X

Kova Çağı’na girdik: 2021 yılında dünyayı neler bekliyor?

2020 yılından sonra, en merak ettiğimiz sorulardan bir tanesi de 2021 yılının nasıl geçeceği ve bizleri yeni yılda nelerin beklediği konusu… Sonda söyleyeceğimi en baştan söyleyeceğim ki, şöyle derin bir nefes alıp arkanıza rahatça yaslanabilin. 2021 yılı, 2020 yılı kadar yorucu geçmeyecek. Ancak değişim ve yeni bir düzene adaptasyon yıllarının içerisinde olduğumuzu unutmamalıyız.

2020’nin önemli bir dönemeç yılı olduğunu ve krizlerle dolu olduğunu astrolojik göstergelerden tahmin etmiştik. Standartta bir yıl içerisinde 4 tutulma olurken, 2020 yılı anomalistik yıl kategorisinde 6 tutulmaya sahipti. Venüs ve Mars her yıl retro yapmazlarken, 2020 yılında retroları vardı. Jüpiter, Satürn, Plüto gibi ağır hareket eden gezegenler Oğlak burcunda Satürn & Plüto, Jüpiter & Plüto ve Jüpiter & Satürn şeklinde kavuşum yaparak bir döngüyü tamamladılar. (Oğlak burcunda benzer gezegen dizilimi MÖ 1894 tarihlerindeydi.) Özetle, birçok önemli gezegen hareketinin kesişişim yılı olması sebebiyle muazzam dönüştürücü, yıkıcı ve tekrar yeni bir form başlatıcı bir yıl yaşadık.

2021 yılına baktığımızda ise bu kadar keskin ve yorucu bir yılın bizi beklemediğini net bir şekilde söyleyebiliriz. Kendi içerisinde hem güzel, hem zorlayıcı bazı zamanları barındırsa da, 2020 yılına göre daha rahat bir yıla giriş yapıyoruz. Ancak şunu özellikle belirtmeliyim ki, önümüzdeki yıllara da baktığımızda şu an içinde bulunduğumuz birkaç yıl, yeni bir döneme geçiş niteliğinde olduğundan, sular pek sakin akmayabilir.

Astrolojide ağır hareket eden gezegenlerin burç geçişlerine çok önem veririz. Hem bireysel hem de kolektif alanda, yaşadığımız dönemin kalitesi ve konu başlıkları hakkında bize net bilgiler verirler. Yeni yıla girmeden çok kısa bir süre önce, iki ağır hareket eden gezegenimiz Jüpiter ve Satürn Kova burcuna geçiş yaptıktan sonra 21 Aralık 2020’de Kova burcunun 0°’sinde kavuşarak hava elementinde yaklaşık 200 yıllık yepyeni bir döngüyü başlatacaklar. Dolasıyla böylesine tarihi bir başlangıç olurken, 2021 yılını yorumlamadan önce, 2020 yılının son ve en önemli gezegen kavuşumunu detaylı incelememiz gerekir.

Jüpiter ve Satürn kavuşumu neden bu kadar önemli?

20 yılda bir, bir burçta kavuşan bu iki önemli gezegen insanlık tarihinin ilk aşamalarından beri gözle görülen son gezegenler olduğundan kavuşumlarına çok önem verilmiş.

Jüpiter ve Satürn’ün kavuşumlarının toplumsal, sosyolojik, ekonomik, felsefi ve dini akımları belirlediğine inanılıyor. Tarihsel göstergelere baktığımızda önemli liderlerin doğduğunu veya ortaya çıktığını, önemli imparatorlukların çöktüğünü ve yenilerinin kurulduğunu, bazı devlet liderlerine suikast girişimlerinin olduğunu görüyoruz.

Geçtiğimiz ortalama 200 yıl içerisinde, toprak elementinde olan kavuşumlar, kapital sistem, para, ev, arazi, inşaat gibi toprak konularını bizler için önemli kılarken, önümüzdeki dönem artık yepyeni bir bilinç ve farkındalık düzeyine geçiş yapıyoruz. Bu yeni döngüyle birlikte öncelik ve önem verdiğimiz konular tamamen değişecek. Merkezinde insan ve teknolojinin olduğu yeni bir dönemden bahsedebiliriz.

Jüpiter, inanç sistemlerini, hukuk sistemlerini ve düşünce akımlarını temsil ederken, Satürn ise toplumsal kuralları, ülkelerin hiyerarşik yapılarını, sistem ve düzenlerini anlatır.

0° ve Kova burcunda olan bu kavuşum, adı üstünde adeta bir başlangıç çizgisi gibi bizi yeni bir eşikten atlatacak ve dünyada yeni bir düzenin oluşacağının habercisi olacaklar (ekonomik, sosyolojik, politik açıdan).

Kova burcu yeni icatlar, sosyal yardım, sivil toplum kuruluşları, gruplar, dernekler, marjinallik, teknoloji, gelecek, uzay ve bilim ile ilgili konuları sembolize eder.

Hümanist olan Kova burcu, insan hakları, toplumsal haklar, hak, adalet, özgürlük konuları ile alakalıdır. Satürn ve Jüpiter’in Kova burcuna geçişi ile birlikte, özellikle Mart 2023’e kadar kalıplaşmış her türlü toplumsal düzeni ve alışkanlığı sorgulayacağımız bir döneme giriş yapıyoruz. Kova enerjisi özgürlükçüdür, devrim sever ve bu yüzden de isyanlarla bağdaştırılır. Satürn’ün bu alandan geçişi, hak, adalet, eşitlik ve özgürlük konularını bize sorgulatacak ve kuşkusuz hayatlarımıza yeni bir düzen getirecek.

Önümüzdeki dönem, dünyada insan ve insan haklarını, devrimleri, rejim değişikliklerini, bağımsızlıkları, hak, adalet, eşitlik ve özgürlük temalarını çokça konuşacağımız bir dönem olacak.

Kısaca hatırlatmak gerekirse, 22 Mart-1 Temmuz arasında, Satürn kısa süreliğine Kova burcuna geçiş yaparak bizlere önümüzdeki 3 yılın fragmanını aslında göstermişti. ABD’de siyahi George Floyd’un bir polis tarafından öldürülmesi sonucu, ABD’de yıllardır göz ardı edilen, ırkçılık konusu tekrar gündeme taşındı ve birçok eyalette insanlar sokaklara döküldü. Daha sonra Satürn retro yaparak, Oğlak burcunda düzeltmesi gereken konulara dönüş yaptı. Şimdi ise 17 Aralık 2020 itibarıyla Satürn Kova burcuna geçiş yaparak, 8 Mart 2023’e kadar bu burçtaki yolculuğuna başladı.

Geçtiğimiz yıllardaki Satürn Kova transitlerine bakarsak, Sovyetler Birliği’nin dağıldığını, Gürcistan, Hırvatistan, Slovenya, Estonya, Kırgızistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Bosna-Hersek’in bağımsızlıklarını ilan ettiğini, Sırbistan ve Karadağ, Yeni Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’ni ilan ettiğini, Varşova Paktı resmen dağıldığını (1 Temmuz 1991), Nelson Mandela’nın Güney Afrika’da başkan seçildiğini (5 Eylül 1991), Sovyet Gizli Servisi KGB resmen kaldırıldığını (6 Kasım 1991), Schengen Antlaşması’nın yürürlüğe girdiğini (1 Ocak 1992), Bosna Savaşı’nın başladığını (1 Nisan 1992), ABD’nin Irak’a hava akınları ve füze saldırısı başlattığını, ABD-Küba arasında ilişkilerin kesildiğini, İspanya, Katalonya Bölgesi’nin özerkliğini tanıdığını (9 Eylül 1992), Avrupa Birliği’nin kurulduğunu (28 Eylül 1992) görüyoruz.

Dolasıyla, önümüzdeki dönemde, Avrupa Birliği gibi büyük paktların dağılım seslerini duyabilir, yeni oluşumları görebiliriz.

Önce insan hakları!

Dünya genelinde, sosyal eşitliğin, ifade özgürlüğünün, hak, adalet arayışlarının fazlalaşacağı bu dönemde bol bol işçi haklarını, gelir düzeylerindeki adaletsiz dağılımları, dışlanan, kabul görmeyen grupların veya bastırılmış insanların hak arayışlarını göreceğiz. Türkiye ve dünyada devlet sınırları, bağımsızlık konuları, sınıfsal mücadeleler, işçi hakları, isyanlar, ayaklanmalar, bölünmeler, özgürlük savaşları, bireylerin düşünce, konuşma, yazma gibi ifade özgürlüğünü kapsayan konulardaki hak arayışlarında artışlar meydana gelebilir.

Yeni dünyada teknoloji!

Bilgi, eğitim, teknoloji konuları yepyeni bir boyuta geçiyor. İnsan ve teknolojinin birleştiği bir döneme giriş yapıyoruz. Aslında hepimiz tarihe tanıklık ediyoruz. Belki de yıllar sonra bu döneme yeni bir çağ ismini verebilirler. Teknolojinin gelişim ve değişim hızı eskisinden çok daha hızlı olacak. Her şeyin dijitalleştiği, kripto paraların arttığı ve önem kazandığı, uzayda yeni keşiflerin yapıldığı, yapay zekaları konuştuğumuz, datanın çok önem kazandığı, fiziksel ve duygusal temasın azaldığı, her şeyin dijitalleştiği bir döneme giriş yaparken, duygusal olarak da yalnızlaşacağımızı söyleyebiliriz. Her şey dijitalleşirken bir grup insan eski alışkanlıklarını devam ettirmek isterken ve yeni düzene adapte olmakta zorlanırken, bir grup ise teknolojiye çok hızlı adapte olacak. Teknoloji bu kadar hızlı ilerlerken eğitim alanında da değişiklikler söz konusu olabilir. Önümüzdeki yıllara hazırlık niteliğinde, online platformdaki eğitim seçeneklerinin artacağını söyleyebiliriz.

Sosyal medya ve internet!

Önümüzdeki dönem dijitalleşmenin artmasıyla birlikte, internet ve sosyal medya kullanımlarında, online ticarette yepyeni kurallar, kısıtlamalar ve kanunlar gelebilir. Siber saldırıların artabileceği bu dönemde kişisel hesaplarımızı ve gizliliğimizi korumak için yeni arayışlara girebilir, datalarımızın güvenliğine yönelik satın alımlarımız ve danışmanlık ihtiyaçlarımız artabilir.

Doğal afet riskleri!

2021’in en önemli göksel olaylarından bir tanesi de Satürn ve Uranüs arasında oluşan gergin açılar olacak. Özellikle, 17 Şubat, 15 Haziran ve 24 Aralık günlerinde Satürn’ün, Boğa burcunda bulunan Uranüs ile yaptığı zorlayıcı açılar, deprem, sel, tsunami, kasırga gibi doğal afet risklerini tetikleyebilir. Hava elementinde başlayan yeni döngünün, özellikle hava şartlarında ani, beklenmedik değişiklikleri ve toprakta afet risklerini barındırdığını söyleyebiliriz. Gelecek yılların en önemli konularından biri de kuraklık konusu olacak. Doğanın dengelerinin bozulmasıyla bağlantılı olarak, tarımın, toprağın, doğanın, doğal yaşamın öneminin artacağı bir döneme giriş yapıyoruz.

Modern tarım dediğimiz, doğal tarım ve teknolojinin birleşmesiyle oluşan yeni formatla, doğanın dengesini bozmadan, bilinçli bir şekilde yeni üretim sistemleri kurmalıyız. Türkiye tarım konusunda çok şanslı bir ülke. Eğer doğru yatırımları ve projeleri hayata geçirirsek, refah seviyemizin tarım kaynaklı yükseleceğini söyleyebiliriz. Su, gelecek yılların en önemli konularından olacak. Doğa ondan aldıklarımızı her zaman geri alır, doğaya iyi davranmamız gerektiğini ve kaynaklarını gelecek nesiller için bilinçli kullanmamız gerektiğini, ağacı ve yeşili her şeyin önünde tutmamız gerektiğini unutmamalıyız.

Kendini değil, toplumu düşünen kazanır!

Kolektif temaların, toplumun, doğanın, toprağın, insanın ve insan haklarının önem kazandığı bir döneme giriş yapıyoruz. Artık sadece kendimizi değil, toplumu ve gelecek nesilleri düşünmemiz gereken, oldukça kritik bir dönemden ve sınavdan geçeceğiz. Alışkanlıklarımız ve önceliklerimiz değişiyor.

21 Aralık 2020 itibarıyla yepyeni, tarihi bir yolculuğa çıkış yapıyoruz. Çıktığımız bu yolculukta hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Uzun ve geri dönüşü olmayan, macera ve keşif dolu bu yolculuğa çıkarken, bavulunuza almayı unutmamanız gereken şeyler:

  • Doğa dostu ol, doğaya iyi davran,
  • Dünyayı koru, gelecek nesilleri düşün,
  • Daha az tüket, daha çok üret,
  • Topluma faydalı olacak şeyler için çaba göster,
  • Gerçek bilginin peşinden koş,
  • Gösterişten uzaklaş, minimalist yaşa,
  • Vizyoner ol, teknolojiyi yakından takip et,
  • Ve anda kal.

Gelecek yılların hayatlarınıza güzellikler getirmesini dilerim. Sevgiler…

İlginizi çekebilir: 30 Kasım İkizler burcunda Ay tutulması: 2020’nin son Ay tutulmasında bizleri neler bekliyor?

Buşra Efe: Merhaba, Ben Buşra Efe. 10 yılı aşkın süredir çok uluslu FMCG ve kozmetik sektörlerinde, kurumsal alanda çalışmaktayım. Mesleki kariyerime ek olarak, hayatımda astroloji alanında uzun bir yolculuğa çıkmış bulunuyorum. Erken yaşlarımdan beri, görünenin ötesindeki görünmeyeni arayarak, yaşadığımız olayların büyük kozmoz ile bağlantısının nedenlerini anlamaya çalıştım. Bu bağlantıları yorumlayabilmek adına da Klasik ve Modern Astroloji, Karma ve Kehanet, Ezoterik ve Kabalistik astroloji alanlarında yoğun eğitimler aldım ve hala kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Astroloji alanında profesyonel olarak, dönemsel öngörüler yazmakta; bu alanda akademik çalışmalar yürütmekte ve kişisel doğum haritası analizi danışmanlıkları vermekteyim. Bana ‘’ busra.efe_’’ Instagram adresinden ulaşabilirsiniz.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale