Bazen kendinizi ifade ettiğinizi, buna rağmen karşı tarafın hiç anlamadığını düşündünüz mü?
Projenizi çalışıp, uğraşıp, emek harcayıp patronunuza/yetkilinize sunduğunuzda, sanki hak ettiği değeri almadığını hissettiniz mi? Açıklarken, fikrinizi savunurken duvara çarmış gibi tepki aldınız mı? Ya da bir arkadaşınızla bir konuyu tartışırken, birçok kez anlattığınız halde, sizi anlamadığını düşündünüz mü?
Acaba nerede yanlış yapıyor olabilirsiniz?
İletişim -kısa bir tanım yapacak olursak- karşılıklı iki insanın birbirine bilgi aktarması anlamına geliyor. Şart olan ise; ortak bir dil. Eğer anlatmak istediğiniz konu ya da mesajınız karşı tarafın anlayacağı dilde değil ise, sıkıntılar başlıyor. Doğru kelimeleri kullanmak buradaki en büyük silahınız. Şayet yanlış kelimelerle kendinizi ifade ederseniz; patronunuz mazeret ürettiğinizi, hayat arkadaşınız onu hiç anlamadığınızı, dostunuz hiç dinlemediğinizi düşünebiliyor.
Peki doğru kelimeleri nasıl seçeceğiz?
İlk önce samimi ifadeler kullanmak gerekiyor. Karşı tarafı da dinlemeniz gerektiğini asla unutmayın. Sonra da yasaklı bir kaç kelimeyi kullanmadan konuşmanızı tamamlamanız yeterli olacaktır. Örneğin:
Ama(Fakat, Ancak,Lakin): Bu kelimenin derinliğinde, mazeret üretmek yatıyor.
*Sizin dediğiniz gibi de yapabilirdim AMA ben böyle düşünüyorum.(Sizin dediğiniz gibi olmaz.)
*Gelmeyi çok isterdim AMA çok işim var. (Benim işlerim senden önemli.)
Aslında: Bu kelimeden sonra söyleyeceğiniz her cümle şüphe uyandırıyor.
*ASLINDA sizin gibi düşünmüştüm, sonra bu şekilde yaparsam daha iyi olur dedim. (Sizin düşüncenizi önemsemiyorum.)
*Eve gelmeden önce ani işler çıktı. ASLINDA aklımdaydı; sana o istediğin şeyi alacaktım. (Aklıma bile gelmedi.)
Yoğunum: Planlanamayan işler için ya da haddinden fazla alınan yükleri gerçekleştiremediğiniz için üretebileceğiniz mazeret anlamına geliyor. Hiç bir şekilde sizin düşündüğünüz gibi olumlu etki yaratmıyor.
*Yetiştirmeye çalışırım ama çok YOĞUNUM. (Aslında bu iş o ya da bu sebepten yetişmeyecek; ben sadece nezaketen söyleyeyim.)
*Hayatım doğum gününü unuttuğum için üzgünüm, bugün çok YOĞUNDUM. (Bir sürü işin arasında senin doğum günün önemsiz.)
Zaten: Kıskançlığı ya da başkasının karşısında ezilmişliği gösteriyor.
*ZATEN bende aynısı söylemiştim. (Bunu tek düşünen o sanki.)
*Beni aramaması önemli değil. ZATEN beklemiyorum. (Umurumda olduğunu hissettirmemem lazım.)
Görüldüğü gibi iletişimde bazı bağlaçlar ve kelimeler maalesef farklı sinyaller veriyor. Bu kelimeleri kullanınca da karşıdaki kişiyi inanmıyor, güvenmiyor. Mazeret üretmek ve gerçeği saptırmak gibi algılanıyor.
ASLINDA bu yazıyı daha da uzun yazacaktım AMA konunun anlaşıldığını düşünüyorum. Bu YOĞUNLUĞUN içinde yine de yazabildiğim için mutluyum. ZATEN kaç kişi değiniyor ki bu konulara…
Birazcık tebessüm yaratabilmiş olmak ümidiyle…