X

Mevsim geçişlerinde eklem ve kas ağrılarına dikkat

Mevsim geçişleri, doğada olduğu kadar bedenlerimizde de pek çok değişime sebep oluyor. Bunların en başında, üst yolunum yollarına ilişkin birtakım sorunlar gelse de özellikle bel ve boyun ağrıları gibi kas şikayetleri de mevsim geçişlerinde kendini gösteriyor. Ortopedi ve Travmatoloji Hekimi Op. Dr. Evren Fehmi Atay, mevsim geçişlerinde, özellikle eylül-ekim ve mayıs-haziran ayları arasında terlemenin başlaması ve sona ermesiyle bel-boyun ağrılarında artış meydana geldiğini söylüyor ve vücut tarafından korunma altına alınan bazı mineraller nedeniyle, kalsiyum-magnezyum dengesizlikleri gibi sorunların oluştuğuna da dikkat çekiyor.

Düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenmenin önemi

Kış uykusu dürtüsünün insanlar da dahil olmak üzere tüm canlılarda bulunduğuna dikkat çeken Op. Dr. Evren Fehmi Atay, “Vücudumuz eylül ayından itibaren kış uykusuna girme hazırlığı yaparak tüketimini minimum düzeye indiriyor. Mayıs ayından itibarense vücudun uyanma ve kışa hazırlık süreci başlıyor. Yani metabolizmanın mevsimsel harekete uyum sağlaması nedeniyle vücut deposunda elektrolit ve element dengesizlikleri oluşuyor. Tüm bu etkenler bir araya geldiğinde sırt ve boyun ağrılarıyla birlikte vücudun belli noktalarında tutulmalar görülebiliyor. Ayrıca derin uykularda bacaklara kramp girme şikayetlerinde de artış yaşanıyor.” diyor.

Mevsim geçişlerinde eklem ve kas ağrılarından muzdarip olmamak için düzgün ve dengeli beslenmeye dikkat etmek gerektiğini belirten Op. Dr. Evren Fehmi Atay, şunları söylüyor: “Mevsim geçişlerinde sık sık kramplarla mücadele ediyorsanız yaşınıza, vücut yapınıza ve genel sağlık durumunuza bağlı olarak düzenli bir şekilde spor yapmanız büyük önem taşıyor. Ancak spor aktivitelerini abartmamaya özen göstermelisiniz. Vücudunuzu zorlamadan, yaşınıza ve günlük yaşamınıza uyum sağlayan spor faaliyetlerine yönelmelisiniz. Mevsim geçişlerinde eklem ve kas ağrılarına maruz kalmamak için vücudun ihtiyaç duyduğu kalsiyum, magnezyum, B vitamini ve D vitamini takviyesi de son derece önemli. Güneş görme şansınız azsa yani doğal yollarla D vitamini alamıyorsanız D vitamini takviyelerine başvurabilirsiniz. Bunun yanı sıra beslenmenizde C vitamini bulunmasına ve bol miktarda su içmeye de özen göstermelisiniz. Özellikle yaz mevsimiyle birlikte terlemenin artması vücudun su kaybetmesine yol açıyor. Bu suyu vücuda geri kazandırmak için gün içinde bol miktarda sıvı tüketmek gerekiyor.”

72 saatten uzun süren ağrılara dikkat!

Kas ve eklem ağrısından yakınan bir bireyin hangi durumlarda uzmana başvurması gerektiğine açıklık getiren Op. Dr. Evren Fehmi Atay, “Kas ve eklem ağrısının bir hastalık olarak nitelendirilebilmesi için 72 saat boyunca ağrının devam etmesi gerekiyor. Bu süre zarfında ağrı geçmiyorsa en yakın tarihe randevu alarak bir doktor kontrolünden geçmelisiniz. Fakat sabah uyandığınızda beliniz, sırtınız veya boynunuz ağrıyorsa ve birkaç saat içinde bu ağrı geçiyorsa panik olmanıza gerek yok. Bu ağrılar muhtemelen yatış pozisyonundan veya ağır bir eşya taşımaktan kaynaklanıyor olabilir. Kısacası 72 saati geçen şikayetleri ciddiye alarak harekete geçmeniz gerekiyor. Ayrıca her sabah uyandığınızda başınız ağrıyorsa ya da her araba yolculuğunun ardından beliniz ağrıyorsa yani tekrarlayan bir ağrıya sahipseniz yine bir hekim kontrolünden geçmeniz büyük önem taşıyor.” diyor.

Soğuk algınlığıyla birlikte vücutta oluşan kırgınlık, halsizlik, kas ve eklem ağrıları için endişelenmemek gerektiğini vurgulayan Op. Dr. Evren Fehmi Atay, “Bu tip ağrılar hastalığın sona ermesiyle geçer. Ancak hastalığınız bittiği halde eklem ağrılarınız devam ediyorsa farklı bir sorunla karşı karşıya olabilirsiniz. Bu durumda da alanında uzman bir hekime görünmeniz faydalı olacaktır.” diye ekliyor.

Hangi takviyeler kullanılmalı?

Vitamin takviyeleri hakkında önemli uyarılarda bulunan Op. Dr. Evren Fehmi Atay, vücudun ihtiyaç duyduğu vitaminleri ve mineralleri karşılayabilmek için doğal ve dengeli beslenmek gerektiğine dikkat çekiyor. Doğal ve dengeli beslenmenin yetersiz kaldığı durumlarda ek gıda takviyelerine başvurulabileceğini söyleyen Op. Dr. Evren Fehmi Atay, “Bir ortopedist olarak yeteri kadar D vitamini, kalsiyum ve magnezyum almanın çok önemli olduğunu söyleyebilirim. Ancak alınan her kalsiyumun kemik gelişimini etkilemediğini de belirtelim. Nitekim hastanın yaşı ve sahip olduğu hastalıklar da bu konuda büyük bir rol üstleniyor. Örneğin; menopoz döneminin ardından oral yolla alınan kalsiyum takviyesi kemik gelişimine doğrudan katkı sağlayamıyor. Menopozdan sonra östrojen hormonun azalmasıyla birlikte kalsiyumun kemik üzerindeki etkisi de düşüyor. Bu nedenle menopoz atlatan kadınlar için farklı destek takviyeleri gerekebiliyor. Buna kadın doğum uzmanı, ortopedist ve fizik tedavi uzmanı ortak bir şekilde karar veriyor. Sözün özü, hastaların kendi kendilerine takviye gıda kullanmalarını önermiyorum. Ancak hekim tavsiyesiyle takviye gıda tüketimine başlanabilir.” diyerek sözlerini tamamlıyor.

İlginizi çekebilir: Boyun kaslarınızı esnetmenize yardımcı olacak en etkili boyun egzersizleri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale