MindBody Festival: Ayşe Tolga’yla “Aromaterapi” semineri
Hepinizin bildiği gibi geçtiğimiz haftasonu ekip olarak MindBody Festival’deydik. Sonbahara girdiğimiz şu günlerde, havanın dengesizliğinden kaynaklanan birkaç küçük aksaklık dışında workshoplardan seminerlere, sağlıklı yiyeceklerin ve spor ürünlerinin bulunduğu market alanından müziğe; her şeyiyle dört dörtlük bir festivalde, ekip olarak bir araya gelmenin de sevinciyle, hem eğlendik hem öğrendik.
MindBody Festival bizim için olduğu kadar Uplifers Challenger’larımız Müge ve Seçkin için de oldukça eğlenceli geçti. Kendileri, festival sonrası duygu ve düşüncelerini önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşıyor olacaklar.
Öncelikle bilmeyenleriniz için MindBody Festival’den bahsetmek istiyorum biraz. MindBody Festival, ilki geçen sene gerçekleşmiş olan, yoga ve pilates konularında dünyaca ünlü eğitmenleri yoga ve pilates severlerle bir araya getiren, sağlıklı yaşama dair her konuda seminerlerle sağlıklı yaşam meraklılarının sorularına cevap bulmayı amaçlayan bir festival organizasyonu. Daha detaylı bilgiye buradan ve buradan ulaşabilirsiniz.
Festival boyunca biz de ekip olarak hem Challenger’larımızın yarışma programını takip etmek, hem ilgimizi çeken workshoplara katılmak üzere 3 gün boyunca bu eğlenceli organizasyonda yer aldık.
Katılmış olduğum bir çok seminer ve yoga workshopundan bana en ilginç gelen ve şaşırtanı aromaterapi semineri oldu. Markete girdiğinde deterjan ve kozmetik reyonlarında ürün koklayarak zaman geçiren, koku konusunda takıntılı bir insan olduğum için programda görür görmez ilgimi çekmişti aromaterapi semineri.
Aromaterapi hakkında daha önce hiç bilgim olmadığından mıdır bilmiyorum, seminer öncesi biraz ön yargılı yaklaşmıştım konuya. Genel olarak kokuların insanları nasıl etkilediğinden, masaj yağlarından vs. yüzeysel olarak bahsedilir, bir iki ürün de denetilerek soru cevaplarla seminer bitirilir diye düşünmüştüm.
Bir de açıkçası Ayşe Tolga’yı genelde oyuncu kimliğiyle tanıdığımız için bu konuda eğitim almış olabileceği aklımın ucundan bile geçmemişti. Tüm bu sebeplerden dolayı konuya olan merakımla ve kafamda bir yığın soruyla seminer alanındaki yerimi aldım.
Sonrasında tahmin edebileceğiniz gibi gördüm ki Aromaterapi denen konu koskocaman bir derya! Anlattıklarımı dinledikten sonra siz de hak vereceksiniz bana.
Öncelikle semineri veren Ayşe Tolga’nın aromaterapist kimliğinden bahsetmek istiyorum biraz. Ayşe Tolga, 2001 senesinden beri Holistik terapiler ve Yoga ile ilgileniyor.
2007 senesinde kurulan Türkiye’nin ilk aromaterapi markası Aisha markasının yaratıcısı ve sahibi olan Tolga aynı zamanda, Tatijanna Rottenberg’den masaj ve vücut terapileri eğitimi, Chiva-som Destination Spa- Bangkok Spa yöneticiliği, dünyanın en prestijli aromaterapi okulu ITHMA- London (Institute of Traditional Herbal Medicine and Aromatherapy)’de Aromaterapi, Öz Yağ Sinerjisi, İleri masaj teknikleri, organik kimya, Holistik Acil Yardım, fitoterapi, Holistik tıp ve Çin Tıbbı eğitimleri alarak uzman klinik aromaterapist unvanını almış.
Aromaterapi denen şeyin özü aslında; “esansiyel yağların kişinin fiziksel, duygusal ve ruhsal sağlığı ve güzelliği için çeşitli metodlarla uygulanması.”ndan oluşuyor. Yani iyi hissetmek için yağlarla masaj yaptırmak, güzel kokulu banyo köpükleriyle banyoda keyif yapmak aromaterapinin konuları; ancak bunlar buz dağının sadece görünen kısımları.
Kozmetik malzemelerinde ve masaj yağlarında bitki özlerinin kullanıldığı zaten bildiğimiz bir şey. Peki, her bitki her cilt tipine ya da her hastalığa uygun mu? Kozmetik ürünlerinde kullanılan her yağ gerçekten organik mi ve sağlıklı yöntemlerle mi elde ediliyor? Marketlerden ve aktarlardan alınan yağlar ne kadar faydalı?
Bitkilerden elde edilen 2 tür yağ var: Öz yağlar ve baz yağlar. Örneğin; lavanta yağı, narenciye yağları gibi çok yoğun ve keskin yağların tek başına vücuda uygulanması vücutta alerjik reaksiyonlara sebebiyet verebiliyor. Bu yağların mutlaka daha hafif ve seyrek uygun baz yağlarda (buğday yağı gibi) seyreltilip kullanılması gerekiyor.
Ayşe Tolga; aktarlarda ve marketlerde satılan yağların uygun yöntemlerle elde edilmemiş olabileceği, vücudunuza zarar verebileceği ve yağların mutlaka eczanelerden alınması gerektiğini söylüyor. Yağ alırken bitkinin botanik isminin şişenin ön yüzünde yazılı olması, yağın elde edilme yönteminin bitkinin özelliğine uygun olması, içinde koruyucu herhangi bir maddenin olup olmadığına dikkat edilmesi de diğer önemli noktalar. Örneğin; halk arasında lavanta olarak adlandırılan bitkinin 20’den fazla botanik ismi varmış ve hepsinin kullanım alanı, elde edilme yöntemi, kullanım şekli, raf ömrü farklıymış.
Normal şartlarda koruyucusuz, saf bir bitki yağının raf ömrünün 2 haftadan 2-3 aya kadar olabileceğini, daha fazla raf ömrü olan yağlarda mutlaka asit desteği ya da koruyucu maddelerin olabileceğine de dikkat çekiyor Tolga. Marketlerden alınan ve raf ömrü uzun olan bebek yağlarının öz maddesinin ise bitkisel yağlar değil, petrolden elde edilen bir çeşit yağdan yapıldığını söylüyor.
Peki, bitkisel yağlar hangi yollarla vücuda alınabiliyor?
Bitkisel yağlar vücut masajıyla, yiyeceklerle karıştırılarak, banyo suyuna damlatılarak, kaynar suyun içerisinde buharlaştırmak suretiyle burun yoluyla ya da kozmetik malzemelerde kullanılarak vücuda alınabiliyor. Fakat dikkat edilmesi gereken bir nokta var: Her yağı her yöntemle vücudunuzda kullanamıyorsunuz. Bazı yağlar sıcak suyla birleştiğinde kimyasal özelliklerini kaybedebiliyor, ya da ağız yoluyla alındığında toksik etkiler yaratabilecek yağlar var. Bitkisel yağların mutlaka bir uzmana danışılarak, uygun şartlar altında kullanılması gerekiyor.
Hangi yağlar hangi amaçlarla kullanılabilir?
Ekolojik acı portakal öz yağı
Acı portakal yağı, deri hücrelerinin yenilenmesine yardımcı olur ve cildin elastikiyetini artırır. Olgun, kuru ve hassas tenlere özellikle faydalıdır.
Bergamot öz yağı
Uyku bozukluklarına karşı rahatlatıcı ve ferahlatıcıdır. Etkili bir antidepresandır. İştahı açar. Antiseptiktir, akne, çıban, böcek ısırması, egzama gibi sorunlarda kullanılabilir.
Greyfurt öz yağı
Aromaterapide canlandırıcı, pozitif enerji verici ve uyarıcı özellikleri nedeniyle öne çıkar. Selülit tedavisinde sık tercih edilir.
Ekolojik lavanta öz yağı
Lavanta kokusu vücudunuza güç ve ferahlık verir. Stresle mücadelede etkilidir. Sinir sistemini sakinleştirir.
Ekolojik limon öz yağı
Vücudu uyararak dinçliğini artırır. Antiseptik ve deodorant olarak kullanılabilir. Doğal bir idrar söktürücüdür.
Mandalina öz yağı
Tatlı portakal ve limon arasında bir aromaya sahip bu değerli yağ, psikolojik rahatsızlıklarda, aşırı huzursuzluk durumunda ve uykusuzluk sorununda, sakinleştirici rol oynar.
Nane öz yağı
Canlandırıcı ve yenileyici özellikleriyle öne çıkar. Hem zihni hem bedeni uyarır. Mantar ve uyuz gibi deriyle ilgili sorunlarda etkilidir.
Paçuli öz yağı
Paçuli, cilt için doğal bir dengeleyici saf yağdır. Selülit, ödem ve yara iyiliştiricidir.
Havuç tohumu yağı
Cildinizi nemlendirerek, yatıştırır ve yumuşatır. İçeriğinde ki yüksek seviyeli A vitamini nedeniyle hücre yenileyici, yeni hücre oluşumunu tetikleyici ve onarıcı özelliklere sahiptir.
Ekolojik buğday özü yağı
İçerdiği Lesitin, Linolenik asit ve diğer yağ asitleri ile cildi nemlendirir ve yumuşatır.
Ekolojik jajoba yağı
Tüm cilt tiplerinde mükemmel nemlendirici olarak kullanabileceğiniz Jojoba yağı saç bakımında da en çok kullanılan yağdır.
Kayısı çekirdeği yağı
Hem nemlendirici hem besleyici hem de canlandırıcıdır. İçerdiği yüksek A vitaminiyle, özellikle kuru, olgun ve hassas ciltler için önemli bir destektir.
Üzüm çekirdeği yağı
Üzüm çekirdeği, son yılların en popüler yağlarından biridir. Nedeni piyasadaki en güçlü antioksidanlardan olmasıdır.
Tatlı badem yağı
Orta Doğu kökenli olan badem meyvesinden elde edilen badem yağı, tatlı ve acı olarak ikiye ayrılır. Terapotik özellikleri nedeniyle tatlı badem yağı aromaterapide yaygın olarak kullanılır.
Kaynak: Aisha
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.