Koşulsuz sevgiyi hayatlarında bir an bile deneyimleyenler var mı aramızda? Eğer varsa gerçekten çok şanslılar! Ben hayatımda koşulsuz sevgi ne demek, nasıl bir his, varoluş gibi yerlerde gezinmekteyim. Çok fazla söyleniyor olmasına rağmen gerçek anlamıyla ne demek pek bildiğim söylenemez. Yeni yeni tanıştığım, koklaştığım bir kavram diyebiliriz.
Yok yok anne sevgisinden ya da evlat sevgisinden bahsetmiyorum. Ben de söylenenlere göre ve duya duya ezberletilenlere göre öyle sanıyordum. Anne, baba evladına karşı koşulsuz sevgiye sahiptir. Yok. Onun içerisinde bile bir noktada varmış yine koşullar, beklentiler taşıyan.
En basiti: “Uslu durursan sana dondurma alırım” cümlesi sizce küçük bir çocukta ne çağrıştırıyor? Eğer uslu durursam ailem beni sevecek ve o zaman dondurmayı hak edeceğim. Bu hak etme meselesi de çok derin ve büyük bir mesele bu arada ama ona bu yazımda değinmeyeceğim. O mevzuyla da yeni yüzleşmekteyim. Konumuza devam edecek olursak eğer, günlük hayatlarımızda çocuklarımıza kurduğumuz basit cümleler arasında bile çokça beklenti, koşul var maalesef. Aslında bir çoğumuz anne-babalarımızdan aldıklarımızı aktarıyoruz çocuklarımıza ama insanın kendisiyle çalışması bu yüzden bu kadar önemli. Farkındalıklarını artır, değişim-dönüşüm içine gir ki bir dahaki nesiller daha kocaman bir sevgi içinde var olsunlar. Daha kocaman sevgi, anlayış, şefkat, kabul aktar ki insanlık ancak bu şekilde ilerleyecek, gelişecek. Aksi taktirde tek yaptığımız atalarımızdan alıp bizden sonraki jenerasyonlara taşıyıcılık yapmak olacak. Eğer kendimizden bir şeyler katmadan yaparsak taşıma işini, o zaman neden bu hayattayız ki?
Koşulsuz sevgi aslında ne olursa olsun, ne yaparsak yapalım, nasıl görünürsek görünelim, ne söylersek söyleyelim, aklınıza iyi kötü ne geliyorsa şu an bunları okurken; hangisini yaparsak yapalım; yine de hiçbir yargı, eleştiri olmadan en şefkatli kollarda sarmalanmakmış. Bunu da düşündüğümde dünya üzerinde annen dahil kendinden başka bir insan evladı veremez sana, veremeyecek (Bu cümleyi bu kadar net kurduğuma bakmayın. Algılamam, anlamam, kabul etmem yıllarımı aldı)! Sana bu şekilde tek bir varlık yaklaşabilir; ona da Allah, enerji, evren, doğa; ne demek istersen söyleyebilirsin. Ve bunu sana insan bedeni içinde tek bir kişi verebilir: Kendin!
Hani bir çoğumuz başkalarından beklemeye alıştık ya; beni çok sevsin, beni çok beğensinler, bana çok saygı duyulsun, hep övüleyim. Sana bir haberim var. Eğer gerçekten mutlu olmak ve başkalarına bağlı kalmadan mutlu olmak istiyorsan; tüm bu istediklerini sen kendine vereceksin. Bunun başka yolu gerçekten yok arkadaşlar. Sen kendinin her halini sevip kendine şefkatli yaklaşmayı beceremezken başkası sana nasıl senin bile kendine yaklaşamadığın gibi yaklaşsın? Yok olmaz. Burada bir netleşelim.
Koşulsuz sevgiyi ancak biz kendimize verebiliyoruz ya. Ben de kendi çapımda bu bilgiyi hayatımda uygulamaya geçirmeye çalışmaktayım. Şimdi bahsedeceğim örnekteki konumuz fazla kilo. Ben senelerdir bu kilo işiyle uğraşan bir insan olarak, bu en zayıf yerimden çıktım yola. Bu kış bence neredeyse her gün bir kilo aldım ve bu durum beni oldukça da sıkıyordu aslında. “Tamam bu defa olayı koşulsuz sevgi yönünden alacağım ve kendimin bu halini kabul edip seveceğim” noktasından ele aldım konuyu. Yiyorum, kendimi kısmıyorum, “Canın isterse ye Gamze’cim” diyorum, sen böyle de güzelsin diyorum, kendime çok yediğim için öfkelendiğimi yakaladığım an sakinleştirmeye çalışıyorum falan gibi bir sürü yerlere girip çıkıyorum zihnimde. Evet kesinlikle minik bir dönüşüm gerçekleşti. Artık eskisi gibi çok korkunç şekilde kükremiyorum kendime bu sebepten ötürü. Kendimi bu halimle eskisi gibi çirkin de görmüyorum kesinlikle.
Ama bir yerlerde yine bir şeyler tam değildi, biliyordum. Kendimi sınırsızca yeme konusunda rahat bırakırken kendi aklımca, bu defa zaman içerisinde başka bir katmanı fark ettim: “Kendimi rahat bırakayım ki bu defa baskı olmazsa daha çok yemek yemeyi kendiliğimden istemem. O zaman kendimi rahat bırakayım ki yemek yemeyeyim.”
Hoppalaa! Gördünüz mü? Ben kendime herhangi bir koşul koymadan sevgi verdiğimi sanarken aslında tek yaptığım sadece beklentinin yüzünü değiştirmek olmuş meğer.
Çok acaip değil mi? Zihin nasıl da kandırmaya meyilli bizi. Bu sebepten kendimize dikkatli bakalım, bu sebepten dönüşüm sonsuz devam eden bir süreç, hemen oldum demeyelim.
Bir katmanı temizledim, bir katman aşağı inebildim belki ama sadece bir katman! Daha yolum uzun benim şahsen bu konuda. Ama yapacağım! Bu hayatımda koşulsuz sevgi üzerine keyifli ve özgür bir hayat inşa ediyor olacağım. Kızmadım yani kendime bu sebepten, beceremedim hissiyle ezmedim kendimi. Aksine: “En dış katmandan içeriye doğru, merkeze doğru yol almaya başladım yaşasın! Oh harika bir farkındalık!” dedim. Tebrik ettim kendimi. Çoğumuzun pek nadir yaptığı bir şey daha.. Bol bol tebrik edin kendinizi yaptığınız her ne ise büyüklüğüne, küçüklüğüne bakmadan. Valla bakın çok eğlenceli. Yapa yapa keyif almaya başladığınızı, bir süre sonra da siz kendinizi tebrik ettikçe hiç fark etmeyenlerin sizi farkına varıp tebrikler yağdırdığını göreceksiniz. Kilit nokta konuştuğumuz gibi: Hayatınızda her ne istiyorsanız onu ilk siz kendinize yağdırın.
Bence bu konuda hepimiz elimizden geleni yapmalıyız; hem kendi dünyamızı, hem de yaşadığımız dünyayı güzelleştirmek ve sevgi dolu bir hale getirmek istiyorsak. Dediğim gibi bu başkalarından beklemekle olmuyor, olmayacak. O hak ettiğiniz sınırsız sevgiyi, aşkı, saygıyı, şefkati, merhameti, anlayışı ne yapın edin herkesten önce ilk önce siz kendinize verin.
Sonrası coşku! Biliyorum!
Kocaman sevgiyle sınırsız sevgi okyanusunda buluşmak kaynaşmak dileğiyle…
İlginizi çekebilir: İmkansız diye bir şey yoktur: Gerçekten istemeyi biliyor musunuz?