dummy

Kronik stres: Günlük hayatta stresle nasıl baş edebilirsiniz?

“Diğerleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olan öğrenebilir, ancak kendisini anlayan daha zekidir. Diğerlerini kontrol edebilen güçlü sayılabilir, ancak kendinin ustası olan daha yeteneklidir.”
LAO TZU

dummydummy

Değerli okuyucularım, hatırlarsanız geçtiğimiz yazıda strese biraz bilimsel gözle yaklaşmış ve stres seviyemizin olumlu sandığımız durumlarda bile yüksek olabileceğinden bahsetmiştik. Bunun sebeplerinden bir tanesi pek tabii şehir yaşamı: Uzun çalışma saatleri, kurumsal yaşamın getirdiği ekstra yükler, bizleri hareketsiz bırakan arabalarımız, başında onlarca saat geçirdiğimiz teknolojik aletlerimiz ve daha fazlası. Bedenimiz için tüm bunların sonucu: Kronik stres.

“Şimdi kendinizi akşam vakti TV izlemek için kanepeye otururken hayal edin. Yan komşunun köpeği birden havlamaya başlıyor, ve bir türlü susmuyor. Klasik bir “savaş ya da kaç” tepkisiyle yerinizden fırlamazsınız. Ancak yine de stresi körükleyen üç ana faktörün etkisinde kalırsınız.

Tekrar: Köpek sürekli havlıyor ve bir türlü susmuyor.
Öngörülmezlik: Havlamanın ne zaman biteceğini bilmiyorsunuz.
Kontrol eksikliği: Köpeğin havlamasını durduracak doğrudan bir yönteminiz yok.

İşte kronik stresin altında genelde bu 3 faktör yatar.” (Süper Genler – Dr. Deepak Chopra & Dr. Tanzi)

Binlerce yıldır evrim geçiren bir beden ve zihne sahip olduğumuzu düşünsek de bedenimizin strese tepkisi oldukça ilkel. Köpek havladığında da, trafikte bir yerden bir yere yetişmeye çalışırken de aynı stres hormonlarını salgılıyoruz: Adrenalin ve kortizol. Bu hormonlar ise vücudumuzda bir dizi tepkimeye yol açıyor. Bu tepkiler, vücudumuzun zorlu şartlar altında “sadece kısa süreliğine dayanmak için” verdiği kalp atış hızının artması, kan basıncının yükselmesi, terleme, kaslarımızın kasılması gibi tepkilerdir. Eğer uzun süre boyunca tekrar tekrar bu stres hormonlarına maruz kalırsanız tepkisel olarak bağışıklık sisteminiz baskılanır; vücudunuzdaki organ ve dokular zarar görmeye başlar.

Sahi, kronik stresin altında kaç aylarımızı, kaç yıllarımızı geçiriyoruz hiç düşündünüz mü? Tipik bir çalışma gününüzü gözünüzün önüne getirin. Fark edeceksiniz ki günlük koşuşturma içinde kızgınlığımızı, öfkemizi, kısacası duygularımızı sürekli bastırıyoruz. O kadar çok insan en çok gevşemeleri beklenen uyku esnasında dişlerini sıkıyor ki… Sebebi bedenimize sıkışıp kalan stres.

Kronik stres olgusu hepimiz için ciddi bir tehlike, bana göre çağımızın en büyük sorunu. Eskiden atalarımız sadece yırtıcı hayvanları gördüğünde ya da ciddi kuraklık/açlık durumlarında stres olurken, şimdi bizler neredeyse tüm gün bedenimizi bu stres hormonlarına maruz bırakır olduk. Sürekli olmasının yanı sıra o kadar alt seviyelerde seyrediyor ki çoğumuz da ona uyum sağladığımızı, hatta bize iyi bile geldiği düşüncesiyle kendimizi kandırıyor olduk.

Kronik stresle baş etmenin yolları

– Yoga ve meditasyon yapın: Power Shaking Meditasyonu veya Hatha Yoga yapabilirsiniz.
– Şikayet etmeyi ve eleştirmeyi bırakın: Kendinize yapabileceğiniz en büyük kötülüklerden biri budur, bunu yaparak stresin kaynağı siz olursunuz.
– Mükemmeliyetçilikten vazgeçin: Tüm varoluşunuz zaten olduğu haliyle mükemmel, bunu kendinize sürekli söyleyin.
– Eğer ofiste çalışıyorsanız her saat başı masanızdan kalkın: Böylece tüm beden sisteminiz kendini yeniden düzenler.
– Sevdiğiniz işi yapın ya da yaptığınız işi sevin: “Bunu yapmak zor” demeyin, harekete geçin..
– Genetiği değiştirilmiş besinlerden ve alkolden uzak durun.

Yukarıda saydıklarımın yanı sıra kendinize yapabileceğiniz en önemli iyilik bilinçaltınızda size stres yaratan duygularınızı temizlemek. Seçerseniz Thetahealing bu alanda en hızlı ve en etkili yöntemlerden bir tanesi. Sizler de Thetahealing yöntemiyle ilgili ayrıntılı bilgiye ve eğitimlerin içeriğine www.esindemir.com sitesinden ulaşabilir; her türlü sorunuz için benimle Instagram hesabımdanwww.esindemir.com sitesinden ulaşabilir; ve info@esindemir.com mail adresim üzerinden iletişime geçebilirsiniz.

Unutmayın; önemli olan eyleme geçmeniz. Kuşkunuz olmasın; evren bunu ödüllendirecektir.
Öyleyse bilinçaltınızı değiştirin, dünyanız değişsin. Çünkü siz buna değersiniz…

İlginizi çekebilir: Frekansınız yüksek dağlarda mı, alçak ovalarda mı: Frekansınızı nasıl yükseltebilirsiniz?

Esin Demir: 2010 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünü bitirdi. Spiritüel gelişim merakı 2009 yılında, Japonya’ya bir yaz stajı programı ile gittiğinde başladı. Bu ilginç ada ülkesinde pek çok tapınak gezdi, bu tapınaklarda yapılan dini ritüelleri yakından görme imkanı buldu. Türkiye’ye dönüp profesyonel iş yaşamına başladıktan sonra ruhsallık ve kişisel gelişim ile ilgili araştırmalarını daha da derinleştirirken; beyin, bilinçaltı ve kuantum fiziğine de ilgi duymaya başladı. Bu sırada ThetaHealing® bilinçaltı temizlik tekniği ile tanıştı. O günden itibaren bu teknik ile ilgili aldığı çok sayıdaki uygulayıcılık eğitimini, Valencia’da aldığı ThetaHealing® eğitmenliği ile taçlandırdı. Esin şimdi bir taraftan profesyonel kariyerine devam ederken, diğer yandan ThetaHealing® grup eğitimleri ve bireysel seanslar veriyor. Thetahealing yöntemi ile ilgili detaylı bilgiye www.esindemir.com adresinden ulaşabilirsiniz. Esin’in en büyük arzusu, Dünya’nın yaşanacak daha sevgi dolu bir yer olması...

Yaban mersini tüketiminde yeni dönem: Récolte’m ile herkesin kendi yaban mersini ağacı olabilir

Yaban mersini, son zamanların en popüler gıdalarından biri. Onu bu kadar popüler hale getiren özelliği ise sahip olduğu besin değerleri. Minik, mavi-mor ve bir o kadar da büyüleyici… Adeta doğanın bize sunduğu bu mavi inciler demek de mümkün. Antioksidan deposu olmasının yanı sıra, bağışıklık sistemini destekleyen, cildi güzelleştiren ve enerjiyi tazeleyen yaban mersinleri, doğanın sunduğu en lezzetli ve sağlıklı besin kaynaklarından biri. Peki ya lezzet ve şifa deposu bu incileri, her yıl dalından sofranıza getirmek istemez misiniz?



Güzel haber; yaban mersini tüketiminde yeni bir dönem başlıyor. Artık herkes 1 yaban mersini ağacı sahiplenerek her yıl kendi ağacından, kendi meyvelerini tüketebilecek. Récolte’m, 6 yıl önce bağcılıkla başlayan üretimlerine, 4 yıldır herkesin kendi zeytinyağını üretmesi ile devam etti. 2025’te ise yaban mersini ile bambaşka bir üretim projesi sunuyor.

Süreç şöyle gerçekleşiyor; 10 yıl için sahipleneceğiniz yaban mersini ağacınıza kendi adınızı veriyorsunuz. Récolte’m iş ortağı olan üretici Alova, sizin Üretim Koçunuz olarak www.recoltem.com sitesinde size açılan sayfanıza her ay ağacınızla ilgili rapor yüklüyor. Böylelikle tüm üretim süreci boyunca ağacınızın geçirdiği hava koşulları, fenolojik gelişimler ve yapılan uygulamaları şeffaf olarak takip edebiliyorsunuz. Ve her yıl ağacınızdan 2 kg yaban mersinini teslim alıyorsunuz.

Récolte’m ve Alova ile aynı yatırımcı çatısı altında bulunan lojistik firması ile eğer İstanbul’da oturuyorsanız, sabah 06:00’da toplanan meyveleriniz aynı gün içerisinde size ulaştırılıyor. İstanbul dışında iseniz 2 gün içerisinde.

Récolte’m şehirli insana herhangi bir tarım arazisi satın almadan ya da üretim tesisi kurmadan, kendi ürünlerini üretebilme imkanı sağlayan bir üretim ağı. Récolte’m iş ortakları gerçek üreticilerdir; bu üreticilerin üretim kapasiteleri üzerinden farklı miktar ve çeşitlerde üretim paketleri hazırlanır ve müşterilere sunulur.

Şehir hayatına maruz kalan, doğaya hasret ve tarıma, üretime merak duyanların sayısı azımsanmayacak kadar çok. Doğa ile bağ kurmak artık sadece bir istek değil; ihtiyaç. Bu ihtiyaca yönelik çok çeşitli sektörlerde, çeşitli çözümler sunuluyor. Ancak Récolte’m sadece doğayla bağ kurma imkanı vermiyor. Müşterilerine bir süreliğine bir tarım arazisi ya da ağaç sahibi olma imkanı vererek, bütün üretim süreçleri hakkında bilgilendirip, bazı aşamalarda yapılan uygulamalara dahil edip, eğitip, kendi özel etiketli ürünlerine ulaşmasını sağlayarak, eşsiz bir deneyim yaşamasını sağlıyor.



Hatta ilerde bu konuda bir yatırım yapmak isteyenler için de bulunmaz bir test sürüşü olarak, yatırım yaptıklarında yaşayabilecekleri ile ilgili önemli bir öngörüde bulunmalarını sağlıyor. Tüm bunları yaparken de, henüz üretim süreçlerinin en başında üreticiyi finanse ederek aslında üretime de destek sağlıyor.

Geleceğin tarımsal üretim booking platformu olmak üzere inşa edilen Récolte’m, hem şehirli insan ihtiyaçları hem de yeni üretim modelleri geliştirme ihtiyaçlarına cevap olarak kurgulanmış. 200 ürün ile, 20 ülkede faaliyet göstermeyi hedefleyen platform, 2024 yılında, Letven Capital şirketinin yönettiği, Türkiye’nin tarım, gıda ve teknolojileri konusunda en büyük girişim sermayesi fonu olan TARS Girişim Sermayesi Yatırım Fonu’ndan yatırım almış. Şimdi bu iş birliği ile ilk etapta yaban mersini konusunda Türkiye’de üretim ve tüketim miktarını marjinal bir şekilde değiştirmeyi hedefliyor.

Bu vizyoner yaklaşım sayesinde, yaban mersini ağacı sahiplenme projesi hem bireylerin kendi ağacının dalından taze yaban mersini yemelerine olanak sunuyor hem de Türkiye’nin tarımsal üretim potansiyeline katkıda bulunuyor. Siz de kendi ağacınızdan yaban mersini tüketmeye hazırsanız hemen tıklayın ve ağacınızı sahiplenin.

*Bu yazı Récolte’m iş birliği ile hazırlanmıştır.



İlgili Makale
whatsapp