Bu hafta bir öz eleştiri yapmak istedim. Yakın zamana kadar bir makaleyi çok akıcı bir şekilde yazabilirken, son zamanlarda eskisi kadar akıcı olamadığımı hatta birçok kelimeyi unuttuğumu fark ettim. Bu sıkıntımı bir arkadaşımla paylaştığımda ise aynı durumun kendisinde de olduğunu söyledi. Bunu takip eden zamanda çevremdeki birçok kişide özellikle kelime dağarcığı konusunda sıkıntı yaşandığını gözlemleyince, bunun hepimizi içine alan ortak bir problemden kaynaklandığını anladım; hepimiz sosyal medya zehirlenmesi yaşıyorduk!
Bir ay içinde en az iki hatta üç kitap bitirirken son zamanlarda okumaya ayırdığım zamanı sosyal medyada geçirdiğimi anladım. Haberler, mesleki paylaşımlar, sosyal çevrenin paylaşımları.. hemen hepsi kitabın önüne geçmiş vaziyetteydi. Kitap okuma sayesinde eskiden beri övündüğüm akıcı konuşma ve zengin kelime hazinem tükenmek üzereydi.
Bu konu üzerine düşündükçe durumun aslında daha da vahim olduğunu gördüm ve kendi kendime şunu sordum: En son ne zaman bir arkadaşınla beraberken telefonuna hiç bakmadın? Cevap, yüzümün kızarmasına sebep oldu. Çünkü sosyal medya yüzünden yanımızdan ayıramadığımız telefonumuza bağımlı hale gelmiş haldeydik. Gittiğimiz yeri paylaşmadan tadına varamamayı, beraber olduğumuz insanlarla selfie çekmeden konuşamamayı öğrenmiş durumdaydık. Ve maalesef beyin dediğimiz muhteşem ötesi organ bize o kadar çabuk tepki göstermiş ki, adeta bizi cezalandırırcasına en kolay kelimeleri bile unutturmuştu bize.
Tüm bunları fark ettim, üzüldüm ve zararın neresinden dönersem kardır diye düşünüp hemen kendimi sosyal medya zehrinden kurtarma planı yaptım. Şu an dördüncü haftamdayım ve beynim bana teşekkür edercesine verdiği cezayı hafifletmeye başladı. Yeniden -henüz eskisi kadar olamasam da- akıcı konuşmaya ve yazmaya başladım. Unutkanlığım azaldı ve en önemlisi mental olarak kendimi çok daha zinde hissediyorum. Siz de aynı dertten muzdaripseniz ve bir an önce kurtulmak istiyorsanız şu tavsiyeleri bir uygulamanızı öneririm. Umarım kısa sürede zehri beyninizden atarsınız.
Dengeleyin.
Öncelikle bir gün içinde kaç saatinizi sosyal medyaya, kaç saatinizi kitap (makale, dergi, vs.) okumaya ayırdığınızı düşünün ve bu süreleri bir yere not edin. Eğer sosyal medyaya ayırdığınız süre daha fazlaysa her gün için 5 dakikayı sosyal medya hanesinden alıp kitap okuma hanesine koyun.
Hedef belirleyin.
Bir önceki madde size uygun gelmediyse, öncelikle kendinize hedef belirleyin. Her gün en rahat saatinizde -ki bu genelde akşam saatleri olur- en az 10 sayfa okumayı hedefleyin. Belirlediğiniz süre boyunca belirlediğiniz miktarda okuyun ve gün geçtikçe sayfa sayısını arttırmaya başlayın. Burada önemli olan kısım şu, örneğin 1 hafta boyunca her gün 10 sayfa okumayı hedeflediyseniz 10 sayfada kalmalısınız. Devam etmek isterseniz bir süre sonra motivasyonunuzu kaybedebilirsiniz. Sayfa sayısını adım adım arttırmak çok daha yararlı.
Telefon detoksu yapın.
Sosyal ortamlarda çok önemli bir durum olmadıkça telefonunuzu çıkarmayın. Hatta yanınızdaki insanlardan da aynısını yapmalarını rica edin. Bunu bir oyun olarak da görebilirsiniz. İlk başlarda konuşacak konu bulamasanız da, zamanla konuşma süresinin artacağına emin olabilirsiniz.
Beyninizi zorlayın.
Beyin, zorlanmayı seven bir organdır. Haftada iki kez aynanın karşısında geçin ve istediğiniz bir konu hakkında 1 dakika boyunca ‘şey’ kelimesini kullanmadan konuşmaya çalışın. 1 dakika, okuyunca kısa gibi gözükebilir ama uygulayınca şaşıracaksınız. Eğer 1 dakika sizin için kolaysa 3 dakikaya da çıkarabilirsiniz.