X

Küller Küllere, ikinci sezonda

Geçen yıl genç bir ekip yeni bir tiyatro kurdu: Müphem Tiyatro. Çıkış oyunları Küller Küllere de bu sene 2. sezonuna giriyor. Oyunun oyuncuları İnanç Bükülen ve Dilek Güler’e merak ettiklerimizi sorduk.

Bu ekip nasıl kuruldu, yollar nasıl kesişti?

İ. B.: Oyunumuzun yönetmeni Cem Burçin Bengisu, benim reklam sektöründen tanıştığım, hatta aynı menajerde olduğumuz için arkadaşlık ettiğim biri. Cem, Büşra Kuruca ile tiyatroyu kurup, oyunu seçtiğinde bana teksti attı. Yani teklif bana direkt geldi ama ben oyunu ilk duyduğumda bu oyun çıkmaz dedim. O ise büyük bir soğukkanlılık ile bana güven dedi. Bir yıldır bu oyun üstüne çalışmış, 30’a yakın kitap okumuştu. Haliyle haftaya başlıyoruz dediğinde başladık. Bizim yolda bulduklarımızı saymıyorum, her şeyi biliyordu.

D. G.: Bana da okuma tiyatrosu gibi geldi inanır mısınız? Cem benim çocukluk arkadaşım ve hep komedi oyunu bekliyordum ondan. Bu yüzden böyle bir absürt oyun çıkınca şaşırdım. İnanç ile de bir ev ortamında tanıştık ve enerjisi o kadar yüksekti ki, onunla çalışmayı tanışır tanışmaz istemiştim.

“Her Oyunda Biraz Daha Anlıyorum Pinter’i, Matruşka Bebek Gibi Açtıkça Yenisi Çıkıyor”

Harold Pinter ile ilişkiniz nasıldır? Hakim olduğunuz bir yazar mıydı?

İ.B.: Ben okulda İhanet metnini vs. okumuştum ama katmanlı bir analizim olmamıştı ve hiç sahnelememiştik. O yüzden spesifik bir hayranlığım oluşmamıştı. Ama çok kolay tuzağına düşürecek bir yazar olduğunu öğrenciyken algılamıştım. Daha önce de söylediğim gibi Cem’in bu oyunla ilgili her şeyi bilmesi ve bu oyunun neden Türkiye’de oynanmadığının aşikarlığı oyunu yakından anlamam için bana ışık tuttu.

D.G.: Benim de ilgi alanımda olan bir yazar değildi. Dediğim gibi başta sıcak da bakmadım. Ancak işin içine dahil olmam benim kendimi aşmama yardımcı oldu. Çünkü her oyunda biraz daha anlıyor, her oynadığımda yeni bir şey keşfediyorum. Kim bilir belki de anlamak üstüne oynuyor olabilirim. Tabi İnanç’ın da dediği gibi Cem’in de bunda çok büyük payı var.

Matruşka bebeği anımsatıyor bu ifade.

D. G.: Kesinlikle çok doğru. Pinter gizemli bir yazar ve ne kadar derinden bakarsanız o kadar anlam çıkarıyor önünüze.

Hem oyun hem de tiyatronun yeni olması iki bebek birden doğurmak gibi geliyor bana… Bu ne derece tekinsiz ya da ne derece motive edici oldu?

İ.B.: Bize hocalarımız Türkiye’deki bağımsız tiyatroların ne kadar zorlandığını anlatırlardı ama ben abarttıklarını düşünürdüm. İşin içine girince az bile söylediklerini fark ettim. Bir mesleği icra etmek anlamında hiçbir mesleğin böyle zorlandığını görmedim. Ödenekli ya da ödeneksiz tiyatro olmanın farklılıklarını bir yere bırakıyorum, oyunu çıkarmak bile başlı başına ve devasa bir kaotiklik yaratıyor. Oyunda zorlanmak, karakteri düşünmek resmen 2. planda kalıyor çünkü. Afişleri dağıtmak, reklamı yapabilmek, biletleri satabilmek, insanlarla uğraşabilmek ve tüm bunları büyük bir parasızlık içinde yapınca, oyun çıktığında sen çoktan yorulmuş oluyorsun.

D.G.: İnanç’ın söyledikleri tüm düşündüklerimi yansıttı. Ben sadece Rebecca ile değişik bir bağ kurmuş olmamın da bir doğum olduğunu ekleyebilirim ve bu oyun bitince hiçbir seyircinin hemen salondan çıkabileceğini, bu doğumdan etkilenmeyeceğini düşünmüyorum açıkçası.

“Hem Öğretici Hem de Toplumsal Olaylarla Dirsek Temasında Bir Oyun”

Bu oyunu bir sinagogda oynamaya karar vermişken, Filistin-İsrail savaşı patlak verdi ve İkinci Dünya Savaşı’nı anlatan bir oyunu sahnelerken ansızın toplumsal bir sorumluluğu da ele aldınız sanki?

İ.B.: Pinter, bu oyunu ilk sahneye çıkardığı zaman gazeteciler şunu soruyor: “Bu anne ve babanızın hikayesi mi?” Çünkü biliyorsunuz ki anne babası Yahudi kampındaymış ve Pinter ikinci kuşak olarak bunu anlatıyor. Pinter ise şöyle cevap veriyor. “Bunu böyle küçük bir yerden göremezsiniz. Bu sadece Yahudi Soykırımı ve otobiyografik bir öykü değil. Bu hikaye, dünya üstündeki bütün yıkımlar üstünedir.”

Bu oyunu böyle bir yerden okuyoruz biz de.

D.G.: Zaten benim oynadığım rol bu dünyanın bütün acılarını yüklenmiş bir kadın ve biz de bu oyunla dünya üstündeki tüm zorbalığı, acıları anlamaya çalışıyoruz. Bu Yahudileri de, Filistin’deki savaşı da ve oyun sonundaki slayt gösterisinde olan tüm diğer tarihi olayları da kapsıyor. Minör bir yerden almıyoruz kısacası anlatılanı.

Kendi rollerinize ne kadar büründünüz?

İ.B.: Devlin Rebecca’nın hayatındaki birçok erkek, bu karakterin esnekliği benim herkesi, her insanı, her insandaki ilkellikleri, farklı itkileri deneyimlememe yardımcı oldu.

D.G.: Provada bir ara Eric Morris çalıştık ve ben bir yerde hüngür hüngür ağlayacak gibi oldum çünkü kucaklayamadığım yerlerle yüzleştim. Neticede gerçekten Rebecca’ya dönüştüm gibi hissediyorum, dünyanın yükünü Rebecca aldıysa, ben de Rebecca’nın yükünü aldım galiba.

Seyircinin sizinle kurduğu ilişki nasıl? Unutamadığınız bir geri dönüş…

İ.B.: Bu oyunla ödül alan ışıkçımız Murat Kural’ın prova süreçlerinde bile hiç konuşmayıp, ilk oyun bittikten sonra “Çok saçma!” diye kahkaha atmasını unutmuyorum. Tam olarak Pinter etkisiydi bu tepki. Bir de hocamın “Bir rüya izledik.” demesinden çok mutlu olmuştum.

Peki seyirciye ne demek istersiniz ve bağımsız tiyatroların çoğalması için topluma nasıl bir mesajınız var?

D.G.: Biz tiyatroyla “Sesiniz sesimiz, yalnız değilsiniz, hep birlikteyiz.” diyoruz!

İlginizi çekebilir: Endophasia’nın bendeki izleriEndophasia’

Günsu Özkarar: 1987 Ankara doğumluyum. 2008 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Viyola Ana Sanat Dalı’ndan mezun oldum. Ardından İsviçre’de Hocshule der Künste Bern’de yüksek lisansımı tamamladım. Yüksek lisansım sırasında Orchester der HKB, Schweizer Jugend Sinfonie Orchestra, The Women Orchestra of Switzerland’da çalarak, Christopher Warren­Green, Bruno Weil, Daniel Klajner, Jos van Immerseel, Kai Baumann gibi orkestra şefleriyle Avrupa’nın farklı şehirlerinde konserler verme deneyimi edindim. Tatjana Masurenko, Michael Kugel, Ruşen Güneş, Çetin Aydar, Danel Quartet, Marco Misciagna, Michel Michalakakos, Apple Hill Quartet, Siegfried Führlinger gibi hocaların ustalık sınıflarına katıldım. The World Youth Orchestra, The World Orchestra, Greek Turkish Youth Orchestra, Bilkent Youth Symphony Orchestra, Bilkent Youth Virtuosos, Jungenc Philharmonic Orchestra, AIMA Festival Orkestrası gibi ensemble/ orkestralarda ve Young Euro Classic, Schloss/Beuggen International Music Fest, Schlern International Music Fest, Bayreuth Youth Talented Artists ́s Music Fest, The Turco-British Association Bach Günleri, Datça Uluslararası Müzik Akademisi, T.R.N.C. Malta Dostluk Günleri, Klasik Keyifler Oda Müziği Festivali, Uluslararası Istanbul Müzik Festivali, Uluslararası D - Marin Klasik Müzik Festivali, AIMA Ayvalık Müzik Festivali ve Cervo International Music Fest gibi etkinlik ve festival konserlerinde yer aldım. İstanbul’a taşındıktan sonra CRR, AIMA Orkestrası, Orkestra Sion’da çalıştım. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda Doçent Beste Tıknaz Modiri ile Sanatta Yeterlilik çalışmalarımı tamamlayarak, Okan Üniversitesi’nde öğretim görevliliğine başladım. Bitirme tezim “Tarihsel Süreçte Gelişen Viyola Ekolleri” kitap olarak yayınlandı. Trio Pax, Trio Tını gruplarının yanı sıra Okan Üniversitesi Orkestrası’nda üç yıl öğretim görevlisi olarak çalıştım. Psikoloji ve edebiyat her zaman ilgi alanım oldu. Çeşitli yaratıcı yazarlık kursları ile birlikte psikanaliz de gördüm ve bu sürecin ardından farklı dergilerde yazılarım yayınladı. Şimdi Milliyet Sanat, SanatAtak dergilerinde düzenli yazmaktayım ve Mayıs'ta İkinci Adam Yayınları’ndan çıkacak Küflü Virgül isimli ilk öykü kitabımı beklemekteyim.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale