X

Koşulsuz sevgi mitine veda vakti: Sevginizi güçlendirmek için neler yapabilirsiniz?

Sevgi neydi? Sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi emekti…” Bu meşhur cümleyi bir yerden hatırladın mı? Selvi Boylum Al Yazmalım’ın final sahnesinde Türkan Şoray eski büyük aşkını gördüğünde içinden söyler. Bu hüzünlü sahne aslında bize sevgiyle ilgili çok derin bir iç görü kazandırmış olabilir mi?

Birçok kavramla ilgili bilgiye sahibiz ama bu bilgiler çoğunlukla aile ve toplumsal yaşam aracılığıyla öğrendiğimiz, tam anlamıyla bilmekten ziyade, kafamızda bir fikir oluşturan, ucu açık kalan bilgiler. Bilim bu ucu açık kalan bilgileri matematikselleştirerek açıklıyor ve o kavramın doğasına dair daha fazla fikrimiz olmasını sağlıyor. İşte sevgi de o kavramlardan biri. İnsan yaşamının belki de en önemli, birleştirici ve geliştirici ihtiyaçlarından biri sevgi… Hepimiz o büyük, ihtişamlı sevginin peşindeyiz. Peki sevginin matematiği ne?

Bir tutam olumlu duygu + birden fazla kişi = Sevgi 

Sevginin içine matematik karışınca biraz rahatsız olmuş olabilirsin. Bizler bilinçaltında matematiği hesapçılıkla eşleştirdiğimiz için bunu hissetmen doğal. Ancak sevginin matematiğini bilmek önemli. Çünkü o matematiği bildiğimizde nasıl sevgi üretebileceğimizi biliyor, sevgi ürettiğimiz zamanların farkına varıyor, daha farkında ve anda yaşıyoruz.

Sevgi, olumlu duyguları beraber paylaştığımızda otomatik olarak açığa çıkan bir duygu. Beraber neşelendiğimizde, zor bir durumda beraber umutlandığımızda, bir dostun sırtını sıvazladığımızda, destek olmak için dinlediğimizde, sarıldığımızda, beraber dans ettiğimizde, gülümsediğimizde… Formülde en az iki kişi ve olumlu duygu paylaşımı var. Tarifi hazırlarken olumlu duyguları zevkimize göre seçmekte özgürüz…

Sevgi nedir? 

Türk Dil Kurumu sevgiyi, “Kişiyi bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu” olarak tanımlıyor. Kuzey Carolina Üniversitesi’ndeki Olumlu Duygular ve Psikofizyoloji Laboratuarında profesör olan Barbara Frederickson yıllardır olumlu duygular üzerine çalışıyor ve “Sevgi, hücrelerinizin arzu ettiği temel besindir” diyor.

Sevgi her şeyden önce bir duygudur ve duygular tıpkı gökyüzünde hızla hareket eden bulutlar gibi anda var olan ve hızla şekil değiştiren unsurlardır, başka bir deyişle geçicidirler.

Sevgi ortaya çıktığında, hisseden kişi ve ilişki kurduğu kişi/şey arasındaki sınırlar rahatlayarak geçirgen hale geliyor. Sevgi dolu olduğumuzda kendimiz ve diğerleri arasında daha az fark görmeye başlıyoruz. “Gönül gözüyle görmek” aslında sevgi duygusunu deneyimlediğimizde kişiyi farklı nitelendirmeye başlamaktır. Eminim senin de başına gelmiştir, bazen az tanıdığın biri ile olumlu duygular deneyimlediğinde onun siması ve zihnindeki yeri değişmeye başlar, ilk tanıdığın kişiden farklı bir kişi haline gelir. İşte bunun sebebi sevgi duygusunu beraber deneyimlemiş olmaktır.

Sevgi koşulsuz mudur?

Frederickson bir duygu olarak sevgiyi şöyle tanımlıyor; “Sevgi, olumlu duygu paylaşımı ve karşılıklı önem verme ile şekillenen, zaman içinde yakınlık, sadakat ve bağlılığın olgunlaşmasını sağlayan karşılıklı anlık deneyim.” Duyguların açığa çıkması mevcut durumda bir değişimle mümkün. Dolayısıyla sevgi koşullu, çünkü olumlu duygu paylaşımına ihtiyacı var. Koşulsuz sevgi fikri, zaman içinde olgunlaşan “bağlılık”la, anda açığa çıkan “sevgi”yi karıştırmamızdan kaynaklanıyor. Bağlılık sevgiyle yapılanan bir kavram. Sevgi olmadan bağlılık olmuyor. Daha da ilginci, yoğun sevgi ile oluşturulmuş bağlar da sevgiden yoksun bırakıldığında zamanla zayıflamaya başlıyor. Kanıksadığımız, koşulsuz sevgiye dayandığını düşündüğümüz ve emek sarf etmediğimiz ilişkilerde zamanla sadakatin zayıflaması ve bağlılığın çözülmesi kaçınılmaz. Bu nedenle günlük hayatlarımızda sevgi yaratmak için fırsatları değerlendirmek önemli.

Sevgiyle iyileşmek ve bağları güçlendirmek 

Tıpkı doğru miktarda güneş ışığı, su ve toprağın bir bitkiyi besleyerek açmasını sağlaması gibi sevgi de insanın gelişmesini, bilgeleşmesini, psikolojik dayanıklılığının artmasını, daha etkin, sağlıklı ve mutlu olmasını sağlayan besleyici bir gıda.

Bilimsel sevgi tanımı çerçevesinde bakacak olursak sevgi yaratmak için çevremizde sonsuz olasılık var. Sevgi düşündüğümüzden çok daha yaygın, çünkü en basit tanımıyla sevgi, ilişki kurmak. Çevrene baktığında birbirine gülümseyen, yardım eden, keyifle sohbet eden birilerini görürsen bil ki havada sevgi molekülleri dans ediyor. Sen de küçük sevgi anları yaratmak için gün içinde iletişim kurduğun kişilerle olumlu deneyimler yaşama fırsatlarını değerlendirmeye başlayabilirsin.

Ayrıca sevgi yaratmak için kullanabileceğin çok basit bir yöntem var; aşağıdaki olumlu duygulara göz gezdir ve aralarından 3 tanesini seç, sonra da bağlarını güçlendirmek istediğin bir kişiyi düşün.

  • Neşe
  • Minnettarlık
  • İlgi
  • Umut
  • Dinginlik
  • İlham
  • Huşu
  • Onur (başarı duygusu)
  • Eğlenme

Diyelim eğlenme duygusunu seçtin. Bu kişiyle eğlenebileceğin bir aktivite planla; komedi filmine gitmek, stand-up izlemek, kahkaha yogası… Sizi ne eğlendiriyorsa… Daha önce eğlendiğiniz aktivitelerden de kopya çekebilirsin. İlişkilerini güçlendirmek ve bağlarını sıkılaştırmak istediğin kişilerle bu duyguları yaşayabileceğin aktiviteler planlamak sevgi yaratmak için atabileceğin en sağlam adımlardan olacaktır.

Sevginin koşullu olduğunu bilmek, bağlarımızı güçlendirmemize ve güçlü bağlarımızı korumamıza yardım eder. O büyük ve ulaşılmaz “sevgi”nin peşinde koşmak yerine anda sevgi yaratma neşesinin peşinden gitmemizi sağlar. Hangi koşullarda sevgi yaratabileceğimizi bilmek bize sevgi üretme özgürlüğü ve ilişkilerimize iyi bakma farkındalığı kazandırır. Evet, filmde söylendiği gibi sevgi iyiliktir, dostluktur, ve belki de en önemlisi emektir. Sevgilerimle…

İlginizi çekebilir: Bakış açını değiştir, dünya değişsin: Düşünce simyasının formülü bakış açısı, umut ve güç 

İrem Ülgü Orhan: Berkeley, North Carolina ve Pennsylvania Üniversitelerinde bulunan Pozitif Psikoloji kürsülerinde, Pozitif Psikoloji alanında eğitimler almış olan İrem Ülgü Orhan, bu eğitimlerini şamanik öğretiler ile besleyerek, doğu batı senteziyle kendi mutluluk atölyelerini tasarlıyor. Bireysel danışmanlık pratiğinde, özellikle kişilerin hedefleri önünde engel oluşturan, farkında olmadıkları düşünce ve davranış kalıplarını fark ettirme ve değişim yaratmaya dayalı kendine has koçluk metodlarını kullanıyor. Amacını "Her geçen gün daha çok kişinin potansiyelini gerçekleştirmesine yardımcı olmak" olarak özetliyor. İrem kurucusu olduğu HUB Consulting şirketi ile koçluk, eğitim ve danışmanlık hizmetleri vermenin yanı sıra, İrem Ülgü Orhan adlı Youtube kanalı aracılığıyla kendi alanıyla ilgili video içerikleri paylaşıyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale