Kişisel bakım ürünleri ve kozmetik endüstrisi bugün çapı 6 milyar dolara ulaşmış, oldukça büyük bir endüstri. Ve hepimiz az ya da çok bu ürünleri kullanıyoruz. Ancak can sıkıcı bir gerçek var ki; her gün kullandığımız bu ürünler, zararlı kimyasallar içeriyor. Bu kimyasallarsa bize düşündüğümüzden çok daha fazla zarar veriyor.
Kadınların bir günde kullandığı ürün sayısı ortalama 12. Erkeklerin bu ürünleri daha az kullandığını düşünüyorsanız, belki haklı olabilirsiniz; fakat diş macunu, şampuan, tıraş köpüğü, deodorant vs. derken erkeklerin de günlük kullandığı kişisel bakım ürünü sayısı azımsanmayacak bir rakamı buluyor. Bu veriler, bir kadının gün içinde ortalama 168, erkeklerinse yine günde ortalama 85 farklı kimyasal maddeye maruz kaldığını söylüyor. Söz konusu kimyasal maddelerin değerlendirilip halkla paylaşıldığı bir araştırma ise yakın zamana kadar tam anlamıyla yapılmış değildi.
İlginizi çekebilir: Daha sağlıklı yaşamaya başlamak için hemen atabileceğiniz 8 adım
Konuyla ilgilenen Heather White, ABD’de bulunan Environmental Working Group’un yöneticisi. Yaptıkları araştırmada kozmetik sektöründe kullanılan kimyasalların yüzde 34’ünün kansere yol açtığı, yüzde 45’inin doğurganlığı olumsuz yönde etkilediği ve yüzde 60’ınınsa östrojen hormonuyla oynadığı ortaya çıkmış. Yani, bu kimyasallar sadece suyu ya da havayı değil, bedenlerimizi de kirletiyor.
2004 yılında White’ın ekibiyle birlikte yaptığı başka bir araştırmanın sonuçlarıysa çok daha sarsıcı. Bu araştırmanın sonuçlarına göre endüstriyel kimyasal kirliliğinin etkileri, henüz anne karnındayken görülmeye başlıyor. Araştırma kapsamında incelenen yeni doğan bebeklerin vücutlarında, aralarında 30 yıl önce yasaklanan bazıları dahil çok sayıda kimyasala rastlanmış. Bunlar arasında kozmetik sektöründe kullanılan kimyasalların da olduğu biliniyor.
White, çocuklarla ilgili bir başka noktaya daha dikkat çekmeyi de ihmal etmiyor: Genç kızlar, bugün, gün içinde ortalama 17 kozmetik ürünü kullanıyor ve onlar üzerinde yapılan araştırmada, vücutlarında 16 farklı kimyasala rastlandı. Bu kimyasalların hepsi kız çocuklarının hormon seviyelerini değiştiriyor ve bunun sonuçlarını aslında fark etmesek de çok ciddi anlamda yaşıyoruz: 1860 yılında 16,5 olan ilk regl olma yaşı, bugün 10,5’a gerilemiş durumda. Kız çocuklarında ergenlik belirtilerinin görülmeye başlanması ise 6-7 yaş dolaylarına kadar geriledi. Kız çocuklarının erken ergenliğe girmesiyse depresyon, istenmeyen cinsel gerginlik, davranış bozukluğu, diyabet, obezite ve artan meme kanseri riski anlamına geliyor.
Zararlı kimyasalların ayrıca en yaygın etkilerinin erkeklerde sperm sayısını düşürme, çocuklarda cinsiyet hormonlarını değiştirme ve yetişkinlerde tiroit hormonlarını etkileme olduğu biliniyor.
Kozmetik endüstrisi zararlı kimyasalların çok fazla kullanıldığı bir sektör. Dünya çapında bu konuda adım atan bazı büyük şirketler olsa da, pek çok firma bu kimyasalları kullanmaya devam ediyor. Bu konuda hükümetlerce atılmış bir güvenlik adımı da ne yazık ki mevcut değil. Bu nedenle, büyük iş biz tüketicilere düşüyor. Aldığımız kozmetik ürünlerin paraben ve phalate başta olmak üzere zararlı kimyasalları içermediğinden emin olmalı, doğal ürünleri daha fazla tercih etmeli ve bu konuda mümkün olduğunca bilinçlenmeliyiz. Çünkü bu kimyasalların etkileri, çocuklarımıza geçecek şekilde kalıcı olabiliyor.
İlginizi çekebilir: Doğal malzemelerle hazırlayacağınız kişisel bakım ürünleri
Heather White’ın kişisel bakım ürünleri ve sağlığımızla ilgili konuşmasını dinlemek için aşağıdaki videoya tıklayabilirsiniz:
Kaynak:
Mindbodygreen