X

Milattan önceki yıllardan günümüze: Cilt bakımının tarihçesi

Sivilceler, cilt yağlanması, sağlıksız görünüm ya da kırışıklık… Cildimizdeki sorun ne olursa olsun ya da yaşımız kaç olursa olsun cildimizi sağlıklı ve güzel tutmak için her birimiz birbirinden farklı çözümlerle sağlıklı cildin anahtarını bulmaya çalışıyoruz. Bunun en etkili yöntemlerinden biri ise hiç kuşkusuz ki cilt maskeleri. Pratik çözümlerle yüzümüze uyguladığımız bu maskeler cilt sorunlarının üstesinden gelirken aynı zamanda sağlıklı görünümün de anahtarı haline geliyor.

Kadınların güzellik ve cilt bakımına duyduğu ilgiyse günümüze özgü değil. Yüzyıllardır farklı tarifler, kürler ya da ilginç yöntemlerle kadınlar ciltlerini daha da güzel hale getirmenin bir yolunu buldu. Hem de bahsettiğimiz tarihler milattan öncesine kadar ulaşıyor. Günümüzde her an ulaşabildiğimiz bu maskeler ve cilt bakım ürünleri eskiden nasıl kullanılıyordu, gelin birlikte görelim…

Milattan önce cilt bakımı

Cilt bakımına dair bilinen en eski bulgular milattan önce 3000 yılına kadar uzanıyor. Eski Mısır’da bulunan medikal kaynaklara göre geçmişte de insanlar için ciltleri son derece önemliymiş ve o zamanlar özellikle üst sınıfa hitap eden bu ürünler ciltlerde yaşanan sorunları gidermek için kullanılırmış. Tarihte ilk yüz maskesinin Mısır’da kilden yapıldığı biliniyor. Kaynaklara göre güzelliğiyle efsaneye dönüşen Cleopatra da denizin içerisindeki kumlarla yüzüne maske yaparak ölü deriden kurtuluyormuş. Bunun yanında yumurtanın akı da Cleopatra’nın başvurduğu bir diğer cilt maskesi ürünüymüş.

Çin’e bakıldığındaysa bu tarihlerde inci, jadeit, nilüfer kökü ve zencefilin karışımından oluşan maskelerin en yaygın ürünlerden olduğu görülüyor. Kaynaklara göre bu maddelerin kullanılmasının amacı daha parlak bir cilde kavuşmak yanında kırışıklıklara savaş açmakmış.

Antik Roma’da ise kadınlar düzenli olarak cilt maskesi uygular ve bunu günlük rutinleri haline getirirlermiş. Yağ, bal, sirke ve kaz yağı ise maske için en çok kullanılan malzemeler olarak ön plana çıkıyormuş.

1500 ve 1600’lü yıllar: Yaşasın beyaz ten

Bu yıllarda Avrupa’da kadınlar daha genç görünmek için son derece çaba harcayarak cilt bakımı konusunda önceki yıllara göre daha titiz davranmaya başlamışlar. 1600’lü yıllarda solgun cilt asaletin sembolü olduğundan kadınlar güneşten kaçarak ciltlerini korumuşlar. Bu süreçte kadınların en çok başvurduğu malzeme ise sirke olmuş. Özellikle Kraliçe Elizabeth ve yüksek sınıf kadınlar, sirkeyle hazırlanan maskeleri ciltlerine uygulayarak kırışıkları önlemek için özel bir çaba sarf etmiş.

1800’lü yıllar: Yaşlanmaya karşı etkili savaş

1800’lü yıllara gelindiğinde beyaz tenli olmaktan ziyade en popüler cilt trendi genç görünüm olmuş. Böylelikle bu yıllarda ev yapımı maskelerin yanı sıra yeni güzellik ürünleri hayata geçirilmiş ve piyasaya sunulmuş. 1800’lü yılların sonunda piyasa sürülen ilk ‘modern’ maske ise günümüzdeki maskelerin temelini atmış. Kadınların uyurken yüzlerine uyguladıkları bu maskeler filmlerdeki korkunç karakterleri çağrıştırsa da dönemin en çok konuşulan ürünlerinden biri haline gelmiş. Maske yüze yapışmadığı için kordonları başın arkasından geçirilerek kullanılıyormuş. Biraz rahatsız görünse de kadınlar bu maskeyi haftada 3 kez yüzlerine uygulamayı tercih ediyormuş.

1900’lü yıllar: Güzellik salonları devrede

Parlayan bir cilde sahip olma hayali her yüzyılda yeni yöntemlerin ortaya çıkmasına yardımcı olmuş. 1900’lü yılların başında volkanik kil ve çamur maskesi hayli popüler olmuş ve parlak cildin sırrı olarak bu ürün sunulmuş. 1900’lerin en büyük atılımı ise kadınlar için açılan güzellik salonları olmuş. Bu salonlarda kadınlar için radyum içerikli maskeler kullanıma sunulmaya başlanmış. Salonlarda uygulanan bu maskeler cildi yumuşattığı ve yaşlanmayı geciktirdiği yönleriyle kadınlara sunulmuş.

1930’lara gelindiğindeyse çiller sevilmemeye başlanmış ve bunun için Dr. M. Matarasso’nun icat ettiği karbon monoksitle çiller üzerine tıbbi uygulamalar yapılmaya başlanmış. 1940’larda pembe yanaklar hem sağlığın hem de güzelliğin göstergesi olduğundan güzellik salonlarında buna yönelik uygulamalar yapılmaya başlanmış. Pembe yanakları ortaya çıkarmak içinse ısı veren, cildi tamamen saran ve vakum yöntemini kullanan maskeler son derece popüler olmuş. Yani güzellik için kadınlar son derece acı çekmiş.

Günümüz: Pratik ürünler çağı

Kadınlar yüzyıllardır güzellikleri için birbirinden şaşırtıcı ürünler ve maskeleri cildine uygulayarak dönemin güzellik anlayışına göre hareket etmişler. Üzerinde kordonları bulunan maskelerle tüm gece boyunca durmak ya da çeşitli ürünleri karıştırarak yüze uygulamak son derece zorlu süreçler olsa da kadınlar güzelliğin bir yolunu daima bulmuşlar. Günümüzdeyse cilt sağlığına ulaşmak için artık böyle yorucu süreçlere gerek kalmadı. Kolaylıkla ulaşabildiğiniz ve içerisinde bulunan serumlarla size istediğinizi veren cilt maskeleri günümüzde kadınların hayatını kurtaran en önemli yeniliklerden biri haline geldi ve güzelliğin herkes tarafından ulaşılabilen bir şey olduğunu kanıtladı.

Teknolojinin geldiği son nokta: Neutrogena Hidrojel Maske Koleksiyonu 

Milattan önce ya da 2000’li yıllar olduğu fark etmeksizin her yüzyılda ön plana çıkan belli başlı istekler olmuş: Daha genç görünüm ve her zaman daha parlak ve sağlıklı görünen bir cilt. Kadınlar geçmişte son derece zorlu işlemlerle buna ulaşsalar da artık iyi bir cilde sahip olmak için yapmanız gereken çok basit.

Neutrogena Hidrojel maskeler kadınlara kolay bir kullanım imkanı sunarken içerisinde yoğun olarak barındırdığı serum sayesinde cildinizi nemli tutmanıza yardımcı oluyor. 1 aylık (30 ml) seruma denk içeriği 15 dakikada veren Hidrojel maske, sıcak günler için buzdolabında bekletilip soğuk bir şekilde yüze uygulanabilmesiyle de ön plana çıkıyor. Ürünün en önemli özelliği de maske yüzünüzdeyken cildinizi tamamen sarması ve böylelikle günlük işlerinize devam edebilmeniz. İster yoga yaparken ister yemek hazırlarken yüzünüzde tutabileceğiniz bu maske cildinizi ikinci bir cilt gibi sarıyor. 

 

Bu içerik Neutrogena katkılarıyla hazırlanmıştır.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale