X

Louis Vuitton kaykaya ne dersiniz?

Alternatif duruşundan ve beslendiği alternatif kültürlerden “hip”, son 4-5 senedir  popüler kültürün bir parçası oldu ve geniş kitleleri “cool”, “umursamaz”, “dağınık”, “yaratıcı” ile özdeşleşen “hipster” kimliğiyle” etkiledi. Giyimden meslek seçimlerine, hayat tarzından tüketim alışkanlıklarına kadar “hipsterlık”  Y jenerasyonunun yeni kimliği oldu. Daha doğrusu bu jenerasyonun hayata karşı duruşlarının kültürel yansımasıydı bence. Bunu markalar üzerinden açıkça görebilmek mümkün.

Son yıllarda yarattığı kimlik ve reklam kampanyaları ile dikkatimi çeken “Supreme” şehir hayatını hipster kimliğiyle bir araya getiren, pop-art, tipografi, ve graffiti ve grafik sanatlardan beslenen ve kendini bir pop-art eseri gibi biçimlendiren genç ve dinamik bir hikaye yazıyor. Supreme’in hikayesi 1994’te Manhattan’da (Lafayette Street) başlıyor. İlk zamanlar, New York’un alt kültürüne, “kaykay gençliğine” hitap eden, Damien Hirst gibi sanatçıların imzalı ürünleri bulunan ve bağımsız sinemacıların tercih ettiği bir markaydı. Londra ve Paris’te olmak üzere Avrupa’da 2, Uzakdoğu’da 6 mağazası var. Hatta Jebbia, Supreme’i Paris’e taşıma fikrinin altında, Republique Meydanı’nın olduğunu söylüyor. Jebbia’ya göre Republique, kaykay yapan gençleri bir araya getiren, bu kültürü bir potada eriten bir meydan. Marka böylece Paris’e yelken açıyor ve Paris bohem burjuvalarının yeni gözdesi oluyor.

Supreme sadece ürünleri ile gündeme gelmiyor; yarattığı “absürtlükler” ve marka veya karakter işbirlikleri ile farklı disiplinleri ve alanları bir araya getiriyor. Özellikle, kırmızı bir zemin üzerine kalın beyaz bir tipografiyle “Supreme” yazılı logosu oldukça dikkat çekici ve marka olup olmadık pek çok ürünün üzerine bu logoyu yapıştırıyor. Mesela 2016’ın Eylül ayında tanesi 30 dolardan “Supreme tuğlaları” satışa sunuldu ve Supreme, bunu yaparak hem kendinden söz ettirmiş, hem de modaya, tüketiciye ve zamana karşı hafif sarkastik bir durum sergilemişti.

Louis Vuitton ve Supreme

Supreme’in son zamanlarda Louis Vuitton ile yaptığı iş birliği Türkiye’de kendine pek yer bulmadı. Oysa ki bana oldukça ilginç geldi ve birkaç nokta üzerinde düşünmemi sağladı. Öncelikle şunu fark etmek çok zor değil: Büyük markaların o “şaaşalı” dönemi yıkılırken, tüketicilerine “kazandırdığı” o “elit” kimlikler artık pek işlemiyor. Orta yaş ve üzeri bir kadın profili için büyük markalar bir anlam ifade ediyordu ama Y jenerasyonu için aynı şeyi söyleyemeyiz. Chanel, Louis Vuitton, Hermes, Gucci gibi Avrupa burjuvazi kültürüyle özdeşleşen bu markalar yeni jenerasyona ulaşmakta zorluk çekiyordu.

Son 2-3 senedir bu markaların reklamlarına ve kreasyonlarına dikkat etmeye çalışın. Hepsi bir şekilde marka çizgilerinin ve hikayelerinin dışına çıkıp farklılıklara açık kapı bırakıyorlar. Bunun en net örneklerini 2015’te Moschino’da görmüştük. Pop-art, hype ve sokakların kültürünü tasarımlarına yedirmişti. Absürtlüğe ve “saçmalığa” ulaşan tasarımlar önce kitlelerin algısını değiştirmek için kullanıldı ve bugün bu marka geniş bir gençlik kitlesine ulaşmış durumda. Moschino, Barbie, Ken gibi kültü oyuncakları; deterjan ve fast food zinciri markaların logolarını tasarımlarında kullandı. Karl Lagerfeld, genç ve hype bir kitle için yarattığı “KARL” markası bunun son örneğiydi bana göre. T-shirtlerden ayakkabılara, çantalardan pek çok ıvır zıvıra kadar Karl dinamik ve zamana uygun bir marka algısı yarattı.

Bugün Louis Vuitton’un Supreme ile olan işbirliğine biraz bu açıdan bakıyorum. Vuitton’un kemikleşmiş ve sıkıcı tarzı zamanın kültürüyle yarışabilecek bir durumda değildi. Supreme’in Louis Vuitton logolu ceketleri, gömlekleri, ayakkabıları, koca çantaları estetik olmaktan uzak doğal, absürt, ilginç ve en önemli noktası “ses getirici.” Aynı Supreme tuğlası gibi: komik ve düşündürücü. Gösteri toplumunun bir gereği ve yarattığımız kimlikler doğrultusunda alıcısı olacaktır elbette. Kimliklerimizi kurguluyoruz ve Supreme’in kitlesinde olmak belli bir kitle için oldukça önemli. Louis Vuitton’un da bundan faydalanmak istemesi oldukça manidar, hem “genç”leşen ve “hype”laşan bir çizgide olduğunu yansıtmak hem de bunun ticari ekmeğini yemek… Sokaklar markaların yarattığı “show”larla şekilleniyor. Bakalım Louis Vuitton’un bavulları, çantaları kıpkırmızı pop-art’a yaklaşan bir çizgide sokakları dolduracak mı?

Natali Oral: 2014 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya, İletişim Sistemleri ve Sosyoloji bölümlerini bitirdim. Aynı üniversitenin sosyoloji bölümünde yüksek lisans eğitimine devam etmekteyim. Farklı kültür alanlarının toplumla ve bireyle olan ilişkileri, yaratıcı alanlar ve şehir hayatına dair gözlem ve araştırmalar yapıyorum ve bunları farklı dijital mecralarda yazılarla paylaşıyorum.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale