X

Kurbandan suçluya: Joker karakteri üzerinden psikolojik travma analizi

1980 yılında hayali şehir Gotham’da yaşayan ve hiç de hayali sayılmayacak bir yaşamı olan Arthur Fleck (Joker), saf kötülüğün sembolü haline nasıl geldi? Kendi adını verdiği son filmde Joker, aile içi şiddete maruz kalmış, nörolojik bozukluğu ve dış görünüşü nedeniyle sürekli dışlanan, üstüne ücretsiz psikolojik destek aldığı merkez kapandığı için tedavisi yarıda kesilen bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Filmde Gotham şehri düzensizlik, kuralsızlık, pislik, korku ve kaos içinde, adaletin zengin ve güçlülerin elinde olduğu, zayıfın ezildiği bir şehir. Film boyunca travma dolu bir geçmişi olan Joker karakterinin, bu yozlaşmış toplum ve sistemin içinde resmen kurban rolünden bir suçluya dönüşüşüne şahit oluyoruz.

Travma Sonrası Stres Bozukluğunun (TSSB) ilk evresi: Kurban

Travmaya uğramış kişiler üzerinde yapılan bir araştırmada, bu kişilerin kurban olma, hayatta kalma ve başarı olmak üzere üç evreden geçtiği saptanmış. Kurban bilimi viktomolojiye göre bir şahsın kurban psikolojisine girmesi için şu süreçlerden geçmesi şart: Kişinin travma yaratan olaya (birincil yara) maruz kalması, ona destek olması beklenen şahıs ve kurumlar tarafından problemleri hafife alınarak veya kendisine inanılmayarak, travmadan dolayı suçlanarak, gerekli ilgi ve bakımı vermeyerek ikincil yaraya maruz bırakılması, bunun sonucunda kişinin toplumun onu damgaladığı “kurban” etiketini kabul etmesi. Kurban etiketi genelde zayıf, yetersiz, küçük, hatta ahlaksız anlamlarını içerir. (Joker de filmde bizzat ona bakım vermesi gereken kişiler tarafından suistimale uğramış, zayıf, çelimsiz, yetersiz görülen bir karakterdir. )

İlginizi çekebilir: Nedenleri ve belirtileriyle travma sonrası stres bozukluğu sorunu

Kurban süreci

Travma yaratan olaylarla en az bir kere karşılaşan kişi yukarıda açıklandığı şekilde kurban etiketini kabul ettikten sonra TSSB geçirdiğinin farkında değildir. Kendi iç dünyasında ve başkalarıyla ilişkilerinde problem yaşar. Bu duygu kaosu içinde travma ile ilgili hatırladıkları yok denecek kadar azdır veya hafıza kaybı yaşar (Joker de çocukluk travmalarını hatırlamaz, ta ki akıl hastanesinden annesinin dosyasını çalıp küçükken başına gelenleri öğrenene kadar).

Travmanın kendi üstündeki etkisini tam kavrayamayan kişi özgüvenini yitirmiş olarak yaşam sürerken, duygusal, fiziksel ve finansal anlamda başkalarına bağımlı duruma düşer (Joker de maddi durumu yeterli olmadığı için belediyenin ücretsiz psikolojik destek merkezinde tedavi görüyor ve annesine bağımlı yaşıyor). Bu bağımlılık şahsı kötü niyetli kişiler tarafından istismara, dolayısıyla yeni bir travmaya açık hale getirir (Film boyunca Joker’in uğradığı zorbalık ve adaletsizlikler). Bu fazda kurbanlarda işten ayrılma veya sosyal izolasyon görülebilir. Kurban travmanın kendi üstünde etkileri olduğunu fark etse de etmese de depresyon, kaygı gibi rahatsızlıklar yaşar.

TSSB’nin ikinci evresi “hayatta kalma süreci” şahsın tamamen bastırılmış acı hatıralarla yönlendirildiği zaman dilimidir (Joker karakteri bu acı hatıraların bilincinde değildir. Acısının dışavurumu kontrolsüz kahkahalar şeklindedir). TSSB’nin son evresi olan “başarma sürecinde” kişi artık incinme odaklı olmaktan çıkar, travmanın etkileri azalır, kişi genelde iç huzura sahiptir (Maalesef Joker karakteri bu aşamaya hiç gelememiş, bunun yerine bir suçluya dönüşmüştür). TSSB’nin tedavisinde bazı koşullara sahip kişilerin iyileşmede avantajlı olduğu bildirilmiştir. Bunlar; travma sonucu ruhsal ve bedensel zarar görmemiş olmak, kalıcı sakatlık yaşamamış olmak, maddi durumu iyi olmak, destekleyici ve sevecen aile/arkadaş/sosyal gruplara sahip olmaktır (Joker karakteri bunların hiçbirine sahip değildir. Aksine çocukluğunda fiziksel ve ruhsal olarak ciddi zarar görmüş, maddi durumu yok denecek kadar az, sevecenliği ve destek olmayı bırakın bizzat onu koruması gereken kişiler tarafından suistimale uğramış, yalnız ve iç dünyasında yaşayan bir karakterdir).

Travma sonrası haklı öfkeden suça

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) her ne kadar resmi olarak Anksiyete-Kaygı Grubu bozuklukları içinde yer alsa da gayri resmi olarak keder ve öfke bozukluğu olarak kabul edilebilir. Özellikle travmada fiziksel zarar gören, sonrasında haksızlığa uğrayan, inançları ve değerleri yerle bir edilen kurbanlarda yoğun öfke gözlenir. Bu travma onların başına geldiği için, fiziksel ve duygusal olarak yara aldıkları, travma öncesindeki masumiyet, yaşamda iyilik olduğuna dair inanç ve güvenlik duygularını kaybettikleri için öfkelidirler.

Ayrıca travmatik kişiler olay sonrası acı çekmek zorunda kalan kişinin neden kendileri olduğunu da sorgularlar. Onlara zarar veren kişilerin böyle sorunları olmadığı noktasında da öfke hissederler. Travmaya maruz kalan kişiler öfke duymakta haklıdırlar ancak öfke her zaman saldırgan olmayı gerektirmez. Kontrolsüz öfkeleri, iş, aile ve sosyal bağlantıların kaybına neden olarak onlara daha fazla zarar verebilir.

Kurban psikolojisinde “öfke patlamaları” olarak gözlenen hareketler kendine ve başkalarına zarar, intihar ve cinayete varacak boyutlara ulaşabilir. (Nitekim Joker de yaşadığı şiddet, haksızlıklar, hayal kırıklıkları ve adaletsizlikler nedeniyle yıllardır içinde bastırdığı öfkeyi kontrol edemez hale gelir ve cinayet işlemeye başlar. Çünkü öfke ve intikam insanı güçlü hissettirir ve amaç verir. Yıllardır amaçsız ve işe yaramaz hisseden Joker artık kendini önemli hissetmektedir.)

İlginizi çekebilir: Mutsuzluğunuzun sebebi tamamlanmamış işler olabilir mi: Russian Doll dizisi bize ne söylüyor?

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale