“Sevginin olduğu yerde hayat vardır…”
Mahatma Gandhi
Bazen hayat böyledir. Bir anda bakarız binanın en tepesindeyiz, en iyi seviyede, en güzel şartlarda… Belki hayatta düşlediğimiz her şeye sahip olmuşuzdur, belki gelecek günlerden çok ama çok daha büyük getirileri, kazançları, görevleri, pozisyonları, teklifleri beklemekteyizdir. Ve işte aniden bir şey oluverir. Zaman gelir, elimizden alınır. Evet, koşullar birden öylesine değişir ki o bizi dünyanın en tepesine koyuveren işimizi kaybedebiliriz… Evet, koşullar öylesine gelişir ki o bizi “diğerlerine” tepeden baktıran paramızı, malımızı ve hatta itibarımızı da kaybedebiliriz…
İşte ben bugün bu yazımda sizlerle birlikte bir lider veya bir lider ruh bu durumlara nasıl yaklaşır ve ne yapar diye bir bakalım istiyorum… Hepimiz yıkılırız değil mi bu gibi durumlarda? Hatta biteriz, hatta mahvoluruz, hatta hayatımızın anlamı da, amacı da kalmamış olur… Peki gerçek böyle midir?
Şimdi şuradan başlayalım, bir karıncayı ele alalım, hayatta “sahip olduğu tek şey” yuvası ve bir de canıdır değil mi? Yuvası bozulduğunda hayatının anlamı da biter mi? Karınca olarak yaratılmış olmasından vazgeçer mi? “Yapacak neyi vardır?” diyeceksiniz o canım yuvasından başka…
Yeniden başlar, evet yeniden başlar… Hayatta hiçbir şeyin sahibi olmadığımızı bize yeniden ve yeniden öğretir. Evet o küçücük karınca sahip olduğu en değerli varlığı, yani yuvası bozulduğunda gider yeni bir yuva yapar. Her ne kadar zor olsa da her ne kadar uzun sürse de bunu yeniden yapar… Bizler ne yaparız? Hayatta bizim zannettiklerimiz bizden alındığında ne yaparız? Bir evi kaybettiğimizde, bir miktar parayı kaybettiğimizde, bir şirketi kaybettiğimizde, bir pozisyonu kaybettiğimizde ne yaparız?
Unuturuz… Her şeyi o noktaya “bizim” getirdiğimizi, yani o giden paranın da, şirketin de, pozisyonun da kaynağında bizim olduğumuzu ve onları “bizim” yaptığımızı unuturuz. Yani yeniden yapabilecek güce de sahip olduğumuzu unuturuz. Yani o gidenler bize öylesine sahip olmuş olur ki hayatımızı da kendileri ile götürecek gücü vermekteyizdir onlara… Hayata tutunduğumuz noktalar olurlar, bankada bir hesap olması ve olmaması benim bugün burada dağ gibi duran bir “Pınar” olmamı ve bununla yapabileceklerime engel midir? Bir veya birkaç tane evimin olması veya olmaması, başkalarının takdir ettiği bir işe sahip olmam veya olmamam, bugün hayata katabileceğim potansiyellerin önüne geçebilecek bir durum mudur?
İşte bu yüzden liderler yıkılmazlar, kaybetmezler. Onlar bilirler ki gidenler, yerlerine daha büyükleri geleceği içindir. Hayat onlara daha iyilerini, daha farklılarını, daha başkalarını yapmalarını istediğini göstermektedir. Hayat onlara seslenmektedir; artık bu “yuva” değişmeli, sen yeniden kendi yuvanı inşa etmelisin, sen yeniden bu parayı farklı şekilde sana gelecek olan tüm bolluklar için kendine çekebilmelisin. Daha yakından bakmalısın. Daha farklı yolları bulmak için kapanan taraflara değil, sana açılan diğer yönlere gitmelisin.
Bugün bu yazımda bana eşlik eden sen, hayatta ne ile kendini sınırlandırmalısın? Elinden alınanlar gitti, bitti, geçti… Bugün sen onlardan çok daha iyilerini bu dünyaya kazandırmak üzere bu dünyadasın… Peki bunu görmeye, buna gönül vermeye, buna niyet etmeye hazır mısın?
İlginizi çekebilir: Hepimiz birer lideriz: Bazen düşebilir, geride kalabilir ve hatta yerle bir olabiliriz