X

Migren nedir? Migren belirtileri nelerdir ve nasıl tedavi edilir?

Sık sık baş ağrısı yaşayan kişiler en çok migren belirtileri neler, merak ediyor. Çünkü migren son derece yaygın bir rahatsızlık ve genellikle farklı baş ağrısı türleri ile karıştırılmakta. Peki migren nedir? Migren, birden fazla semptoma neden olabilen nörolojik bir durum. Sıklıkla yoğun, zayıflatıcı baş ağrıları ile karakterize. Semptomlar mide bulantısı, kusma, konuşma güçlüğü, uyuşma veya karıncalanma, ışığa ve sese karşı hassasiyeti içerebilir. Genellikle genetiktir ve her yaştan insanı etkileyebilir.

Migrenin sıradan baş ağrılarıyla karıştırılabildiğini söyledik. Migren baş ağrılarının teşhisi klinik öyküye, bildirilen semptomlara göre ve diğer nedenler ekarte edilerek belirlenir. Bu rahatsızlık, çocuklukta başlayabilir veya erken yetişkinliğe kadar ortaya çıkmayabilir. Kadınların migren geçirme olasılığı erkeklere kıyasla daha fazladır. Aile öyküsü, migren için en yaygın risk faktörlerinden biridir. Ve aslında migren, diğer baş ağrılarından farklıdır.

Migren belirtileri, migren neden olur ve migrene ne iyi gelir gibi merak ettiğiniz tüm sorular ve migren hakkında detaylı bilgi sahibi olmak için okumaya devam edin.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Migren belirtileri

Migren belirtileri, baş ağrısının kendisinden 1-2 gün önce başlayabilir. Bu, “prodrom aşaması” olarak bilinir. Bu aşamadaki belirtiler ise şunları içerebilir:

  • Yemek isteği
  • Depresyon
  • Yorgunluk veya düşük enerji
  • Sık esneme
  • Hiperaktivite
  • Sinirlilik
  • Boyun tutulması

Auralı migrende, aura prodrom evresinden sonra ortaya çıkar. Bir aura sırasında görme, duyma, hareket ve konuşma ile ilgili sorunlarınız olabilir. Bu sorunların örnekleri ise şunlar gibi olabilir:

  • Konuşma zorluğu
  • Yüzünüzde, kollarınızda veya bacaklarınızda karıncalanma hissi
  • Şekiller, ışık çakmaları veya parlak noktalar görme
  • Geçici olarak görüşünüzü kaybetme

Bir sonraki aşama, saldırı aşaması olarak bilinir. Bu, gerçek migren ağrısının meydana geldiği evrelerin en akut veya şiddetli olanıdır. Bazı insanlarda bu, bir aura sırasında ortaya çıkabilir. Atak evresi belirtileri, birkaç saatten birkaç güne kadar herhangi bir süre devam edebilir. Migren belirtileri ayrıca kişiden kişiye de değişebilir. Yaygın belirtiler şöyle sıralanabilir:

  • Işığa ve sese karşı artan hassasiyet
  • Mide bulantısı
  • Baş dönmesi veya baygınlık hissi
  • Başınızın bir tarafında, ön veya arkada veya şakaklarınızda ağrı
  • Nabız gibi atan ve zonklayan baş ağrısı
  • Kusma

Atak aşamasından sonra, kişi genellikle postdrome aşamasını yaşayacaktır. Bu aşamada, ruh hali ve duygularda değişiklikler olur. Bunlar, son derece mutlu hissetmekten çok yorgun ve kayıtsız hissetmeye kadar değişebilir. Hafif, donuk bir baş ağrısı devam edebilir.

Bu aşamaların uzunluğu ve yoğunluğu farklı insanlarda farklı derecelerde ortaya çıkabilir. Bazen bir aşama atlanır ve baş ağrısına neden olmadan migren atağı gerçekleşebilir.

Migren ağrısı neye benzer?

İnsanlar migren ağrısını genelde şöyle tanımlar: Zonklama, zayıflatıcı ağrı, vurma. Ayrıca şiddetli donuk, sabit bir ağrı gibi de hissedilebilir. Ağrı hafif olarak başlayabilir, ancak tedavi edilmezse orta ila şiddetli hale gelir. Migren ağrısı en sık alın bölgesini etkiler. Genellikle başın bir tarafındadır, ancak her iki tarafta da oluşabilir veya kayma olabilir. Çoğu migren yaklaşık 4 saat sürer. Tedavi edilmezse veya tedaviye yanıt vermezse 72 saatten bir haftaya kadar sürebilir. Auralı migrenlerde ağrı bir aura ile örtüşebilir veya hiç oluşmayabilir.

Migren bulantısı

Migren belirtileri arasında yer alan bulantı, migreni olan kişilerin yarısından fazlasında görülür. Hatta genelde beraberinde kusma da vardır. Bu belirtiler baş ağrısıyla aynı anda başlayabilir.

Bulantı ve kusma, baş ağrısının kendisi kadar rahatsız edici olabilir. Yalnızca mide bulantınız varsa, normal migren ilaçlarınızı alabilirsiniz. Kusma, hapları almanızı veya onları emilecek kadar uzun süre vücudunuzda tutmanızı engelleyebilir. Migren ilacı almayı ertelemeniz gerekiyorsa, migreniniz daha da şiddetlenebilir.

Migreni tetikleyen nedenler nelerdir? Migren neden olur?

Günümüzde, migrenin kesin nedeni bilinmemekte. Bununla birlikte, durumu tetikleyebilecek bazı faktörler olabilir. Bu faktörler, serotonin seviyelerinde azalma gibi beyin kimyasallarındaki değişiklikleri içerir. Migreni tetikleyebilecek diğer faktörler ise şunlardır:

  • Parlak ışıklar
  • Şiddetli ısı veya havadaki diğer aşırılıklar
  • Dehidrasyon
  • Barometrik basınçtaki değişiklikler
  • Menstrüasyon, hamilelik veya menopoz sırasında östrojen ve progesteron dalgalanmaları gibi hormon değişiklikleri
  • Aşırı stres
  • Yüksek sesler
  • Yoğun fiziksel aktivite
  • Öğün atlamak
  • Uyku düzenindeki değişiklikler
  • Çeşitli ilaçların kullanımı
  • Olağandışı kokular
  • Bazı yiyecekler
  • Sigara içmek
  • Alkol kullanımı
  • Seyahat

Eğer migren belirtileri yaşadığınızı düşünüyorsanız doktorunuz sizden bir baş ağrısı günlüğü tutmanızı isteyebilir. Migreniniz başlamadan önce ne yaptığınızı, hangi yiyecekleri yediğinizi ve hangi ilaçları aldığınızı yazmak, tetikleyicilerinizi belirlemenize yardımcı olabilir.

Migren çeşitleri

Migrenin birçok türü var. En yaygın türlerinden ikisi ise “aurasız migren” ve “auralı migren”. Bazı insanlar her iki tipe de sahip olabilir. Migreni olan birçok kişide genelde birden fazla migren türü vardır.

Aurasız migren

Bu migren türü eskiden “yaygın migren” olarak adlandırılırdı. Migrenli çoğu insan, bir aura yaşamaz. Uluslararası Baş Ağrısı Derneği’ne göre, aurasız migreni olan kişiler, aşağıdaki özelliklere sahip en az beş atak geçirmiştir:

  • Tedavi edilmezse veya tedavi işe yaramazsa genellikle 4- 72 saat süren baş ağrısı atağı

Baş ağrısı ise bu özelliklerden en az ikisine sahiptir:

  • Başın sadece bir tarafında oluşur.
  • Ağrı nabız gibi atar veya zonklar.
  • Ağrı seviyesi orta veya şiddetlidir.
  • Yürürken veya merdiven çıkarken olduğu gibi hareket ettiğinizde ağrı daha da kötüleşir.

Baş ağrısı ayrıca şu özelliklerden en az birine sahiptir:

  • Işığa duyarlı olmanızı sağlar.
  • Sizi sese duyarlı hale getirir.
  • Kusma ve ishal olsun veya olmasın mide bulantısı yaşarsınız.
  • Baş ağrısına başka bir sağlık sorunu veya tanı neden olmaz.

Auralı migren

Bu migren türü eskiden “klasik migren, komplike migren” ve “hemiplejik migren” olarak adlandırılırdı. Auralı migren, migreni olan kişilerin yaklaşık yüzde 25’inde görülür. Uluslararası Baş Ağrısı Derneği’ne göre, aşağıdaki özelliklere sahip en az iki atak geçirmeniz gerekir:

Uzaklaşan, tamamen tersine çevrilebilen ve şu semptomlardan en az birini içeren bir aura:

  • Görsel problemler
  • Uyuşukluk, karıncalanma veya baş dönmesi gibi vücut, yüz veya dilin duyusal sorunları
  • Konuşma veya dil sorunları
  • 72 saate kadar sürebilen hareket problemleri veya halsizlik

Aşağıdakileri içeren beyin sapı semptomları:

  • Konuşma zorluğu veya belirsiz konuşma
  • Vertigo
  • Kulak çınlaması
  • İşitme sorunları
  • Çift görme
  • Ataksi veya vücut hareketlerini kontrol edememe
  • Azalmış bilinç
  • Işık çakmaları, kör noktalar veya geçici körlük dahil olmak üzere yalnızca bir gözde göz sorunları

Bu özelliklerden en az ikisine sahip bir aura:

  • En az bir semptom yavaş yavaş 5 veya daha fazla dakikaya yayılıyorsa,
  • Auranın her semptomu 5 dakika ile 1 saat arasında sürüyorsa,
  • Auranın en az bir semptomu görme, konuşma veya dil sorunları dahil olmak üzere başın yalnızca bir tarafındaysa,
  • Aura baş ağrısıyla birlikte veya baş ağrısı başlamadan bir saat önce ortaya çıktıysa,
  • Baş ağrısı başka bir sağlık sorunundan kaynaklanmıyorsa.

Bir aura genellikle baş ağrısı ağrısı başlamadan önce ortaya çıkar, ancak baş ağrısı başladıktan sonra da devam edebilir.

Migren nasıl tedavi edilir? Migrene ne iyi gelir?

Maalesef migren kesin olarak tedavi edilemez, ancak doktorunuz migren belirtilerini yönetmenize yardımcı olabilir. Migren tedavisi ayrıca sahip olduğunuz migreni daha az şiddetli hale getirmeye de katkıda bulunabilir. Tedavi konusunda belirlenecek plan şunlara bağlıdır:

  • Yaşınız
  • Ne sıklıkla migren yaşadığınız
  • Sahip olduğunuz migrenin türü
  • Ne kadar sürdüğü, ne kadar ağrınız olduğu ve ne sıklıkla okula veya işe gitmenize engel olduğu
  • Sahip olabileceğiniz diğer sağlık koşulları ve alabileceğiniz diğer ilaçlar

Migren tedavi planınız ise aşağıdakilerin bir kombinasyonunu içerebilir:

  • Çeşitli migren ilaçları
  • Stres yönetimi ve migren tetikleyicilerinden kaçınmaya dair yaşam tarzı düzenlemeleri
  • Migrenleri önlemeye yardımcı olmak ve baş ağrınızın sıklığını azaltmak için her gün alacağınız reçeteli migren ilaçları
  • Baş ağrısı başlar başlamaz, şiddetli hale gelmesini önlemek ve semptomları hafifletmek için alacağınız reçeteli migren ilaçları
  • Mide bulantısı veya kusmaya yardımcı olmak için reçeteli ilaçlar
  • Menstrüel döngünüzle ilişkili olarak migren ortaya çıkıyorsa hormon tedavisi
  • Psikolojik danışmanlık

Migren hakkında merak edilen soruları yanıtlamaya çalıştık. Eğer şiddetli baş ağrısı yaşadığınızı düşünüyor ve migrenden şüpheleniyorsanız doğru teşhis ve tedavi için mutlaka doktorunuza danışın.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

İlginizi çekebilir: Baş ağrılarınızın altında mineral eksikliği yatıyor olabilir: Magnezyum ve migren ilişkisi

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı: #KendineZamanAyır

Meme kanserinin kadınlar arasında en sık görülen kanser türlerinden biri olduğunu biliyor musunuz? Her yıl dünya genelinde milyonlarca kadın, meme kanseri ile mücadele ediyor ve bu mücadeleyi kazanabilmek için erken tanı, en önemli adım olarak karşımıza çıkıyor. Tüm dünyada her sene Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı olarak çeşitli organizasyonlar, eğitimler, etkinlikler çerçevesinde düzenleniyor ve bu sayede başta kadınlarda olmak üzere toplumun her kesiminde meme kanserine dair farkındalık yaratmak amaçlanıyor.



Meme kanserinde erken teşhis, hayat kurtarır

Yüksek oranda kadınlarda görülmesinin yanı sıra erkeklerde de görülebilen meme kanseri, memedeki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesiyle ortaya çıkıyor. Erken evre olarak bilinen 1. evreden başlayarak kanser, ileri evreler olan 3. ve 4. evreye kadar ilerleyebiliyor. Son evrelere doğru kanser, memeden hariç vücudun uzaktaki diğer organlarına da yayıldığından bu evrede yapılabilecek olan tek şeyin, kanserin ilerleme hızını yavaşlatmak olduğu biliniyor. Ancak, kanserin ilk evrelerde teşhis edilmesi, tedavinin başarı şansını önemli ölçüde artırıyor; bu nedenle erken tanı hayati öneme sahip.

Araştırmalar, vakalar ve uzman görüşleri gösteriyor ki; meme kanseri, ne kadar erken tespit edilirse, tedaviye yanıt o kadar iyi oluyor. Dolayısıyla Meme Kanseri Farkındalık Ayı, bireyleri meme kanseri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaya yönlendirdiği ve erken teşhisin önemini vurguladığı için hem bu mücadeleyi veren kişiler hem de risk grubundaki diğer herkes için hayat kurtarıcı bir role sahip.

Peki, meme kanserinin risk faktörleri neler, fark edilebilir belirtileri var mı, erken tanı ne denli önemli, bireysel olarak birtakım adımlar atılması mümkün mü? Şöyle ki; genetik, yaşam tarzı, yaş, obezite, çeşitli rahatsızlıklar gibi değişkenler, ne yazık ki meme kanseri açısından risk faktörleri olarak değerlendiriliyor, ancak herkes için her bir faktör, risk oluşturmak zorunda değil. Dolayısıyla doğru bir yaklaşım benimsemek açısından uzman kontrollerinin önemi çok büyük.

Özellikle 30’lu yaşlardan itibaren düzenli olarak doktor kontrollerine gitmek, meme muayenesi yaptırmak ve meme ultrasonu çektirmek, meme kanserinin erken teşhis edilmesinde kritik rol sahibi. 40 yaş üstü kadınların mamografi çektirmesi de yine çok önemli. Çünkü, meme kanseri, birtakım ilk belirtilere sahip olsa da her zaman belirtilerle kendini göstermeyebilir. Öte yandan, memede şişlik veya kitle hissetme gibi her belirti de kanserin olduğu anlamına gelmeyebilir. Bu nedenle en doğru tanı ve teşhis için bir uzman kontrolünde ilerlemek her zaman en sağlıklısı.

