X

‘Kusursuz sonuç önemli, kusursuz süreç değil’: Prime Video’dan efsane bir yapım Air

Prime Video’nun çok ses getiren en yeni içeriği: Air – A Story of Greatness! Tek kelimeyle ‘efsane’ bir yapım ve belki de ‘neden pes etmemeliyiz’in en güzel örneği. Yönetmenliğini Ben Affleck’in yaptığı Air, başrollerinde Matt Damon, Jason Bateman, Marlon Wayans, Chris Messina gibi başarılı isimleri ağırlıyor. E tabii bir de ‘sözde’ Michael Jordan’ı! Neden ‘sözde’ olduğuna birazdan değineceğiz. Ama gelin önce bu muhteşem film ne anlatıyor ve neden bu kadar çok sevildi ondan bahsedelim.

“Umutsuzluğa yer yok: Pes etmeden yola devam”

Film, dünya devlerinden biri olan Nike’ın basketbol piyasasındaki yerini ve nasıl yükselişe geçtiğini konu alıyor. 1984 yılında Nike’ın basketbol ayakkabısı pazar payı %17, Adidas’ın %29, Converse’in ise %54. Nike markası adeta sektörde kan kaybediyor ve rakamlara göre Adidas veya Nike’i geçme ihtimali neredeyse yok. Şirket içerisindeki yorumlar bile Nike’ın Converse veya Adidas’tan daha iyi olamayacağı yönünde… Üstelik paraları da az, büyük oyuncuları karşılayacak konumda değiller -ki zaten basketbol dünyasındaki büyük isimler de Converse ve Adidas tarafından kapılmış durumda.-

Ama yılmak var mı, elbette ki yok. Çünkü, ne diyor Nike: “Just do it!” Peki, Nike yapabilecek mi, başarabilecek mi; kendini hem basketbol dünyasında bir efsane haline getirip hem de çok daha fazla kar elde etmeye başlayabilecek mi? Evet! Nasıl mı? Efsane olmak için bir efsane ile birlik olarak, yani basketbol dünyasına adını altın harflerle yazdırmayı başarmış Michael Jordan ile anlaşma imzalayarak… Ancak bir sorun var; Jordan, Adidas’tan vazgeçmemeye yeminli. Ne olursa olsun Adidas giyiyor, Adidas giymeye devam edeceğini söylüyor. Yani, Adidas Jordan’ın en büyük isteği, diğeri ise kırmızı bir Mercedes. Nike, onun için çok uzak bir ihtimal. Hatta o çok istediği kırmızı Mercedes’i veren marka ile anlaşabileceğini söylese bile ‘Nike hariç’ diyor. Durum o kadar imkansız…

İşte her şey bu kadar imkansız görünürken devreye Nike’tan Sonny giriyor. Sonny, o dönem daha NBA bile yer almayan Jordan’ın ışığını belki de herkesten önce fark ediyor ve şirketini başka oyuncuların peşinde koşmaktansa Michael Jordan’ı almaları gerektiğine ikna etmek için uğraşıyor.

Filmin hemen hemen yarısı Sonny’in bu amaç uğruna ne kadar çabaladığını ve Nike’ı ikna etmek için ne kadar çok uğraştığını gözler önüne seriyor. Hatta buraya kadar tablo oldukça olumsuz da diyebiliriz, çünkü Michael Jordan, Adidas’ın ve Converse’in teklifini dinlemeye hazırlanırken o masada Nike’ın bir yeri bile yok. Sonny için ise pes etmek yok! Sonny, kaleyi içten fethediyor, yani Michael Jordan’a ulaşamıyor ama annesini ikna ederek Nike ile görüşmelerini sağlıyor

Bir anne dev bir markanın kaderini değiştirebilir mi?

Michael Jordan’ın menajeri, Nike’in Michael Jordan’a ulaşmasını engellemek için neredeyse her şeyi yapıyor, ancak Sonny, sürpriz bir ziyaret ile Jordanlar’ın evine gidiyor ve neden Nike ile anlaşma yapmaları gerektiğini anlatıyor. Bay Jordan konunun dışında kalırken Michael Jordan’ın annesi kontrolü eline alıyor ve biz bir annenin hem basketbol dünyasını hem de spor pazarlamasını nasıl değiştireceğini izlemeye başlıyoruz.

Michael Jordan üzerinde geniş çaplı bir hakimiyet kuran anne Jordan, oğlunu Nike’la görüşmeye ikna ediyor -ve görüşme esnasında Michael, o kadar mesafeli, uzak ve soğuk tavırlar sergiliyor ki aslında zorla geldiği ve hiç istemediği çok belli ama ona rağmen annesini kırmamış.- Sadece o sahne bile annesinin ne kadar güçlü bir karakter olduğunu göstermek için yeterli diyebiliriz.

Peki, sonra ne oluyor dersiniz? Harika bir şeyler…

“Kimse inanmıyorken bile kendine inanan başarır”

Bugün tüm dünyanın çok yakından tanıdığı Air Jordan modeli doğuyor ama öyle basit bir tasarım hikayesiyle değil, tam olarak kıvrak zekaların iş birliğiyle… Ve evet, hepimizin tahmin edebileceği gibi Michael Jordan, Nike ile anlaşma imzalamayı sonunda kabul ediyor ama öyle şartlar sunuyor ki değil Nike, dünyada daha hiçbir marka bu tür şartlara sahip bir anlaşma imzalamamış… Yani, işler yeniden zorlaşacak gibi. Sınırlar zorlanacak, kurallara meydan okunacak ve adeta kartlar yeniden dağıtılacak, çünkü Jordan’ın annesi Deloris Jordan, sıkı bir pazarlıkçı ve oğlu için aza ‘tamam’ demeye hiç niyeti yok. Ama daha fazla spoiler ile filmin büyüsünü kaçırmamak için detaylara girmeyelim.

Gelelim, yazının en başında neden ‘sözde’ Michael Jordan dediğimize… Filmde her sahne o kadar başarılı bir şekilde yansıtılmış ki şapka çıkartılacak türden. Michael Jordan’ın yer aldığı sahnelerde uygulanan karartmalar, arkadan, yandan ya da alttan yapılmış çekimler, öylesine ustaca ki izlerken Jordan rolündeki oyuncunun gerçek Michael Jordan olmadığını düşünmüyorsunuz bile diyebiliriz. O da ayrı bir heyecan katıyor; özellikle de basketbol severler ve Jordan fanları için…

“Her şey, yapılana kadar imkansız görünür”

Filmin sonunda ise dünya devlerinde kendine çok sağlam bir yer edinmeyi başaran ve bu başarısını elbette ki en başta kıvrak zekası ve öngörüsüyle çalışan Sonny Vaccaro’ya sonra da Michael Jordan’a borçlu olan Nike’ın efsanevi anekdotları paylaşılıyor. Belki de Michael Jordan’dan önce annesine borçlu olan diyebiliriz . Ne de olsa tüm düzenin değişmesini sağlayan o.

Bu efsane anekdotların hepsinin fazlasıyla ilgi çekici olduğu bir gerçek ama şunu söyleyelim; Nike, zamanında piyasada yanına bile yaklaşamadığı Converse’i 2003 yılında satın alıyor ve sadece Air Jordan modelinden ilk yıl 162 milyon satış yapıyor. Yani, yukarıda da belirttiğimiz gibi bir anne hem basketbol dünyasını hem de spor pazarlama dünyasını kökünden değiştiriyor. Nike ile Jordan arasındaki bu anlaşma ise sonsuz bir değişim yaratıyor. Öyle ki bugün bile basketbol ayakkabısı dendiğinde akıllara ilk olarak ‘Air Jordan’ geliyor.

Filmde yer verilen bu hikaye, hem Michael Jordon’ın nasıl en büyük basketbolcu olduğunu hem de Nike’ın basketbol piyasasını nasıl ele geçirdiğini inanılmaz ilham verici bir şekilde anlatıyor… Şunu diyebiliriz ki “Yapılana kadar her şey imkansız görünür.” İnanmaya ve çalışmaya devam edin ve asla pes etmeyin. Bu film, size ihtiyacınız olan ilham ve motivasyonu sağlayabilir.

Air’i Prime Video’da izlemek için hemen tıklayınAir’i Prime Video’da izlemek için hemen

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale