“Bütün yetişkinler bir zamanlar çocuktu.. Ama sadece çok azı bunu hatırlar.” – Küçük Prens
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde çocukluğumuzdan beri unutamadığımız masallar varmış… Beyaz atlı prensler, kötü cadılar, peri kızları, mutlu sonla biten aşklar, imkansızmış gibi görünen ama gerçeğe dönüşen başarılarla dolu masallar. Büyüdükçe hafızamızdaki yerini yitirmeye başladığımız ama hayatımızdaki etkilerini kaybetmediğimiz o güzel masallar, nasıl etkiledi bizleri? Neler öğrendik onlardan ya da hala öğreniyoruz, neden hala ihtiyaç duyuyoruz?
Türk Dil Kurumunun sözlüğünde, “Genellikle halkın yarattığı, ağızdan ağza, kuşaktan kulağa sürüp gelen, olağanüstü kişilerin başından geçen olağan dışı olayları anlatan öykü türü.” şeklinde tanımlanan masal, kağıt üzerinde olduğundan çok içimizde anlam bulur. Hepimizin kendini bulduğu ya da kendinde bulduğu farklı değerleri bir araya getirir.
Masalların çocukların için önemini anlatmaya kelimeler yetmez. Duygu gelişimlerinden, hayata dair bakış açısı kazanmalarına, en derin korkularını bir forma sokmalarına yardımcı olmaktan, hayallerini genişletmeye birçok etkisi bulunan masalları bu kez yetişkinler açısından ele alıyoruz.
Masalcı Baba olarak da tanınan usta yazar Eflatun Cem Güney’in masallara ilişkin şu sözü “masal”ın aslında ne olduğunu açıklamakta önemli bir yer tutar: “Masal deyip geçmeyin, kökleri vardır geçmişte, dayanır dağ gibi. Dalları vardır üstümüzde yeşerir gider bağ gibi…”
Bugün yaşadığımız dünyanın koşulları, masalların yazıldığı yüzyıllar öncesinden çok farklı olsa da içlerinde hem dünün hem de bugünün yansımalarını görebiliyoruz. Zenginler, fakirler, iyi kalpli insanlar, kötülükler, dolu dolu ormanlar, bomboş çöller… Sanki bugünkü hayatlarımızdan alınıp da sıkıştırılmış gibi. Peki ya karakterlere ne demeli? Kurnaz tilkiler, aç kurtlar, iyi kalpli büyükanneler, hepsi bizi anlatmıyor mu, hepsinin hayatımızda vücut bulmuş bir karşılığı yok mu? Elbette ki var.
Büyüklere masallar: “Hayal bizi özgürleştiriyor”
Büyüklere masallar anlatan ünlü yazar Judith Liberman, bir söyleşisinde masallar için şunları aktarıyor: “Toplum olarak en büyük sorunumuz bireyselleşmiş olmamız. Masal, bireyselleşme hareketine karşı dengeleyici. Bir araya gelmeye, bir arada hayal etmeye ihtiyacımız var. Masallar geri geliyor, çünkü meselenin evrensel bir boyutu var.” Yetişkinlerin hayal gücünün önemini yeniden fark etmeye, kalplerini açmaya ve duygularını hatırlamaya ihtiyaçları olduğunu vurguluyor; tıpkı masallardaki kahramanlar gibi bizim de anda kalıp, anı yaşamamız gerektiğini söylüyor.
İnancımızı kuvvetlendirmek, değişim yaratabilmek, hayal yeteneğini geliştirmek için masallara olan ihtiyacımızın giderek arttığını belirtiyor ve “Mantıklı bireyler olarak yaşamak gerektiği fikriyle sürekli oradan oraya koştururken, sınırlarımız gittikçe netleşmeye, bizi içine sıkıştırmaya başladı. Tam da bu aralar, yetişkinler olarak farklı bir şeylere ihtiyaç duymaya başlamış olacağız ki, masal anlatıcılığı gittikçe daha çok ilgi gören bir trend olarak karşımıza çıkıyor.” diye ekliyor.
Bugün popüler bir hal alan yetişkinler için masal anlatıcılığı gelişmeye devam edecek gibi görünüyor. Şimdi sizin de küçük bir “masal” molasına ihtiyacınız varsa Liberman‘ın “Fil Masalı”nı dinleyebilirsiniz.
“Masallar küçükleri uyutmak büyükleri uyandırmak içindir.”
Geçmişte gerçeklikten çok uzakmış gibi görünseler de bugün hayatlarımızın tam da içinde bulabileceğimiz masallardan kendimize çok şey katmadık mı? Hayata dair derslerimizi almadık mı; Harikalar Diyarı’ndaki Alice’ten merak duygumuzu kaybetmemeyi, Pinokyo’dan yalan söylersek kötü şeyler olacağını, Kırmızı Başlıklı Kız’dan iki yüzlü insanların çevremizde dolaştığını öğrenmedik mi? Sahi Kurbağa Prens’ten ne öğrenmiştik? 🙂
Masallara en çok ne zaman ihtiyaç duyarız?
Mutlu sonları özlediğimizde
Büyüdükçe ne yazık ki hayatın görmek istemediğimiz birçok yönüyle karşılaşabiliyoruz. Kalp kırıklıkları, umutsuzluk, yaralayan ilişkiler, yenilgiler… İçinden çıkamayacağımızı düşündüğümüz zamanlarda mutlu sonla biten bir masaldan ilham almaya ihtiyaç duyabiliyoruz. “Bu işin sonu nereye varacak?” diye kara kara düşünürken o girdaptan güzel bir masal sizi hızlıca çekip çıkarabilir.
Bakış açımızı değiştirmemiz gerektiğinde
“Think outside the box.”, Türkçe’si “Kutunun dışında düşün.”; yani farklı ol, yaratıcı ol, monotonluğa kendimizi kaptırdığımızda en çok işimize yarayacak öğütlerden bir tanesi. Masalların da ne mutlu ki bunu destekleyen bir tarafı var. Sıra dışı, gerçekleşmesi imkansız, beklenmeyen olay örgüleriyle dolu o eğlenceli masallar bizi, olaylara daha farklı bir açıdan yaklaşabilmemiz konusunda besleyebilir. Farkındalığınızı geliştirmek, yaratıcılığınızı artırmak ve bambaşka bakış açılarına sahip olmak istediğinizde masallar imdadınıza yetişecektir.
Çocukluğumuza dönmek istediğimizde
Günlük koşuşturmanın içinde kendinizi mutsuz hissettiğinizde ve bir derin nefes alıp dinlenmek istediğinizde çocukluğunuzun neşeli anıları modunuzu hemen yükseltecektir. Bir masal daha dinlemek için uykusuz kaldığınız geceleri ya da masalın sonunu öğrenmek için kapanan göz kapaklarınıza direndiğiniz çocukluğunuzu hatırladığınızda her şey gözünüze daha güzel gelmeye başlayacaktır. Bir deneyin, en sevdiğiniz masalı ya da o masaldan bir kesiti açın, sonra gözlerinizi kapayın ve kendinizi mutlu düşüncelerin akışına bırakın.
Masal deyip geçmeyin: Masal Terapisi
İçimizde uyandırdıkları olumlu duygusal etkilerinin yanı sıra güçlü bir “rahatlatıcı” olma özelliğini de taşıyan masallar; psikoloji alanında çalışan, araştırmalar yapan uzmanların da ilgi odağı olmayı başarıyor. Kişilerin kendilerini daha rahat ortaya koyabilmeleri için masalların gücünden faydalanılıyor, peki nasıl? Belki de daha önce duymuş olduğunuz, “Masal Terapisi” yaklaşımı ile.
Masal Terapisi, ülkemizde ağırlıklı olarak çocuklar ile çalışırken başvuruluyor olsa da yetişkinlerle çalışırken de kullanılabilen teröpotik bir yöntemdir. Psikologlar, psikolojik danışmanlar veya psikoloji alanında uzman kişiler, masalların gücünü danışanlarının bastırılmış duygularını, olumsuz deneyimlerini, ifade etmekte zorluk yaşadıkları düşüncelerini, çocukluk travmalarını veya bakış açılarını ortaya çıkarmak için kullanabiliyorlar. Masal Terapisi, bireysel çalışmalarda olumlu etki edebildiği gibi grup çalışmalarında da başarı sağlayan bir yöntem olarak literatürde yerini almayı başarıyor.
Society of Group Psychology and Group Psychotherapy eski başkanı ve ünlü psikoloji yazarı Nina W. Brown, “Yetişkinler ile Grup Terapisinde Masalların Teröpotik Kullanımı” isimli makalesinde, masalların sadece çocuklar için olmadığını, her yaştan insan için önem taşıdıklarını vurguluyor. Hayatımızda eksik kalmış “anlam”ları ararken, diğer insanlarla olan ilişkimizi sorgularken veya tartışmalarda yapıcı bir çözüm bulmaya çalışırken masalları yardımcı olarak kullanabileceğimizi belirtiyor.
Tüm bu etkilerini göz önünde bulundurduğumuzda, iç dünyamızdan bireysel yaşantımıza, ikili ilişkilerimizden grup tartışmalarına birçok alanda bizi güçlendirecek, duygusal olarak besleyecek masalların gücünü yadsımamalı ve ihtiyaç duyduğumuzda onlarla buluşmak için zaman kaybetmemeliyiz. Eğer siz de masallara olan ilginizi yeniden keşfetmek isterseniz, Judith Liberman‘ın “Bir Masal İyi Gelir”“ kitabı sizin için harika bir seçim olabilir.
Kitabı incelemek ve satın almak için tıklayabilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Hayal kurmaya “cesaret” edebilmenin büyüsü
Kaynak: turnerstories, telegraph, artfulliving