Meditasyon, bir şeyleri “yapmaya” alıştığımız modern dünyada; “yapmayı” değil, “olmayı” öğreten bir uygulamadır. “Meditasyon yapmak” demek, “medite olma” halinin pratiğini yapmak demektir. Bu yüzden meditasyon “yapılan bir eylem olsa da” amaç “bir oluş, olma” halidir. Oluş halimiz üzerinde çalışmamızı, zihin ve beden olarak daha dengeli ve sağlıklı olmamızı destekler.
Meditasyon pratik etmek, zihnimiz ve bedenimiz için son derece faydalıdır. Bir doğu öğretisi olmasına rağmen, pozitif bilimlerde yerini bulmuş; beyin, psikoloji ve beden üzerindeki olumlu etkileri kanıtlanmıştır.
Meditasyon pratiği sürecinde 3 önemli duraktan geçeriz. Bu durakların herhangi biri atlanarak, hızlıca medite hale ulaşmaya çalışmak boşunadır. Çünkü medite hale ulaşmak, bu her bir durağı sindirmeyi gerektirir. Nasıl spor yapmayı anlamış olmamız kaslarımızı ve görüntümüzü değiştirmiyorsa, meditasyonu anlamış olmak da medite hale geçmemizi sağlamaz. Meditasyon, zihni susturma ve sonrasında yönetme (zihinsel tutumları düzenleme) çalışması olduğu için, bu süreçte analitik zihnimizin değerlendirmelerinden ve yorumlarından uzak kalmak, kendini keşfe bırakmak çok önemlidir. Zira meditasyon uygulamasının en yorucu kısmı, zihni olabildiğince devre dışı bırakmaktır.
1. Farkındalık geliştirme
İlk durak farkındalık geliştirmedir. Bu aşamada öncelikle otomatik tutumlarımızı yöneten “otopilot”tan çıkarak, bilinçli bir şekilde “dikkatimizi” deneyimleriz. Dikkatimizi gözlemler, dikkati yönelttiğimiz şeyleri inceleyerek zihinsel olarak dikkat ve farkındalık düzeyimizi arttırırız. Nefes farkındalığı çalışması bu aşamada kullanılabilir.
2. Odaklanmayı arttırma
İkinci durak odaklanma artışıdır. Dikkatimizi bilinçli olarak kullanmayı geliştirdikçe sıra bu dikkati istediğimiz bir yerde sabit tutmaya gelir. Bu noktada nefes, mum ya da odaklanmamızı kolaylaştıracak bir nesneyi odaklanma aracı olarak kullanabiliriz. Pratik süresince dikkatimizi düşünsel dünyamız içerisinde bambaşka yerlere gitmişken yakalayacağız. Kendimizi sık sık belki de çok ilgisiz şeyleri düşünürken bulacağız. Bunu her fark ettiğimizde, odağımızı sadece odaklanma nesnemize geri getireceğiz ve odaklanma çalışmamıza devam edeceğiz. Bu dağılmalardan ötürü herhangi bir tepki, düşünce ya da duyguya yönelmeyeceğiz. Yoksa yine zihnimiz kontrolü ele geçirmiş ve bizi oradan oraya sürüklemeye fırsat bulmuş olur. Değiştirmek istediğimiz tam da bu durum.
Zihin ne kadar sık düşüncelere dalıyorsa, o kadar çok bu çalışmaya ihtiyacınız var demektir. Bu aşamada “yapamıyorum, sürekli aklıma bir şeyler geliyor” durumunu yaşarsanız, bu sadece daha fazla pratiğe ihtiyacınız olduğu anlamına gelir. Aşırı uyarılmış bir zihnin sakince söz dinlemesi ve odaklanması zaman alır. Kendinize bu zamanı tanıyın.
Meditasyon bir yapma hali değildir. Bir performans konusu değildir. Sonuçlara değil süreçlere odaklanın. Çünkü süreçte yaşadıklarınız sizi değiştirecektir.
3. Medite hal ve odak yönetimi
Üçüncü durak medite hale ulaşmak ve odaklanmayı yönetebilmedir. Dikkatimizi uzun süreler boyunca istediğimiz sabit bir noktada tutabilmeye başladıktan sonra, artık o noktayı da bırakıp sadece “olma hali”ni deneyimlemeye başlarız.
Burası, artık yargılarınızın kendi öz varoluşunuzla aranızdan çekildiği, sınırlayıcı inançların kaybolduğu özgür bir yerdir.
Zihniniz artık sınırsız olduğundan, tüm ihtimallerin mümkün olabileceği bir andır. Çünkü bizler, hayatımızda odaklandığımız şeyleri var eder ve büyütürüz. Karşılaştığımız yaşam olayı her ne ise, o durumdaki kendi yorumumuz, dikkatimizi verdiğimiz şeyler söz ve davranışlarımızı oluşturur. Suyun akışını bu yüzden, neye odaklanırsak o belirler.
Medite olma aşamasından sonra çeşitli meditasyon teknikleri (imgeleme gibi) kullanılarak en derin isteklere ulaşmak, cevapsız soruları yanıtlamak, istenilen değişimi gerçekleştirmek mümkün olabilir.
Sadece farkındalık artışı, odaklanma artışı ve odağı yönetebilme bile, medite hale ulaşmasanız da, hayatınızda muazzam değişimler sağlar. Duygularınızı yönetebilir, daha kolay karar alabilir, yaşam motivasyonunuzu arttırabilir ve günlük hayatta sizi yoran, yıpratan çoğu durumu zorlanmadan çözebilirsiniz.
Görüşmek üzere!
İlginizi çekebilir: Duygular, düşüncelerimizin elçileridir ve elçiye zeval olmaz