Bağırsaklar son dönemlerin en çok konuşulan konularından. Hipokrat’ın yüzyıllar önce söylediği gibi, bilim dünyası şu anda tüm hastalıkların bağırsakta başladığına odaklanmış durumda. Hastalıkların %90’ının mikrobiyotaya (insan vücudunda yaşayan mikrop topluluğu) ve bağırsak sağlığına bağlı olabileceği düşünülüyor. Yani daha sağlıklı bir yaşam için onlarla iyi geçinmek zorundayız.
Sağlıklı bir bağırsak florası için neler yapabileceğimizi önümüzdeki haftalarda konuşacağız ama önce seni biraz rakamlarla şaşırtmak istiyorum:
Rakamlarla mikrobiyota
University College Cork, Ireland’a göre;
- 100 trilyon kadar simbiyotik mikrop insan vücudunda yaşayarak mikrobiyotamızı oluşturuyor.
- Vücudumuzun en küçük yapı taşının hücreler olduğunu ve hücrelerden meydana geldiğimizi biliyorsun. İşte insan vücudunda, hücre saysının tam olarak 1.3 katı kadar mikrop yaşıyor.
- Vücudundaki mikropları yan yana koyduğunda dünyanın çevresini 2.5 kez dolanabiliyorlar.
- Sadece sayıca fazla değiller. Araştırmalar insan vücudunda 10.000’den fazla farklı mikrobiyal tür olduğunu söylüyor.
- Şimdi geldik bağırsaklarımıza; mikrobiyotamızın yaklaşık olarak %95’inin sindirim sistemi kanalında olduğunu biliyor muydun? Aslında bu sebeple mikrobiyota denince akla ilk olarak bağırsaklar geliyor.
- Sindirim sistemi kanalındaki mikrobiyotamızın ağırlığı yaklaşık olarak 2 kg ve yüzey alanını hayal etmek istersen 2 tenis kortunu yan yana düşünebilirsin.
Kötüler mi, çok iyiler mi?
Bağırsak mikrobiyotasını ben gerçek hayata benzetiyorum. Hayatında ve çevrende hep iyi insanlar olsun istersin değil mi? Fakat bu mümkün olmaz, her zaman iyilerle birlikte kötülerle de karşılaşırsın. Önemli olan dengedir. Etrafında kötü niyetli insanlar çoğaldığında hem fizyolojik hem de psikolojik olarak tehdit altında olduğunu hissedersin ve bu durum seni istemesen de kötü etkiler. Oysa iyi insanlar çoğunluktaysa birkaç tane kötü sana zarar veremez. İşte bağırsakların için de aynı şeyi düşünebilirsin, bu işin de temeli denge. Çünkü orada da iyi bakteriler ve kötü bakteriler bir arada yaşıyor ve eğer kötülerin sayısı iyiye oranla artarsa “disbiyosiz” dediğimiz durum oluşuyor.
Disbiyozisi, bozulmuş bağırsak florası olarak düşünebilirsin, herhangi bir nedenle mikrobiyotanin dengesi bozuluyor ve buna bağlı olarak bir takım sorunlar yaşanıyor. Dizbiyosiz, kabızlık, ishal, gaz ve şişkinlik, kramp, irritable bağırsak sendromu gibi birçok sindirim sistemiyle ilişkili soruna sebep olabilir. Ama bunların yanı sıra son yıllarda yapılan çalışmalar bağırsaklarda meydana gelen disbiyosizin, alerji, cilt problemleri, depresyon, otizm, multiple skleroz, alzheimer, bazı kanser türleri gibi birçok soruna ve hastalığa sebep olabileceğini gösteriyor.
İlginizi çekebilir: Bağırsak hareketlerinin uyarıcısı: Sabah kahvesi