2009 yılındaki ilk çıkışından bu yana mankenlerle çalışmayan, günlük yaşamdan yüzler seçip onları kampanyalarında ve reklamlarında kullanan iç çamaşırı markası Curvy Kate’in yeni kampanyası şimdiye kadarki en çeşitlilik yanlısı reklam kampanyası oldu.
Marka mankenler dışındaki neredeyse hiçbir kadının iç çamaşırı kampanyalarındaki gibi görünmediğinden yola çıkarak #TheNewSexy hashtag’iyle yola çıkmış. Geleneksel Victoria’s Secret defilesinden kısa bir süre sonra çıkan kampanya bir manifesto niteliğinde. Kampanyada mankenlik yapmayı kabul etmiş kadınların arasında farklı ırk, renk, kilo, boy, yaş ve tarzda kişilerin yanı sıra engelli kadınlar da var. Marka kendini sadece beden tipi çeşitliliğinde sıyırıp, ister kendi istekleriyle ister hayat şartları nedeniyle farklı yaşam tarzları geliştiren herkese yönelik bir katalog hazırlamış ve başlattığı kampanyayı şu sözlerle ifade etmiş: “Çeşitlilik, moda dünyasının hiçe saymakla suçlu olduğu bir şey; ve bu gidişatı değiştirmek için çok az kişi adım attı.”
İlginizi çekebilir: Medyanın yarattığı estetik algısından çok uzakta: Çilli ve kızıl saçlı kadınların büyüleyici güzelliği
Curvy Kate için kamera karşısına geçen kadınlar ne diyor?
Daha 11 yaşında geçirdiği bir rahatsızlık nedeniyle bacağını kaybeden Taylor Crisp kampanyanın yüzlerinden biri. Engellilerin medyadaki temsilini yetersiz bulan Crisp, çekim sırasında Curvy Kate’e verdiği röportajda ¨Dış görünüşümüzü belirleyen tek bir kalıp olmamalı. Bugün kullanılan tüm modeller aynı görünüyor. Halbuki herkesin kendiyle özdeşleştireceği birileri olmalı.¨diyor.
2015 yılında cinsiyet değiştirme ameliyatına giren Stephania Van Cluysen zor ve zorbalık dolu bir ergenlik geçirdiğini söylüyor. Güçlü ve kendiyle barışık bir birey olarak ¨Herkes birbirine benzemek zorunda değil ve öyle olsaydı ‘seksi’ diye bir şey olmazdı. İnsanlar arasında bir çeşitlilik olmalı.¨ diyor. Aynı zamanda ¨Herkesin kendiyle barışık hissetmeye hakkı var.¨ diye ekliyor.
Alopesi, yani saçkıran hastalığına sahip Therese Hansson da modeller arasında. Zor bir hastalıkla mücadele eden Hansson kendini şu sözlerle ifade ediyor: ¨Bu zor bir hastalık: bir hafta saçlarım uzamaya başlarken diğer hafta hızlıca saçlarımı kaybedebilirim. İşte bu yüzden, saçlı veya saçsız olmaya bakmaksızın kendimi sevmeliyim.¨, ¨Saçkıran hastalığına sahip kişlerin çoğu onu peruklar altına saklamayı tercih ediyor. Halbuki onu kabul edip sahiplenirsek çevremizin hastalığı kabullenmesi sağlarız.¨
İlginizi çekebilir: Medyada kadın temsili: Cinsel ayrımcılık konusunda nerelerdeydik, nerelere geldik?
Kaynak:
greatist.com
huffingtonpost.co.uk