Geçenlerde yazdığım yazılardan birinde Carl Gustav Jung’un Gölge Arketipinden bahsetmiştim. Bugünse yine Jung’un arketiplerinden biri olan persona arketipinden bahsetmek istiyorum.
Jung’un psikolojiye katkılarından biri kolektif bilinçaltı kavramıdır. Jung’a göre insanlar bu kolektif bilinçaltı malzemeyle dünyaya gelir ve ortak malzeme adı üzere temelde herkes için aynı özellikleri gösterir. Jung, kolektif bilinçaltı imgelerine arketip adını vermiştir. Jung’un arketiplerinden biri olan persona Latince maske anlamına gelen “personae” kelimesinden gelmektedir. Kelimenin aslı antik Yunan tiyatrosunda oyuncuların sahnede kullandıkları maskelere dayanmaktadır.
Jung’un kurucusu olduğu analitik psikoloji kuramında ise persona, kendimizi dış dünyaya sunduğumuzda yüzümüze geçirdiğimiz maske ya da maskelerdir. Persona çeşitli sosyal durumlarda taktığımız farklı sosyal maskeleri sembolize eder. Bazı maskeler kullanıcısının yüzüne çok ustalıkla yerleştirilmiştir. Onların gerçekliğinden şüphe etmezsiniz. Bazı maskeler de çok eğreti durduklarından kendilerini hemen belli ederler. Örneğin sosyalleşmeyi sadece yeni iş bağlantıları kurmak için bir araç olarak kullanan kişinin yüzündeki plastik ifadeyi de, sahte gülümsemeyi de, dolayısıyla bu kişinin taktığı maskeyi de hemen fark edersiniz.
Jung kişiliğimizin bir öğesi olan personanın topluma uyum sağlama ihtiyacımızdan ortaya çıktığını düşünmektedir. Bir profesörün öğrencileriyle ya da bir müdürün çalışanlarıyla iletişim kurarken maskelere ihtiyacı olabilir.
Evet hepimizin mesleğimize ve bulunduğumuz ortama göre taktığımız farklı farklı maskeleri var. Ama ya taktığımız maskeler ve gerçek biz arasında çok büyük bir uçurum varsa? Taktığınız maskeler yüzünden gerçek benliğinize, özünüze ihanet ediyorsanız? Diyelim siz dış dünyaya karşı abartılı derecede nezaket sergileyen birisiniz. Bu abartılı nezaket maskenizi düşürmemek için sürekli sevmediklerinize seviyormuş gibi davranıyorsunuz, söylemek istediklerinizi yutuyorsunuz, “Hayır” demek istediklerinize “Evet” diyorsunuz. Eğer sizin gerçek benliğiniz sırf nazik olmak adına gerçek hislerini bastırmak zorunda kalıyorsa, içinizde bir gerilim hissetmeniz kaçınılmazdır.
Persona genelde çocukken ailemizi, arkadaşlarımızı, hayatımızdaki otorite figürlerini memnun etme derecemize göre şekillenir. Diyelim biz aslında kendi doğrularının peşinden giden bir kişiliğe sahibiz. Ama çocukken kendi doğrularının peşinden giden bu kişiliğimiz yüzünden pek de sevilmediğimize karar verdik ve gerçek benliğimizi bastırıp insanlar memnun olsun diye onların her dedikleriyle hemfikir olan personamızı geliştirmeye başladık.
Yani aslında personanın en dibinde yatan duygular onaylanma ve sevilme ihtiyaçlarıdır. Ama tüm bu ihtiyaçlarımız yüzünden kendi özümüzü ihmal ediyor olabiliriz. Dahası maskelerimize bu denli bağımlı olarak kendimize yabancılaşabiliriz. Persona ne kadar kuvvetliyse o kadar katı olur, onu taşıyan kişi de o kadar içten etkilenir ve personanın tehdidi altında kalır. Gerçek benliğimiz ve taktığımız tüm maskeler arasındaki bu çatışma bir ruhsal gerilime yol açabilir ve biz kendimizi psikolojik olarak rahatsız hissedebiliriz.
Her konuda olduğu gibi burada da dengenin önemi karşımıza çıkıyor. Psikolojik olarak sağlıklı olmak istiyorsak, gerçek benliğimizin arzuları ve kendimizi dış dünyaya tanıttığımız (persona) halimiz arasında bir denge olmalı. Siz de takdir edersiniz ki bizim bazı durumlarda maskelerimize ihtiyacımız var. Evinde ya da arkadaşlarıyla beraberken son derece şakacı ve rahat olan müdürünüz, sizin ve diğer çalışanlarının yanında otorite figürü maskesi takmak zorundadır. Ancak müdürünüz psikolojik olarak dengede kalabilmek için zaman zaman çalışanlarına ölçülü bir şekilde espriler yapabilir. Aksi takdirde müdürünüz iş ortamında gerçek benliğini devamlı olarak bastırması yüzünden, iç dünyasında gerilim yaşayacaktır.
Jung psikolojisinde bireyleşme (individuation) nihai hedeftir. Bireyleşme, personanın farkına varıp onu gölge arketipi de dahil olmak üzere bilinçaltının bastırılmış kısımlarıyla birleştirerek otantik benliğimizi bulmaktır. Bu oldukça zor, ama bir o kadar da keyifli bir yolculuktur. Size benliğinizin tüm yönlerini keşfe çıkma cesaretiyle dolu günler diliyorum.
Sorularınız için bana rsolaker@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. İyimser olmakla ilgili psikoloji egzersizlerini ise Instagram hesabımdanrsolaker@gmail.com paylaşıyorum.
Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.
Kaynaklar:
Burger, J. M. (2006).Kişilik. İstanbul: Kaknüs Yayınları.
Jung, C. G. Analitik Psikoloji. (1997) Payel Yayınları