Makedonya’nın sırlarına doğru bir yolculuk
Makedonya’nın güney şehirleri gezdim ve gördüm. Herkesin belki duyup bilmediği ya da belki de her İstanbul’dan tura çıkan gezginlerin ilk uğrak yeri olan iki şehir, bilemiyorum sizinki hangisi? Bitola (Manastır) ve Ohrid şehirleri bahsettiklerim. Bir de kıyısından köşesinden az buçuk Ohrid’in hemen yanındaki Struga oldu görebildiğim.
Elmanın en lezzet almış, her renk ve cinsteki hallerini tattığım ağaçların yetiştiği, üzerlerinin fosforlu kalem ile markerlanmış olduğuna emin olabileceğim koca koca dağların arasından ulaştık ülkenin yerleşim yerlerine.
İlk Bitola’dan geçti yolumuz. Atatürk’ün eğitim hayatının birkaç yılının burada geçtiği şehir olması yine ‘bizim oralar’ samimiyetine bürümüş olduğunu gözlemledim.
Çok büyük bir şehir beklemenize de gerek yok. İçinden geçtiğiniz yayalaştırılmış ticaret aksının ucunda bulacağınız Osmanlı zamanlarına ait birkaç cami ve bir kilise beklemekte kanalın berisinde ve hemen ilerisinde belki de sadece.
Yeni binasına taşındıktan sonra müzeleştirilen ve bir bölümünün tamamen Atatürk’e ayrılmış olduğu Manastır Askeri İdadisi’nde geçmişi hayalinizde canlandırırken yardımcı olabilecek somut materyaller görebilmektesiniz müzede Atatürk’e ait ve Atatürk’e dair.
Atatürk, burada okurken Eleni Karinte diye bir kıza aşık olmuş, kız da tabi ona.. Yıllar 1895-1899 arası.. Kızın evi muhtemel olarak bahsettiğim caddeye bakan evlerden birisi imiş… Kim bilir hangisiydi diye merak ettim okuduğumda..Kitapta bahsedilen bir de mektup varmış müzede benim hiiç dikkat etmediğim, eğer hala oradaysa…
Eleni’nin Müzede (manastır) Dağıtılan ve Atatürk’e Hitaben Yazdığı Aşk Mektubu:
“Çok seneler geçti, ben halen her gün senden haber bekliyorum. Herhangi bir zamanda mektubumu alırsan, beni hatırla. Kağıttaki gözyaşlarımı görebileceksin. Yıllar ve olaylar geçiyor, seninle ilgili çok şeyler konuşuluyor. Mektubumu okurken, başka kadını seviyorsan, mektubumu yırt.
Manastırlı Eleni Karinte, bir gün tanıdığı ve aşık olduğu adama bütün ömrünü harcamıştır. Benim seni sevdiğim kadar, o kadını o kadar çok seviyorsan, kendisine hiçbir şey söyleme, senin kadar mutlu olmasını diliyorum. Fakat, balkondaki kızı hatırlıyorsan ve başkasını sevmiyorsan, seni beklediğimi ve ömrüm boyunca bekleyeceğimi bilmeni istiyorum.
Döneceğini, beni unutmayacağını biliyorum. Babam vefat etti. Beni senden ayırdığından tam bir yıl geçti, beni eve kapattı ve bir ay çıkmama izin vermedi. Ağladım, biliyorum ki tüm kilitleri ve hapisleri boşuna harcadı.
Beni evlendirecekleri adamı sadece bir kez gördüm ve kendisi bana onu sevebileceğimi söyledi. Ben kendisine, ‘Hayır, ben sadece ilk aşkımı seviyorum’ dedim. Babam beni hiç bir zaman affetmedi ve ben de kendisini affetmedim. O zamanlardaki gibi artık genç ve güzel değilim.
Ebediyen seni seven ve seni bekleyen, Eleni Karinte’n.”