X

Meditasyon yaşamı nasıl değiştiriyor – 18 ay dağda meditasyon yapan çiftin deneyimleri

Nick Seaver ve eşi Michelle, 2007 yılında “insanlık için küçük, kendileri için büyük” bir şey yaptı ve
tüm eşyalarını geride bırakıp Colorado kayalıklarına çıktılar ve meditasyonun fiziksel ve duygusal
etkileri çalışması kapsamında 18 ay boyunca dağın sessizliğinde kayboldular.

Bizler de New York’ta yaşayan tipik, hiçbir şeye yetişemeyen, sürekli meşgul bir çifttik” diyen Nick
Seaver, yaşadıkları tecrübeyi “Eğer bana 15 yıl önce böyle bir şey yapar mısın diye sorsalardı ‘Asla
mümkün değil’ diye yanıt verirdim” şeklide özetliyor.

Seaver çiftinin her şeyi bırakıp inzivaya çekilmesi sadece kendi hayatlarını değiştirmekle kalmadı,
araştırmacılar da bu deneyim sayesinde mistiklerin ve keşişlerin bin yıldır sessizce yapmaya
çalıştıkları şeyi daha iyi anlamış oldu; meditasyon (günde 10 dakika bile olsa) günlük hayatımızı ele
geçiren stresin, bedenimizdeki ve zihnimizdeki negatif etkilerin gerçek panzehiri olabilir.

Günde 10 dakikalık meditasyon bile günlük hayatı ele geçiren negatif etkilerin gerçek panzehiri olabilir.

Yıkıcı duygular

Aslında her şey 2003 yılında Nick Seaver’ın New York Times’da okuduğu bir makaleyle başlamış. Seaver, meditasyonun daha bilinçli bir birey olmak adına getirdiği duygusal faydalarının anlatıldığı makaleyi okudukan sonra “Eğer bu yazılanlar doğruysa, bu makalenin manşette olması gerekiyor” diye düşündüğünü anlatıyor.

Makaleden ilham alan çift, hızına yetişemedikleri hayatlarının tam ortasında günlük meditasyonlar
yapmaya başlamış. Nick Seaver, o zamanları anlatırken “İlk başta benim için işkence gibiydi” diyor.
Ancak bununla da yetinmeyip, makalenin yazarı Daniel Goleman’ın “Yıkıcı Duygular” isimli meditasyon kitabını da almışlar.

Kısa bir süre sonra, yaklaşan Christmas tatilini fırsat bilen Michelle, eşi ve kendisi için hediye
olarak 10 günlük bir meditasyon kampı ayarlamış. Kamp biraz zorlu geçmesine ve sadece birkaç
katılımcının sonuna kadar ulaşmayı başarabilmesine rağmen Seaver çifti bu sayede meditasyonun gücünü yeterince anlamış. Kendilerini daha sakin, meselelere daha kolay odaklanan ve derin bir iyilik
haliyle yüklü hissetmeye başladıklarını fark etmişler.

Nick Seaver o günleri anlatırken “Sanki öncesinde dünyaya buz kaplı bir camın arkasından bakıyormuşum ve bunun hiç farkında değilmişim. Aniden bu camı temizlemeyi ve dünyayı daha farklı görmeyi öğrendim” diyor.

Shamantha Project

Gittikleri kampın yarattığı dramatik etki zamanla azalmış ancak yaşadıkları bu deneyimden edindikleri
anılar hiçbir zaman tazeliğini yitirmemiş.

2006 yılında Seaver çiftinin karşısına, Shamanta Project adlı üç aylık bir meditasyon çalışması ilanı
çıkmış. Samantha, zihni sakileştirmek için kullanılan bir tür Budist meditasyon pratiği. İlana
başvura Seaver çifti, aylar sonra kabul edildiklerine dair yanıtı aldıklarında sevinçten havalara
uçmuş. Aileleri ve arkadaşları, onların aklını yitirdiğini düşünmeye bile başlamış. O dönem
kısırlıkla mücadele eden Seaver ailesi, aradıkları rahatlamayı meditasyonda bulmuş.

Shamanta Project kapsamında katılımcılar günlük sekiz ile on iki saatlik meditasyonlara katılırken
araştırmacılar da katılımcılarda kan ve tükürük örnekleri alıp, bazı psikolojik testler uygulamış,
beyin aktivitelerini gözlemlemiş.

Meditasyon hayatta hedef ve anlam arayışına daha fazla yönlendiriyor.

Nick Seaver, öğrendiği en önemli şeyin, zihindeki saplantıların kendini bırakmasına izin vermek ve
daha sonra onlara takılmadan geçip gitmelerini sağlamak olduğunu söylüyor.

Zihinlerini dinlendirme deneyimi o kadar sıra dışı geçmiş ki Seaver çifti orada kaldıkları toplam
süreyi 18 aya kadar uzatmaya karar vermiş. O eski meşgul hayatlarına dönme kararı ise aldıkları iki haberin ardından gelmiş; birincisi Michelle’in ikizlere hamile olduğu, ikincisi ise Nick’in babasının aniden yaşamını yitirdiği haberi.

8 bin metre yüksekteki bir dağdan, aniden şehir hayatının karmaşasına giren Seaver ailesi, her şeye rağmen kendilerini ailelerine ve arkadaşlarına daha yakın hissettiklerini söylüyor. Nick Seaver, içinde bulunduğu bu durumu şöyle açıklıyor:

Aslında beynin psikolojisini değiştiriyorsunuz. Sevgi, alaka, empati duygularını besledikçe, beynin o bölgesindeki nöronları harekete geçiriyorsunuz. Belli bir kas grubunu geliştirmek gibi düşünün.

Shamanta Project, Seaver ailesinin deneyiminin yanı sıra meditasyonun uzun dönem etkileri hakkında oldukça önemli bilimsel bulgular da sunmuş. Uyku kalitesini artırma ve daha kolay uykuya dalma, bağışıklık sistemini güçlendirme ve hücre yaşlanmasını geciktirme meditasyonun uzun süreli fiziksel etkilerinden bazıları. Psikolojik olarak ise uzmanlar, katılımcıların bilgiye odaklanma, algılama ve hafızada tutma yeteneklerini içerek yönetici faaliyetlerinin geliştiğini, öfke, kıskançlık, düşük kendine güven ve depresyon gibi negatif duygulardan uzaklaşarak mutluluk, keyif, tutku ve merak gibi pozitif duygular taşımaya daha yatkın olduklarını söylüyor.

En ilginç olanı ise uzun süreli meditasyonunun hayatta hedef ve anlam arayışına daha fazla yönlendirdiği şeklinde. Seaver bu durumu, “Birçok insan bunu fark edip, gerçekliğin doğasıyla ilgili algısını değiştirdi. Bu aynı zamanda neyin anlamlı olduğuyla ilgili fikirlerini de değiştirmelerini sağladı” diye açıklıyor.

Artık o da harekete geçti

Yaşadığı deneyimi tüm hayatına yansıtmak isteyen Nick Seaver, toplumsal hedeflere odaklanan şirketlere yatırım yapan bir şirkette çalışıyor ve bir yandan eşiyle birlikte ikizlerini büyütüyor. İlk bakışta sıradan bir hayat gibi görünebilir ancak bir farkla; Seaver ailesi her gün düzenli olarak kızlarıyla birlikte meditasyon yapıyor. Çift, geçtiğimiz yıl iki arkadaşlarıyla birlikte bir meditasyon grubunun kuruluşuna da öncülük etti.

Bununla birlikte Nick Seaver, zaman zaman kendi deneyimlerini TEDx konuşmaları sayesinde geniş kitlelere aktarmaya çalışıyor ve “dağın tepesinde öğrendiklerini, şehre indirmek” ve başkalarının da bu deneyimden faydalanmasını sağlamak için çaba harcıyor.

Kaynak:
Mother Nature Network

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.

Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.

Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale