X

Kötü bir ilk izlenimi nasıl tersine çevirebiliriz?

Çoğumuz ilk izlenimin önemli olduğunu biliriz. Yeni tanıştığımız birine karşı kendimizi doğru ifade etmek, en iyi halimizi yansıtmak ve olumlu bir izlenim yaratmak isteriz. Ancak hayat bu ya, işler her zaman planladığımız gibi gitmez… Bazen ilk kez tanıştığımız ve hatrı sayılır güzellikte bir intiba bırakmak istediğimiz kişiyle karşılaştığımız an, pek de iyi olmayabilir. Belki bizim belki karşımızdaki kişinin kötü bir zamanına denk gelmiş olabilir ya da hazırlıksız yakalanmış olabiliriz. Öte yandan üzerimizdeki baskı veya heyecandan yanlış tavırlar sergilemiş, kontrolü kaybetmiş olmamız da olası.

İlk karşılaşma anını yeniden canlandırmak veya zamanı geri almak mümkün olmasa da neyse ki hala yapılabilecek bir şeyler var. Yani, olumsuz bir ilk izlenimi tersine çevirebilir; ister profesyonel ister sosyal hayatımızda kendimizi daha doğru ifade ettiğimiz bir tavır sergileyebiliriz. Peki, nasıl? İşte kötü bir izlenimi silmenize ve daha iyisini yaratmanıza yardımcı olacak ipuçları:

İlk izlenimin sadece bir başlangıç olduğunu fark edin

Bugüne kadar tanıdıkça hakkındaki fikirlerinizin değiştiği insanları bir düşünün… Muhtemelen sayıca oldukça fazladır. Örneğin, ilk başta çok soğuk biri olduğunu düşündüğünüz ve sonra ortak bir projede çalışırken ne kadar sıcakkanlı ve cana yakın biri olduğunu fark ettiğiniz iş arkadaşınızı hatırlayın. Belki biraz zaman almıştır ama sonrasında karşınızdaki kişi ile ilgili fikirleriniz dönüşüm geçirmiş olabilir. Bu örnekten yola çıkın ve ilk izlenimin değişebileceğini kendinize hatırlatın. Kötü bir ilk izlenimin arkasına sığınmayın ve düzeltilemeyecek olmasına bahaneler üretmek yerine yeni ve daha doğru bir etki yaratmak için harekete geçin. Unutmayın, ilk izlenim kötü de olsa yalnızca bir başlangıçtı; zaman geçtikçe değiştirmek sizin elinizde. Hemen bir adım atın ve yeni bir görüşme ayarlamak için işe koyulun.

Düzeltmek için bir şans isteyin

Açık sözlü olmak, yanlış anlamaları en aza indirmeye ve iletişimi yeniden çerçevelendirmeye yardımcı olabilir. Basitçe, “Yanlış adım atmışız gibi hissediyorum. Seni öğle yemeğine çıkarabilir miyim?” ya da “Sanırım doğru bir başlangıç yapamadık, bir kahve içmeye ne dersin?” diyerek yeniden görüşmek için teklifte bulunabilirsiniz. Unutmayın, dürüstlük herhangi bir ilişkide oyunun kurallarını değiştirebilecek güce sahip. Herhangi bir sebepten dolayı iyi bir izlenim bırakamadığınızı düşünüyorsanız, bu düşüncenizi karşınızdaki kişi ile dürüstçe paylaşmanız aranızdaki bağın güçlenmesine ve karşı tarafın iyi niyetinizden emin olmasına yardımcı olacaktır. Ayrıca, dürüstlüğünüz sayesinde daha iyi bir izlenim bırakmak istediğiniz kişiyi size bir şans daha vermesi için ikna edebilirsiniz.

Üzerinizdeki baskıyı azaltın

Yeniden görüşmek için uygun bir fırsat yarattığınızda ilk karşılaşmanızın kötü geçtiğini düşündüren olumsuzlukların tekrarlanmaması için üzerinizdeki baskı ve stresi azaltmaya odaklanın. Stres, odaklanmanızı ve kendinizi en iyi şekilde ifade etmenizi zorlaştırabilir, bu nedenle karşınızdaki ister bir işe alım müdürü, ister yeni bir arkadaş, ister birlikte iş yapmak istediğiniz potansiyel bir müşteri olsun görüşmeye gitmeden önce zihninizi rahatlatmanız en doğru tavrı sergilemenize yardımcı olabilir. Derin nefes egzersizleri, kısa bir yürüyüş veya meditasyon sakin bir tutuma sahip olmanızı ve özgüveninizi artırmanızı destekleyebilir.

Daha hazırlıklı olun

İlk görüşmede bir şeyler ters gittiyse belki de sebebi hazırlıksız yakalanmanız olabilir. Bu nedenle ikinci ve olası ilerleyen buluşmalarınız için daha fazla hazırlık yapmanızda fayda var. Görüşeceğiniz kişi veya bir iş içinse kişinin çalıştığı kuruluş hakkında bilgi sahibi olmak, olumlu bir ilk izlenim bırakmanıza yardımcı olabilir. Araştırmanızı yapın ve mümkün olduğunca detaylı bilgi toplamaya çalışın. Öte yandan kıyafetlerinize özen gösterin, görüşmenin yapısına uygun giyinin. Bir arkadaş buluşması ise daha rahat ama şıklıktan ödün vermeyen bir görünüşe sahip olmanızda ya da iş görüşmesi ise daha profesyonel ve ciddi bir görünüm kazanmanızda fayda var. Ayrıca dakik olmanız gerektiğini de unutmayın; hele ki ilk buluşmanızda geç kaldıysanız…

Tekrarlanan küçük etkileşimlerin güven oluşturduğunu unutmayın

Harvard’da yapılan bir araştırma, başka bir kişinin sizin hakkınızdaki olumsuz görüşünü değiştirmek için genellikle birbirini izleyen sekiz olumlu karşılaşma gerektiğini ortaya çıkardı. Hem çok ilginç hem de bir o kadar faydalı bir bulgu değil mi? Yani, 8 karşılaşma kulağa çokmuş gibi gelse de olumsuz bir ilk izlenimi dönüştürme gücündeyse sizce de denemeye değmez mi? Bu yüzden ısrarcı davranmakta ve yeni görüşmeler ayarlamakta fayda olduğunu söylemek mümkün. Öte yandan, tekrar eden, öngörülebilir, küçük ama güçlü etkileşimler, yalnızca bir kez yaşanmış bir durum veya olaydan daha büyük bir etkiye sahiptir. Yani ilk buluşmada yalnızca bir kez yaşanmış bir talihsizlik, tekrar eden olumlu birçok buluşmanın gölgesinde kalabilir. Bu nedenle tutarlı bir şekilde süreci daha iyi bir halde yürütmeye odaklanın.

Karşınızdaki kişiden tavsiye isteyin

Tavsiye istemenin kötü bir ilk izlenimi değiştirmekle nasıl bir ilgisi olabilir diye merak edebilirsiniz, ancak ufak ve iyi niyetli bir psikolojik hile olarak düşünebilirsiniz. Wharton Profesörü Adam Grant’e göre tavsiye istemek olumlu etkiler yaratmanın akıllıca bir yolu. Tavsiye istemenin daha fazla iş birliğini ve bilgi paylaşımını teşvik ederek iki kişi arasında daha pozitif bir etkileşimin ortaya çıkmasına destek olduğuna vurgu yapan Grant, “Olumlu bir izlenim bırakmadığınızı düşünüyorsanız, süreci takip edin ve karşınızdaki kişiden tavsiye isteyin. Bu, o kişinin tekrar karşısına çıkmanıza ve yeni bir izlenim bırakmanıza olanak sağlar.” diyor.

Karşınızdaki kişiye ne kadar açık fikirli olduğunu hatırlatın

Tıpkı tavsiye istemek gibi kullanabileceğiniz bir diğer taktik ise kötü bir izlenim yarattığınızı düşündüğünüz kişiye onun ne kadar açık fikirli olduğunu dile getirmeniz. Psikologlara göre pek çok insan egalitarian goal olarak adlandırılan bir tutuma sahiptir; egalitarian goal, adil ve açık fikirli davranmayı, sizden farklı olmalarına rağmen başkalarına karşı hoşgörülü olmayı ve insanlara etnik köken, din, cinsiyet, ırk, fiziksel görünüm ne olursa olsun eşit davranmayı içerir. Bu nedenle karşınızdaki kişinin ne kadar açık fikirli ve farklılıklara karşı hoşgörülü olduğunu dile getirmeniz aranızda olumlu bir etkileşiminin oluşmasına yardımcı olabilir. Açık fikirli olmanızı takdir ediyorum, ne kadar açık fikirli olduğunuzu biliyorum gibi söylemlerden faydalanabilirsiniz.

Son olarak hata yapma hakkınız olduğunu, her zaman şartların kontrolünüz altında olamayacağını ve yaşadığınız kötü bir ilk izlenim deneyiminin kabul edilebilir ve değiştirebilir olduğunu unutmayın ve kendinize gereksiz yere yüklenmeyin.

İlginizi çekebilir: Etkileyici bir izlenim için doğru tokalaşma nasıl olmalı?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale