X

Medyanın yarattığı çocuk istismarı algısı bizi yanıltıyor!

Her tür medya kanalında karşımıza çıkan bir çocuk istismarı resmi var, eminim ki bunu görmeyen kalmamıştır. Hani şu yeşil gözlü küçük bir kızın ağzını kapayan kirli ellerin resmi.

Cinsel istismar konusunda medyanın tavrı, iğrenme ve korku yaratarak bilinç oluşturma olsa da, bu durum kişilerin daha çok tehlikeye maruz kalmalarına neden olmaktadır.

Bu resim nasıl olur da ülkemizde çocuk istismarının resmi haline gelir?

Süreç, cinselliğe dair diğer bilgilendirmelerin süreçlerine çok benziyor ve şu şekilde işliyor:

Eğer insanları korkutursak ve insanlarda iğrenme hissi uyandırırsak, o zaman bir bilinç oluşturmuş oluruz.

İğrenme ve korku bilinç değil, bolca mit üretir

Uzun yıllar ve günümüzde de genel cinsel eğitim için kullanılan bu strateji; doğru olmadığı ve işe yarar olmayıp gerçeği yansıtmadığı gibi, insanlara sahte bir bilgilenmişlik hissi verdiği için tehlikeye daha da maruz bırakma riski taşıyor.

Bu resmi gören bir birey ne düşünür? Bu resmi gören bireylerin düşündüğü şeyler, aslında cinsel istismara ve özellikle de çocuk cinsel istismarına yönelik mitleri körüklemekten başka bir işe yaramaz. Doğru olmayan bilgiler güçlendikçe de, çocukları korumaya yardımcı olacak bilgiler o derecede söner.

Medyanın, çocuk istismarını yansıtırken kullandığı resimlerin verdiği, doğru olmayan bazı mesajlar şunlardır:

  1. Sadece kız çocukları istismara uğrar.
  2. Çocukları istismar eden bireyler, sosyo-ekonomik düzeyi düşük bireylerdir.
  3. Çocuk taciz eden bireyler pistir ve hastadır. Bu içsel olduğu gibi aynı zamanda fiziksel anlamda bir pisliktir.
  4. Çocuk tacizcileri, çocukların tanımadıkları bireylerdir.
  5. Çocuk istismar eden kişiler, çocukları fiziksel güç ile alıkoyarlar.
Çocuk istismarıyla ilgili gerçekler

Bu algılar aileleri ve çocukları nasıl cinsel istismara karşı korumasız kılar? Gerçekten çocuğa yönelik cinsel istismar, bu resimlerde temsil edildiği gibi midir? İşte çocuk istismarıyla ilgili gerçekler:

  1. Tacize uğrayan çocukların çoğunluğu kız değildir, erkek çocuklar da cinsel istismara uğrar. Cinsel istismar ve çocuk cinsel istismarı durumlarında birçok vaka bildirilmez. Bunda sosyal ve ailevi kaygılar, sistemsel eksiklikler (polis, kurum, yasa), çocuğa inanılmaması, korku, töre gibi faktörler etkili olur. Bu sebeple tam olarak kaç çocuğun her yıl ülkemizde istismara uğradığı hakkında bir veri yoktur. Olan veri sadece bir kısmını yansıtır ve bu da zaten yeterince korkunç ve yüksek bir sayıdır. Bu sayının içinde hem kız hem de erkek çocuklarına yönelik olan sayılar aslında gerçeğin çok daha altında olup, kız çocuk sayısı daha fazladır. Erkek cinsel istismarının, kızlara göre daha az bildiriliyor olma ihtimali de buna katkı sağlar.
  2. Çocuk istismarının belli bir kesimi, finansal statüsü yoktur. Bazı mesleklerde daha sık görülebilir. Bunun sebebi, o meslek grubunun istismar etmeye daha açık olmasından değil, şiddet gösterme eğilimi olanların ya da çocuklara özgü bir cinsel ilgisi olanların, çocuklarla daha çok vakit geçirebilecekleri meslekleri seçiyor olmasındandır. Çocuk istismarı belli bir coğrafya, kültür, yöre, dini gruba özgü bir suç değildir.
  3. Çocuk istismar eden kişilerin akıl hastası ve dolayısıyla pis, bakımsız ve toplumun geri kalanından gözle görülür bir farkı olduğu yargısı kesinlikle doğru değildir. İstismar eden çoğu insan erkek olup, aile babası ve toplum tarafından ‘zararsız, sıradan, halktan biri’ olarak adlandırılacak kesimdendir.

Çocuğu istismar eden kişilerin hepsi, popüler medya söylemlerinin aksine pedofili değildir. Pedofili, yani ergenlik öncesi çocukları cinsel olarak uyarıcı bulma, her zaman fiziksel bir eyleme sebep olmaz. Çocukları taciz eden kişilerin hepsi pedofilik bir eğilim göstermez, bazı durumlarda travma, şiddetin kabul ediliyor olması, çocuklara yönelik şiddettin ve cinsel istismarın meşrulaştırılmış olması (evlilik gibi), kültürel söylemler ve inanışlar da bu şiddet döngüsünü körükler.

‘Her çocuk taciz eden hastadır’ demek; toplumun, kültürün, politik bakış açılarının ve dinin yanlış kişilerin tekelinde olması, çocuk tacizcisi üretiyor olduğu gerçeğini görmezden gelmektir.

4. Çocuk taciz eden kişiler, çoğunlukla taciz ettikleri çocukların çok yakında tanıdığı ve güvendiği kişileridir: Baba, üvey baba, amca, aile dostu, komşu vb. Çocuk istismarı bir yabancı suçu değildir. Çocuklara yabancılardan şeker almamaları gerektiği öğretilirken, yakınlarındaki tehlike çoğu zaman görmezden gelinir ya da tanıdık olan herkes çocuklara iyi niyetle yaklaşıyor algısı oluşur.

Çocukları zorla akrabalara öptürtmeyin, onlara bedenleri üzerinde söz hakkı tanıyın, onlar ‘Hayır dediklerinde saygılı olun’ denmesinin de sebebi budur. ‘Aman ne olacak, amcası o’ söylemi, tacizcinin en yakında olduğu türden bir suçta, çocuğu daha fazla tehlikeye iter.

İlgili yazı: TED konuşmacısı Luke Broomhall’un açıklamasıyla çocuk tacizini önlemede pedofili tedavisinin önemi

5. İstismar eden kişiler çocukların çoğunlukla tanıdığı kişiler olduğundan, genellikle fiziksel bir güce gerek kalmaz. Buna çocuk kaçırmaları dahil değildir, zaten çocuk istismarının büyük bir bölümü yabancılar tarafından kaçırılma sonucu gerçekleşmez. Taciz eden kişi; bunu çocuğun nabzını ölçe ölçe, sonunda güvenini kazanarak ve kimseye söylemeyeceğinden emin olmaya çalışarak yapar. Bu sürece, hazırlama süreci yani ‘grooming’ denir. Çocuklar kimi zaman olumsuz bir davranışa maruz kaldıklarını o anda anlamayabilir. Bu çocukların tacizi unutacağı anlamına gelmez, sadece o anda durumu güvenilir biri ile paylaşma ya da destek alma ihtimalini azaltır.

Rayka Kumru: Rayka Kumru, seksolog, danışman, ve öğretim görevlisidir. Kapsamlı cinsellik eğitmeni olarak da çalışan Kumru, 'Beni de Bedenimi de Seviyorum' çocuk ve ebeveyn kitap setinin yazarıdır. ​ İstanbul'da doğan Kumru, Kanada’daki The University of British Columbia’da Sosyoloji ve Cinsellik Bilimleri lisans eğitimi üzerine, Avustralya’da Curtin University Halk Sağlığı Bölümü’nde Seksoloji Yüksek Lisansı’nı tamamlamıştır. Tezini Türkiye’de 18-24 yaş arası gençlerin korunma yöntemleri hakkındaki tutum ve deneyimleri üzerine yazmıştır. T.C Adalet Bakanlığı Üreme Sağlığı Programı danışmanı olarak görev almıştır. Aileler ve gençlere cinsellik, sağlıklı ilişkiler, cinsel istismar ve benzeri konularda eğitim vermekte olup, İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde ve Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde Öğretim Görevlisidir. İstanbul Kültür Üniversitesi bünyesinde BasiX: Cinsellik ve Sağlıklı İlişkilerin Temelleri Programı’nı başlatan Rayka Kumru, Avrupa Seksoloji Federasyonu Genç Komitesi üyesi ve araştırmacısı, ve Dünya Cinsel Sağlık Derneği Ortadoğu Cinsel Sağlık Komitesi üyesidir.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale