Ne kadar çeşitli yoga dersi var değil mi? Sosyal medyada gördüklerin, arkadaşlarından duydukların, stüdyoların programlarında okudukların… Bazı kişiler bir türden memnunken, öteleri aynı türü sevmiyor. Bazen kendindeki olumlu etkileri görüyor, bazen fark var mı anlayamıyorsun.
Durum böyleyken sana hangisi iyi gelecek, bunu nasıl anlayacaksın, nereden başlamalısın gibi sorular kafanda dönüp duruyor olabilir. Ben, bize uygun ve ihtiyacımız olan yoga tipinin ve hocasının bir şekilde bizi bulduğuna inananlardanım. Bu yüzden kendi deneyimimi, yoga tarzımın beni nasıl bulduğunu ve pratiklerimin somut etkilerini paylaşmak istedim çünkü deneyim her zaman bilginin bir adım ilerisinde oluyor.
Üniversite dönemimden beri ara ara farklı yoga derslerine katıldım. Kimini sevdim, kimine “Bu benlik değil” dedim. O zamanlarda tam da aradığımı bulamamıştım. Üç yıldan uzun süredir artık düzenli olarak yoga yapıyorum ve eğitmen olmadan önce çoğunlukla aktif olan hatha, vinyasa yoga ile daha durağan olan yin yoga derslerine katılım gösteriyordum. Derslerde en ön sıralara oturamayan, hoca hareketi benim üzerimde göstermek isteyecek ve tüm sınıf yapamadığımı görecek diye çekinen biriydim. Başlarda bana zor gelen hareketler de olsa illa yapmalıyım diye kendimi zorluyor, yapamadığımda da dersten hayal kırıklığıyla ayrılıyordum. Derslere katılmaya devam ettikçe, kendime ve yapamamama bu kadar takılmanın anlamsız olduğunu, derslere kendi iyiliğim için katıldığımı daha net görmeye başladım. Yavaş yavaş “pozlar yapabildiğim kadarıyla olsun”, “bir yerimi incitmeyeyim de, bu derste bu kadar yapayım, bir sonraki derste ileriki adımı da denerim” demeye başladım. Böyle düşüncelerle kendimi kabul etmeye, bedenimin sınırlarını keşfetmeye, rahatladıkça daha stressiz olduğumu hissetmeye başladım.
Pandemi başladığında fiziken derslere gidemeyince, belirsizlikten dolayı bir süre yogaya ara vermiş oldum. O dönemde daha önce kronik de olsa beni çok rahatsız etmeyen elimdeki egzama problemi, normalden fazla el yıkama ve dezenfektan kullanımı ile can sıkıcı bir hal aldı. Ben de bütüncül tedaviye başladım. (Dönüşüm yolculuğunu birlikte yaşayalım: Bütüncül tedavinin getirdiği farkındalıklar)
Doktorumun önerisiyle egzama tedavisinin bir parçası olarak, yoga tekrar hayatıma girerken yanına nefes egzersizi ve meditasyon da katıldı ve hepsi günlük rutinim haline geldi. Yoga hareketleri ile hayatıma düzenli hareketi katmış, bu esnada bedenimin neyi yapıp yapamayacağını, dikkat etmem gereken yerleri, bedenimi dinlemeyi öğrenmiş oldum. Nefes egzersizleriyle sinir sistemini direkt etkileyen nefesi düzenleyerek stres seviyemi önemli ölçüde azaltan bir pratik edinmiş oldum. Meditasyonla ise zihnimi ve bedenimi gözlemlemeyi, düşünce ve duygularımın gelip geçiciliğine şahit olmayı ve bedenimdeki yansımalarını fark ettim.
Bu pratiklerle stresin büyük rol oynadığı kronik bir rahatsızlık olan egzamanın tedavisini stresi azaltarak destekledim ve pandemiyi her şeye rağmen iyi bir psikolojiyle atlatabildim. Tüm bu egzama tedavisi deneyimiyle aslında hepimizin günlük hayatında yaşadığı stresin ne kadar yıpratıcı olduğunu ve yoga ile hareketin, nefesin, meditasyonun bu duruma ne kadar iyi geldiğini kendimdeki somut sonuçlarıyla daha net görmüş oldum. Yoga eğitmenliği sürecime de zaten böyle başladım…
Bize uygun ve ihtiyacımıza yönelik yoga tipinin ve hocasının bir şekilde bizi bulduğuna inanıyorum demiştim ya, yoga eğitmenlik eğitimim de beraberinde getirdiği tarzı ile beni buldu! Eğitimimi mindfulness temeli üzerinde alarak tüm bu süreçte mindfulness tavrını öğrendim ve bolca deneyimledim. Artık sadece yoga yaparken değil, günlük hayatıma da bu tavrı adapte etmeye başladım.
Mindfulness tavrı ile dikkatimi kasıtlı bir niyetle, açık bir şekilde, yargısız ve arkadaşça bedenime, düşüncelerime, duygularıma, çevreme yönlendirmeyi her gün pratik ediyorum. Bu da gerçek anlamda anda yaşama pratiği kazandırıyor. Görüyorum ki bu tavır sayesinde hayatımda birçok dönüşüm gerçekleşti ve gerçekleşmeye devam ediyor.
Sanırım benden yeterince bahsettik, değil mi? Şimdi yoga derslerimde tüm bu deneyimlerimin ışığında, mindfulness tavrı ile sizin de benzer deneyimler yaşayabilmeniz için alan açıyorum. Derslerde sakin yoga akışları ve yin yoga pozları ile birlikte, mindful olma halini destekleyecek nefes teknikleri ve meditasyonu da pratik ediyoruz. Bu sayede beden ve sinir sistemi üzerinde daha uzun vadeli yatıştırıcı ve dönüştürücü etki yakalayabiliyoruz. Sen de mindfulness temelli yoga dersleri ile;
- Kendinle tekrar bağ kurabilir,
- Stres seviyeni azaltarak sakin ve rahatlamış hissedebilir,
- İş-özel hayat dengeni destekleyebilir,
- Kendi bedeninin sınırlarında hareket etmeyi deneyebilirsin.
Eğer tüm bu okuduklarından sana hitap eden varsa, sana uygun olabilecek ve ihtiyacın olan yoga dersinin seni bulduğunu düşünmeye başladıysan, 11 Kasım Perşembe 19:00-20:00’deki online ücretsiz deneme dersime katılabilir ve sonrasında aylık üyeliğini başlatabilirsin.
Grup dersleri online olarak, 16 Kasım itibarıyla her Salı sabah 07:00-08:00 ve her Perşembe akşam 19:00-20:00 arasında olacaktır. Aylık üyeliğini haftada 1 ya da 2 derse katılım seçeneğinden birisi ile başlatabilirsin. Özel ders üyeliği istersen de talebine göre şekillendirebiliriz.
Ücretsiz deneme dersi ve aylık üyelikle ilgili detaylı bilgi ve kayıt için sibelokanyoga@gmail.com adresinden benimle iletişime geçebilirsin. Matta buluşmak üzere sevgiyle kal!
İlginizi çekebilir: Mindfulness pratikleri: Şimdiki anda yaşama alışkanlığı kazanın