Son zamanlarda hem yüz yüze yaptığım konuşmalar, hem de gelen mail ve mesajlar beni bir takım açıklamalar yapmaya itti. Bu nedenle mini bir röportaj yaparak, başkalarının sorularını kendime sormaya karar verdim. Ve evet başlıyorum…
“İşi, gücü bıraktım, artık sadece koşuyorum yani öyle mi?”
Hiçbir şeyi bırakmış değilim. Bir şekilde benim de para kazanmam gerekiyor.
“O zaman rahat bir işte çalışıyorum”
Rahatlıktan ne anladığımıza bağlı… Evden çalışıyorum, trafikte vakit kaybetmiyorum ama sabahları başına geçtiğim bilgisayardan kopmam gecenin bir yarısını bulabiliyor.
“Neden geceleri koşuyorum; ilginçlik olsun diye mi?”
Ancak vakit bulabildiğim için.
“Zor olmuyor mu gece koşmaları?”
Sanırım Runtalya’da koşamayacağım gündüz yapılacağı için. O derece alıştım gecelere. Sokaklar daha sakin ve dolayısıyla da sessiz oluyor geceleri. Bazen yarı uykulu gibi çıkıyorum evden. Bir dönüyorum; cin gibiyim. Hem soğuk hava hem de koşu esnasında salgılanan hormonlar öyle bir ayıltıyor ki beni.
“Rahatsız eden oluyor mu gece?”
Şimdiye kadar olmadı. Bence alışıyorlar artık koşanlara. Son zamanlarda sayımız o kadar arttı ki.
“Koşarken tuhaf bir olay geldi mi başıma?”
Henüz değil. Sadece geçenlerde bir gece Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin önündeyken gülüverdim kendi kendime; ya dedim biri seslenirse oradan bana; “Hanımefendi siz böyle her gece geçiyorsunuz da buradan, derdiniz nedir acaba? Doktor Tolga Bey var bizim, iyi doktordur. Bir ara görünün isterseniz.” diye. Bu da tatlı bir delilik sonuçta, adam haklı…
“Koşmaya başlar başlamaz hemen maratona katılıp, 42 km’yi mi seçtim bir de?”
Hayır, ben uzun süredir koşuyorum. Başka türlü bir amaç uğruna başlamıştım, bedenimin geliştiğini gördükçe hedeflerim yön değiştirdi haliyle. Kendimi hazır hissedince de daha uzun koşmaya, yarışlara hazırlanmaya başladım.
“Söylemek istediğim son bir şey var mı?”
Koşmak, hep koşmak; uzun yıllar yollarda, dağda, bayırda iyilik peşindekoşmak; adım atmak ve bahane bulanlardan değil, fırsat yaratanlardan biri olmak istiyorum şu hayatta.
Kısa kısa…
- Bir ödül: Geçen hafta sonu Taşdelen’de koştuğum, rakımın bir ara 341 m’ye çıktığı Ultra Trail Winter Challenge 30 km kategorisinde kadınlar arasında 2. oldum ve bugüne kadar gördüğüm en doğal kürsüye çıktım.
- “Koşmak istiyorum da beni gaza getirecek bir şeylere ihtiyacım var.” diyenlerdenseniz, buyurunuz:
Bir kitap: Haruku Murakami’den Koşmasaydım Yazamazdım
- İki film: Koşucular Kasabası ve Bhaag Milkha Bhaag
- İlginç bir koşu macerası: Wings for Life Dünyadaki pek çok ülkede aynı anda gerçekleştirilecek olan organizasyonun sloganı: Koşuyoruz koşamayanlar için. Tüm geliri omurilik araştırmalarına bağışlanacak olan Wings for Life’ta öyle bildiğimiz gibi bir noktadan start alıp, sonra da finish’te yarışı bitirmiş olmuyorsunuz. Start verildikten belli bir süre sonra bir araç 15 km hızla aynı istikamette ilerlemeye başlıyor. Zamanla az da olsa hızını arttırıyor. Eğer araç sizin yanınızdan geçip, giderse bir nevi ebelenmiş sayılıyorsunuz ve yarışı bırakmanız gerekiyor. Pace’inizi yani 1 km’de kaç dakika gittiğinizi biliyorsanız, sitedeki bir sistem sayesinde koşunuzun kaç dakika süreceğini hesaplayabilirsiniz.
Mayıs ayında Alanya’da görüşmek üzere.
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.