X

Koşmanın birleştirici gücü: Adım Adım, Hareket Candır, İstanbul Koşu Kuvvetleri ve adidas Running Team ile koşu grupları üstüne

Koşmanın birleştirici gücü

İstanbul’da yaşıyorsanız, hava koşulları ne olursa olsun, en az bir kez sokakta grup halinde koşan insanlara rastlamış ve meraklı gözlerle grubu izleyerek ”bu insanlar ne yapıyor” diye içinizden geçirmişsinizdir. Grup olarak koşma trendi, günümüzde koşu gruplarının ortaya çıkmasına ve bireylerin kişisel aktivitesi olan koşu sporuna koşu gruplarında devam etmesine her geçen gün daha fazla ön ayak oluyor. Bireyler sosyalleşmek, sosyal sorumluluklarını yerine getirmek ya da yalnızca spor yapmak gibi çok farklı sebeplerden dolayı artık tek başlarına değil, gruplar halinde koşmayı tercih ederek koşu deneyimlerini çok daha eğlenceli ve işe yarar hale getiriyorlar. 

Uplifers olarak koşu gruplarının nasıl ve neden ortaya çıktıklarını, nasıl faaliyet gösterdiklerini ve neler yaptıklarını merak ettik, araştırdık ve İstanbul’da aktif olarak yüzlerce üyeyle koşmaya devam eden koşu gruplarında tüm sorularımızın cevaplarına ulaştık. İşte Adım Adım’ın kurucularından Itır Erhart, Hareket Candır’ın kurucularından Yunus Sezener ve İstanbul Koşu Kuvvetleri’nin kurucularından Rüya Baraz’la gerçekleştirdiğimiz röportajlar ve koşu gruplarına dair merak ettiğiniz her şey;

Adım Adım – Itır Erhart

1.     Koşu grubu kurma fikri nasıl ortaya çıktı? Neden böyle bir girişimde bulunmak istediniz ve grup olarak koşmaya ilk ne zaman başladınız?

Adım Adım, Türkiye’nin ilk yardımseverlik koşusu grubu. Tüm koşucular bir yandan koşarken bir yandan da desteklediğimiz sivil toplum kuruluşları için kaynak ve farkındalık yaratıyorlar.

Adım Adım’in hikayesi “Türkiye’de spor aracılığı ile kolektif yardım kültürünü geliştirme” misyonunun etrafında altı arkadaşın bir araya gelmesiyle başladı. Bu altı kişiden yalnızca Renay ve ben yardımseverlik koşusu yapmıştık. Ben ABD’de Lösemi ve Lenfoma Derneği için iki maraton koşmuş ve kaynak yaratmıştım. Renay da İstanbul’da TOFD için koşuyordu.

Focus gruplar, anketler yaptık. Sivil toplum liderleri, STK yöneticileri, federasyonlar ile buluştuk ve yaklaşık 1 yıl süren hazırlık sürecinin sonunda Adım Adım kuruldu. Türkiye’nin ilk yardımseverlik koşusunu da 2008 yılında Öger Runtalya Maratonu’nda gerçekleştirdik.

2.     Koşu grubunuzu biraz tanımak isteriz. Grup kaç kişiden oluşuyor ve gruptaki kişilerin ortak özellikleri neler?

Grubumuz yaklaşık 4000 kişiden oluşuyor. Aramızda 8km’yi yürüyerek bitirenler de var; 250km’lik ultra maratonları tamamlayanlar da.  “Adım Adım Çaylaklar” da var aramızda.  Çaylaklar, daha önce hiç koşmamış olan ve aramıza katılmak isteyen arkadaşlardan oluşuyor. Onlar için özel yürü-koş programları hazırlandı. Memnune Bozoğlu liderliğindeki bu ekip yarışlara hazırlanıyor.

Gruptakilerin ortak özellikleri sporu ve doğayı sevmeleri; toplumsal sorunlara duyarlı olmaları ve bireyler olarak harekete geçerlerse fark yaratacaklarına inanmaları.

3.     Tek başınıza koşmak yerine grup olarak koşmayı tercih etmenizin amacı nedir? Neden koşuyorsunuz; nereye koşuyorsunuz?

Grup halinde koşmak, birlikte antrenman yapmak çok daha keyifli. Antrenmanlardan sonra yaptığımız kahvaltılar ve piknikler de koşuya ayrı bir keyif katıyor. Adım Adım üyeleri destekledikleri sivil toplum projeleri için koştuklarından, motivasyonlarını hiç kaybetmiyorlar. Biliyorlar ki koşularının sonunda çok sayıda hayata dokunacaklar.

4.     Herhangi bir sosyal sorumluluk projesi için bağış topluyor musunuz ya da gelecek planlarınızda böyle bir konu var mı?

Adım Adım şu anda 8 STK projesini destekliyor.  Türkiye Omurilik Felçliler Derneği (TOFD), Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV), Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG), Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV), TEMA Vakfı, Buğday Derneği, Korunduk Vakfı ve AKUT.

Bir STK seçim sürecimiz var.  Dernek ve vakıflardan başvuru formumuzu doldurarak bize başvurmalarını rica ediyoruz. Bu formda hem dernek/vakıf hem de başvurulan proje ile ilgili sorular var.  Şeffaflık, sürdürülebilirlik, denetim gibi kriterlerimiz var. Bunların yanı sıra, bu yöntemle kaynak yaratılabilmeye uygun, kolay anlatılabilir projeler seçmeye özen gösteriyoruz.  Gelecekte daha çok projeyi desteklemek istiyoruz.

5.     Yalnızca İstanbul’da mı koşuyorsunuz yoksa grup olarak farklı koşu aktivitelerine katılıyor musunuz? İstanbul’daki favori koşu rotalarınız nereler?

Üyelerimizin çoğu İstanbul’da yaşıyor ama Türkiye’nin ve dünyanın pek çok şehrinde yarışlara katılıyoruz. Grup olarak, 600-700 kişi katıldığımız iki yarış var: Vodafone İstanbul Maratonu ve Öger Antalya Maratonu. Bunun dışında İznik Ultra, Bozcaada Yarı Maratonu, Tarsus Yarı Maratonu, Urfa Yarı Maratonu, Berlin Maratonu, Barcelona Maratonu gibi çok sayıda yarışa da daha küçük gruplarla katılıyoruz.

İstanbul’da Belgrad Ormanı’nı çok seviyoruz. Antrenmanlarımızın çoğunu patikalarda, Neşet Suyu Parkuru’nda ve Ayvad Bendi’nde yapıyoruz.
Bebek-Sarıyer rotası da favorilerimiz arasında.

6.     Koşmaya yeni başlayacak olanlara ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz? Koşu grubunuzda koşmak isteyenler nasıl bir yol izlemeliler ve size nasıl ulaşabilirler?

Yeni başlayacak olanlar Çaylaklar’a katılsınlar. Yürü-koş antrenmanlarıyla başlasınlar. Bizim web sitesinde de çok sayıda antrenman var.

Bize ulaşmak için tek yapmaları gereken web sitemizi ziyaret etmek: www.adimadim.org

Grubun Facebook sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

Hareket Candır – Yunus Sezener

1.   Koşu grubu kurma fikri nasıl ortaya çıktı? Neden böyle bir girişimde bulunmak istediniz ve grup olarak koşmaya ilk ne zaman başladınız?

Grubumuz bir fikirden çok yalnızca hareket ederek; yani aksiyon alarak ortaya çıktı. 2012 senesinin Ekim ayında halihazırda kendi başımıza koşan birkaç arkadaş kendi aramızda konuşurken, ben diğer arkadaşlarıma göre biraz daha düzenli şekilde koştuğum ve birkaç yarı maraton bitirdiğim için; “Haydi bu hafta içi koşmaya başlayalım” diye konuştuk ve aksiyon aldık. Tek yaptığım bir Facebook grubu kurmaktı ve o akşamki 20 arkadaşımı o gruba eklemekti. 31 Ekim 2012 Çarşamba günü Bebek sahilinde, güneşli bir havada, 14 kişi ilk Hareket Candır koşusunu gerçekleştirdik.

2.  Koşu grubunuzu biraz tanımak isteriz. Grup kaç kişiden oluşuyor ve gruptaki kişilerin ortak özellikleri neler?

Aslında Hareket Candır bir koşu grubu olarak başlamış olsa da; daha sonra insanları harekete geçirebilecek her türlü spor alanında değişik aktiviteler yapan bir grup haline geldi. Bunların arasında tenis de var, yüzme de, lasertag oyunu da, bisiklet de. Avantajımız, bu grupta fark yaratmaya çalışan kişiler olarak hepimizin insanları kucaklayan, kimseyi arkada bırakmadan herkese eşit şekilde dokunmaya çalışan kişiler olmamız. Asıl liderimiz de Kasım 2012’de bana gelen ve vizyonunu bu gruba koymak istediğini söyleyen nişanlım Melis Abacıoğlu. Bir grubun lideri nasıl ise biraz o grup da o liderin aynası gibi olur ya… Bu grubun kimseden hiçbir beklentisi yok.

Facebook grubu şu anda 2500 kişi. Tahmini olarak bugüne kadar en az 1800-2000 kişi Hareket Candır’ın en az bir aktivitesine katıldı. Her hafta Hareket Candır ile spor yapan ortalama 80-100 kişi var. Grubun ilk aylarında bu sayı ortalama 20-30 iken, çekirdek kadro ufak ufak büyüdü. Beraberce sosyalleşip, spor yaparken keyif almak isteyen ve bunu yaparken bağış koşuları ile desteğe ihtiyacı olan kişilere yardımını esirgemeyen kişilerle dolu burası.

3.  Tek başınıza koşmak yerine grup olarak koşmayı tercih etmenizin amacı nedir? Neden koşuyorsunuz; nereye koşuyorsunuz?

Grubun amacı bu soru ile çok örtüşüyor. Bizim amacımız spor yapmaya motive olurken, aynı zamanda etrafımızdaki herkese aynı şekilde ilham vermek. Herkesin koşma amacı farklıdır; bazıları der ki: “Koşuyorum çünkü koşabiliyorum”. Başka birinin başka bir sebebi vardır. Örneğin, ben koşuyorum çünkü özellikle koşmaya yeni başlayan arkadaşlarıma destek vermeye bayılıyorum ve her koşu; kısa bir mesafe olsa bile bir hedef ve ben kendimi zorlayarak her koşunun sonunda hedefime ulaşmanın inanılmaz keyfini yaşıyorum.

4. Herhangi bir sosyal sorumluluk projesi için bağış topluyor musunuz ya da gelecek planlarınızda böyle bir konu var mı?

2013 Mart ayından itibaren önce Mart 2013’te Antalya’daki Runtalya maratonu, daha sonra 2013 İstanbul Avrasya maratonu ve tekrar 2014’te Runtalya maratonunda değişik dernek ve vakıflar için koştuk. Her sene bu iki büyük organizasyona büyük sayıda katılımcı ile katılıyoruz. Yardımseverlik koşusuna Melis ve ben, bunu Türkiye’de ilk olarak başlatan Adım Adım grubu ile başladık. Gerçekten harika insanlarla dolu bir ekip Adım Adım.

Hareket Candır’da bağışlarla ilgili her koşuda yükselen bir grafik var. Biz maddi tarafa hiç dokunmadığımız için koşarken etrafımızdaki dostlarımız, iş arkadaşlarımız, ailemiz veya tanımadığımız verici insanlardan bile gelen bağış destekleri direk olarak vakıf ve derneklerin hesabına bizim adımıza yatırılıyor ve bu bağışlar takip ediliyor. Koşarken bir amaçla koşmak ve size destek olan herkes ile birilerinin hayatına dokunabilmek gerçekten çok büyük bir haz veriyor insana.

5.   Yalnızca İstanbul’da mı koşuyorsunuz yoksa grup olarak farklı koşu aktivitelerine katılıyor musunuz? İstanbul’daki favori koşu rotalarınız nereler?

Hareket Candır’ın hiç bozmadığı bir çizgisi var. Biz her gün koşalım veya spor yapalım demiyoruz. 31 Ekim 2012’den sonraki haftadan itibaren mutlaka her Salı, Perşembe ve Pazar günü toplanıp koştuk. Bugün her hafta değişmeden hafta içi 6:15’te Bebek’te, hafta sonu ise Pazar günü kışın 09:00’da, yazın ise 08:30’da Belgrad ormanında sponsorlarımızın sağladığı t-shirt’ler ile tek vücut olarak koşuyoruz. Bu 3 gün dünyanın neresinde koşulursa koşulsun, Facebook grubumuzda fotoğraflarımız birleştiriliyor ve rengarenk, harika bir görüntü ortaya çıkıyor. Örneğin, her hafta Caddebostan’da da, Oxford’da da koşan bir ekip var. Bu hafta örneğin, İzmir bomba bir şekilde başladı. Hafta sonu Belgrad Ormanı’ndaki koşu sonrasında hep beraber Sarıyer’de açık büfe kahvaltı ediyor ve sonrasında bazen dans ediyor, bazen patlamış mısır yiyerek film izliyor; bazen de spor konusunda uzman tanıdıklarımız ile bir söyleşi yapıyoruz.

Herkesin Hareket Candır’a katılma sebebi farklı. Önemli olan ise herkese kollarımız sonuna kadar açık 🙂 Tabi ki en çok katılım içerideki birinin referansı ile oluyor, ama bugün grubumuzda kalıcı olan ve düzenli spor yapan birçok kişi, hiç çekinmeden bir yerlerden bizi duyan veya internetten bir şekilde bize rastlayan ve bizlerle koşmayı deneyen kişiler. Herkesin tanımadığı, bilmediği bir ortama girmesi kolay olmayabilir ama denemeden olmuyor; değil mi?

6. Koşmaya yeni başlayacak olanlara ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz? Koşu grubunuzda koşmak isteyenler nasıl bir yol izlemeliler ve size nasıl ulaşabilirler?

Bu çok önemli bir konu. Grubumuza bir kez katılırlarsa her türlü bilgiyi kendilerine iletebiliriz. Ancak bu işin profesyonellerinden öğrendiklerimiz; özellikle bir check-up ile başlanması. Sadece beğendiğiniz değil ama size uygun olan ayakkabının tercih edilmesi gibi konular çok önemli. İyi ve doğru antrenman ile grubumuzda kimse kendisi için hayal edemediği mucizeleri, biraz sınırlarını zorlayarak gerçekleştirdiler. Bunun yaratılmasına destek olmak da bizim keyfimiz. Grubun en güzel şekilde ilerlemesi için bir yönetim ekibimiz var ve bizim bu grupta kimseden maddi bir beklentimiz yok. Örneğin ben grubun yeni üyeler sorumlusuyum.

Gruba katılmayı düşünseniz cep telefonu numaranızı yazarak bana yunussezener@gmail.com ‘dan ulaşırsanız, 1 gün içinde sizi arar ve her türlü sorunuza cevap veririm. Bizi takip etmek isteyen herkes, elini taşın altına farklı yerlerde koyan birçok arkadaşımız gibi, Ali’nin oluşturduğu internet sayfası www.hareketcandir.com ‘dan bizi takip edebilir. Bence en keyiflisi de Facebook’unuz varsa, arama motoruna Hareket Candır yazarsanız ve grup olana kendinizi eklerseniz, en interaktif şekilde bizlerle olabilirsiniz. Bir gün uzaktan “Harekeeeet” diye bağırırsanız, size: “Candıııır!” diye cevap veren birileri olabilir! Şimdiden aramıza hoş geldiniz 🙂

Grubun Facebook sayfasını buradan takip edebilirsiniz.

İstanbul Koşu Kuvvetleri – Rüya Baraz

1. Koşu grubu kurma fikri nasıl ortaya çıktı? Neden böyle bir girişimde bulunmak istediniz ve grup olarak koşmaya ilk ne zaman başladınız?

Aslında hepimiz bireysel olarak spor yapıyorduk. Ben kendi kendime koşup değişik fitness programları çalışıyordum. Gözde hem koşuyor hem Muay Thai yapıyordu. Ama hiçbirimiz 4-5 kilometreden fazla koşmamıştık hayatımızda. Arada yurtdışındaki koşu gruplarının fotoğraflarına bakıp iç geçiriyordum keşke benim de böyle arkadaşlıklarım olsa diye.

Sonra bir gün bir arkadaşım arayıp Lastik Pabuç’un Nike Run İstanbul koşusuna hazırlık için birkaç haftalık bir program yapacağını ve onlarla koşacak insan aradıklarını söyledi. Tabi ki hiç düşünmeden kabul ettim ve yaklaşık 3-4 hafta Lastik Pabuç Koşu Teşkilatı olarak koşular düzenleyip her koşudan sonra da sosyal bir etkinlik yaptık.

Gözde’yle daha önce ortak bir arkadaşımız sayesinde tanışıyorduk ama LP Koşu Teşkilatı’nda daha yakından tanışma fırsatı bulduk. Nike Run İstanbul bittikten sonra grup dağıldı, fakat biz bunu devam ettirmek istedik ve kendi grubumuzu, yani İstanbul Koşu Kuvvetleri’ni kurduk.

2. Koşu grubunuzu biraz tanımak isteriz. Grup kaç kişiden oluşuyor ve gruptaki kişilerin ortak özellikleri neler? 

Kurucu olarak aslında 3 kişiyiz. Kurt, Gözde ve ben. Ama artık Gözde’yle devam ediyoruz. Geçen sene koşulara ilk başladığımızda 3-4 kişi ancak oluyorduk. Genelde yakınımızdan arkadaşlarımız geliyordu. Facebook’ta 100-200 takipçimiz vardı.

Şu an 2300 takipçimiz var ve sayı her geçen gün artıyor. Koşmaya her hafta yaklaşık 15-20 kişi geliyor. Bunların bazıları tanıdıklar bazıları ise bizi sosyal medyadan duyup gelenler.

Aslında büyük bir talep var. Özellikle de kızlardan. Sürekli mesajlar yolluyorlar “siz çok profesyonel duruyorsunuz, ya size yetişemezsek” gibi korkuları oluyor insanların; ama aslında ne profesyoneliz ne de yarıda kalma gibi bir durum oluyor. Her koşumuzu başladığımız yerde bitiriyoruz o yüzden herkes rahat hissettiği tempoda koşuyor.

3. Tek başınıza koşmak yerine grup olarak koşmayı tercih etmenizin amacı nedir? Neden koşuyorsunuz; nereye koşuyorsunuz?

Grup olarak koşmak çok motive edici. Demin bahsettiğim olay mesela. “Ya size yetişemezsem”. Grupla koşarken insan limitini biraz daha zorluyor. Herkes kendi temposuna uygun birini muhakkak buluyor grupta.

Bir de tabi sonunda hep beraber yemek yiyip, bir şeyler içip sohbet etmek, sosyalleşmek, yeni arkadaşlar edinmek bence bunun en değerli parçası. Spor yapmak kadar olayın bu sosyal kısmı da insanları çok çekiyor sanırım.

 4. Herhangi bir sosyal sorumluluk projesi için bağış topluyor musunuz ya da gelecek planlarınızda böyle bir konu var mı?

İKK olarak toplu bir sosyal sorumluluk projesi daha henüz maalesef yapamadık. Konuştuğumuz birkaç STK var ama bağış toplamanın dışında daha değişik planlar var aslında kafamızda.

Ben geçen sene Runtalya’da TEGV için bağış toplamıştım; Gözde de bu tarz yardım koşularına katıldı. Grupta bizimle koşmaya gelen birçok arkadaşımız bu sene Runtalya’da koşarak değişik STK’lara yardımda bulundu.

5. Yalnızca İstanbul’da mı koşuyorsunuz yoksa grup olarak farklı koşu aktivitelerine katılıyor musunuz? İstanbul’daki favori koşu rotalarınız nereler?

Haftalık koşularımızı şimdilik yalnızca İstanbul’da yapıyoruz, fakat şehir dışına çıktığımızda muhakkak gittiğimiz yerlerde koşuyoruz. Eğer gittiğimiz şehirde arkadaşlarımız varsa onları da alıp koşuyoruz. Ben mesela New York’a iş için gittiğimde, yazları Bodrum’da ve hatta Kastamonu’da bile koştum. Bundan sonraki koşacağım en ilginç yer de Filistin. Gelecek ay oraya gidiyorum bir yarışa. Gittiğiniz şehri koşarak keşfetmek çok keyifli bir şey.

Bunun dışında grup olarak şehir dışındaki birçok yarışa gidiyoruz. Şu an önümüzde Bodrum ve Bozcaada var.

En sevdiğimiz rota sanırım Gezi Parkı rotamız. Cihangir’de buluşup, Taksim Meydan’a çıkıp, parkın içinden geçip, Harbiye, Maçka, Akaretler, Beşiktaş Çarşı, Dolmabahçe, Fındıklı ve tekrar yukarı Cihangir’e.

6. Koşmaya yeni başlayacak olanlara ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsiniz? Koşu grubunuzda koşmak isteyenler nasıl bir yol izlemeliler ve size nasıl ulaşabilirler?

Ben profesyonel sporcu değilim; bu yüzden “doğru nefes alın”, “şu tempoda koşun” gibi şeyler söylemem yanlış olur. Ama tek verebileceğim öneri insanların korkmamaları. Koşu aslında inanılmaz psikolojik bir olay. Her şey kafanıza bunu yapabileceğinizi koymakla başlıyor. Tabi ki kafanıza koydunuz diye Mo Farah gibi 10 kilometreyi 25-30 dakikada koşmayacaksınız. Azar azar, yavaş yavaş, önce belki bir koşup bir yürüyerek başlayacaksınız, ama bir başladınız mı iki haftada bile ne kadar ilerleme göstereceğinize inanamazsınız. Önemli olan buna inanmak.

Bizimle koşmak için Facebook’tan takip edip belirttiğimiz saatte belirttiğimiz başlangıç noktasında olmaları yeterli. Genelde Perşembe akşamları buluşuyoruz ve eşya bırakacak yer ayarlamış oluyoruz.

En önemlisi de daha önce dediğim gibi “ya arkada kalırsam”dan vazgeçip bir kere denemek. Grupta herkes kendine uygun bir partner buluyor, kimse aynı tempoda koşmuyor. Ve en kötü ihtimal benim gibi shortunun bir kenarına 10 lira sıkıştırıp başlangıç noktasına dönerler 🙂

Grubun Facebook sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

adidas Running Team ile adidas Park Run

adidas her hafta sonu farklı bir parkta antrenman koşuları düzenliyor. Özel koşu eğitmenleri eşliğinde gerçekleşen koşulara adidas’ ın kurumsal koşu takımı adidas Running Team’in yanı sıra koşu grupları da katılıyor.

Cumartesi veya Pazar sabahları düzenlenen adidas antrenman koşuları 2km ile 6kmarasında değişen parkurlarda gerçekleşiyor. İstanbul’un çeşitli parklarını başlangıç noktası olarak alan koşular yaklaşık 1 saat sürüyor. Koşu öncesi ve sonrasında eğitmen eşliğinde stretching yapılan “adidas park run” koşularına önümüzdeki günlerde sürpriz isimler de katılıyor olacak.

adidas, her hafta koşu başlangıç noktasında kurulan adidas çadırı içerisinde Energy Boostadidas, her hafta koşu başlangıç noktasında kurulan adidas çadırı içerisinde  modelleri sergileyerek, Energy Boost Energy Boost ile koşmak isteyenlere, bu tecrübeyi yaşama fırsatı sunuyor.

Soldan sağa: Gözde Mimiko Türkkan, Merve Dökmeci ve Eda Günay

Geoffrey Mutai’nin New York Maratonu’nu kazanırken giydiği, yeni yastıklama teknolojisine sahip Boost koşu ayakkabılarını denemek ve adidas Running Team ile koşmak isteyip gelişmeleri ve koşu takvimini takip etmek isteyenler adidas Running Facebook sayfasını buradan takip edebilir.

23 Mart’ta Maçka Parkı’nda düzenlenen koşuda adidas’ın eğlenceli ekibiyle beraber Uplifers olarak biz de yer aldık. Kısa süreli bir ısınmadan sonra yaklaşık 2km süren açık hava koşusuyla Pazar gününe enerjik bir başlangıç yaptık.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale