X

Makrobiyotik beslenme 5: Tok karnına alışverişe çık

Yiyecek-içecek alışverişi bazen bunaltıcı olabiliyor, özellikle de hazırlanmamışsam. Ya çok acıkmış oluyorum ve gereksiz ne varsa sepetime dolduruyorum ya da yorgun ve havamda değil isem, boş boş reyonlar arası dolaşıp, az biraz gereksiz şeyler alıp alışverişi bitiriyorum. En iyisi bir alışveriş listesi hazırlamak ve tok karnına yola çıkmak!

  • Haftalık menü hazırlayın. (İnternet üzerinden hazır menülere ulaşabilirsiniz.)
  • Haftalık alışveriş yapın. (Hem gıdalarınız taze olacak hem de dolabınızda gereksiz yiyecekler olmayacak.)
  • Hazırladığınız menü ve tariflerin içeriklerini listeye dökün: Alın size haftalık alışveriş listesi.
  • Pazar ya da markette listenize sadık kalın.
  • Organik ve taze reyonları gezin.
  • Paketlenmiş ürünleri satın alırken öncelikle nasıl üretildiklerini incelemek gerek. Bunun için de paketlerin üzerindeki bilgileri, içindekiler kısmını iyice okuyun. Ne de olsa o ambalajın içindekiler yakında sizin içinizdekiler olacak.
  • Üretim ve tüketim tarihlerine mutlaka bakın.
  • Alışveriş sırasında kendinizi taş devrindeki bir kadın/erkekmişsiniz gibi düşünün: “O dönemde yaşıyor olsaydım, ne yerdim? Bu aldığım gıdanın vücuduma ve bana nasıl bir faydası olacak? Bu, rafta/ambalajda durduğu gibi vücudumda da iyi duracak mı?”

Sebze ve meyve seçerken nelere dikkat edilmeli?

Sebze ve meyve alışverişi yaparken, canlı ve renklerini korumuş olan sebze ve meyveleri seçin. En önemlisi, kesinlikle sezonunda ve organik olarak yetiştirilmiş olanları alın.

Domates: Ağır, kırmızı ve kabuğu ince olanı tercih edilmeli. En lezzetli domates, güneşte olgunlaşan ve yaz aylarında toplanan domatestir. Olgun ve iyi domatesin tepe kısmının çevresinde hafif yeşil çizgiler olur.

Salatalık: İyisi kısa, parlak ve kalem gibi dümdüz olmalıdır. Ne kadar büyürse o kadar yumuşar, tatsızlaşır. Pütürlü salatalık iyi değildir. Sapı yeşilse salatalık tazedir.

Ayva: Sapsarı olmalı ve kokusunu dışarıya vermeli. Koklanarak seçilebilir.

Patlıcan: Simsiyah olmalı ve tutulduğunda ele renk vermemeli. Dışa renk vereni ilaçlanmıştır.

Üzüm: Sapı mutlaka yeşil olmalı. Beyaz üzüm biraz sarımsı görünmeli, siyah üzüm de simsiyah olmalı. Üzümün sapı yeşil değilse taze değildir.

Armut: İyi armudun rengi tam sarıdır ve serttir.

Kayısı: Kalitelisi serttir, kızarıktır ve ele alındığında ağır olduğu hissedilir.

Çilek: Çileğin iyisi, düzgün görünümlü olanıdır. Olgunlaşmış çilek yenilmelidir. Olgunlaşmamış çileğin aroması azdır ve serttir. Çileğin güneşte az duranı makbuldür.

Portakal: Kabuğu ince ve parlak olanı tercih edilmelidir.

Yiyecekler organik mi hormonlu mu nasıl anlayacağız?

Domates: Domates kesildiğinde içi fazlaca boşsa, meyvenin ucunda sivri çıkıntılar varsa ve yuvarlak yapısından farklı bir şekle sahipse hormonlu olduğundan şüphelenebilirsiniz. Ayrıca hormonlu domateslerde dik kesildiğinde ortasında beyaz ve sert bir tabaka görülür.

Salatalık: Şekilsiz, bir ucu kalın bir ucu ince veya yan yana yapışık meyvelere dikkat edin. İçleri adete sünger gibi, çekirdek evleri de kof bir yapıya sahiptir. Tatlarında farklılıklar ve lezzetsizlik vardır.

Biber: Aşırı büyük ve etli bir görünüme sahiptir. Çekirdek etrafı boş, etli kısmında domatesteki gibi beyaz ve sert bir doku görülür.

Patlıcan: Şekli bozuktur, kenarda şişlikler görülür. Yan yana yapışıktır, etli kısmı sünger gibi kof olur.

Patates: Şekilsiz ve yumruları birbirine yapışıktır. Patateste aşırı gübre ve hormon kullanılırsa içinde kararmalar görülür. 

Çilek: Aşırı büyük, çift yapışık ve içleri boştur.

Karpuz: Hormonlu karpuzların çekirdek evleri boştur. Yendiği zaman aşırı nişasta kokusu verir.

Protein deposu fasulye

Fasulye kuvvetli bir besindir. Tam bir protein deposu olan fasulye A,B,B2, B9,C ve vitaminleri ile demir ve magnezyum mineralleri açısından da zengindir. Ayrıca, B5 vitamini ve kalsiyum içerir. Lif açısından da zengindir. Kuru fasulyede %25 protein vardır. Bu, etin yerini tutar, karbonhidrat ise, % 50 dir. Taze fasulyede protein % 9,6 kadardır, karbonhidrat ise % 6,7. Fasulyede yağ pek azdır. Bir tek Dermasan fasulye yağ bakımından zengindir. Yağ yapımında kullanılır. Fasulye potasyum, kükürt, fosfor bakımından da zengin bir sebzedir.

Tazesiyle kurusuyla mükemmel bir besin olan fasulyelerin ana yurdu Orta Amerika’dır. On altıncı yüzyılda Avrupa’ya getirilip oradan tüm dünyaya yayılarak yetiştirilmeye başlanan fasulyelerin sağlığımıza yararları şu şekildedir:

Kanser:  Fasulyeler, yüksek oranlı antioksidan içerirler. Bu da bedenin kansere yakalanma riskini azaltır.

Kalp: Kalp hastalıklarına karşı korur. Günlük 12-33 gram lif alımının kan basıncını düşürdüğü gözlenmiştir. Ayrıca lifli gıdanın kalp krizi ölümlerini yüzde 27 azalttığı biliniyor.

Yüksek Tansiyon: Potasyum oranı yüksek olduğundan günlük ve düzenli olarak tüketildiklerinde yüksek tansiyonu düşürmektedir.

Kolesterol : Kandaki kötü kolesterol düzeyini önemli ölçüde düşürürler. ABD’de son zamanlarda yapılan bilimsel araştırmalarda, diyetlerinde düzenli olarak çeşitli fasulyelere yer veren kişilerin, üç haftalık böyle bir diyetten sonra kötü kolesterol düzeylerinde %19’lara varan düşüşlerin yaşandığını saptamıştır.

Şeker Hastalığı: İnsülin ve kan sekeri düzeyini kontrol altında tutarak seker hastalarına yardımcı olurlar.

Kansızlık : Demir oranları yüksek olduğundan kansızlığı çok iyi gelir.

Kabızlık / Hemoroit : Zengin lif içeriğiyle fasulyeler, kabızlığa çok iyi gelir, ayrıca kalınbağırsak ve hemoroit sorunları çekenler de fasulyelerden yararlanmalıdır. Mide ince ve kalın bağırsağı tedavi eder. Lifler kalın bağırsakta mayalanır ve kalsiyum gibi önemli minerallerin emilimine yardımcı olur.

Fasulye  çeşitleri

Kırmızı (Böbrek) Fasulye – Koyu kırmızı renktedir ve yoğun bir tadı vardır. Oldukça sert olan bu fasulye piştikten sonra da rengini ve şeklini korur. İyi pişirilmeleri gerekir, çiğ halinde bir çeşit toksin bulunur.

Kırmızı (Japon – Adzuki) Fasulye – Tatlı, çerezimsi ve et kıvamında bir tadı vardır. Küçük ve bir ucunda noktası olan fasulye türüdür.

Benekli (pinto) Fasulye – Benekli bir fasulye türüdür. Piştikten sonra beneklerini kaybederler ve pembemsi bir renge dönerler.

Siyah Fasulye – Yumuşak ve kıvamlı bir tadı vardır. Yoğun bir yapıya sahip olduklarından baharatlı ve acı tozlara uyum sağlarlar. Kaplumbağa fasulyesi olarak da adlandırılırlar.

Nohut – Lezzetli, çerezimsi bir tadı vardır. Çok haşlanıp, blenderdan geçtiğinde kremalı bir tat verirler.

Soya Fasulyesi – Alımını yaparken en çok dikkat etmemiz gereken fasulye türüdür. En fazla genetikleri ile oynanarak üretilen sebze olduğundan, kendisinin ve türevlerinin (soya sütü gibi) muhakkak organik olduğundan emin olmalıyız.

Siyah Soya Fasulyesi – Düşük karbonhidratlı ve normal soya fasulyesine göre daha iyi tadı olan bir fasulyedir. Pişirirken muhakkak bir tutam tuz atın, yoksa ikiye bölünüyorlar.

Barbunya Fasulyesi : Taneleri dolgun, makbul besleyici bir fasulye türüdür. Tazesinden çok kurusu yenir.

Kuru Fasulye: Fasulye bitkisinin beyaz tohumudur. Lif açısından çok zengindir.

Çalı Fasulyesi : Enli yassıdır. Baharda önce bu tür yetişir.

Şeker Fasulyesi : Tatlı bir fasulyedir. Tazesi yenildiği gibi kurusu da yenir. Yemeklerin başlıcaları arasında yer alır.

Ayşe Kadın : Lezzetli bir fasulyedir. Kılçıkları  yoktur. Konserve en çok bu türden yapılır.

Feraset Fasulyesi : Daha çok Bursa dolaylarında, sırıklarda yetişir, sarımtırak bir fasulyedir.

İlginizi çekebilir: Makrobiyotik beslenme 4: Mutfağınızda neler olmalı, neler olmamalı?

Muse Yeliz Rüzgar: İzmir doğumlu ve uluslararası tanınırlığı olan Yeliz Rüzgar, Bütünsel Yaşam Koçu ve Enerji terapistidir. Yurt dışı ve yurt içinde ortağı olduğu koçluk ve danışmanlık şirketleri aracılığıyla bireysel olduğu kadar kurumlara da inovasyon, yeni ürünlerin Türkiye' ye ithalatı, motivasyon, satış arttırma, iş-özel yaşam dengesi üzerine danışmanlık vermektedir. 2005 yılından beri Anthony Robbins eğitimlerine katılımının ardından tüm etkinliklerinde gönüllü asistanlık yapmış, Los Angeles ve Türkiye'de "Power Groups" oluşumlarını yönetmiş bir Anthony Robbins lideridir. Yeliz, 13 yaşında ilk ilgi duymaya başladığı bilim ve ruhsal alanların birleştiği konular üzerine, Dünya çapında tanınan Dr. Bernie Siegel, Dr. Bruce Lipton, Dr. David Katz, EFT tekniğini bulan Dr. Craig, NLP tekniğinin kurucu Dr. Richard Bandler, NLP ‘de ‘Time Line – Zaman Çizgisi’ tekniğinin yaratıcısı Tad James gibi isimler ile birlikte kongre ve festivallerde konuk konuşmacı olmuş, ‘Holistik Yaşam’ ile ilgili sunumlar yapmıştır. Halen Sedona Üniversitesinde bu alanda doktora çalışmalarına devam etmektedir. Yeliz, UCLA ve North Carolina Üniversitelerinde psikolojik araştırmalarda da kullanılan AuraVS isimli bio-feedback aracılığı ile yaptığı seanslar ile Dünya çapında binlerce kişinin yaşamlarını dönüştürmeleri, ilişkilerini geliştirmeleri ve yaşam amaçlarına bağlanmalarına yardım etti. Yeliz Los Angeles ve İstanbul ‘da yaşamaktadır. Hayat mottosu: ¨İmkansız diye bir şey yoktur, İste, planla, harekete geç, inan ve sabırlı ol.¨

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale