X

Latin Çiçeği Bakımı Nasıl Yapılır?

Latin çiçeği, bakılması en kolay bitkilerden bir tanesidir. Kırmızı, turuncu ve sarı çiçekleri olan bu güzel bitki ilkbaharın başlarında sonbaharın başlarına kadar çiçek açmaya devam eder. Genelde saksıda veya sepette yetiştirilen Latin çiçeğine bahçede de bakmak mümkündür.

Latin çiçeği, bakımı kolay bir bitki olmakla birlikte çiçek açmak için doğrudan güneş ışığına ihtiyaç duyar. Düzenli sulama isteyen ve toprağının nemli olmasını seven Latin çiçeği toprak açısından seçici olmadığı için her türlü toprakta yetiştirilebilir.

Latin çiçeğine dair merak ettiğiniz her şeyi ve Latin çiçeği bakımında dikkat etmeniz gereken püf noktalarını bu yazıda okuyabilirsiniz.

Latin Çiçeği Nedir?

Latin çiçeği, Güney ve Orta Amerika’ya özgü bir bitki olup harika renkli çiçekleriyle ünlüdür. İlkbaharda don tehlikesi geçtikten sonra ekilen Latin çiçeği hızlı ve kolay büyüyen bir bitkidir. Bakımı kolay olan Latin çiçeğini bahçeniz olmasa dahi balkonunuzda veya pencere kenarında yetiştirebilirsiniz. Sarı, turuncu ve kırmızı renkli çiçekleriyle ortama hoş bir dokunuş katan Latin çiçeğini isterseniz tek başına isterseniz de diğer bitkilerinizle bir arada yetiştirebilirsiniz.

Latin çiçeğinin genel özellikleri ve ihtiyaçları şu şekildedir:

Botanik adı: Tropaeolum majus

Aile: Turpgiller (Tropaeolaceae)

Türü: Otsu

Olgunlaştığında ulaştığı ölçüler: 90-180 cm yükseklik

Güneş isteği: Tam

Toprak isteği: Nemli, drenajı iyi toprak

Toprak pH’ı: Asidik, nötr, alkali

Çiçeklenme dönemi: İlkbahar, yaz, sonbahar

Çiçek rengi: Kırmızı, turuncu, sarı

Kökeni: Orta Amerika, Güney Amerika

Latin Çiçeği Nasıl Bakılır?

Latin çiçeği, tek yıllık ya da çok yıllık olarak yetiştirilebilen, bakımı kolay bir bitkidir. Genelde tohumla çoğaltılan Latin çiçeğinin tohumları hızlı bir şekilde çimlenir ve kısa bir süre içinde çiçek açmaya başlar. Latin çiçeği ekilip geliştikten sonra bitkinin düzenli sulama dışında çok fazla ihtiyacı olmayacaktır. Solmuş çiçeklerin koparılması genelde gerekli olmasa da olgunlaşmış olanları kopararak salatalara ve tatlıların üzerine ekleyebilirsiniz. Latin çiçeğine gerekli aydınlatmayı, suyu, toprağı ve sıcaklığı sağlayarak bitkinizin sağlıklı ve güçlü bir şekilde büyümesini sağlayabilirsiniz.

İç mekanda ve dış mekanda Latin çiçeği yetiştirmek için dikkat etmeniz gereken noktalar genel olarak şu şekildedir:

Işık ihtiyacı

Latin çiçeği, tam güneş alan veya kısmen gölge olan yerlerde yetiştirilmelidir. İç mekanda bakılan Latin çiçeklerinin günde en az 6 ila 8 saat güneş ışığı almaları önemlidir. Bitkinin uzun süre gölgede olması, güneş ışığının olduğu yere doğru büyümesine neden olabilir. Latin çiçeğinin olduğu yer ne kadar fazla güneş alıyorsa bitkinin yaprakları ve çiçekleri o kadar parlak ve canlı olur. Bu nedenle iç mekanda yetiştirilen Latin çiçeklerinizi güneye bakan bir pencere kenarına koyabilirsiniz.

Su ihtiyacı

Latin çiçeği, toprağının sürekli nemli olmasını sever. Ancak toprağın çok ıslak kalmaması için sulamadan önce toprağın nemini parmağınızla ya da nem ölçer cihazla ölçmeniz gerekir. Latin çiçeğini sulamak için en iyi saatler, sabahın erken saatleri veya akşam üstü saatleridir. Bu nedenle bitkinizi bu saatlerde sulamaya ve bitkinin çiçekleri ve yaprakları ana gövdeden uzaklaşmışsa bunları da sulamaya özen göstermelisiniz.

Toprak ihtiyacı

Latin çiçeği, toprak konusunda pek seçici değildir. Toprağın nemli ve iyi drenajlı olması Latin çiçeği için genelde yeterlidir. Latin çiçeği için toprak karışımı hazırlarken kumlu ve tınlı topraklar tercih edebilir ve organik kompost, perlit ve hindistancevizi torfu gibi malzemelerle toprağı zenginleştirebilirsiniz. Latin çiçeği, toprağının ıslak olmasını sevmediği için perlit ve hindistancevizi torfu kullanarak toprağın drenajını arttırabilirsiniz. Topraktaki fazla suyun atılması için saksının altında drenaj delikleri olmasına da dikkat etmelisiniz.

Sıcaklık ve nem ihtiyacı

Latin çiçeği, sıcak ve nemli ortamları sever. İç mekanda bakılan Latin çiçekleri için oda sıcaklığının 12-18°C arasında olması yeterli olacaktır. Bitkinin hafif soğuk havalara dayanması mümkün olsa da çok soğuk havalara dayanması mümkün değildir. Latin çiçeği bakarken sıcaklığın yanında ortam neminin yüzde 30 ila 50 arasında olmasına dikkat edilmelidir. Bununla birlikte Latin çiçekleri kuru veya aşırı nemli koşullara da dayanabilir.

Gübre ihtiyacı

Latin çiçeği için iyi bir toprak karışımı hazırladıysanız, bitkinizin gübrelenmeye ihtiyacı olmayabilir. Bitkinizi toprağa ekerken organik kompost ve humus gibi malzemeler kullandığınızda bir daha gübrelemeniz gerekmeyebilir. Bununla birlikte toprağın kalitesi çok düşükse bitkiyi gübreleyebilirsiniz. Ancak bu durumda bitkinin yapraklarını daha fazla büyütürken daha az çiçek açacağını unutmamalısınız.

Latin Çiçeği Nasıl Çoğaltılır?

Bitkinizi budayarak çelikleme ile çoğaltabilirsiniz. Bitkinizi çelikle çoğaltmak için şu adımları izleyebilirsiniz:

  • Çeliği dikeceğiniz toprağı saksı karışımı ile doldurun.

  • Latin çiçeğinizden üzerinde en az üç yaprak bulunan bir sap seçin ve 12-15 cm kadar kesin. Kestiğiniz kısmın ucunu köklendirme hormonuna batırın.

  • Toprağın ortasına bir delik açın ve sapın en az 2,5-3 cm’lik kısmını toprağa dikin.

  • Deliği toprakla doldurun ve saksıyı dikkatli bir şekilde sulayın.

  • Saksıdaki suların süzülmesine izin verin ve saksıyı güneş alan bir pencere kenarına yerleştirin.

  • Yaklaşık bir hafta sonra bitkinin köklenip köklenmediğini kontrol edin. Köklenme gerçekleştikten sonra bitkiyi bahçenize veya daha büyük bir saksıya nakledin.

Latin Çiçeği Nasıl Ekilir?

Latin çiçeğini Mart ila Mayıs ayları arasında toprağın ısındığı bir dönemde tohumdan çoğaltabilirsiniz. Latin çiçeğini tohumdan çoğaltmak için şu adımları izleyebilirsiniz:

  • Toprağı hafif bir şekilde tırmıklayın ve toprakta yabani otlar olmadığından emin olun.

  • Tohumları ekeceğiniz yeri önden sulayın. Bu sayede tohumların ekildikten sonra topraktan sürüklenmeyeceğinden emin olabilirsiniz.

  • Tohumları toprağın 1,5 cm derinliğine, aralarında 10 cm olarak şekilde ekin.

  • Tohumların üzerini toprakla örtün.

  • Tohumlar çimlendikten sonra filizleri aralarında yaklaşık 30 cm olacak şekilde azaltın.

Latin çiçeği tohumlarını bahçe yerine saksıya da ekebilirsiniz. Bu sayede bitkinizin daha erken çiçek açmasını sağlayabilirsiniz. Latin çiçeğini saksıda yetiştirmek için saksıyı güneş alan bir pencere kenarına koymalısınız. Her bir tohum için 9 cm çapında saksılar kullanabilirsiniz.

Latin Çiçeği Nasıl Çiçek Açtırılır?

Bitkiniz çiçek açmıyorsa çiçeklenmeyi teşvik etmek için aşağıdaki noktalara dikkat edebilirsiniz:

  • Bitkinizin daha fazla zamana ihtiyacı olabilir. Latin çiçeği genelde ekildikten sonra 4 ila 6 hafta içinde çiçek açar. Bitkiniz henüz çiçek açmıyorsa biraz daha beklemek isteyebilirsiniz.

  • Sıcaklığın artması gerekiyor olabilir. Latin çiçeği, ilkbaharla birlikte sıcaklığın yükselmesiyle çiçek açar. İklimi soğuk olan yerlerde ise çiçeklenme yaz aylarına kadar gerçekleşmeyebilir. Bu nedenle havalar henüz ısınmadıysa sıcaklığın biraz daha artmasını bekleyebilirsiniz.

  • Budama yanlış yapılmış olabilir. Çiçeklenme için gerekli şartlar oluşmuş olmasına rağmen bitkiniz açmıyorsa budamayı fazla yapmış olabilirsiniz. Ancak budama ile tüm tomurcukları kesmiş olmanız çok mümkün olmasa da hiç tomurcuk kalmadıysa bitkinizin çiçek açması mümkün olmayabilir.

  • Güneş ışığı yetersiz olabilir. Latin çiçeğinin günde en az 6 saat güneş alması gerekir. Gölgede yetişen bitkiler hiç çiçek açmayabilir. Veya çiçekler kısa ömürlü olabilir ve yeterince gelişmeyebilir.

  • Gübrede çok fazla azot olabilir. Latin çiçeği için gübre kullandıysanız, gübredeki azot miktarına dikkat etmelisiniz. Latin çiçeği genelde gübrelenmeye ihtiyaç duymasa da bitkinizi azotu fazla bir gübre ile beslediyseniz, fosforu yüksek bir gübre kullanarak topraktaki besinleri dengeleyebilirsiniz.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Aldığımız iki nefesten biri denizden: #MaviNefesProjesi

Denizler, gezegenimizin kalbinde atan en önemli yaşam kaynakları. Sadece tatil rotalarını ya da en şahane manzaraları süslemekle kalmayan bu su ve hayat kaynaklarımız, gezegenimizin dengesi ve canlı yaşamlarının devamı için de kritik bir rol sahibi. Çünkü, ihtiyaç duyduğumuz oksijenin yarısından fazlası denizlerden geliyor. Ancak, denizlerimizin karşı karşıya olduğu tehditler, ekosistemin geleceğini tehlikeye atıyor.



İklim değişikliği, çevre kirliliği, insan müdahaleleri, plastik atıklar, petrol sızıntıları veya müsilaj gibi pek çok faktör, denizleri kirletmekle kalmıyor geleceğimizi de adım adım yok etmeye başlıyor. Çünkü denizlerdeki kirlilik, hem denizdeki hem de karadaki canlı yaşamını tehdit ediyor ve ekosistemin dengesini bozarak gezegenimizin geleceğinden çalıyor.

Denizlerimizin ve gezegenimizin karşı karşıya olduğu tehditler karşısında sessiz kalmayan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/TURMEPA iş birliğiyle sürdürdüğü Mavi Nefes Projesi ile bu yıl da denizlerimize, yani yaşam kaynağımıza, sahip çıkıyor. Mavi Nefes Projesi, başta plastikler olmak üzere deniz çöplerinin toplanmasına ve deniz ekosisteminin korunmasına katkı sağlıyor ve denizlerimizdeki oksijen kaynakları olan deniz çayırlarını ve mercanları çoğaltıyor.

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.”

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.” misyonuyla yola çıkan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile birlikte hem deniz kirliliğini azaltmak hem de denizlerdeki biyoçeşitliliği korumak ve deniz ekosistemini rehabilite etmek için uzun soluklu bilimsel koruma ve izleme çalışmaları yürütüyor.

Mavi Nefes Projesi kapsamında Eylül 2021-Haziran 2024 döneminde Marmara Denizi, Adrasan ve Van Gölü’nde yaklaşık 200 bin kişinin günlük üretimine eşit 230 ton katı ve sıvı atık toplandı, uygun olan atıkların geri dönüşüme kazandırılması içinse çalışmalar sürüyor.



Projenin eğitim ayağında ise deniz temizliği konusundaki farkındalığı artırmak amacıyla ortaokul öğrencilerine ve öğretmenlerine denizlerin önemi, deniz ekosisteminin korunması ve sürdürülebilir su kaynakları için bireysel sorumluluklar konularında eğitimler veriliyor. Mavi Nefes Eğitim Otobüsü ve çevrim içi eğitimlerle 3 yıl boyunca 8 ilde yaklaşık 80 bin öğrenciye ulaşıldığı biliniyor.

Bu başarılı iş birliği, hem denizlerimize hem de gezegenimize hayat verirken; temiz denizlerin, sağlıklı ve uzun ömürlü bir yaşamın temelini olduğunu da bir kez daha bizlere hatırlatıyor. Denizlerdeki deniz çayırlarını ve mercanları koruyup çoğaltmak için çalışmaların sürdürüldüğü Mavi Nefes Projesi sayesinde “aldığımız iki nefesten biri denizden” diyen Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile tertemiz ve sağlıklı yarınların kapısını aralıyor. Bu başarılı iş birliğinden ilham alarak geleceğimizden çalmak yerine geleceğimizi korumak için çalışmak ve denizlerin yaşam kaynağımız olduğunu her an hatırlamak ve hatırlatmak, hepimizin yarınlarımıza yapacağımız en büyük yatırım.

*Bu yazı Garanti BBVA katkılarıyla hazırlanmıştır.



Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.



Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.

Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sofralarda sürdürülebilir şıklığın yeni adı: Porland Re-Gen

Doğaya olan etkimiz, her gün attığımız adımlarla yeniden şekilleniyor. Günlük yaşamımızda aldığımız kararlar, tüketim alışkanlıklarımız ve yaşam tarzımız, doğa üzerinde hiç silinmeyecek izler bırakıyor, üstelik bu izler günden güne daha da derinleşiyor. Ulaşım tercihlerimizden yeme-içme alışkanlıklarımıza, satın aldığımız ürünlerden şehir hatta ülke dışından verdiğimiz siparişlere kadar hayatımızın her alanında karşımıza çıkan bu etki, yani karbon ayak izimiz, aynı zamanda günlük yaşamda kullandığımız eşyalarla da yakından ilişkili. Ne yediğimiz, ne içtiğimiz kadar yediklerimizi-içtiklerimizi nasıl tükettiğimiz de karbon ayak izimiz üzerinde etki sahibi.



Bu durumun farkında olan ve çevre bilinciyle hareket eden Porland, kırık porselenleri yeniden hayata döndüren Re-Gen Koleksiyonu ile sürdürülebilirlik anlayışını bir adım daha ileriye taşıyor ve dünyada bir ilke imza atıyor. Dünyaya karşı sorumluluk ilkesini odağına alarak üretim süreçlerini yürüten Porland, bu yenilikçi adımıyla bize de gezegenimize olan sorumluluklarımızı bir kez daha hatırlatıyor. İklim krizine karşı geliştirdiği iş modeli sayesinde çevre dostu üretim ve sıfır atık felsefesini benimseyen vizyoner marka, Re-Gen Koleksiyonu ile hem sofraları iyi tasarımla buluşturuyor hem de daha sürdürülebilir bir dünya için yeni şanslar yaratıyor.

Kırık porselenlerden geleceğe: Daha sürdürülebilir bir dünya

Re-Gen ile artık kırık porselenler, sıradan bir atık olmaktan çıkıyor ve yeniden işlenerek hem doğaya hem insana hem de gezegenimize dost bir anlayışı temsil ediyor. Doğayla her şekilde uyumlu, sosyal açıdan faydalı, toplumsal olarak kapsayıcı ve kültürel bağlamda sürdürülebilir bir yaklaşımın öncüsü olan Re-Gen Koleksiyonu, ayrıca tamamen doğal bileşenlerle üretildiği için bakteri ve mikrop barındırmıyor. Dayanıklı ve uzun ömürlü olmasının yanı sıra sağlıklı bir kullanım deneyimi de sunuyor.

Böylece, koleksiyonda yer alan her bir parça sadece bir tabak ya da kupa olmaktan öte, doğaya saygılı ve sürdürülebilir bir yaşam döngüsünün parçası haline geliyor ve gezegenimize olan borcumuzu ödeme yolunda atılmış küçük ama etkili bir adımı simgeliyor.

Doğanın estetik yansıması, sofralara taşınıyor

Porselenin yeniden hayat bulduğu bu koleksiyon, Salda, Ontario, Birdsong ve One and Only isimli dört farklı tasarımdan oluşuyor ve ömürlük desen garantisiyle de zarafetini uzun yıllar koruyor. Re-Gen, sadece estetik açıdan harikalar sunmakla kalmıyor, aynı zamanda çevresel sorumluluğun mükemmel bir örneği olma misyonunu da üstlenerek döngüsel ekonomiye katkı sağlıyor.



Koleksiyonda yer alan her bir parça, doğanın izlerini üzerinde taşıyor. Doğanın sakinliğini, huzurunu, zarafetini yansıtan bu parçalar, sağlıklı, şık ve sürdürülebilir sofralar sunarken sadece bugünü değil, yarını da düşünerek hareket etmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Ve günlük hayatın içerisinde çoğu zaman fark etmediğimiz küçük tercihlerin bile ne kadar büyük öneme sahip olduğunu gösteriyor.

İlhamını doğadan alan Re-Gen Koleksiyonu’nun bir parçası olan Salda, Türkiye’nin güneydoğusunda bir volkanik krater gölü olan Salda’nın eşsiz kumsalını yansıtırken; Kanada’nın en güzel eyaletlerinden Ontario’nun masmavi göllerinden esinlenilerek yaratılan Ontario ise mavinin her tonunda derinleştirici bir etki sunuyor. Öte yandan, kuş seslerinin doğadaki varlığını temsil eden yaprak, çiçek ve kuş motifleriyle bezeli Birdsong ise huzur ve mutluluk duygularını sofralarda ön plana çıkarıyor. Gökyüzünün en ihtişamlı halini yansıtan One and Only tasarımları ise göz alıcı renkleriyle doğanın büyülü dokunuşlarını sofralara taşıyor. Karbon emilimini azaltma amacıyla tasarlanan ve güncel teknolojiler kullanılarak üretilen bu koleksiyon, porselen atıklarını sanatla buluştururken geleceğe de şekil veriyor.

Geçen bir yıldaki sürdürülebilirlik çalışmalarıyla 61 ton plastik, 169 ton kağıt, 80 ton ahşap, 80.800 ton su, 301 ton porseleni geri kazandıran Porland, bu sayede 735 ton CO2 emisyonunun engellenmesine öncülük etti. Sürdürülebilirliğe sağladığı katkılarla sektörün öncüsü olan ve ilklere imza atan Porland’ın ilham verici Re-Gen Koleksiyonu’nu daha yakından keşfetmek için hemen tıklayın.

*Bu yazı Porland katkılarıyla hazırlanmıştır.



“Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” için başvurular başladı

İnsanlığın varoluşundan bu yana kadınlar, toplumda pek çok ilham veren, güçlü roller üstlendi. Her ne kadar toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların mücadelesini her dönemde zorlaştırmış olsa da; günümüzde kadınlar iş hayatından siyasete, eğitimden medyaya toplumun pek çok alanında yer almaya, seslerini duyurmaya ve görünürlüklerini güçlendirmeye devam ediyorlar. Artık başarılı kadın hikayelerinin pek çok örneği var; özellikle de girişimcilik sektöründe.



Kadınlar girişimcilik dünyasına isimlerini altın harflerle yazdırmaya ve pek çok farklı sektörde muhteşem izlere imza atmaya devam ettikçe, kadın girişimcilerin hikayelerini paylaşmalarına aracı olacak pek çok etkinlik ve yarışma düzenleniyor. Böylelikle hem kadınların girişimcilik konusunda daha aktif olmalarına hem de ilham verici hikayelerini diğer kadınlarla paylaşmalarına olanak sağlanıyor. Bu yarışmaların ilki ve en köklülerinden biri de Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması.

 “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması, kadın girişimcilerin çevrelerinde yarattığı farka ve faydaya da odaklanırken, girişimcilikteki başarısını Türkiye’ye duyuran kadınların başka kadınlara katkı sağlama konusundaki motivasyonlarını da artıyor. Kadın girişimcileri ve kooperatifleri, büyük bir heyecanla gerçekleşen jüri değerlendirmesi sonucu belirlediğimiz birincilerden biri olması için Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’na başvurmaya davet ediyoruz.” – Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Sibel Kaya

Garanti BBVA, Ekonomist Dergisi ve KAGİDER iş birliğiyle: Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması

Türkiye’de, kadın girişimcilere yönelik çeşitli çalışmalar yürüten ilk özel banka olan Garanti BBVA, girişimcilik konusuna büyük önem veren, konuyu sayfalarına taşıyan Ekonomist Dergisi ve Türkiye’de kadın girişimciliği ve liderliğini geliştirmeyi hedefleyen sivil toplum örgütü KAGİDER’in iş birliğiyle 2006 yılından bu yana kesintisiz olarak gerçekleşen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” bu yıl 18. kez düzenleniyor.

Yarışmada başvurular, Türkiye’nin Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi ve Türkiye’nin Kadın Kooperatifi olmak üzere 5 kategoride değerlendiriliyor.



Yarışmanın kazananları ise Şubat ayında yapılacak olan ödül töreni ile açıklanacak. “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” ödülünü alacak girişimci 250.000 TL, “Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi” ve “Türkiye’nin Kadın Kooperatifi” kategorilerinin birincileri ise 200 biner TL’lik ödülün sahibi olacak.

“Kadın girişimciliğinin sürdürülebilir kalkınmaya olan etkisini görmek ve bu başarıları ödüllendirmek bizim için büyük bir mutluluk. Kadın girişimcilerin ekonomiye kazandırdığı değer, ülkemizin geleceği için büyük önem taşıyor. Yarışmaya katılacak tüm kadınlara başarılar diliyorum. Hep birlikte, kadınların gücünü daha da ileriye taşıyacağız.” – KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu

2025 yılının kadın girişimcisi siz olabilirsiniz

Hikayenizle tüm kadınlara ilham olmak ve başarılarınızı tüm Türkiye’ye duyurmak istiyorsanız; 15 Kadım 2024 tarihine kadar www.garantibbvakadingirisimci.com adresindeki formu doldurarak yarışmaya başvurabilirsiniz.

“Türkiye’de kadının ekosisteme katkısını daha da artırmayı, girişimci kadınları cesaretlendirmeyi amaçladığımız bu yarışma önemli bir aşama kaydetti. 17 yılda 45 bin başvuru olmamız, yıllar içinde kategori sayısının bir iken geçen yıl itibarıyla beşe çıkması çok kıymetli. Ekonomist dergisi, Garanti BBVA ve KAGİDER olarak kadın girişimcilerimizi yarışmamıza davet ediyoruz.” –Ekonomist Dergisi Yayın Yönetmeni Talip Yılmaz



İlgili Makale