçmeye başlarız ve bu da bizi özgürleştirmeye başlar.
Mindfulness, çağın popüler bir kavramı olmanın çok ötesinde,psikolojide bilimsel birçok araştırma ile faydaları kanıtlanmış bir kavramdır. Herkesin benimseyebileceği bu yaşam biçimi meditasyon gibi tekniklerle geliştirilebilir. Gün içinde “Şu an ne yapıyorum/yaşıyorum?”, “Bu bana nasıl hissettiriyor?” gibi sorularla dikkatimizi bilinçli bir şekilde ve yargısızca mevcut ana çevirme pratiğini uygulayabiliriz.
4 maddede Mindfulness’ın gücü
- Herkes yapabilir: İnanç, yaş, bedensel güç, demografik farklılık gibi özelliklerden bağımsız olarak herkesin benimseyip, faydalanabileceği bir tutumdur.
- Kanıta dayalıdır: Birçok bilimsel çalışma ile sağlık, iş yaşamı, çocuk gelişimi ve ilişkiler üzerindeki olumlu etkisi kanıtlanmıştır. Batıda eğitimde, sağlık sektöründe, iş yerlerinde pratikleri uygulanmaktadır.
- Yaşam biçimidir: Pratikten çok daha öte, hayat kalitesini artıran bir yaşam biçimidir.
- Yaşam kalitesini artırır: Her geçen gün artan belirsizlik, hız, karmaşa ile başa çıkmamızı sağlarken, duygusal dayanıklılığımızı artırır.