Meme kanserinin ilk belirtilerini, risk faktörlerini, evrelerini, tanı yöntemlerini ve meme kanserine dair merak ettiğiniz daha pek çok konuyu Amerikan Hastanesi’nin web sitesinden detaylı bir şekilde okuyabilir, hem kendiniz hem de sevdikleriniz için bu konuda kapsamlı bilgi sahibi olabilirsiniz. Diğer yandan riski en aza düşürmek ve erken tanı ve tedavi şansını artırmak için sağlığınızın kontrolünü hemen elinize alabilir; kendi kendine meme muayenesi yapmayı öğrenebilirsiniz. Bunun için ilk yapmanız gereken; kendinize zaman ayırmak.



Hayat kurtaran bir çağrı: #KendineZamanAyır

Amerikan Hastanesi, Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nda #KendineZamanAyır diyerek farkındalık yaratan bir çağrıda bulunuyor. Günümüzün yoğun temposunda, çoğu zaman kendimize zaman ayırmayı ihmal ediyoruz; oysa ki sağlığımız söz konusu olduğunda atmamız gereken en önemli adım, kendimizi dinlemek, bedenimizdeki değişiklikleri fark etmek. Kendimize ayırdığımız bu zamanlarda ayda 1 kez yapacağımız kendi kendine meme muayenesi ve yılda 1 kez düzenli doktor kontrolü ile sağlığımız için büyük bir fark yaratabiliriz.

Siz de sağlığınızı korumak için sadece Ekim ayında değil, her ay düzenli olarak kendinize ayırdığınız zamanda meme muayenenizi yapabilir, yılda 1 kez doktor kontrolüne giderek ileride karşılaşabileceğiniz olası sağlık sorunlarını önleyebilirsiniz. Kendi kendine meme muayenesi nasıl yapılır, öğrenmek içinse yine Amerikan Hastanesi’nin web sitesini ziyaret edebilir veya aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz.

Unutmayın; erken teşhis hayat kurtarır. Kendinize değer verin, kendinize zaman ayırın.

*Bu yazı Amerikan Hastanesi katkılarıyla hazırlanmıştır.





Saç kurutma ve şekillendirmede devrim yaratan bir yenilik: Dyson Supersonic Nural™

Teknolojinin hayatımızın her alanına dokunduğu yadsınamaz bir gerçek. Gelişen teknoloji, varlığını yaşamın her köşesinde hissettirmeye devam ederken gün geçtikçe işlerimizi daha da konforlu hale getiriyor. Anahtarsız çalışan arabalar, uzaktan kontrol edilebilen beyaz eşyalar, kapağını açmadan içini aydınlatan buzdolapları ve daha nicesi ile günlük işlerimizi çok daha hızlı ve pratik şekilde halledebiliyoruz. Peki ya daha fazlası olsa? Bu gelişen teknoloji yaşamlarımızı kolaylaştırmakla kalmayıp bizi daha iyi tanısa, kişisel tercihlerimizi daha iyi yansıtsa? Tıpkı sıkça gittiğimiz restoranda daha sipariş vermeden favori yemeğimizin hazırlanmaya başlaması ya da kuaförümüzün bize en çok yakışan saç kesimini hatırlaması gibi… İşte hem gelişen teknolojiyi kullanan hem de tercihlerimizi çok iyi tanıyan çığır açıcı akıllı bir saç kurutma makinesi artık bizimle: Dyson Supersonic Nural™.



Dyson’ın en akıllı saç kurutma makinesi Dyson Supersonic Nural™, aynı zamanda Dyson’ın en yeni şekillendirme teknolojisine sahip. Akıllı sensörleri sayesinde ısıyı ve hava akımını otomatik ayarlayan, saç derisini koruyan, ısı hasarını önleyen ve saç parlaklığını artıran, tüm bunları aşırı ısı olmadan yapabilen ve hızlı kurutma sağlayan Dyson Supersonic Nural™, saç bakım rutinlerinin yeni vazgeçilmezi olmaya aday. Üstelik uzun-kısa, kıvırcık düz, hiç fark etmez, her saç tipinin favorisi olacak. Bu kişiselleştirilmiş teknolojiyi kullanmanın saçlarınıza ve hayatınıza nasıl katkı sağlayacağını merak ediyorsanız, işte bilmeniz gerekenler:

Akıllı sensörler sayesinde saçınızı ve saç derinizi korur

Günlük saç bakım rutinimizde, en sık kullandığımız yardımcılardan biri şüphesiz ki saç kurutma makineleri. Ancak her gün -hatta bazen günde birkaç kez- yüksek ısıya maruz kalan saçların yıpranması kaçınılmaz. Aşırı ısı, sadece saçlarınıza değil saç derisine de zarar verir, saç tellerini yıpratarak saçın doğal parlaklığını kaybetmesine neden olur. Dyson Supersonic Nural™ akıllı sensörleri sayesinde saç derisine ve saç tellerine zarar vermeyen bir bakım sunuyor.

Kapsül aydınlatması, hava akımının sıcaklığını göstererek; mevcut ısı ayarını fark etmeniz için soğuk maviden canlı kırmızıya renk değiştiriyor. Saç derisi koruma modu aktifleştirildiğinde, Time of Flight sensörünü kullanarak mesafeyi ölçüyor ve ısıyı otomatik olarak ayarlıyor. Yani, saçınıza yaklaştıkça ısıyı düşürüyor. Bu sayede nem dengesini koruyarak saç direncini artırıyor ve saçın doğal parlaklığını ve rengini koruyor. Size de her zaman harika görünen saçlarla hazırlanıp evden çıkmak kalıyor.

Duraklatma algılama özelliği ile siz durduğunuzda makineniz de durur

Şüphesiz ki çoğumuzun günlük rutininde pek çok duraklama anı var. Sabah evden çıkmak için hazırlanırken birden çalan bir telefon, yemek yaparken diğer odadan seslenen çocuklar, dizinin en heyecanlı yerinde kesilen elektrik… Hayatın içinden daha pek çok örnek verilebilir. Ve bir şekilde bu anlar hayatın doğal akışında yerini bulur geçer. Peki ya saç kurutma makinemiz de bizimle aynı anda duraklayıp, ritmimizi anlayarak aynı anda hareket etse nasıl olurdu?



İşte Dyson Supersonic Nural™ tam da bunu yapıyor. Duraklatma algılama özelliği sayesinde makineyi kullanmayı bırakıp bir yere koyduğunuzda, hareket algılayıcı ivmeölçer ile durumu fark ediyor. Ve otomatik olarak ısıtıcıyı devre dışı bırakıp, hava akımını ve gürültüyü azaltıyor. Keşke etrafımızdaki herkes ve her şey, Dyson Supersonic Nural™ gibi bizi anlasa ve ayak uydursa… Hayatın ritmini böyle yakalamak çok daha kolay olmaz mıydı?

Kısacası, saçı kurutmak ve şekillendirmek artık çok daha kolay; Dyson Supersonic Nural™ çok hızlı, çok akıllı. Siz de saçlarınıza hak ettiği değeri sunmak istiyorsanız saç bakımını, en akıllı teknoloji ile buluşturan Dyson Supersonic Nural™ ile tanışmak için hemen tıklayın.

*Bu yazı Dyson katkılarıyla hazırlanmıştır.





“Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” için başvurular başladı

İnsanlığın varoluşundan bu yana kadınlar, toplumda pek çok ilham veren, güçlü roller üstlendi. Her ne kadar toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların mücadelesini her dönemde zorlaştırmış olsa da; günümüzde kadınlar iş hayatından siyasete, eğitimden medyaya toplumun pek çok alanında yer almaya, seslerini duyurmaya ve görünürlüklerini güçlendirmeye devam ediyorlar. Artık başarılı kadın hikayelerinin pek çok örneği var; özellikle de girişimcilik sektöründe.



Kadınlar girişimcilik dünyasına isimlerini altın harflerle yazdırmaya ve pek çok farklı sektörde muhteşem izlere imza atmaya devam ettikçe, kadın girişimcilerin hikayelerini paylaşmalarına aracı olacak pek çok etkinlik ve yarışma düzenleniyor. Böylelikle hem kadınların girişimcilik konusunda daha aktif olmalarına hem de ilham verici hikayelerini diğer kadınlarla paylaşmalarına olanak sağlanıyor. Bu yarışmaların ilki ve en köklülerinden biri de Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması.

 “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması, kadın girişimcilerin çevrelerinde yarattığı farka ve faydaya da odaklanırken, girişimcilikteki başarısını Türkiye’ye duyuran kadınların başka kadınlara katkı sağlama konusundaki motivasyonlarını da artıyor. Kadın girişimcileri ve kooperatifleri, büyük bir heyecanla gerçekleşen jüri değerlendirmesi sonucu belirlediğimiz birincilerden biri olması için Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’na başvurmaya davet ediyoruz.” – Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Sibel Kaya

Garanti BBVA, Ekonomist Dergisi ve KAGİDER iş birliğiyle: Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması

Türkiye’de, kadın girişimcilere yönelik çeşitli çalışmalar yürüten ilk özel banka olan Garanti BBVA, girişimcilik konusuna büyük önem veren, konuyu sayfalarına taşıyan Ekonomist Dergisi ve Türkiye’de kadın girişimciliği ve liderliğini geliştirmeyi hedefleyen sivil toplum örgütü KAGİDER’in iş birliğiyle 2006 yılından bu yana kesintisiz olarak gerçekleşen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” bu yıl 18. kez düzenleniyor.

Yarışmada başvurular, Türkiye’nin Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi ve Türkiye’nin Kadın Kooperatifi olmak üzere 5 kategoride değerlendiriliyor.



Yarışmanın kazananları ise Şubat ayında yapılacak olan ödül töreni ile açıklanacak. “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” ödülünü alacak girişimci 250.000 TL, “Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi” ve “Türkiye’nin Kadın Kooperatifi” kategorilerinin birincileri ise 200 biner TL’lik ödülün sahibi olacak.

“Kadın girişimciliğinin sürdürülebilir kalkınmaya olan etkisini görmek ve bu başarıları ödüllendirmek bizim için büyük bir mutluluk. Kadın girişimcilerin ekonomiye kazandırdığı değer, ülkemizin geleceği için büyük önem taşıyor. Yarışmaya katılacak tüm kadınlara başarılar diliyorum. Hep birlikte, kadınların gücünü daha da ileriye taşıyacağız.” – KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu

2025 yılının kadın girişimcisi siz olabilirsiniz

Hikayenizle tüm kadınlara ilham olmak ve başarılarınızı tüm Türkiye’ye duyurmak istiyorsanız; 15 Kadım 2024 tarihine kadar www.garantibbvakadingirisimci.com adresindeki formu doldurarak yarışmaya başvurabilirsiniz.

“Türkiye’de kadının ekosisteme katkısını daha da artırmayı, girişimci kadınları cesaretlendirmeyi amaçladığımız bu yarışma önemli bir aşama kaydetti. 17 yılda 45 bin başvuru olmamız, yıllar içinde kategori sayısının bir iken geçen yıl itibarıyla beşe çıkması çok kıymetli. Ekonomist dergisi, Garanti BBVA ve KAGİDER olarak kadın girişimcilerimizi yarışmamıza davet ediyoruz.” –Ekonomist Dergisi Yayın Yönetmeni Talip Yılmaz





İlgili Makale