X

Mavi ve eflatunun buluştuğu büyülü yer: Villefranche-sur-Mer

Fransızların denizin renginden esinlenerek ülkelerinin kıyılarını isimlendirmek gibi bir huyları var. Marsilya ile İtalya arasındaki bölgeyi de “Cote D’Azur” olarak isimlendiriyorlar. Genelde Fransız Rivierası olarak geçse de çevirinin tam karşılığı “mavi kıyı” aslında.

Villefranche, Türkçe okunuşuyla “vilfranş”, Cote D’Azur’un tam kalbinde. Tertemiz, masmavi bir denizin kıyısında, yukarıya doğru çıktıkça kıyıyı tepeden görebiliyorsunuz.

Villefranche’ı ziyaret etmek için arabalı olmak şart değil. Cote D’Azur’un tren ağı çok gelişmiş. Nice’ten yaklaşık 1.5-2 saatlik bir tren yolculuğuyla doğrudan Villefranche’a ulaşabilirsiniz.

Villefranche’ı nasıl keşfettiğime gelince… Geçen sene Temmuz ayında eşimle olabildiğince farklı yer görebileceğimiz ama uçuş açısından ekonomik bir balayı tatili planladık. Bu nedenle Nice’te kaldık, tren ve otobüsle Nice etrafındaki pek çok ilginç köyü, şehri gezdik. Villefranche’la da bu şekilde tanıştık.

Villefranche gündüzleri daracık sokakları, tek tip boyalı, türlü türlü sukulent ve kaktüsle süslenmiş evleri, karşınıza birden bire çıkan küçük meydanları ve bu meydanlardaki buz gibi suların aktığı çeşmeleriyle tam anlamıyla romantik bir Fransız kasabası…

Kristal berraklığındaki git git derinleşmeyen denizi, balıkçıların sabah saatlerinde yakaladığı taptaze deniz ürünleriyle Villefranche’ta Akdeniz’e bir kere daha aşık oldum.

Akşam saatlerinde ise gündüz oldukça kalabalık olan sokakları tenhalaşıyor. Eski tip sokak lambalarının kısık ışıklarıyla şehrin özellikle tepe noktalarının adeta bir Ortaçağ kasabasına döndüğünü fark ediyorsunuz.

Buraya kadar gelmişken, sıradan, turist tuzağı yerlerde yemek yemeyin. Birazcık yokuş tırmanmayı göze alın ve kendinizi La Belle Etoile’e atın. Tabelasını görmeniz biraz zor olabilir, Cote D’Azur’un sembolü eflatun renkli begonviller tabelasını güzelce saklıyor. Daracık bir sokakta, dışarıya atılmış birkaç masada, fine dining konseptinde muhteşem yemekler sunuyorlar (İçerisi oldukça geniş ama yazın içerde oturmak anlamsız.)

Deniz ürünleri günlük ve taze, özellikle balık çorbalarını denemelisiniz. Başlangıç yemekleri de parmaklarınızı yiyeceğiniz cinsten, tavada kızartılmış kaz ciğeri, pancar ve mercimekten oluşan başlangıçları uğruna değil yokuşlar, dağlar aşılır. Hayatınızda içeceğiniz en iyi roze şarabın da burada olduğunu iddia edebilirim: Chateau Pompilia. Bu açık renkli bir roze şarap. Öğlen saatlerinde hafif yemeklerle yudumlanabilecek ya da havuz başında içilebilecek türden. Koyu renkli roze şaraplar daha çok akşam yemeklerinde, özellikle et yemekleriyle tüketiliyor.

Bu arada Fransa’da öğle yemeği saati diye bir şey var. Kaliteli, artizan yemekler servis eden restoranlarda 12.00-14.00 arasında yemek yiyebilirsiniz. Bu saatler sonrasında öğle yemeği servisini kapatıyorlar, çünkü akşam hazırlıkları yapılmaya başlıyorlar. Yani öğle yemeği için gecikmeseniz iyi olur.

İsterseniz yemekten sonra 5 dakika yürüyerek denize girebilirsiniz. Villefranche’ın denizi tam anlamıyla muhteşem. Nice denizi oldukça dalgalı, soğuk, kalabalık ve taşlı olmasına rağmen burada deniz; incecik kum, kristal berraklığında ve ılık. Tüm Cote D’Azur bölgesinde halk plajları var ama eğer çantanızda değerli eşyalarınız (cüzdan, telefon, fotoğraf makinesi vs.) varsa bu plajları tavsiye etmem. Çok güvenli değil. Üstünüzü değiştireceğiniz kabinler konusu da sıkıntılı. Özel plajlarda ise denize giriş ücretleri biraz pahalı. Şemsiye çoğu zaman ekstra ücretlendiriliyor ve kişi başı ortalama 20 Euro giriş ücreti ödüyorsunuz. Villefranche özelinde paraya kıyın derim ve hatta Deli Bo Les Bains’te denize girin. Birkaç özel plaj daha var o sırada ama şemsiye sadece burada giriş ücretine dahil.

Deniz demişken, Amerikan Donanması’nın 6. Filosu 1950 ve 1960’lı yıllar boyunca Villefranche kıyılarında demirlemiş. Biz plajda güneşlenirken bir anda askeri araçlar belirdi. 1950’lerin modasıyla giyinmiş Amerikan kadınları ve Amerikan askerleri araçların içinden halkı selamlamaya başladılar. Bir anda neler olduğunu anlayamadık ama bize verdikleri parti davetiyesinde her şey açıklığa kavuştu: 4 Temmuz Amerikan Bağımsızlık Günü’nü kutluyorlardı…

Son olarak, Villefranche’tan bahsederken lavantadan bahsetmemek olmaz. Kokular kolay kolay unutulmaz… Yolunuz düşerse, Villefranche’ı hep hatırlamak için kendinize ya da eşinize, dostunuza lavanta keselerinden alabilirsiniz. Her yerde satıldığı için, Villefranche sokakları buram buram lavanta kokuyor. 1 senedir dolabımızda duruyorlar ve dolabın kapağını her açtığımda hop Villefranche’ dayız!

Güneş, deniz, lezzetli yemekler ve durmadan mutlu olma halinin benim için karşılığı burası. Yazını yaşadım, sonbaharını inanılmaz merak ediyorum. Mor begonviller arasından tepeye çıkıp, masmavi denizi seyretmek ve bir kadeh roze şarabımı alıp “yine geldim” demek için sabırsızlanıyorum. 

 

İlginizi çekebilir: Enerjisi hiç bitmeyenlerin ülkesi Filipinler’in salaş ve samimi adası Cebu

Didem Tekin: 1985 Hatay doğumluyum. Anadolu Üniversitesi Reklamcılık ve Halkla İlişkiler bölümünden mezunum. Türkiye’nin büyük global reklam ajanslarında yaklaşık 11 sene kadar müşteri ilişkileri departmanında farklı pozisyonlarda çalıştım. 2017 yılında, klasik anlamda reklamcılığı bırakmaya karar vererek, sene sonunda About Us isimli organizasyonu kurdum. Reklam geçmişimi kullanarak markalarla yetenekli insanları buluşturduğum ve iletişim çözümleri sunduğum bir iş yapıyorum. Yeme, içme ve seyahat kendimi bildim bileli en büyük tutkum. Seyahatlerimi planlarken, sıradan tavsiyeleri okuyup, farklı bir yolculuk yaratmaya çalışmayı hiçbir zaman sevmedim. Bu yüzden buradayım, gezdiğim yerlerin birilerine farklı bir bakış açısı sunmasını sağlamak istedim. Onlyforeaters isminde, yeme içmeye dair deneyimlerimi paylaştığım, mütevazı bir Instagram hesabım var. Yurt dışı seyahatlerimi planlarken “nereye gitsem?” yerine önce “ne yesem?”i düşünürüm. Bu yüzden daha çok yiyebilmek için spor yapıyorum.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale