Küskünlükler ve dargınlıklar için neredeyse her zaman iyi bir sebep bulunur ancak kendimizi bu uzun ve kalın zincirden kurtarmak için her zaman daha da iyi sebepler vardır.
Sebebi ne kadar geçerli olursa olsun küskünlükler dejeneratiftirler, yani bir süre içerisinde küçük görmeye ve hatta iğrenmeye dönüşürler. Bizi muhtemel incinmelere karşı çok duyarlı hale getirirler ancak daha iyi hale getirebilecek şeylere karşı da kör ederler. Çok bulaşıcıdır. Küslükler karşılığında küslük getirir, kendini gerçekleştiren kehanetler olur, karşı taraftan gelecek negatif tepkileri daha da artırır.
Küskünlük otomatik savunma sistemimizin bir parçası haline geldiğinde onun bu hükmünü kırmak için ciddi bir efor gerekir. Bunun sebeplerinden birisi onun takıntı haline gelebilen özellikleridir çünkü bize yapılan yanlışları tekrar tekrar düşünme eğiliminde oluruz.
Bilerek de yapsak farkında olmasak da gücenmeler değer kaybına sebep olur. Bizi diğer insanların adaletsizliklerine karşı çok hassas hale getirir, bu esnada kendi adaletsizliklerimizi görmemize de engel olur. Dargın hissederken farklılıklar üzerine konuşmak imkansız hale gelir.
Keşfedin ve yarayı iyileştirin
Gücenmek genellikle zararın üstünü kapatır. Ancak yara iyileşmeden kaldıkça gücenmenin zincirleri daha da güçlü hale gelir. O kadar uzun süre devam eder ki yara üzerindeki bir buz parçası gibidir; ağrıyı keser ancak iyileşmeye engel olur. Gücenmenin zincirleri kırılana dek bu otomatik düşüncelere çok dikkat etmeli ve onları kontrol altında tutmalı. Böylece düşüncemizi üç kısma bölebiliriz; kötüleşme, uyuşma, iyileşme.
Kötüleşme:
- Gücenilen şeye dair tüm muhtemel sebepleri düşünüp durmak
- O kişinin zihin durumuna dair spekülasyonlarda bulunmak
- Gücenmeyi haklı çıkarmak için sebepler bulmak
- İntikam fantezileri
- Telafi talep etmek
- Kontrol edip etkileyemeyeceğimiz şeylere odaklanmak
Düşüncelerin bu şekilde kötüleşmelerine engel olmanın en kötü yolu gücenmeyi uyuşturmaktır; yani işkolik olmak, alkol ve maddeler kullanmak gibi dikkat dağıtıcılardır.
Neyse ki beynimizi iyileştirici düşünceler için eğitebiliyoruz ve bunun için öz merhametin yaraları iyileştirmeye, takdir etmeye, bağ kurmaya ve korumaya dair doğal motivasyonundan faydalanabiliyoruz.
Kendimizi giderek daha kötü hale gelen bir düşünceler zinciri içerisinde bulduğumuzda ve acıyı uyuşturmak istediğimizde, iyileştirici düşünceleri devreye sokmamız gerekir.
Öz merhamet: Öz merhamet, edindiğimiz yaraya dair bir sempatidir. Kendine acımaktan farklıdır çünkü iyileşme, düzelme umudu taşır.
Bu gizli yarayı iyileştirmek için öz merhameti uygulamak için öncelikle yarayı tanımlamamız ve gücenmenin ardındaki şeyi bulmamız gerekir. Formül şudur: “Gücenmiş hissediyorum. Neden dolayı suçlanmış, utanmış, korkmuş ve üzgün hissediyorum?”
Suçluluk, gücenmenin ardındaysa, bazı değerleri görmezden gelmişim demektir. Bu suçluluğu iyileştirmek için görmezden gelinen değeri bulmam ve onu telafi etmem, en azından özür dilemem gerekir.
Utanç: Utanç ise algılanan başarısızlığa veya sevilen kişiyle bağların kopmasına işaret eder. İyileştirmek için başarılı olma eforunu ikiye katlamalı ve sevdiklerimizle tekrar bağ kurmalıyız.
Korku genellikle bir tehditten kaynaklanır ve kendimi, sevdiklerimi güvene almak gerekir.
Üzüntü ise değerli bir kişi veya nesnenin kaybını işaret eder. Bu boşluğu başka insanlara karşı merhamet ve nezaket göstererek doldurmam gerekir. Ayrıca hayvanlara, nesnelere ve deneyimlere de değer verebilirim.
Küskünlüğe bir örnek
Eşime yeğenini bizimle yaşamaya çağırdığı için dargınım. Bunun ne kadar adaletsiz olduğuna takıldım kaldım. Sorumsuzca davrandı. Benim bunu direkt kabul edeceğimi düşünerek hareket etti.
- Neye dair suçlu hissedebilirim? Bir parçam yeğenine yardımcı olmamız gerektiğini düşünüyor.
- Neyden utanıyorum? Bencilim ve onun yeğenine dair sorumlulukları için merhamet hissetmiyorum.
- Neyden korkuyorum? Eşimi kaybetmekten.
- Neye üzüldüm? Mahremiyetimin kaybolmasına.
Eşimin bakış açısından bakarak ve bunun onun için ne kadar önemli olduğunu fark ederek bu deneyimi iyileştirebilirim. Bakış açısını değiştirmek için efor göstermek gerekir çünkü dargınlıklar başkalarının bakış açılarından bakmamıza engel olur.
Onun hayatıma katkılarını takdir ediyorum. Onunla olduğumda kendimi daha çok seviyorum. Onu ailesini terk etme acısından korumak istiyorum. Evde yeğenim olsa da mahremiyetimi korumanın yollarını bulabilirim.
Yeğeninin ne kadar kalacağına dair konuşabilir ve ortak bir karara varabilirsek dargınlığım ciddi miktarda azalır.
Dargınlık kontrol altına alındığında farklılıklar üzerine konuşma ve çözümler bulma konusunda daha iyi hale geliriz ve böylece kimse kendini kötü hissetmez. Eğer taraflar gücenmeyi ortadan kaldırmayı istiyorlarsa, uzlaşmak işe yarayacaktır.
Kaynak: psychologytoday
İlginizi çekebilir: Çizdim, küstüm, kırıldım: Oynamıyorum dediğimiz hayat, bugün yeni baştan