Hızla artan plastik kullanımı nedeniyle okyanusların tehlikede olduğunu ve biyoçeşitliliğin çok ciddi risk altında olduğunu biliyor musunuz? Uluslararası Doğayı Koruma Birliği’nin (IUCN) en son raporuna göre, küresel deniz türlerinin yaklaşık %10’unun yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Her yıl iklim bilinci ile şehrin önde gelen iklim uzmanlarını ve topluluklarını bir araya getiren Londra İklim Eylem Haftası, bu yıl dört ana temaya odaklanıyor: Küresel temiz ekonomiyi hızlandırmak, adil iklim geçişleri sağlamak, büyüyen eylem ağları, daha yeşil bir çevre yaratmak. 24 Haziran–2 Temmuz’da gerçekleşecek Londra İklim Eylem Haftası‘nda 5 Türk sanatçı da yer alıyor. İşte sanatçıların mesajları ve eserleri:
Türk sanatçıları; Fatma Kadir-“Water Bird Watching”, Mehmet Kuran-“Nowhere”, Selva Özelli–“Love Someday”, “Reef Dwellers”, “Orcas&Reefs”, Günsu Saraçoğlu-“ReBirth of Water Birds” ve İlhan Sayın-“Flowers of Hope” sergileriyle ülkemizi Londra İklim Eylem Haftası’nda temsil ediyor.
Sanatçılar bu etkinlikte yer alan sergileri için ortak bir bildiri yayınladılar:
“Biyoçeşitlilik, tüm ekosistemlerin varlığı ve düzgün işleyişi için esastır ve üzerine medeniyetler inşa ettiğimiz sütunlardır. Doğa olmadan hiçbir şeyimiz yoktur. İklim değişikliğinin biyoçeşitlilik üzerindeki önemli bir etkisi, yangınların, fırtınaların veya kuraklık dönemlerinin yoğunluğundaki ve sıklığındaki artıştır. Küresel sıcaklıklar yükseldikçe, orman yangınlarının boyutunun, sıklığının ve şiddetinin önümüzdeki yıllarda artması ve küresel olarak hava kalitesini bozması bekleniyor. Bu doğal afetler, yangınlar hem yerleşik hem de göçmen kuşları etkiliyor ve yangın aktifken, o alanı kuşların kullanması için ortadan kaldırıyor. Bu, kuşları başka alanlara iterek erken göçü veya yeni bölgelerden göçü tetikliyor.
Doğanın ve biyolojik çeşitliliğin kaybı, önümüzdeki 10 yılda karşı karşıya kalacağımız en ciddi dördüncü tehdittir. Uluslararası Doğayı Koruma Birliği’nin (IUCN) en son raporuna göre, küresel deniz türlerinin yaklaşık %10’unun yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu tespit edildiğinden, bunun okyanuslara yüksek bir maliyeti vardır.
Önümüzdeki yüzyılda, iklim değişikliğinin balinalar ve resifler dahil olmak üzere kıyı ve deniz ekosistemlerini derinden etkileyeceği tahmin ediliyor. Balinalar, besin zincirinin en üstünde yer alır ve deniz ortamının genel sağlığında önemli bir role sahiptir. Orca balinası (Orcinus orca), en büyük üyesi olduğu okyanus yunusları ailesine ait dişli bir balinadır. Siyah-beyaz desenli gövdeleriyle tanınırlar ve dünyanın tüm okyanuslarında, Arktik ve Antarktika bölgelerinden tropik denizlere kadar çeşitli deniz ortamlarında bulunabilirler.
Balinalar, soluduğumuz oksijenin en az yarısını sağlamaya, iklim değişikliğiyle mücadele etmeye ve balık stoklarını sürdürmeye yardımcı oldukları deniz ekosisteminde hayati bir rol oynar. Her büyük balina, ortalama olarak tahminen 33 ton CO2 tutuyor ve böylece iklim değişikliğine karşı mücadelede rol oynar. Artan okyanus sıcaklığı, resif oluşturan mercanların ağartılmasına, strese girmesine ve sonunda ölmesine neden olabilir. Okyanus asitlenmesi, mercan, mercan algleri ve yumuşakçalar dahil olmak üzere çeşitli kireçli türlerin kireçlenmesini yavaşlatabilir veya durdurabilir ve tüm deniz yaşamının yaklaşık yüzde 25’i için gerekli olan resiflerdeki kalsiyum karbonat yapılarını çözebilir.
Ancak iyi haber şu ki, geçen yılki Birleşmiş Milletler biyolojik çeşitlilik konferansı COP15’e göre ülkeler, 2030 yılına kadar dünya okyanuslarının %30’unu korunan alanlara yerleştirme konusunda tarihi Açık Deniz Anlaşması üzerinde anlaştılar. Milletler ayrıca 2024 yılına kadar plastik kirliliğini azaltmak için yasal olarak bağlayıcı bir anlaşma geliştirmeyi kabul ettiler.”
Sanatçılar, sergileriyle Londra Çevre Haftası’nda dünyada biyoçeşitliliği geri kazanmak ve okyanuslarımızdaki plastik kirliliğini azaltmaya başlatmak için çabaların olduğuna dikkat çekiyor.