X

Masal diyarları gibi bir rota: Alsace Şarap Yolu

Her yıl bir defa görmediğiniz bir yeri ziyaret edin” der Dalai Lama. Bu yaz uzun süredir aklımda olan ancak bir türlü seyahat planıma dahil edemediğim Alsace şarap yolu rotasını keşfetmek için yola çıktım. Mulhouse’den başlayıp Strasbourg’a uzanan yemyeşil üzüm bağları arasında ilerlerken gördüğüm manzaraların uzun süre hafızamdan çıkmayacağına emindim.

Alsace bölgesinin adını bu sıralar sıkça duyar olduk. Bilmeyenler için Alsace Fransa’nın şaraplarıyla ünlü bir bölgesi. Şişesi binlerce dolara satılan ünlü Fransız şaraplarının büyük bir kısmı burada üretiliyor. Pinot Blanc, Pinot Gris, Pinot Noir, Riesling Alsace’ın meşhur şaraplarından sadece birkaçı. Yıllar boyunca geçimlerini şarapçılık ile sağlayan Alsace bölgesinin sakinleri turistlerden memnun. Turizm de onlar için ikinci büyük gelir kaynağı olmuş.

Alsace şarap yolu rotası yaklaşık 170 kilometre uzunluğunda, yol üzerinde sizi birbirinden renkli köy ve kasabalar bekliyor. Biz gezimize Colmar’dan başladık ve burayı merkez alarak civardaki Alsace köylerini gezdik. Köyler birbirine o kadar yakın ki eğer araba kiralarsanız günde dört köyü bile görebilirsiniz. Biz köyler ve civardaki Alsace şehirleri arası ulaşımda tren ve otobüs kullanmayı tercih ettik. Colmar’dan toplu ulaşımla da birçok yeri görebilirsiniz, aklınızda bulunsun.

“Her yıl bir defa görmediğiniz bir yeri ziyaret edin” der Dalai Lama.
Alsace şarap yolu şehir ve köyleri

Alsace şarap yolu turu için en az dört gününüzü ayırmanızı öneririm. Çünkü irili ufaklı onlarca köy var. Araba ile gezecekseniz köylerin büyük bir kısmında park yerleri mevcut, bu konuda sıkıntı yaşamazsınız.

Selestat

Colmar’a en yakın Alsace köylerinden biri Selestat. Trenle sadece on dakikada ulaşabiliyorsunuz. Açıkçası diğer köylerin yanında etkileyici bir havası yok ancak burayı seçmemin nedeni Haut-Koenigsbourg şatosuna olan yakınlığı. Köyün tamamını bir saatte gezebilirsiniz.

Selestat tren istasyonunun önünden kalkan 500 numaralı otobüse binip Haut-Koenigsbourg şatosuna doğru yola çıkıyoruz. Kıvrımlı yollardan tepeye doğru ilerlerken manzara yine harika, yemyeşil ormanlar arasından geçiyoruz. Yarım saat sonra şatonun bulunduğu yere ulaştığımızda nefis Alsace manzarası bizi karşılıyor.

Ortaçağdan günümüze gelen şatonun içerisini gezmek isterseniz 9 euro ödüyorsunuz. İçine girmeseniz bile avluda gezmek yetiyor. Alsace’a kadar gelmişken burayı görmemek olmazdı doğrusu!

Eguisheim

Colmar’a yarım saat uzaklıkta en şirin köylerden biri Eguisheim. Üstelik tescilli güzellerden! 2013 yılında Fransa’nın en güzel köyü seçilmenin haklı gururu var üzerinde. Üçgen çatılı, rengarenk evlerin önleri çiçeklerle süslenmiş.

Eguisheim’de şarap tadımı yapabileceğiniz ve lezzetli Alsace atıştırmalıklarını deneyebileceğiniz birçok işletme de mevut. Köyün tamamını bir saatte gezebilirsiniz.

Riquewihr

Colmar tren garının önünden bindiğimiz 106 numaralı otobüsle önce Riquewihr’e sonra Ribeauville’e uğruyoruz. İki köy arasındaki mesafe otobüsle sadece iki dakika sürüyor. 6.40 euro verdiğimiz bilet hem gidişte hem de dönüşte geçerli. Colmar’dan yirmi dakikada geldiğimiz Riquewihr’de bizi uçsuz bucaksız bir üzüm bağı karşılıyor.

Riquewihr en beğendiğim ikinci köy oldu. Evler adeta şeker hamurundan yapılmış gibi! Sağlı sollu dükkanlardan alışveriş yapabilir, restoranlarda karnınızı doyurabilirsiniz.

Ribeauville

Riquewihr’den sonraki durağımız komşu köy Ribeauville. Evlerin yapısı burada da aynı, rengarenk panjurlu üçgen çatılı evler Alman mimarisinden izler taşıyor. Evlerin fotoğrafını çekmekten bir süre sonra yorulabilirsiniz benden söylemesi! Ribeauville Alsace şaraplarını en uygun fiyatlardan alabileceğiniz köylerden biri.

Mulhouse

Alsace’ta uygun fiyata konaklamak isterseniz rotanızı Mulhouse’e çevirin. Üstelik İsviçre’nin en ünlü şehirlerinden biri olan Basel’e arabayla/trenle sadece on beş dakikalık mesafede. Fırsat bu fırsat deyip Basel’i de aradan çıkartabilirsiniz. Mulhouse’den beklentiniz fazla yüksek olmasın, Hayvanat Bahçesi ve Otomobil Müzesi şehrin öne çıkan iki turistik yeri.

Strasbourg

Sadece Alsace’ın değil, Avrupa Birliği’nin de başkentlerinden biri sayılan Strasbourg Alsace şarap yolu rotasında mutlaka uğramanız gereken bir şehir. Kızıl rengiyle dikkatleri üzerine çeken Notre Dame Katedrali, en renkli fotoğraf karelerini yakalayabileceğiniz Petite France (Küçük Fransa), Avrupa Birliği Binaları ve tam karşısında gezmekten yorulduğunuzda soluklanabileceğiniz yemyeşil Orangerie Parkı ile Strasbourg bir güne sığdıramayacağınız güzelliklerle dolu.

Fotoğraflar yetmedi derseniz Youtube’taki “60 Saniyede Alsace Şarap Yolu Rotası” videomu izleyebilirsiniz.    

 

İlginizi çekebilir: Son yılların parlayan yıldızı: Colmar

Birten Çankaya: 2010 yılında Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olduktan sonra çeşitli dergilerde editörlük yapmaya başladım. Yıllardır okumaya ve yazmaya dair yoğun bir ilgim vardı. Son dört-beş yıldır buna bir de seyahat tutkusu eklenince beni heyecanlandıran keşiflere doğru yola çıktım. Yeni bir ülkeye ayak basmak, bir şehrin sokaklarında kaybolmak en büyük motivasyon kaynağım haline geldi. Seyahat deneyimlerimi başkalarıyla da paylaşmak için www.seyahatimgeldi.com sitesini açtım. 3 yıldır bir içerik ajansında editör olarak çalışıyorum ve her fırsatta seyahat planları yapıyorum. Çünkü hayat gezince güzel!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale