X

Meme ucu ağrısı neden olur?

İnsan bedeni tüm uzuvlarıyla birlikte çalışan, kapsamlı ve iç içe geçmiş, birbirine bağlı süreçlerin işlediği karmaşık bir sistem. Ve bu sistemde bir şeyler yolunda gitmediğinde çeşitli belirtiler açığa çıkabilir. Pek çok semptom, bize vücudumuzda neyin yanlış gittiğine dair ipucu verebilir. Kadın bedenindeki olumsuz sinyallerden biri de meme ucu ağrısı. Yalnızca anlık bir rahatsızlık hissi vermesinin ötesinde, meme ucu ağrısı çeşitli sorunların da belirtisi olabilir. Dolayısıyla, bu konuda bilinçli bir yaklaşım benimsemek, meme ucu ağrısını önemsemek ve bu acının ardındaki nedenleri öğrenerek uygun tedaviye başlamak kritik bir öneme sahip. Hemen hemen her kadının yaşamının belli dönemlerinde yaşadığı bu sorunun neye işaret edebileceğini, olası nedenlerini yazımızın devamında bulabilirsiniz. Eğer siz de zaman zaman neden meme uçlarım ağrıyor diyorsanız, cevapları yazımızda okuyabilirsiniz. İşte meme ucu ağrısının nedenleri:

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Hormonal değişiklikler

Uzmanlara göre, hormonal değişiklikler, meme ucu ağrısının en yaygın nedenleri arasında. Adet dönemi öncesinde meme ağrısı ve hassasiyeti yaşamak, hemen hemen her kadın için bu döngünün kaçınılmaz bir parçası olabilir. Adet döngüsünün neden olduğu hormon değişikliklerinin yanı sıra hamilelik ve emzirme döneminde de kadın vücudunda pek çok hormonal değişim meydana gelir ve bu değişimler, meme uçlarında ağrı ve acıya sebebiyet verebilir. Hormonal dalgalanmalar, meme ucu ağrısının ilk akla gelen sebepleri arasındadır. Dolayısıyla adet döneminde iseniz, gebelik veya lohusalık sürecinden geçiyorsanız yaşadığınız meme ucu ağrısı, hormonlarınızdaki yükselme ve düşüşlerden kaynaklanıyor olabileceğinden endişelenmenizi gerektiren bir durum olmayabilir. Ancak, her zaman doğru tanı, teşhis ve tedavi için bir uzmana danışmanız en iyisidir.

Emzirme, yanlış veya aşırı temas

Emzirme döneminde, pek çok anne meme ucu hassasiyeti ve meme ucu ağrısı yaşayabilir. Bunun nedeni bebeğin meme ucunu kavrama şekli ve ısırma gibi bir alışkanlığına sahip olması olabilir. Eğer bebeğiniz emerken yalnızca meme ucunu tutuyor, areolanın yani meme ucu çevresinin tamamını kavramıyorsa, bu durum meme uçlarına zarar verebilir ve emzirmeyi acı verici bir hale getirebilir. Dolayısıyla doğru emzirme pozisyonu ve meme ucunu iyileştirici öneriler için doktorunuzdan destek alabilirsiniz. Bu durum genellikle geçicidir ve emzirmenin ilk birkaç haftasından sonra normale dönebilir. Öte yandan, süt sağarken yanlış boyutta bir göğüs pompası kullanmak da meme ucu ağrısına neden olabilir. Doğru bir göğüs pompası seçmek bu sorunun üstesinden gelmenizi sağlayabilir. Doktorunuza ya da bir emzirme danışmanına sorabilir, destek alabilirsiniz.

Cinsel aktivite veya fiziksel temas da meme ucu ağrısının bir başka nedeni olabilir. Meme uçlarının aşırı sürtünmesi, çekilmesi ya da sıkıştırılması tahrişe neden olabileceğinden dolayı ağrı ve acı ortaya çıkabilir. Bu nedenle bu rahatsızlığa neden olan davranış ve temaslara ara verilmesi, meme ucunun iyileşmesini hızlandırabilir.

Alerjik reaksiyonlar ve dermatolojik rahatsızlıklar

Meme ucu, çok sayıda sinir ucuna sahip olduğundan dolayı oldukça hassas bir yapıya sahip, dolayısıyla cildin diğer kısımlarından daha yoğun bir şekilde çevresel faktörlerden etkilenebilir ve tepki verebilir. Parfümler, kremler, sabunlar, tüy dökücü kremler veya ağda bantları, kumaşlar, çamaşır deterjanları veya yumuşatıcılar, meme uçlarında alerjik reaksiyonlara neden olabilir, bu da ağrı, sızı, kaşıntı ve kızarıklık gibi belirtilerin ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir.

Öte yandan, egzama ya da sedef hastalığı gibi bir cilt rahatsızlığınız varsa, atopik bir cilde veya genel olarak çok kuru, hassas bir cilt yapısına sahipseniz, meme ucu ve çevresi de dahil olmak üzere çatlak, kızarıklık, döküntü, pul pul görünüm, cilt lekeleri gibi problem yaşıyor olabilirsiniz. Tüm bunlar meme uçlarında acıya neden olabilir. Dolayısıyla hem cilt tipinize uygun ürünler kullanmak hem de bu tür rahatsızlıkların oluşmasını önlemek için en doğru tedavi yöntemleri için bir dermatoloji uzmanına danışabilir, en uygun bakım ürünlerini kullanabilirsiniz.

Yanlış iç çamaşırı ve kıyafet seçimi

Bazı kumaş türleri, bazı cilt yapılarına uygun olmayabilir, dolayısıyla kaşıntı, kızarıklık gibi alerjik semptomların açığa çıkmasına ve buna bağlı olarak meme ucunda yanma, batma, acı gibi olumsuzluklara neden olabilir. Ancak, kumaş türünün yanı sıra özellikle sütyen, atlet gibi iç çamaşırlarında ve spor kıyafetlerinde yanlış beden veya özellikler tercih etmekte bu sorunları tetikleyebilir. Örneğin, çok gevşek ya da sıkı sütyen takıyorsanız, spor kıyafetleriniz aşırı terlemenize neden oluyor, cildinizi tahriş ediyor ve irritasyona neden oluyorsa, meme uçlarınızda rahatsız edici belirtilerle karşılaşabilirsiniz. Bedeninize tam uyan iç çamaşırları ve kıyafetleri tercih etmeli, terletmeyen spor giyim ürünlerini önceliklendirmeli ve özellikle yoğun ter attıran egzersizler yapıyorsanız, meme uçlarınızın terden aşınmasını ve zarar görmesini önlemek için meme ucu bantları kullanmayı deneyebilirsiniz. Bebek pudrası kullanmak da memelerinizde terden ötürü oluşacak tahrişi önleyebilir. Her zaman nefes alan kumaşları tercih etmeyi de unutmayın.

Enfeksiyonlar

Sürtünme, alerjik reaksiyon, kızarıklık, tahriş gibi nedenlerden dolayı hassaslaşan, kanayan veya çatlamış meme uçlarının enfeksiyon riski çok daha yüksektir, dolayısıyla doğru önlemler alınmazsa bu tür olumsuz semptomlar, daha ciddi enfeksiyonlara da neden olabilir. Mantar enfeksiyonu, pamukçuk, mastit gibi bakterilerin çoğalması ve yayılması ile açığa çıkan deri enfeksiyonları memede görülebilir. Bu da daha büyük bir hassasiyete ve sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle emzirme dönemlerinde de enfeksiyon riski yüksektir. Bu nedenle vakit kaybetmeden bir uzmandan destek alınması, gerekliyse antibiyotiklerle tedaviye başlanması önemlidir. Aksi halde apse oluşumu görülebilir ve daha büyük meme sağlık sorunlarına yol açabilir. Meme ucu ağrısı ile birlikte ateş veya titreme gibi semptomlar da kendini gösteriyorsa, hiç zaman kaybetmeden doktora başvurulması gerekir.

Kanser ve Paget hastalığı

Bazı meme ucu ağrıları ve diğer meme üzerindeki semptomalar, kanser gibi ciddi bir sağlık sorununun da belirtisi olabilir. Ancak, her meme ucu ağrısı veya meme hassasiyeti, kanser belirtisi değildir. Genellikle yalnızca bir memeyi ve meme ucunu etkileyen olumsuz durumlar, kanser riskini taşıyor olabilir. Paget hastalığı da sıklıkla memedeki tümörlerle ortaya çıkan ve meme ucunu da ilgilendiren bir kanser türüdür. Meme ucundan sarımsı veya kanlı akıntı gelmesi, karıncalanma hissi, meme ucu ve areola çevresinde kırmızımsı, pul pul ve kabuklu cilt görünümü gibi belirtiler, Paget hastalığının habercisi olabilir, ancak altında farklı sebepler de bulunabilir. Dolayısıyla en doğru tanı ve teşhis için mutlaka doktora başvurulması gerekir.

Son olarak kullanılan birtakım ilaçlar da memelerde hassasiyete neden olabileceği için meme uçlarında ağrı veya acıya neden olabilir. Bu gibi zamanlarda semptomların yoğunluğunu ve sıklığını gözlemlemek, bir uzmana danışmak ve gerekirse alternatif ilaç tedavilerine geçiş yapmak önemlidir.

Meme ucu ağrısı, pek çok kadının hayatının belli bir döneminde veya çeşitli dönemlerde deneyimleyebileceği bir sağlık sorunu olduğundan altında yatan nedenler araştırılmalı ve doğru bir tedavi yöntemi izlenmelidir. Bunun yanı sıra alerjik reaksiyonlara neden olabilecek kumaş, parfüm, deterjan gibi çevresel faktörler iyileştirilmeli, doğru bakım ürünleri kullanılmalı ve bedene uyan kıyafetler seçilmelidir. Kadınlarda meme sağlığı ile ilgili daha fazla yazıya göz atmak isterseniz aşağıdaki başlıklarımıza da tıklayabilirsiniz:

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Kaynaklar: clevelandclinic, medicalnewstoday, webmd

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Aldığımız iki nefesten biri denizden: #MaviNefesProjesi

Denizler, gezegenimizin kalbinde atan en önemli yaşam kaynakları. Sadece tatil rotalarını ya da en şahane manzaraları süslemekle kalmayan bu su ve hayat kaynaklarımız, gezegenimizin dengesi ve canlı yaşamlarının devamı için de kritik bir rol sahibi. Çünkü, ihtiyaç duyduğumuz oksijenin yarısından fazlası denizlerden geliyor. Ancak, denizlerimizin karşı karşıya olduğu tehditler, ekosistemin geleceğini tehlikeye atıyor.



İklim değişikliği, çevre kirliliği, insan müdahaleleri, plastik atıklar, petrol sızıntıları veya müsilaj gibi pek çok faktör, denizleri kirletmekle kalmıyor geleceğimizi de adım adım yok etmeye başlıyor. Çünkü denizlerdeki kirlilik, hem denizdeki hem de karadaki canlı yaşamını tehdit ediyor ve ekosistemin dengesini bozarak gezegenimizin geleceğinden çalıyor.

Denizlerimizin ve gezegenimizin karşı karşıya olduğu tehditler karşısında sessiz kalmayan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/TURMEPA iş birliğiyle sürdürdüğü Mavi Nefes Projesi ile bu yıl da denizlerimize, yani yaşam kaynağımıza, sahip çıkıyor. Mavi Nefes Projesi, başta plastikler olmak üzere deniz çöplerinin toplanmasına ve deniz ekosisteminin korunmasına katkı sağlıyor ve denizlerimizdeki oksijen kaynakları olan deniz çayırlarını ve mercanları çoğaltıyor.

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.”

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.” misyonuyla yola çıkan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile birlikte hem deniz kirliliğini azaltmak hem de denizlerdeki biyoçeşitliliği korumak ve deniz ekosistemini rehabilite etmek için uzun soluklu bilimsel koruma ve izleme çalışmaları yürütüyor.

Mavi Nefes Projesi kapsamında Eylül 2021-Haziran 2024 döneminde Marmara Denizi, Adrasan ve Van Gölü’nde yaklaşık 200 bin kişinin günlük üretimine eşit 230 ton katı ve sıvı atık toplandı, uygun olan atıkların geri dönüşüme kazandırılması içinse çalışmalar sürüyor.



Projenin eğitim ayağında ise deniz temizliği konusundaki farkındalığı artırmak amacıyla ortaokul öğrencilerine ve öğretmenlerine denizlerin önemi, deniz ekosisteminin korunması ve sürdürülebilir su kaynakları için bireysel sorumluluklar konularında eğitimler veriliyor. Mavi Nefes Eğitim Otobüsü ve çevrim içi eğitimlerle 3 yıl boyunca 8 ilde yaklaşık 80 bin öğrenciye ulaşıldığı biliniyor.

Bu başarılı iş birliği, hem denizlerimize hem de gezegenimize hayat verirken; temiz denizlerin, sağlıklı ve uzun ömürlü bir yaşamın temelini olduğunu da bir kez daha bizlere hatırlatıyor. Denizlerdeki deniz çayırlarını ve mercanları koruyup çoğaltmak için çalışmaların sürdürüldüğü Mavi Nefes Projesi sayesinde “aldığımız iki nefesten biri denizden” diyen Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile tertemiz ve sağlıklı yarınların kapısını aralıyor. Bu başarılı iş birliğinden ilham alarak geleceğimizden çalmak yerine geleceğimizi korumak için çalışmak ve denizlerin yaşam kaynağımız olduğunu her an hatırlamak ve hatırlatmak, hepimizin yarınlarımıza yapacağımız en büyük yatırım.

*Bu yazı Garanti BBVA katkılarıyla hazırlanmıştır.



Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.



Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.

Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sofralarda sürdürülebilir şıklığın yeni adı: Porland Re-Gen

Doğaya olan etkimiz, her gün attığımız adımlarla yeniden şekilleniyor. Günlük yaşamımızda aldığımız kararlar, tüketim alışkanlıklarımız ve yaşam tarzımız, doğa üzerinde hiç silinmeyecek izler bırakıyor, üstelik bu izler günden güne daha da derinleşiyor. Ulaşım tercihlerimizden yeme-içme alışkanlıklarımıza, satın aldığımız ürünlerden şehir hatta ülke dışından verdiğimiz siparişlere kadar hayatımızın her alanında karşımıza çıkan bu etki, yani karbon ayak izimiz, aynı zamanda günlük yaşamda kullandığımız eşyalarla da yakından ilişkili. Ne yediğimiz, ne içtiğimiz kadar yediklerimizi-içtiklerimizi nasıl tükettiğimiz de karbon ayak izimiz üzerinde etki sahibi.



Bu durumun farkında olan ve çevre bilinciyle hareket eden Porland, kırık porselenleri yeniden hayata döndüren Re-Gen Koleksiyonu ile sürdürülebilirlik anlayışını bir adım daha ileriye taşıyor ve dünyada bir ilke imza atıyor. Dünyaya karşı sorumluluk ilkesini odağına alarak üretim süreçlerini yürüten Porland, bu yenilikçi adımıyla bize de gezegenimize olan sorumluluklarımızı bir kez daha hatırlatıyor. İklim krizine karşı geliştirdiği iş modeli sayesinde çevre dostu üretim ve sıfır atık felsefesini benimseyen vizyoner marka, Re-Gen Koleksiyonu ile hem sofraları iyi tasarımla buluşturuyor hem de daha sürdürülebilir bir dünya için yeni şanslar yaratıyor.

Kırık porselenlerden geleceğe: Daha sürdürülebilir bir dünya

Re-Gen ile artık kırık porselenler, sıradan bir atık olmaktan çıkıyor ve yeniden işlenerek hem doğaya hem insana hem de gezegenimize dost bir anlayışı temsil ediyor. Doğayla her şekilde uyumlu, sosyal açıdan faydalı, toplumsal olarak kapsayıcı ve kültürel bağlamda sürdürülebilir bir yaklaşımın öncüsü olan Re-Gen Koleksiyonu, ayrıca tamamen doğal bileşenlerle üretildiği için bakteri ve mikrop barındırmıyor. Dayanıklı ve uzun ömürlü olmasının yanı sıra sağlıklı bir kullanım deneyimi de sunuyor.

Böylece, koleksiyonda yer alan her bir parça sadece bir tabak ya da kupa olmaktan öte, doğaya saygılı ve sürdürülebilir bir yaşam döngüsünün parçası haline geliyor ve gezegenimize olan borcumuzu ödeme yolunda atılmış küçük ama etkili bir adımı simgeliyor.

Doğanın estetik yansıması, sofralara taşınıyor

Porselenin yeniden hayat bulduğu bu koleksiyon, Salda, Ontario, Birdsong ve One and Only isimli dört farklı tasarımdan oluşuyor ve ömürlük desen garantisiyle de zarafetini uzun yıllar koruyor. Re-Gen, sadece estetik açıdan harikalar sunmakla kalmıyor, aynı zamanda çevresel sorumluluğun mükemmel bir örneği olma misyonunu da üstlenerek döngüsel ekonomiye katkı sağlıyor.



Koleksiyonda yer alan her bir parça, doğanın izlerini üzerinde taşıyor. Doğanın sakinliğini, huzurunu, zarafetini yansıtan bu parçalar, sağlıklı, şık ve sürdürülebilir sofralar sunarken sadece bugünü değil, yarını da düşünerek hareket etmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Ve günlük hayatın içerisinde çoğu zaman fark etmediğimiz küçük tercihlerin bile ne kadar büyük öneme sahip olduğunu gösteriyor.

İlhamını doğadan alan Re-Gen Koleksiyonu’nun bir parçası olan Salda, Türkiye’nin güneydoğusunda bir volkanik krater gölü olan Salda’nın eşsiz kumsalını yansıtırken; Kanada’nın en güzel eyaletlerinden Ontario’nun masmavi göllerinden esinlenilerek yaratılan Ontario ise mavinin her tonunda derinleştirici bir etki sunuyor. Öte yandan, kuş seslerinin doğadaki varlığını temsil eden yaprak, çiçek ve kuş motifleriyle bezeli Birdsong ise huzur ve mutluluk duygularını sofralarda ön plana çıkarıyor. Gökyüzünün en ihtişamlı halini yansıtan One and Only tasarımları ise göz alıcı renkleriyle doğanın büyülü dokunuşlarını sofralara taşıyor. Karbon emilimini azaltma amacıyla tasarlanan ve güncel teknolojiler kullanılarak üretilen bu koleksiyon, porselen atıklarını sanatla buluştururken geleceğe de şekil veriyor.

Geçen bir yıldaki sürdürülebilirlik çalışmalarıyla 61 ton plastik, 169 ton kağıt, 80 ton ahşap, 80.800 ton su, 301 ton porseleni geri kazandıran Porland, bu sayede 735 ton CO2 emisyonunun engellenmesine öncülük etti. Sürdürülebilirliğe sağladığı katkılarla sektörün öncüsü olan ve ilklere imza atan Porland’ın ilham verici Re-Gen Koleksiyonu’nu daha yakından keşfetmek için hemen tıklayın.

*Bu yazı Porland katkılarıyla hazırlanmıştır.



“Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” için başvurular başladı

İnsanlığın varoluşundan bu yana kadınlar, toplumda pek çok ilham veren, güçlü roller üstlendi. Her ne kadar toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların mücadelesini her dönemde zorlaştırmış olsa da; günümüzde kadınlar iş hayatından siyasete, eğitimden medyaya toplumun pek çok alanında yer almaya, seslerini duyurmaya ve görünürlüklerini güçlendirmeye devam ediyorlar. Artık başarılı kadın hikayelerinin pek çok örneği var; özellikle de girişimcilik sektöründe.



Kadınlar girişimcilik dünyasına isimlerini altın harflerle yazdırmaya ve pek çok farklı sektörde muhteşem izlere imza atmaya devam ettikçe, kadın girişimcilerin hikayelerini paylaşmalarına aracı olacak pek çok etkinlik ve yarışma düzenleniyor. Böylelikle hem kadınların girişimcilik konusunda daha aktif olmalarına hem de ilham verici hikayelerini diğer kadınlarla paylaşmalarına olanak sağlanıyor. Bu yarışmaların ilki ve en köklülerinden biri de Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması.

 “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması, kadın girişimcilerin çevrelerinde yarattığı farka ve faydaya da odaklanırken, girişimcilikteki başarısını Türkiye’ye duyuran kadınların başka kadınlara katkı sağlama konusundaki motivasyonlarını da artıyor. Kadın girişimcileri ve kooperatifleri, büyük bir heyecanla gerçekleşen jüri değerlendirmesi sonucu belirlediğimiz birincilerden biri olması için Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’na başvurmaya davet ediyoruz.” – Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Sibel Kaya

Garanti BBVA, Ekonomist Dergisi ve KAGİDER iş birliğiyle: Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması

Türkiye’de, kadın girişimcilere yönelik çeşitli çalışmalar yürüten ilk özel banka olan Garanti BBVA, girişimcilik konusuna büyük önem veren, konuyu sayfalarına taşıyan Ekonomist Dergisi ve Türkiye’de kadın girişimciliği ve liderliğini geliştirmeyi hedefleyen sivil toplum örgütü KAGİDER’in iş birliğiyle 2006 yılından bu yana kesintisiz olarak gerçekleşen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” bu yıl 18. kez düzenleniyor.

Yarışmada başvurular, Türkiye’nin Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi ve Türkiye’nin Kadın Kooperatifi olmak üzere 5 kategoride değerlendiriliyor.



Yarışmanın kazananları ise Şubat ayında yapılacak olan ödül töreni ile açıklanacak. “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” ödülünü alacak girişimci 250.000 TL, “Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi” ve “Türkiye’nin Kadın Kooperatifi” kategorilerinin birincileri ise 200 biner TL’lik ödülün sahibi olacak.

“Kadın girişimciliğinin sürdürülebilir kalkınmaya olan etkisini görmek ve bu başarıları ödüllendirmek bizim için büyük bir mutluluk. Kadın girişimcilerin ekonomiye kazandırdığı değer, ülkemizin geleceği için büyük önem taşıyor. Yarışmaya katılacak tüm kadınlara başarılar diliyorum. Hep birlikte, kadınların gücünü daha da ileriye taşıyacağız.” – KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu

2025 yılının kadın girişimcisi siz olabilirsiniz

Hikayenizle tüm kadınlara ilham olmak ve başarılarınızı tüm Türkiye’ye duyurmak istiyorsanız; 15 Kadım 2024 tarihine kadar www.garantibbvakadingirisimci.com adresindeki formu doldurarak yarışmaya başvurabilirsiniz.

“Türkiye’de kadının ekosisteme katkısını daha da artırmayı, girişimci kadınları cesaretlendirmeyi amaçladığımız bu yarışma önemli bir aşama kaydetti. 17 yılda 45 bin başvuru olmamız, yıllar içinde kategori sayısının bir iken geçen yıl itibarıyla beşe çıkması çok kıymetli. Ekonomist dergisi, Garanti BBVA ve KAGİDER olarak kadın girişimcilerimizi yarışmamıza davet ediyoruz.” –Ekonomist Dergisi Yayın Yönetmeni Talip Yılmaz



İlgili Makale